17 Ocak 2011 Pazartesi
“YASEMİN DEVRİMİ”
Halk bir kez özgürce yaşamaya karar verince kaderde ona cevap verecektir
Karanlıklar böylece göçecek zincirler böylece kırılacaktır
Mihrac Ural
15 Ocak 2011
Tunusun ünlü şairi Ebul Kasım Şabi, Arapça bilen her insanın yüreğini coşkuya dolduran, hakları uğruna ölüme karşı direncini artıran dizelerin de yazarıdır. Arapça okuyup da bu dizeleri ezbere bilmeyen bir Arap yok gibidir.
“İza el şaabu yevmen erada’l hayat felâ büda en yesteciyba’l kader
Vala buda lileyli en yenceli vala buda lil kaydi en yenkeser”
( Ebul Kasım el Şabi )
Bu şiiri Türkçeye çevirip, mesajını gerçek duygusuyla taşımak için bir deneme yapacak olursam şöyle bir sonuç çıkar.
“Eğer ki halk bir gün özgürce yaşamı isterse, kesinlikle kader de buna cevap verecektir.
Ve kesinlikle karanlıklar göçecek, zincirler kırılacaktır.” (*) (Tercüme: Mihrac Ural)
Tunus halkı özgür yaşamı istedi ve kader ona olumlu cevap verdi. Ya karanlıklar ve zincirlere ne oldu?
Bu gün Tunus halkının önündeki en önemli sorunda budur. Görülen o ki, Tunus halkı bu sorunu çözme kararlılığı içindedir; bu nedenle eski rejimin hiçbir simgesine sıcak bakmamakta, daha çok özgürlük ve demokrasi istemektedir. Halk meydanları bu nedenle terk etmemektedir.
Araplar ayaklanmaya Sevra diyorlar; ayaklanana da Sâir derler. Sevra, daha keskin ve sert coşkuları, anlatsa da, Türkçesiyle ayaklanma olarak adlandırılabilir. Ancak, ayaklanma için Filistinlilerin dünya siyasal literatürüne kattıkları İntifada kavramı daha uygundur. Devrim kavramını, devirmek anlamında ele almıyorsak Arapça karşılığı Sevradır. Bu nedenle Sol siyasal jargonda kullandığımız devrimi bütünüyle ifade etmese de Tunus’ta olanlara, ayaklanma demek yerine, Tunusluların ve tüm Arap aleminin tercih ettikleri kavramla devrim diyorum.
Şarki takvimin ilk günü olan 14 Ocak 2011 günü, Tunuslular için Zeynel Abdiddin Bin Ali’nin 23 yıllık diktatörlüğünden kurtulma günüdür. Bu gün, eski rejimin devrildiği, demokrasi ve özgürlüklerin ikame edilmesi için ilk adımın atıldığı ve daha çok çabanın gerektiği gündür.
Bu süreç, yasaklar altında ezilen, yasaklanan, tüm siyasal güçlerin güneş yüzü gördüğü, nefes aldığı bir gün olarak yeni siyasal dokunun örülmesinde de bir eşit olarak katılacağı gündür. Bunun için ciddi karışıklıklar da olacak zorluklar da. Pusuda bekleyen ve Tunus halkının bu kazanımını sulandırmaya çalışan ya da geriye çekmek isteyen güçler bu günden itibaren akın akın Tunus siyasal arenasına inmeye başlamıştır; El Kaide dahil, cürüm şebekeleri, kökten dinci hareketler yeni dönemin siyasal çoğulculuğu içinde sayılacağı açıktır.
Soru işaretlerine rağmen Tunus Arap halkı 21. Yüzyılın ilk ve önemli mesajlar taşıyan ayaklanmasıyla devrim yaptı. “Yasemin devrimi” dediler.
Yasemin bir çiçektir, müthiş kokuludur. Küçücük beyaz yapraklarıyla Yasemin bir sarmaşıktır; ince, yeşil, hızı uzayan, değdiği yere hemen sarmaşan kıvrımlı dallarıyla da Arapça alfabeyi tanımladığı söylenir. Tunus Arap halkı, geniş anlamıyla gerçekten de bir “Yasemin devrimi” yaptı.
Uygarlıklar beşiği, Kartaja’nın başkenti, Roma’nın Arap-İslam uygarlığının, Berberilerin derin izleriyle tam bir mozaik olan Tunus, devrimini de uygarca yapmayı bildi. Arap alemi bu gelişmeye coşkuyla karşıladı; ilk etkileri, Yemen’den Filistin’e, Mısır’dan Ürdün’e, Cezair’e kadar her alanda görüldü.
Arap halkı Tunus halkını tebrik ediyor. 21. Yüzyıla girerken Tunus halkı, Afrika’nın makus kederli haklarına, bölgemizin gerici Arap diktatörlükleri baskıcı yönetimleri altında yaşama mahkum halklara, bölgemiz ve ülkemizin anti-demokratik devletlerine karşı halkların direnişi için bir umut olmuştur.
Bu adım insanlığı ilgilendiren bir adımdır. Herkes bu kıssadan kendine bir hisse çıkarmalıdır.
Daha çok demokrasi ve özgürlüğün ikamesi için biraz daha fedakarlık gerektiğini söylemek yanlış değildir; Tunus Arap halkının Sevrası, bizim için önemli bir örnektir, baskıcı yönetimler için de..
(*) Bu tercümede kelime kelime tercümeden çok anlam üzerinde bir tercüme yapılmıştır. Arapça orijinalinde geçen “Geceler” kelimesi yerine karanlıklar konulmuştur, “Kayıtlar” kelimesi yerine zincirler koyulmuştur. “Hayat” kavramı yerine özgürce yaşam konulmuştur. Ebu’l kasım el Şabi’nin şiirini sıradan insanlardan bile binlerce kez dinlemiş biri olarak verilmek istenen mesajı tam anlamıyla Türkçe okura sunmak için böylesi bir tercümeyi uygun buldum.
Karanlıklar böylece göçecek zincirler böylece kırılacaktır
Mihrac Ural
15 Ocak 2011
Tunusun ünlü şairi Ebul Kasım Şabi, Arapça bilen her insanın yüreğini coşkuya dolduran, hakları uğruna ölüme karşı direncini artıran dizelerin de yazarıdır. Arapça okuyup da bu dizeleri ezbere bilmeyen bir Arap yok gibidir.
“İza el şaabu yevmen erada’l hayat felâ büda en yesteciyba’l kader
Vala buda lileyli en yenceli vala buda lil kaydi en yenkeser”
( Ebul Kasım el Şabi )
Bu şiiri Türkçeye çevirip, mesajını gerçek duygusuyla taşımak için bir deneme yapacak olursam şöyle bir sonuç çıkar.
“Eğer ki halk bir gün özgürce yaşamı isterse, kesinlikle kader de buna cevap verecektir.
Ve kesinlikle karanlıklar göçecek, zincirler kırılacaktır.” (*) (Tercüme: Mihrac Ural)
Tunus halkı özgür yaşamı istedi ve kader ona olumlu cevap verdi. Ya karanlıklar ve zincirlere ne oldu?
Bu gün Tunus halkının önündeki en önemli sorunda budur. Görülen o ki, Tunus halkı bu sorunu çözme kararlılığı içindedir; bu nedenle eski rejimin hiçbir simgesine sıcak bakmamakta, daha çok özgürlük ve demokrasi istemektedir. Halk meydanları bu nedenle terk etmemektedir.
Araplar ayaklanmaya Sevra diyorlar; ayaklanana da Sâir derler. Sevra, daha keskin ve sert coşkuları, anlatsa da, Türkçesiyle ayaklanma olarak adlandırılabilir. Ancak, ayaklanma için Filistinlilerin dünya siyasal literatürüne kattıkları İntifada kavramı daha uygundur. Devrim kavramını, devirmek anlamında ele almıyorsak Arapça karşılığı Sevradır. Bu nedenle Sol siyasal jargonda kullandığımız devrimi bütünüyle ifade etmese de Tunus’ta olanlara, ayaklanma demek yerine, Tunusluların ve tüm Arap aleminin tercih ettikleri kavramla devrim diyorum.
Şarki takvimin ilk günü olan 14 Ocak 2011 günü, Tunuslular için Zeynel Abdiddin Bin Ali’nin 23 yıllık diktatörlüğünden kurtulma günüdür. Bu gün, eski rejimin devrildiği, demokrasi ve özgürlüklerin ikame edilmesi için ilk adımın atıldığı ve daha çok çabanın gerektiği gündür.
Bu süreç, yasaklar altında ezilen, yasaklanan, tüm siyasal güçlerin güneş yüzü gördüğü, nefes aldığı bir gün olarak yeni siyasal dokunun örülmesinde de bir eşit olarak katılacağı gündür. Bunun için ciddi karışıklıklar da olacak zorluklar da. Pusuda bekleyen ve Tunus halkının bu kazanımını sulandırmaya çalışan ya da geriye çekmek isteyen güçler bu günden itibaren akın akın Tunus siyasal arenasına inmeye başlamıştır; El Kaide dahil, cürüm şebekeleri, kökten dinci hareketler yeni dönemin siyasal çoğulculuğu içinde sayılacağı açıktır.
Soru işaretlerine rağmen Tunus Arap halkı 21. Yüzyılın ilk ve önemli mesajlar taşıyan ayaklanmasıyla devrim yaptı. “Yasemin devrimi” dediler.
Yasemin bir çiçektir, müthiş kokuludur. Küçücük beyaz yapraklarıyla Yasemin bir sarmaşıktır; ince, yeşil, hızı uzayan, değdiği yere hemen sarmaşan kıvrımlı dallarıyla da Arapça alfabeyi tanımladığı söylenir. Tunus Arap halkı, geniş anlamıyla gerçekten de bir “Yasemin devrimi” yaptı.
Uygarlıklar beşiği, Kartaja’nın başkenti, Roma’nın Arap-İslam uygarlığının, Berberilerin derin izleriyle tam bir mozaik olan Tunus, devrimini de uygarca yapmayı bildi. Arap alemi bu gelişmeye coşkuyla karşıladı; ilk etkileri, Yemen’den Filistin’e, Mısır’dan Ürdün’e, Cezair’e kadar her alanda görüldü.
Arap halkı Tunus halkını tebrik ediyor. 21. Yüzyıla girerken Tunus halkı, Afrika’nın makus kederli haklarına, bölgemizin gerici Arap diktatörlükleri baskıcı yönetimleri altında yaşama mahkum halklara, bölgemiz ve ülkemizin anti-demokratik devletlerine karşı halkların direnişi için bir umut olmuştur.
Bu adım insanlığı ilgilendiren bir adımdır. Herkes bu kıssadan kendine bir hisse çıkarmalıdır.
Daha çok demokrasi ve özgürlüğün ikamesi için biraz daha fedakarlık gerektiğini söylemek yanlış değildir; Tunus Arap halkının Sevrası, bizim için önemli bir örnektir, baskıcı yönetimler için de..
(*) Bu tercümede kelime kelime tercümeden çok anlam üzerinde bir tercüme yapılmıştır. Arapça orijinalinde geçen “Geceler” kelimesi yerine karanlıklar konulmuştur, “Kayıtlar” kelimesi yerine zincirler koyulmuştur. “Hayat” kavramı yerine özgürce yaşam konulmuştur. Ebu’l kasım el Şabi’nin şiirini sıradan insanlardan bile binlerce kez dinlemiş biri olarak verilmek istenen mesajı tam anlamıyla Türkçe okura sunmak için böylesi bir tercümeyi uygun buldum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder