27 Aralık 2008 Cumartesi
GAZZE ÖLMEYECEK
Mihrac Ural
Gazze’de hepimiz katlediliyoruz. Haklarımız, özgürlüklerimiz, insanlığımız kıyıma uğruyor. Gazze’de biz ölüyoruz. Yaşamak adına hak ve özgürlüklerimiz adına buna dur demeliyiz. Bunun için elimizi, bilincimizi sözümüzü Gazze’ye yönlendirmeliyiz.
Gazze kana ağlıyor !
Yüzlerce Filistinli şehit ve yaralı, bir vahşet tablosu olarak
İsrail, Gazze’yi kana buladı.
İsrail Siyonizmi’nin, Arap gericiliğinin ev Emperyalistlerin işbirliği on yıllardır bölgemize ölüm ve yıkım dayatmıştır. Bölgemizdeki saflaşma her zaman bu gerici toplamla, İlerici direniş güçlerinin arasında oldu. Bu saflaşma dün Lübnan’da yoldaşlarımızın da şehit olmasına yol açtığı gibi, bu gün aynı gerici güçlerin saldırıları altında Filistin yüzlerce şehit vermektedir.
Gazze Bir Filistin şehridir. Filistin tarihinin tüm acılarını üzerinde taşır. Sınırları denizden sahraya, dağlardan zeytin tarlalarına her tarafa açık olmasına karşın büyük bir zindan içindedir. Denizlere açılışı yasak, Mısır yönünde sınırları kapalı, kardeşleriyle bağlantısı kesilmiş, ölüme terk edilmiş milyonlarca insanıyla insanlığın gözü önünde kıvranarak yaşam savaşı vermektedir. Gazze kıyıma uğramaktadır.
Gazzeyi katledemeyecekler
Gazze Filistin davasının bel kemiğidir. Direnmenin en çetin ruhları orda yaşar. İsrail için “tümünün denize dökülerek yok edilmesi gereken böcekler” olarak görülen bu insanlar, tarihin en uzun ve en kapsamlı hak arayışının temel direğidir. Bu direnme merkezi Emperyalistlerin bölgemizde ikame etmek istedikleri Büyük Ortadoğu projesi’nin (BOP) İsrail’in, Lübnan’a saldırısı ve Lübnan direniş hareketi’nin (Hizbullah’in başını çektiği) direnmesiyle yenilgiye uğradığı savaş, BOP’un da sonunu getirmişti. Burada başlayan çözülme bölgemize karanlık bir kader gibi binmek isteyen, bölmek ve parçalayıp yutmak isteyen emelleri de çökertmişti.
Direnme güçleri kazınmıştı ve bölgede farklı bir yolun kapıları açılmıştı. Direnerek elde edilecek çok şey vardı. Gazze’de direnme güçleri hakimdi. Filistin iç çelişkilerinde Arap gericiliğinin bir parçası olma eğilim içinde olan Abbas hükümetinin dayatmalarına karşın, seçimle çoğunluk olan ve hükümet kuran HAMAS güçlerine karşı İsrail’in ve Arap gericiliğin istediği dayatmaları uygulamasına karşı Gazze seçtiği hükümetin yanında direnme hattını tercih etti. Aylardır sürmekte olan kuşatma altında; her türden gıda ve ilaçtan yoksun bırakılmalarına karşın, enerji ihtiyaçlarına da ket vurulduğu bir ortamda direnmeye, hak arayışına ve davanın peşinde olmaya devam etmiştir. Gazze halkı direnme kararı almış bunu sürdürmüştür. Bu karar tüm gerici güçler açısından, İsrail kadar Arap gerici güçleri için de kabul edilmez bir yoldu. Bu yol Arap halkının acılarına çözüm getiren bir yoldu, bu yolun bilinmemesi gerekti, yakılıp yıkılması, kimseye örnek olacak başarıların elde edilmemesi gerekti. Bunun için İsrail siyonizminin şemsiyesi altında tüm Arap gericiğinin desteğiyle Gazze bu gün vurulmaya başlandı.
Dün, Sevi Levni İsrail Dışişleri Bakanı Mısır’da en üstten en alta herkesle yaptığı görüşmelerin ertesi sabahında bu askeri saldırının Gazeye ölüm yağdırması Arap gericiliğiyle İsrail siyonizminin ne kadar iç içe yürüdüğüne açık bir belirti oldu. Tüm Filistinli güçler, bölgemizin tüm ilerici direniş güçleri bu aymaz ittifakı, bu ölüm denklemlerinin komplolarını, bir kez daha görerek, bölgemizde oynanan kirli oyunlarda saflarını açıkça belirginleştirmiş oluyor.
Gazze’yi öldüremeyecekler, Gazze çok daha acımasız saldırılara karşı durdu, direndi ölmedi. Teslim olmadı. Bu gün de tüm baskılara karşın, acılara ve yıkımlara karşı arkasında durduğu hak talebini, ölümlere karşı ısrarla savunacaktır.
İşgalci güçler ve onun arkasında duranlar, yarım asırlık bu haklı davanın bitip tükenmez acılarını sonsuza kadar sürdüremeyeceklerdir. Her yeni kesitte her yeni tarih sürecinde tüm acılara ve ödenen bedellere karşın, kazanan tek taraf Filistin halkı olacaktır. İsrail devleti bu bölgeye sonradan eklenmiş bir unsurdur. II. Dünya savaşının kefareti olarak Arap halkına ödetilmiş bir bedeldir. Avrupa kendi kefaret borcunu Araplara ödetmekle, bu yükü sırtından attığı sanısındadır. Bunu fırsat bilen Siyonistlerin bölgemizde irtikab ettikleri Nazi cürümleri ise onların bu bölgede barış içinde yaşama şanslarını her defasından daha da azaltmıştır. Arap halkı ve Yahudiler binlerce yıldan beri bu topraklarda kardeşçe yaşamışlardır. Aralarındaki ilişkiyi hiçbir zaman şiddet belirlememiştir. Hak gaspı, her zaman bu dengeyi bozan, her dönemin dış güçlerinin emperyal emelleri olmuştur. Bu dengeler bozuldukça, Araplar kadar Yahudiler de zarar görmüştür: Tarihi yakın bağlarıyla bu iki halk, hep dış güçlerin çıkar girdapları içinde ezilmiştir. Bu günde olan budur.
İsrail Arap okyanusunda bir çakıl taşı bile değildir: Dünya güçler dengesinin ABD lehine olan yönü ebedi değildir. Küçük bir kriz bütün bu değerleri yerle bir edebilir. Ortaya birleşik devletler ( ABD ) yerine, onlarca devlet çıkabilir. Bu bölgede I. Dünya savaşından bu yana kapanmamış onlarca dosya yeniden gündeme gelir. Bütün bu olasılıklarda zaman, sabır, kararlı olmak ve direnmenin başarı kazanması mutlaktır. Dün Haçlılar bölgemizdeydi, ebede kadar kalacakları umuduyla prenslikler kurup durdular şimdi neredeler? İngilizler, Fransızlar, Osmanlılar nerede? Esamesi bile kalmadı bu toplulukların. Aynı şey, bu topraklar, yalnızca sahiplerine onu yaşama ilk kez açıp vatan yapanlara kalacaktır. Başka egemenliklerin gelip geçici olduğunu gösterecektir.
Gazze’de hepimiz katlediliyoruz. İnsanlık katlediliyor, buna dur demek kendi özgürlüklerimiz için direnmektir haklarımızı kazanmak için mücadele safında yer almaktır. Gazze için hepimizin yapacağı bir şeyler olmalı, yaşam güdülerimiz bile Gazze için bir şeyler üretmeyi başarabilmelidir. Ölümü reddediyoruz, biz yaşamak haklarımızla var olmak, özgür olmak istiyorsak, Gazze için duyarlı olmayı da bilmeliyiz.
Gazze’de hepimiz katlediliyoruz. Haklarımız, özgürlüklerimiz, insanlığımız kıyıma uğruyor. Gazze’de biz ölüyoruz. Yaşamak adına hak ve özgürlüklerimiz adına buna dur demeliyiz. Bunun için elimizi, bilincimizi sözümüzü Gazze’ye yönlendirmeliyiz.
Gazze kana ağlıyor !
Yüzlerce Filistinli şehit ve yaralı, bir vahşet tablosu olarak
İsrail, Gazze’yi kana buladı.
İsrail Siyonizmi’nin, Arap gericiliğinin ev Emperyalistlerin işbirliği on yıllardır bölgemize ölüm ve yıkım dayatmıştır. Bölgemizdeki saflaşma her zaman bu gerici toplamla, İlerici direniş güçlerinin arasında oldu. Bu saflaşma dün Lübnan’da yoldaşlarımızın da şehit olmasına yol açtığı gibi, bu gün aynı gerici güçlerin saldırıları altında Filistin yüzlerce şehit vermektedir.
Gazze Bir Filistin şehridir. Filistin tarihinin tüm acılarını üzerinde taşır. Sınırları denizden sahraya, dağlardan zeytin tarlalarına her tarafa açık olmasına karşın büyük bir zindan içindedir. Denizlere açılışı yasak, Mısır yönünde sınırları kapalı, kardeşleriyle bağlantısı kesilmiş, ölüme terk edilmiş milyonlarca insanıyla insanlığın gözü önünde kıvranarak yaşam savaşı vermektedir. Gazze kıyıma uğramaktadır.
Gazzeyi katledemeyecekler
Gazze Filistin davasının bel kemiğidir. Direnmenin en çetin ruhları orda yaşar. İsrail için “tümünün denize dökülerek yok edilmesi gereken böcekler” olarak görülen bu insanlar, tarihin en uzun ve en kapsamlı hak arayışının temel direğidir. Bu direnme merkezi Emperyalistlerin bölgemizde ikame etmek istedikleri Büyük Ortadoğu projesi’nin (BOP) İsrail’in, Lübnan’a saldırısı ve Lübnan direniş hareketi’nin (Hizbullah’in başını çektiği) direnmesiyle yenilgiye uğradığı savaş, BOP’un da sonunu getirmişti. Burada başlayan çözülme bölgemize karanlık bir kader gibi binmek isteyen, bölmek ve parçalayıp yutmak isteyen emelleri de çökertmişti.
Direnme güçleri kazınmıştı ve bölgede farklı bir yolun kapıları açılmıştı. Direnerek elde edilecek çok şey vardı. Gazze’de direnme güçleri hakimdi. Filistin iç çelişkilerinde Arap gericiliğinin bir parçası olma eğilim içinde olan Abbas hükümetinin dayatmalarına karşın, seçimle çoğunluk olan ve hükümet kuran HAMAS güçlerine karşı İsrail’in ve Arap gericiliğin istediği dayatmaları uygulamasına karşı Gazze seçtiği hükümetin yanında direnme hattını tercih etti. Aylardır sürmekte olan kuşatma altında; her türden gıda ve ilaçtan yoksun bırakılmalarına karşın, enerji ihtiyaçlarına da ket vurulduğu bir ortamda direnmeye, hak arayışına ve davanın peşinde olmaya devam etmiştir. Gazze halkı direnme kararı almış bunu sürdürmüştür. Bu karar tüm gerici güçler açısından, İsrail kadar Arap gerici güçleri için de kabul edilmez bir yoldu. Bu yol Arap halkının acılarına çözüm getiren bir yoldu, bu yolun bilinmemesi gerekti, yakılıp yıkılması, kimseye örnek olacak başarıların elde edilmemesi gerekti. Bunun için İsrail siyonizminin şemsiyesi altında tüm Arap gericiğinin desteğiyle Gazze bu gün vurulmaya başlandı.
Dün, Sevi Levni İsrail Dışişleri Bakanı Mısır’da en üstten en alta herkesle yaptığı görüşmelerin ertesi sabahında bu askeri saldırının Gazeye ölüm yağdırması Arap gericiliğiyle İsrail siyonizminin ne kadar iç içe yürüdüğüne açık bir belirti oldu. Tüm Filistinli güçler, bölgemizin tüm ilerici direniş güçleri bu aymaz ittifakı, bu ölüm denklemlerinin komplolarını, bir kez daha görerek, bölgemizde oynanan kirli oyunlarda saflarını açıkça belirginleştirmiş oluyor.
Gazze’yi öldüremeyecekler, Gazze çok daha acımasız saldırılara karşı durdu, direndi ölmedi. Teslim olmadı. Bu gün de tüm baskılara karşın, acılara ve yıkımlara karşı arkasında durduğu hak talebini, ölümlere karşı ısrarla savunacaktır.
İşgalci güçler ve onun arkasında duranlar, yarım asırlık bu haklı davanın bitip tükenmez acılarını sonsuza kadar sürdüremeyeceklerdir. Her yeni kesitte her yeni tarih sürecinde tüm acılara ve ödenen bedellere karşın, kazanan tek taraf Filistin halkı olacaktır. İsrail devleti bu bölgeye sonradan eklenmiş bir unsurdur. II. Dünya savaşının kefareti olarak Arap halkına ödetilmiş bir bedeldir. Avrupa kendi kefaret borcunu Araplara ödetmekle, bu yükü sırtından attığı sanısındadır. Bunu fırsat bilen Siyonistlerin bölgemizde irtikab ettikleri Nazi cürümleri ise onların bu bölgede barış içinde yaşama şanslarını her defasından daha da azaltmıştır. Arap halkı ve Yahudiler binlerce yıldan beri bu topraklarda kardeşçe yaşamışlardır. Aralarındaki ilişkiyi hiçbir zaman şiddet belirlememiştir. Hak gaspı, her zaman bu dengeyi bozan, her dönemin dış güçlerinin emperyal emelleri olmuştur. Bu dengeler bozuldukça, Araplar kadar Yahudiler de zarar görmüştür: Tarihi yakın bağlarıyla bu iki halk, hep dış güçlerin çıkar girdapları içinde ezilmiştir. Bu günde olan budur.
İsrail Arap okyanusunda bir çakıl taşı bile değildir: Dünya güçler dengesinin ABD lehine olan yönü ebedi değildir. Küçük bir kriz bütün bu değerleri yerle bir edebilir. Ortaya birleşik devletler ( ABD ) yerine, onlarca devlet çıkabilir. Bu bölgede I. Dünya savaşından bu yana kapanmamış onlarca dosya yeniden gündeme gelir. Bütün bu olasılıklarda zaman, sabır, kararlı olmak ve direnmenin başarı kazanması mutlaktır. Dün Haçlılar bölgemizdeydi, ebede kadar kalacakları umuduyla prenslikler kurup durdular şimdi neredeler? İngilizler, Fransızlar, Osmanlılar nerede? Esamesi bile kalmadı bu toplulukların. Aynı şey, bu topraklar, yalnızca sahiplerine onu yaşama ilk kez açıp vatan yapanlara kalacaktır. Başka egemenliklerin gelip geçici olduğunu gösterecektir.
Gazze’de hepimiz katlediliyoruz. İnsanlık katlediliyor, buna dur demek kendi özgürlüklerimiz için direnmektir haklarımızı kazanmak için mücadele safında yer almaktır. Gazze için hepimizin yapacağı bir şeyler olmalı, yaşam güdülerimiz bile Gazze için bir şeyler üretmeyi başarabilmelidir. Ölümü reddediyoruz, biz yaşamak haklarımızla var olmak, özgür olmak istiyorsak, Gazze için duyarlı olmayı da bilmeliyiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder