7 Şubat 2009 Cumartesi
Azınlık Olmak Zor Zanaattır.
Mihrac Ural
7 Şubat 2009
Baskın Oran hoca,
Mor Gabriel manastırı toprakları gaspını protesto davetiniz, en az "özür diliyorum" kampanyası kadar önemli. Farklılıklarımıza yaklaşımda demokratlık boy ölçülerimizi sık sık aldırmamız gerekiyor. Bunu her defasında ve her bir farklılığımıza ilişkin tutumlarımızda da tekrar etmemiz gerekiyor.
En iyi siz biliyorsunuz, bu ülkede azınlıktan olmak zor zanaattır. En kabadayı demokratı bile size şüpheli gözle bakar. Komünisti bile enternasyonalizmi kendi ulusal bayrağı altında dünya işçilerini birleştirmeyi hayal eder. Size orada da yer yoktur. Hayatınızın en önemli kesitlerini, en acımasız koşullarda, özveriyle sunsanız bile para etmez bu türlerin algılarında. Hafif bir kırılma anında ise sizinle uzun bir yol yürümüş olanlar bile şaibeleri yaratanlara sisiz kalmayı yeğler. Bir zamanların Rus uşağı, Çin, Arnavutçu suçlamaları bu gün artık geçerli akçe olmadığı için, etnik yapınız komşu ülkeyle aynıysa onun adamı olar çıkarsınız, Kürt’seniz Barzanici, Kuzey Irak’çı oluverirsiniz, Şii iseniz İranlı, Hıristiyan’sanız işte o zaman yandınız. Seç seç beğen al, her boydan ulusalcı, Doğu Perinçek ve düşünsel-evlatları size bin bir kulp takmaya hazırdırlar; hangi emperyalist uşağı olmanızdan, misyoner faaliyetlerinize kadar lime lime edilirsiniz.
Bu toprakları ilk kez yaşama açıp anavatan haline çeviren ve uygarlıklarıyla insanlığa ilk ışıkları saçan olsanız da kar etmez, Ulusalcı vebadan kurtulmanız için en iyi çare yok olmanızdır; ya güç edeceksiniz ya da öleceksiniz. Bu tercihlere zorlanırsınız.
Bu ülkenin ikinci en büyük ulusal topluluğu Araplar zaten oldum olası "hain millet" diye damgalanmış. "Alman malı cihat"ın arkasında sürüklenmediler diye; kendi özgürlüğünü 500 yıllık bir talan hükmünden sonra elde etmek için katlanmadıkları itham kalmadı. Bu etnik yapıdan gelmenin bilinmek istenmeyen, kulak arkası edilen, üzeri ölü toprağıyla örtülmüş gibi duran kefaretleri ödüyor halkım.
Farklı olmanın en iyi hali ölü olmaktır bu egemenlik koşullarında. Kürtlerin hali pür mealini uzun uzun anlatmayacağım; bir nefes özgürlük için bu kadar katledilmek, tarihin bile zor kaldıracağı bir şey olsa gerek.
Artık buraya kadar deme zamanı geldi sanırım. Ortak ülkemizi bu aklın tasallutundan, bu zıvanadan çıkmış serserilikleri tehlikeli girdaplarından ve sık sık dayatılan ölüm denklemlerinden kurtarmak zorundayız. Bin mil bir adımla başlar bu adımları sıklaştıralım arkadaşlar.
Bu ülke barış içinde güvenli bir ülke olarak gelecek kuşakların emaneti ise ülkemizin renk armonisinin, kültür ve etnik farklılıklarının özgürlüğü için yürüklerimiz çarpmalıdır. O samimiyeti ve heyecanı duymadan başkasına olduğu kadar kendimize olan saygımızı bile kazanamayız. Kendimize uygulanmasını istemediğimiz hiç bir şeyi, başkasına hiç bir nedenden dolayı dayatmamalıyız. Hani diyorduk ya, birileri şöyle bir saat anadilini konuşma yasağı altında yaşasın da görelim bakalım neler oluyor; tarihte hiç bir isyanı isyancı iradenin arzuları yaratmamıştır. Zaten istese de tutmazdı...
Süryaniler, kardeşim benim. Bu bölgenin en kadim en uygar en inançlı en uyumlu topluluğu, sizsiz bizde yokuz bu topraklarda. Hem siz, hem de biz, tüm toplumların güven içinde, barış ve eşitlik içinde özgürlük ve demokrasi içinde yaşaması için burada, yanınızdayız.
Bu vesileyle Mor Gabriel manastırının topraklarına uzanan elleri protesto ettiğimi ilan ediyorum. Bu amaçla açılan imza kampanyasına imzamı koyuyorum.
7 Şubat 2009
Baskın Oran hoca,
Mor Gabriel manastırı toprakları gaspını protesto davetiniz, en az "özür diliyorum" kampanyası kadar önemli. Farklılıklarımıza yaklaşımda demokratlık boy ölçülerimizi sık sık aldırmamız gerekiyor. Bunu her defasında ve her bir farklılığımıza ilişkin tutumlarımızda da tekrar etmemiz gerekiyor.
En iyi siz biliyorsunuz, bu ülkede azınlıktan olmak zor zanaattır. En kabadayı demokratı bile size şüpheli gözle bakar. Komünisti bile enternasyonalizmi kendi ulusal bayrağı altında dünya işçilerini birleştirmeyi hayal eder. Size orada da yer yoktur. Hayatınızın en önemli kesitlerini, en acımasız koşullarda, özveriyle sunsanız bile para etmez bu türlerin algılarında. Hafif bir kırılma anında ise sizinle uzun bir yol yürümüş olanlar bile şaibeleri yaratanlara sisiz kalmayı yeğler. Bir zamanların Rus uşağı, Çin, Arnavutçu suçlamaları bu gün artık geçerli akçe olmadığı için, etnik yapınız komşu ülkeyle aynıysa onun adamı olar çıkarsınız, Kürt’seniz Barzanici, Kuzey Irak’çı oluverirsiniz, Şii iseniz İranlı, Hıristiyan’sanız işte o zaman yandınız. Seç seç beğen al, her boydan ulusalcı, Doğu Perinçek ve düşünsel-evlatları size bin bir kulp takmaya hazırdırlar; hangi emperyalist uşağı olmanızdan, misyoner faaliyetlerinize kadar lime lime edilirsiniz.
Bu toprakları ilk kez yaşama açıp anavatan haline çeviren ve uygarlıklarıyla insanlığa ilk ışıkları saçan olsanız da kar etmez, Ulusalcı vebadan kurtulmanız için en iyi çare yok olmanızdır; ya güç edeceksiniz ya da öleceksiniz. Bu tercihlere zorlanırsınız.
Bu ülkenin ikinci en büyük ulusal topluluğu Araplar zaten oldum olası "hain millet" diye damgalanmış. "Alman malı cihat"ın arkasında sürüklenmediler diye; kendi özgürlüğünü 500 yıllık bir talan hükmünden sonra elde etmek için katlanmadıkları itham kalmadı. Bu etnik yapıdan gelmenin bilinmek istenmeyen, kulak arkası edilen, üzeri ölü toprağıyla örtülmüş gibi duran kefaretleri ödüyor halkım.
Farklı olmanın en iyi hali ölü olmaktır bu egemenlik koşullarında. Kürtlerin hali pür mealini uzun uzun anlatmayacağım; bir nefes özgürlük için bu kadar katledilmek, tarihin bile zor kaldıracağı bir şey olsa gerek.
Artık buraya kadar deme zamanı geldi sanırım. Ortak ülkemizi bu aklın tasallutundan, bu zıvanadan çıkmış serserilikleri tehlikeli girdaplarından ve sık sık dayatılan ölüm denklemlerinden kurtarmak zorundayız. Bin mil bir adımla başlar bu adımları sıklaştıralım arkadaşlar.
Bu ülke barış içinde güvenli bir ülke olarak gelecek kuşakların emaneti ise ülkemizin renk armonisinin, kültür ve etnik farklılıklarının özgürlüğü için yürüklerimiz çarpmalıdır. O samimiyeti ve heyecanı duymadan başkasına olduğu kadar kendimize olan saygımızı bile kazanamayız. Kendimize uygulanmasını istemediğimiz hiç bir şeyi, başkasına hiç bir nedenden dolayı dayatmamalıyız. Hani diyorduk ya, birileri şöyle bir saat anadilini konuşma yasağı altında yaşasın da görelim bakalım neler oluyor; tarihte hiç bir isyanı isyancı iradenin arzuları yaratmamıştır. Zaten istese de tutmazdı...
Süryaniler, kardeşim benim. Bu bölgenin en kadim en uygar en inançlı en uyumlu topluluğu, sizsiz bizde yokuz bu topraklarda. Hem siz, hem de biz, tüm toplumların güven içinde, barış ve eşitlik içinde özgürlük ve demokrasi içinde yaşaması için burada, yanınızdayız.
Bu vesileyle Mor Gabriel manastırının topraklarına uzanan elleri protesto ettiğimi ilan ediyorum. Bu amaçla açılan imza kampanyasına imzamı koyuyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder