3 Nisan 2009 Cuma
YEREL SEÇİM SONUÇLARI OKUMALARI
Not: Bu makale Değerli Mustafa Elveren hocanın “Dersim Halkı, Resmi İdeoloji ve Hapis Çocukları” başlıklı yazısına yapılan yorumun genişletilmiş halidir.
Mihrac Ural
3 Nisan 2009
Yazılarımda sık sık “Fırat’ın ötesi”, “Torosların güneyi” gibi belirlemeleri yaptıkça, kendini “en kabadayı komünisti” adlandıranların milliyetçi reflekslerle “koordinat şaşkınlığı” suçlamalarına muhatap oluyoruz. Komünistinden, milliyetçi solcusuna kadar resmi statülerin kirlenmiş ruhlarıyla her şeye tek boyutlu bakılmasının kefareti, bu yolla biz ayrı varlıklara ödetilmek istenir.
Oysa, Fırat’ın ötesini, berisine ve Torosların güneyini, kuzeyine bağlayacak en sağlam yol bu yoldur; demokrasi ve özgürlük mücadelesine daha çok katılımdır. Üç kuşaktır Türkiyeli devrimceler olarak bu yolları birlikte yürüdük, sonuç bir milletvekili kazanımını bile aşamadı; bu seçimlerde ise %1lik bir orana takılı kaldı. Solunun bu hezimeti milliyetçiliğindendir. Artık aşılması gereken budur. Yerel seçimlerin mesajı da budur.
Kimse kendini aldatmasın, halkın seçimlerde verdiği kararı dikkatle algılasın. Bu ülkede gericiliğe dur diyen yerel seçim sonuçları, aynı zamanda bu ülkenin demokrasisi Kürdistan’dan geçiyor dedi. Kürt halkı artık bu ülkenin bir eşit ortağıdır. Ama bu yeterli değildir. Bu ülkede başka halklarda yaşamakta, onların bu sürece katılımıyla gerçek anlamda, ortak bir ülkenin demokrasisi ikame edilebilecektir. Bu ülke birimizin değil, hepimizin ülkesi olabilmesinin ve milliyetçi hezeyanların bölücülüğünü dizginlemenin biricik yolu da budur.
Bu aynı zamanda, musalla taşında imamın fatihasını bekleyen mevta solun yeniden dirilişini sağlayacak tek yoldur.
***
Kürt halkı açık ve net olarak ortak ülkemizin siyasal sahnesine damgasını vurmuştur. Kendi kaderini tayın etme hakkını, kimseden bir lütuf beklemeden de kullanmaktadır. Yerel seçimlerin sonuçları, olası bir referandumda Kürdistan’ın tercihinin ne olacağı da ortaya çıkmıştır. Bu mesaj, sol-sağ her türden bölücü milliyetçilere verilebilecek en son ev en sert uyarıdır.
Bu sonuçların iyi okunması gerek. Artık Anadolu halkları demokrasi taleplerinin de sahibi olmuş hiçbir egemen ulus iktidarlarından bekleyeceği bir şeyin kalmadığına işaret etmiştir. Anadolu demokrasisi kendi mozaiğinin mücadelesinin bir sonucu olacağı açığa çıkmıştır. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin ortak ülkemizin temel demokrasi manivelası olduğu belirlememiz tam bu noktada anlamını bulmaktadır. Bunu anlamakta güçlük çeken milliyetçi sol ve milliyetçi komünistlerin beyhude gevezelikleri de Kürt halkının yerel seçimlerde gösterdiği duyarlı tutumla iflas etmiştir.
Farklılıklarımız özgürlük mücadelesine katılıp ağırlık koydukça demokrasinin ikamesi mümkün olacaktır. Bu amaçla, tüm farklılıklarımızın özgürlük ve demokrasi mücadelesine atılmasının gereği bulunmaktadır. Siyasi mücadelenin yararlı bir toplumsal sonuca ulaşmasının yolu buradan geçmektedir. Ortak ülkemizin üçüncü en büyük ulusal topluluğu olarak Arap halkının Fırat’ın ötesi gibi, Torosların güneyinden bir demokrasi manivelası olmasının önemi artmıştır. Halkımın kimlik haklarını dile getirip bunun mücadelesine koyulmamızın böylesi bir anlam ve mahiyeti bulunmaktadır. Arap halkının kimlik hakları uğruna mücadelesi, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin devamı ve ortak ülkemizin demokrasi gereklerinin gerçekçi bir boyutudur. Yerel seçim sonuçlarının ülke geneli açısından okunması en önemli yanı da budur.
Yazılarımda sık sık “Fırat’ın ötesi”, “Torosların güneyi” gibi belirlemeleri yaptıkça, kendini “en kabadayı komünist” diye adlandıranların milliyetçi reflekslerle “koordinat şaşkınlığı” suçlamalarına muhatap oluyoruz. Komünistinden, milliyetçi solcusuna kadar resmi statülerin kirlenmiş ruhlarıyla her şeye tek boyutlu bakılmasının kefareti, bu yolla biz ayrı varlıklara ödetilmek istenir.
Oysa, Fırat’ın ötesini, berisine ve Torosların güneyini, kuzeyine bağlayacak en sağlam yol bu yoldur; demokrasi ve özgürlük mücadelesine daha çok katılımdır. Üç kuşaktır Türkiyeli devrimceler olarak bu yolları birlikte yürüdük, sonuç bir milletvekili kazanımını bile aşamadı; bu seçimlerde ise %1lik bir orana takılı kaldı. Solunun bu hezimeti milliyetçiliğindendir. Artık aşılması gereken budur. Yerel seçimlerin mesajı da budur.
Kimse kendini aldatmasın, halkın seçimlerde verdiği kararı dikkatle algılasın. Bu ülkede gericiliğe dur diyen yerel seçim sonuçları, aynı zamanda bu ülkenin demokrasisi Kürdistan’dan geçiyor dedi. Kürt halkı artık bu ülkenin bir eşit ortağıdır. Ama bu yeterli değildir. Bu ülkede başka halklarda yaşamakta, onların bu sürece katılımıyla gerçek anlamda, ortak bir ülkenin demokrasisi ikame edilebilecektir. Bu ülke birimizin değil, hepimizin ülkesi olabilmesinin ve milliyetçi hezeyanların bölücülüğünü dizginlemenin biricik yolu da budur. Bu aynı zamanda, musalla taşında imamın fatihasını bekleyen mevta solun yeniden dirilişini sağlayacak tek yoldur.
Bu noktada kendini Komünist, Sosyalist, Solcu diye adlandıranlara çağrım,
Artık eskimiş milliyetçi algılarınızı atınız, gelin demokrasinin gerçek güvencesi farklılıklarımızın özgürlük mücadelesine ikircimsizce omuz veriniz.
Kürt halkının yerel seçimlerde ortaya koyduğu duruşun bir önemli boyutu da, siyasal saflaşmanın güçler dengesini yeniden şekillendirmesidir. 22 Temmuz 2007 genel seçimleri sonucu tarihsel gerici siyasal sistemin kırılışına tanık olduk. Yeni siyasal kombinezon sahnedeki yerini aldı. 29 Mart 2009 yerel seçimleri ise bu kombinezonun iç güçler dengesini yeniden şekillendirdi; demokrasi güçleri ivme kazandı gerici güçler geriledi. Kürt halkı siyasal sahnedeki yerini kökleştirerek, kimseden bir beklentisi olmadan kendi kaderinin belirlenmesinde söz sahibi olduğunu gösterdi.
Bu gelişmelerin içinde çok önemli bir ayrıntı da devlet dininin iflasıdır.
Devlet dini ülkemizi felaketlere, maceralara sürükleyen bir dindir. Gerçek halk diniyle uzak yakın bir ilgisi de yoktur. İsim benzerliği, devlet dininin “İslam” kelimesini kod adı olarak kullanmasından ibarettir.
Yerel seçimler devlet dininin son kozuydu. Yoksullara, pazarların alım gücünün tükendiği noktada değersizleşen beyaz eşya, mobilya gibi rüşvet dağıtımıyla oy satın alma hayali bir taraftan devlet dininin tanrısına ne kadar güvensiz olduğunu gösterdiği kadar, dinin insan erdemiyle ilgili her ahlaki duruşuna da aykırılığını ortaya koymuştur. Hal da buna hakkettiği cevabı oylarıyla vermiştir. Devlet dininin Dersimdeki beklentisi böylece yerle bir olmuştur.
Bu aynı zamanda devlet dininin oynamak istediği büyük oyunun da iflasıydı; Kürt Sünni’sinin, Kürt Alevi’sini ötekileştirme çabaları yenilgiye uğramıştır. Başkan Öcalan' her buluşmamızda açık ve ikircimsizce "halkımın direnişi Hz. Ali ve ehlibeytin direniş çizgisidir, kurtuluşu bu yoldadır" derken, devlet dini ile halkın dini arasında kurluan denklemi de çözmüş oluyordu.
Başkan Öcalan, her zaman halkın dinine güveniyor ve bu dinin algılarına vurgu yapardı. Çünkü o, kendi algı ve deneyleriyle biliyordu ki, halkın dininde takiye yoktur, halkın dininde açıklık ve birlik vardır. Bunun için Kürdün siyasal mücadelesi hiç bir inancı ötekileştirmeden yürüyen bir birlik mücadelesi olarak yükseltilmiştir. Parayla satın alınamayacak değerleri satın almak isteyen devlet dini, AKP'nin elinde erdemsiz kalmış, maskesi düşmüştür. Bu aynı zamanda sırasıyla İngiliz, Alman, Amerikan üretimi devlet dininin ülkemizi bölgede ve dünyada oynamaya zorlandığı kirli maceracı yollarında bir boyutta iflası anlamına gelmektedir.
Devlet dininin yenilgiye uğraması Kürt halkının özgürlük yolunda aştığı tehlikelerin en önemlisidir. Dersim halkı bunu o kadar anlamlı bir tarzda dile getirdi ki, Kürtlerin tarih sahnesine damga vuran bu seçimlerdeki duruşu aynı zamanda birliğinin de pekişmesi oldu. Bundan sonrası sadece zamanın uygun dengeler içinde aşılmasıyla taçlanacaktır.
Ünlü Arap şairi el Sayyab’ın sözleri burada yerli yerine oturuyor.
“Eza el şabu erada alhayat,
fa le budda en yestecibal kadar,
va la buda lil leyli en yenceli.
Vel kaydu en yenkesir” (Bedir Şakir el Seyyab)
Halk özgürce yaşamı isterse eğer
Kader de onay verecektir
Ve elbette ki karanlık da göçecek
Ve kelepçeler kırılacaktır.
Değerli Mustafa Elveren hocanın “Dersim Halkı, Resmi İdeoloji ve Hapis Çocukları” başlıklı yazınızdan çıkartılacak sonuç burada yatıyor diye düşünüyorum.
Mihrac Ural
3 Nisan 2009
Yazılarımda sık sık “Fırat’ın ötesi”, “Torosların güneyi” gibi belirlemeleri yaptıkça, kendini “en kabadayı komünisti” adlandıranların milliyetçi reflekslerle “koordinat şaşkınlığı” suçlamalarına muhatap oluyoruz. Komünistinden, milliyetçi solcusuna kadar resmi statülerin kirlenmiş ruhlarıyla her şeye tek boyutlu bakılmasının kefareti, bu yolla biz ayrı varlıklara ödetilmek istenir.
Oysa, Fırat’ın ötesini, berisine ve Torosların güneyini, kuzeyine bağlayacak en sağlam yol bu yoldur; demokrasi ve özgürlük mücadelesine daha çok katılımdır. Üç kuşaktır Türkiyeli devrimceler olarak bu yolları birlikte yürüdük, sonuç bir milletvekili kazanımını bile aşamadı; bu seçimlerde ise %1lik bir orana takılı kaldı. Solunun bu hezimeti milliyetçiliğindendir. Artık aşılması gereken budur. Yerel seçimlerin mesajı da budur.
Kimse kendini aldatmasın, halkın seçimlerde verdiği kararı dikkatle algılasın. Bu ülkede gericiliğe dur diyen yerel seçim sonuçları, aynı zamanda bu ülkenin demokrasisi Kürdistan’dan geçiyor dedi. Kürt halkı artık bu ülkenin bir eşit ortağıdır. Ama bu yeterli değildir. Bu ülkede başka halklarda yaşamakta, onların bu sürece katılımıyla gerçek anlamda, ortak bir ülkenin demokrasisi ikame edilebilecektir. Bu ülke birimizin değil, hepimizin ülkesi olabilmesinin ve milliyetçi hezeyanların bölücülüğünü dizginlemenin biricik yolu da budur.
Bu aynı zamanda, musalla taşında imamın fatihasını bekleyen mevta solun yeniden dirilişini sağlayacak tek yoldur.
***
Kürt halkı açık ve net olarak ortak ülkemizin siyasal sahnesine damgasını vurmuştur. Kendi kaderini tayın etme hakkını, kimseden bir lütuf beklemeden de kullanmaktadır. Yerel seçimlerin sonuçları, olası bir referandumda Kürdistan’ın tercihinin ne olacağı da ortaya çıkmıştır. Bu mesaj, sol-sağ her türden bölücü milliyetçilere verilebilecek en son ev en sert uyarıdır.
Bu sonuçların iyi okunması gerek. Artık Anadolu halkları demokrasi taleplerinin de sahibi olmuş hiçbir egemen ulus iktidarlarından bekleyeceği bir şeyin kalmadığına işaret etmiştir. Anadolu demokrasisi kendi mozaiğinin mücadelesinin bir sonucu olacağı açığa çıkmıştır. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin ortak ülkemizin temel demokrasi manivelası olduğu belirlememiz tam bu noktada anlamını bulmaktadır. Bunu anlamakta güçlük çeken milliyetçi sol ve milliyetçi komünistlerin beyhude gevezelikleri de Kürt halkının yerel seçimlerde gösterdiği duyarlı tutumla iflas etmiştir.
Farklılıklarımız özgürlük mücadelesine katılıp ağırlık koydukça demokrasinin ikamesi mümkün olacaktır. Bu amaçla, tüm farklılıklarımızın özgürlük ve demokrasi mücadelesine atılmasının gereği bulunmaktadır. Siyasi mücadelenin yararlı bir toplumsal sonuca ulaşmasının yolu buradan geçmektedir. Ortak ülkemizin üçüncü en büyük ulusal topluluğu olarak Arap halkının Fırat’ın ötesi gibi, Torosların güneyinden bir demokrasi manivelası olmasının önemi artmıştır. Halkımın kimlik haklarını dile getirip bunun mücadelesine koyulmamızın böylesi bir anlam ve mahiyeti bulunmaktadır. Arap halkının kimlik hakları uğruna mücadelesi, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin devamı ve ortak ülkemizin demokrasi gereklerinin gerçekçi bir boyutudur. Yerel seçim sonuçlarının ülke geneli açısından okunması en önemli yanı da budur.
Yazılarımda sık sık “Fırat’ın ötesi”, “Torosların güneyi” gibi belirlemeleri yaptıkça, kendini “en kabadayı komünist” diye adlandıranların milliyetçi reflekslerle “koordinat şaşkınlığı” suçlamalarına muhatap oluyoruz. Komünistinden, milliyetçi solcusuna kadar resmi statülerin kirlenmiş ruhlarıyla her şeye tek boyutlu bakılmasının kefareti, bu yolla biz ayrı varlıklara ödetilmek istenir.
Oysa, Fırat’ın ötesini, berisine ve Torosların güneyini, kuzeyine bağlayacak en sağlam yol bu yoldur; demokrasi ve özgürlük mücadelesine daha çok katılımdır. Üç kuşaktır Türkiyeli devrimceler olarak bu yolları birlikte yürüdük, sonuç bir milletvekili kazanımını bile aşamadı; bu seçimlerde ise %1lik bir orana takılı kaldı. Solunun bu hezimeti milliyetçiliğindendir. Artık aşılması gereken budur. Yerel seçimlerin mesajı da budur.
Kimse kendini aldatmasın, halkın seçimlerde verdiği kararı dikkatle algılasın. Bu ülkede gericiliğe dur diyen yerel seçim sonuçları, aynı zamanda bu ülkenin demokrasisi Kürdistan’dan geçiyor dedi. Kürt halkı artık bu ülkenin bir eşit ortağıdır. Ama bu yeterli değildir. Bu ülkede başka halklarda yaşamakta, onların bu sürece katılımıyla gerçek anlamda, ortak bir ülkenin demokrasisi ikame edilebilecektir. Bu ülke birimizin değil, hepimizin ülkesi olabilmesinin ve milliyetçi hezeyanların bölücülüğünü dizginlemenin biricik yolu da budur. Bu aynı zamanda, musalla taşında imamın fatihasını bekleyen mevta solun yeniden dirilişini sağlayacak tek yoldur.
Bu noktada kendini Komünist, Sosyalist, Solcu diye adlandıranlara çağrım,
Artık eskimiş milliyetçi algılarınızı atınız, gelin demokrasinin gerçek güvencesi farklılıklarımızın özgürlük mücadelesine ikircimsizce omuz veriniz.
Kürt halkının yerel seçimlerde ortaya koyduğu duruşun bir önemli boyutu da, siyasal saflaşmanın güçler dengesini yeniden şekillendirmesidir. 22 Temmuz 2007 genel seçimleri sonucu tarihsel gerici siyasal sistemin kırılışına tanık olduk. Yeni siyasal kombinezon sahnedeki yerini aldı. 29 Mart 2009 yerel seçimleri ise bu kombinezonun iç güçler dengesini yeniden şekillendirdi; demokrasi güçleri ivme kazandı gerici güçler geriledi. Kürt halkı siyasal sahnedeki yerini kökleştirerek, kimseden bir beklentisi olmadan kendi kaderinin belirlenmesinde söz sahibi olduğunu gösterdi.
Bu gelişmelerin içinde çok önemli bir ayrıntı da devlet dininin iflasıdır.
Devlet dini ülkemizi felaketlere, maceralara sürükleyen bir dindir. Gerçek halk diniyle uzak yakın bir ilgisi de yoktur. İsim benzerliği, devlet dininin “İslam” kelimesini kod adı olarak kullanmasından ibarettir.
Yerel seçimler devlet dininin son kozuydu. Yoksullara, pazarların alım gücünün tükendiği noktada değersizleşen beyaz eşya, mobilya gibi rüşvet dağıtımıyla oy satın alma hayali bir taraftan devlet dininin tanrısına ne kadar güvensiz olduğunu gösterdiği kadar, dinin insan erdemiyle ilgili her ahlaki duruşuna da aykırılığını ortaya koymuştur. Hal da buna hakkettiği cevabı oylarıyla vermiştir. Devlet dininin Dersimdeki beklentisi böylece yerle bir olmuştur.
Bu aynı zamanda devlet dininin oynamak istediği büyük oyunun da iflasıydı; Kürt Sünni’sinin, Kürt Alevi’sini ötekileştirme çabaları yenilgiye uğramıştır. Başkan Öcalan' her buluşmamızda açık ve ikircimsizce "halkımın direnişi Hz. Ali ve ehlibeytin direniş çizgisidir, kurtuluşu bu yoldadır" derken, devlet dini ile halkın dini arasında kurluan denklemi de çözmüş oluyordu.
Başkan Öcalan, her zaman halkın dinine güveniyor ve bu dinin algılarına vurgu yapardı. Çünkü o, kendi algı ve deneyleriyle biliyordu ki, halkın dininde takiye yoktur, halkın dininde açıklık ve birlik vardır. Bunun için Kürdün siyasal mücadelesi hiç bir inancı ötekileştirmeden yürüyen bir birlik mücadelesi olarak yükseltilmiştir. Parayla satın alınamayacak değerleri satın almak isteyen devlet dini, AKP'nin elinde erdemsiz kalmış, maskesi düşmüştür. Bu aynı zamanda sırasıyla İngiliz, Alman, Amerikan üretimi devlet dininin ülkemizi bölgede ve dünyada oynamaya zorlandığı kirli maceracı yollarında bir boyutta iflası anlamına gelmektedir.
Devlet dininin yenilgiye uğraması Kürt halkının özgürlük yolunda aştığı tehlikelerin en önemlisidir. Dersim halkı bunu o kadar anlamlı bir tarzda dile getirdi ki, Kürtlerin tarih sahnesine damga vuran bu seçimlerdeki duruşu aynı zamanda birliğinin de pekişmesi oldu. Bundan sonrası sadece zamanın uygun dengeler içinde aşılmasıyla taçlanacaktır.
Ünlü Arap şairi el Sayyab’ın sözleri burada yerli yerine oturuyor.
“Eza el şabu erada alhayat,
fa le budda en yestecibal kadar,
va la buda lil leyli en yenceli.
Vel kaydu en yenkesir” (Bedir Şakir el Seyyab)
Halk özgürce yaşamı isterse eğer
Kader de onay verecektir
Ve elbette ki karanlık da göçecek
Ve kelepçeler kırılacaktır.
Değerli Mustafa Elveren hocanın “Dersim Halkı, Resmi İdeoloji ve Hapis Çocukları” başlıklı yazınızdan çıkartılacak sonuç burada yatıyor diye düşünüyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder