12 Mart 2009 Perşembe
SIRMAY HÜKÜM
IRAKLI GAZETECİ MUNTAZAR EL ZAİDİ'YE ONURSUZ HÜKÜM
Bedreddin Mahir
12 Mart 2009
Okyanusların ötesinden geldiler. Ülkesini işgal ettiler, devletini yıktılar. Diktatörde olsalar siyasi yöneticilerini bir ulusun onurunu kıracak şekilde idam ettiler. Tarihin en kadim uygarlıklarının eserlerini çaldılar, tüm kurum ve kuruluşları, ayakta durmayacak şekilde tasfiye ettiler. 500 bin askerle, deniz ve hava kuvvetleriyle tarihin en kapsamlı saldırısını yaptılar. Arkalarında en geniş lojistik destekle, yaşamın her alanına nüfuz ettiler. Akdeniz-Ortadoğu-Kafkas güzergahındaki enerji kaynakları ve yollarını korumak için yapılan bu insanlık dışı ölüm senaryoları Irak’ın işgaliyle noktalandı.
Çağdaş tarihte olmayan türden bir yıkım, bir işgal ve tasfiye hareketiydi. Bu girişim yine tarihin en büyük yalanıyla, Irak’ın nükleer silah sahibi olduğu ve işaret verildiği andan 45.dk sonra tüm Avrupa’yı vurabilecek güçte bulunduğu iddiasına dayanıyordu. BM güvenlik konseyindeki tiyatral anlatımlar ve video gösterileriyle, tahıl ambarları, maden ocakları birer nükleer santralar haline geldi. Artezyen kuyu açma makineleri kıtalar arası füze haline geldi. İnsanlık o gün bu yalanları açıkça görüyor ve tepkisini koyuyordu. Akıllara ziyan, bölgeyi ve insanlığı kana bulayacak bu hain girişime karşı sesini yükseltiyor, tepki gösteriyordu. Yer gök dünyanın tüm başkentlerinde iniliyordu, ama hiç biri çaba sonuç alamadı.
Emperyalistler ve müttefikleri yıllar önceden bu savaşa karar vermiş, tüm hazırlıklarını yapmışlardı. İliştirilmiş gazetecileri (EMBEDDED) bile eğitmişlerdi. Savaş olacağına karar verilmiş uygun an bekleniyordu. Uygun an, savaşa gerekçe değil hazırlıkların tamamlanmasından ibaretti. Sonuçta, tüm insanlığın itirazlarına karşın Irak’ı yakıp yıkarak asrın en büyük tecavüzünü gerçekleştirdiler.
Barbarca bir işgal hareketiydi. Zindanlar dolduruldu, idam sehpaları çatıldı. Milyonlarca Irak’lı da yerinden yurdundan kaçarak komşu ülkelere iltica etmek zorunda kaldı.
İki dönem süren hükmüyle, ABD başkanı oğul Bush, insanlığa kan kusturdu. Yeryüzünün kirletilmeyen tek bir yer kalmadı, zarar görmeyen bir ülke, bir halk, bir siyasi eğilim kalmadı. Bölgemiz halklar ise en büyük zararı gördü. İnsanlık her yerde bir kez katledildi, ama bölgemiz halkları ardı ardına durmadan katledildi. İsrail siyonizmi dini inançları nedeniyle de korumak gerektiği yönünde Allahın tebliğini almış gibi davranan Bush, biryandan Irak, diğer yandan direnen Filistin halkının katliyle bölgemizde unutulmaz kanlı izler bırakmıştır. Hükmünün son günlerinde bir kez daha Irak’a “ayak basarak” dünyaya bir mesaj iletmek istedi. Irak’ın kukla yönetimleri her zamanki halleriyle bu eli kanlı diktatörü görkemli bir şekilde karşıladı.
İşte ne olduysa orada oldu. Basın açıklaması sırasında, tüm insanlık adına, özellikle Arap ulusu adına, tüm mazlumlar adına, işgalciye ve kuklalarının suratına sırmay (ayakkabı) fırlattı. Bush’a “bu sana bir veda öpücüğüdür” dedi.
Basit bir eylem, ama tüm insanlık adına yapılmış bir eylem. İnsanlığın unutmayacağı bir dik duruştu. Aya ilk ayak basan Apolo11 kaptanlarından Neil Armstrong “bu benim için küçük bir adım ama insanlık için büyük bir adımdır” (21 Temmuz 1969 06.17 (GMT) dediği gibi, Muntazar el Zaid’in sırmay eylemi kendisi için küçük insanlık için çok anlamlı ve büyük bir eylemdi. Bush aşağılanarak suratına sırmayla vurularak hükmünü bitiriyordu.
Muntazar el Zaide, basın salonunda yakalandı, işkence gördü zindana atıldı. Hakkında ağır cezada, 15 yıl hüküm istemiyle dava açıldı. Mahkemesi de sessizce geçiştirilerek bu gün karara bağlandı. Hüküm verildi. Hükmü verenler Bush’un işgalci kuklalarıydı.
Dün Saddam’ın ünlü dışişleri bakanı Tarik Aziz kitle katliamları yapmakla suçlanıp yargılandı ve hüküm aldı. Aldığı hüküm 15 yıl. Halkını katleden diktatörler ve aveneleri için istenen hüküm, bir ayakkabı fırlatma eylemiyle yapılan protestoya da aynen isteniyordu. İşte işgalin adaletsizliği de budur. ise yine 15 yıl hüküm istemiyle yargılanıyordu. İşte işgalci aklın onursuzluğu budur, erdensizliği kör gözlülüğü budur.
Muntazar el Zaid, 3 yıl ağır cezaya mahkum edildi. Mahkeme sürecinde ve karar açıklandığından “yaşasın özgür ırak” diye haykırdı. İşgalci kuklaların hükmünü tanımadığını açıkladı. Bir ulusun, bir ülkenin ve tüm insanlığın adına yapılan bu eyleme verilen hüküm tarihin en onursuz hükmü olarak da tescil edilmiş oldu. Mahkemede El Zaid’in ablası kardeşinin dik duruşunu zılgıtlarla tebrik etti ve “hükmü alanların onu suratlarına vursunlar diyerek” tepkisini ortaya koydu.
Muntazar el Zaidi hepimiz adına, insanlık adına bu eylemi gündeme koymuştu. O bizim onurumuzdur, bölgemiz insanının yılmaz ve kırılamaz iradesinin dik duruşudur. Bu hüküm gerçekte direnenlerin göğsüne konan bir onur madalyasıdır.
Tarihe düşen bu not, bu eylemle birlikte bizden, artık özgürlük ve demokrasi düşmanları, işgalciler ve kuklaları suratlarına bir sırmay beklesinler diyeceğim.
Bedreddin Mahir
12 Mart 2009
Okyanusların ötesinden geldiler. Ülkesini işgal ettiler, devletini yıktılar. Diktatörde olsalar siyasi yöneticilerini bir ulusun onurunu kıracak şekilde idam ettiler. Tarihin en kadim uygarlıklarının eserlerini çaldılar, tüm kurum ve kuruluşları, ayakta durmayacak şekilde tasfiye ettiler. 500 bin askerle, deniz ve hava kuvvetleriyle tarihin en kapsamlı saldırısını yaptılar. Arkalarında en geniş lojistik destekle, yaşamın her alanına nüfuz ettiler. Akdeniz-Ortadoğu-Kafkas güzergahındaki enerji kaynakları ve yollarını korumak için yapılan bu insanlık dışı ölüm senaryoları Irak’ın işgaliyle noktalandı.
Çağdaş tarihte olmayan türden bir yıkım, bir işgal ve tasfiye hareketiydi. Bu girişim yine tarihin en büyük yalanıyla, Irak’ın nükleer silah sahibi olduğu ve işaret verildiği andan 45.dk sonra tüm Avrupa’yı vurabilecek güçte bulunduğu iddiasına dayanıyordu. BM güvenlik konseyindeki tiyatral anlatımlar ve video gösterileriyle, tahıl ambarları, maden ocakları birer nükleer santralar haline geldi. Artezyen kuyu açma makineleri kıtalar arası füze haline geldi. İnsanlık o gün bu yalanları açıkça görüyor ve tepkisini koyuyordu. Akıllara ziyan, bölgeyi ve insanlığı kana bulayacak bu hain girişime karşı sesini yükseltiyor, tepki gösteriyordu. Yer gök dünyanın tüm başkentlerinde iniliyordu, ama hiç biri çaba sonuç alamadı.
Emperyalistler ve müttefikleri yıllar önceden bu savaşa karar vermiş, tüm hazırlıklarını yapmışlardı. İliştirilmiş gazetecileri (EMBEDDED) bile eğitmişlerdi. Savaş olacağına karar verilmiş uygun an bekleniyordu. Uygun an, savaşa gerekçe değil hazırlıkların tamamlanmasından ibaretti. Sonuçta, tüm insanlığın itirazlarına karşın Irak’ı yakıp yıkarak asrın en büyük tecavüzünü gerçekleştirdiler.
Barbarca bir işgal hareketiydi. Zindanlar dolduruldu, idam sehpaları çatıldı. Milyonlarca Irak’lı da yerinden yurdundan kaçarak komşu ülkelere iltica etmek zorunda kaldı.
İki dönem süren hükmüyle, ABD başkanı oğul Bush, insanlığa kan kusturdu. Yeryüzünün kirletilmeyen tek bir yer kalmadı, zarar görmeyen bir ülke, bir halk, bir siyasi eğilim kalmadı. Bölgemiz halklar ise en büyük zararı gördü. İnsanlık her yerde bir kez katledildi, ama bölgemiz halkları ardı ardına durmadan katledildi. İsrail siyonizmi dini inançları nedeniyle de korumak gerektiği yönünde Allahın tebliğini almış gibi davranan Bush, biryandan Irak, diğer yandan direnen Filistin halkının katliyle bölgemizde unutulmaz kanlı izler bırakmıştır. Hükmünün son günlerinde bir kez daha Irak’a “ayak basarak” dünyaya bir mesaj iletmek istedi. Irak’ın kukla yönetimleri her zamanki halleriyle bu eli kanlı diktatörü görkemli bir şekilde karşıladı.
İşte ne olduysa orada oldu. Basın açıklaması sırasında, tüm insanlık adına, özellikle Arap ulusu adına, tüm mazlumlar adına, işgalciye ve kuklalarının suratına sırmay (ayakkabı) fırlattı. Bush’a “bu sana bir veda öpücüğüdür” dedi.
Basit bir eylem, ama tüm insanlık adına yapılmış bir eylem. İnsanlığın unutmayacağı bir dik duruştu. Aya ilk ayak basan Apolo11 kaptanlarından Neil Armstrong “bu benim için küçük bir adım ama insanlık için büyük bir adımdır” (21 Temmuz 1969 06.17 (GMT) dediği gibi, Muntazar el Zaid’in sırmay eylemi kendisi için küçük insanlık için çok anlamlı ve büyük bir eylemdi. Bush aşağılanarak suratına sırmayla vurularak hükmünü bitiriyordu.
Muntazar el Zaide, basın salonunda yakalandı, işkence gördü zindana atıldı. Hakkında ağır cezada, 15 yıl hüküm istemiyle dava açıldı. Mahkemesi de sessizce geçiştirilerek bu gün karara bağlandı. Hüküm verildi. Hükmü verenler Bush’un işgalci kuklalarıydı.
Dün Saddam’ın ünlü dışişleri bakanı Tarik Aziz kitle katliamları yapmakla suçlanıp yargılandı ve hüküm aldı. Aldığı hüküm 15 yıl. Halkını katleden diktatörler ve aveneleri için istenen hüküm, bir ayakkabı fırlatma eylemiyle yapılan protestoya da aynen isteniyordu. İşte işgalin adaletsizliği de budur. ise yine 15 yıl hüküm istemiyle yargılanıyordu. İşte işgalci aklın onursuzluğu budur, erdensizliği kör gözlülüğü budur.
Muntazar el Zaid, 3 yıl ağır cezaya mahkum edildi. Mahkeme sürecinde ve karar açıklandığından “yaşasın özgür ırak” diye haykırdı. İşgalci kuklaların hükmünü tanımadığını açıkladı. Bir ulusun, bir ülkenin ve tüm insanlığın adına yapılan bu eyleme verilen hüküm tarihin en onursuz hükmü olarak da tescil edilmiş oldu. Mahkemede El Zaid’in ablası kardeşinin dik duruşunu zılgıtlarla tebrik etti ve “hükmü alanların onu suratlarına vursunlar diyerek” tepkisini ortaya koydu.
Muntazar el Zaidi hepimiz adına, insanlık adına bu eylemi gündeme koymuştu. O bizim onurumuzdur, bölgemiz insanının yılmaz ve kırılamaz iradesinin dik duruşudur. Bu hüküm gerçekte direnenlerin göğsüne konan bir onur madalyasıdır.
Tarihe düşen bu not, bu eylemle birlikte bizden, artık özgürlük ve demokrasi düşmanları, işgalciler ve kuklaları suratlarına bir sırmay beklesinler diyeceğim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder