26 Şubat 2011 Cumartesi
KÜRESEL KUDRET
Mustafa Köse
26 Şubat 2011
Bilişim teknolojisinin üretime katılması anaforlar yaratmaya devam ediyor. Sosyalist sistemi dağıtan bu güç artık her tarafı sarsmaya başladı. Sovyetler birliğinin dağılmasında kendilerini menkul sanan emperyalist güçler artık bodoslama gidiyor. Emperyalist devletler merkez olmaktan çıkınca otomatik beyin kontrolü kaybetti. Gelişmiş ülkeler kendi dertlerine düştü. Böyle olunca arka bahçeleri muhafaza edemiyor. İşbirlikçi ve kast haline gelmiş iktidarların bir kısmı devriliyor, bir kısım benzerleri ise panik halinde. Lakin benzer sondan kurtuluş yok. Adil ve özgürlükçü bir demokrasi yaratılmadan küresel gazaptan kimse kurtulamayacak.
Bana göre henüz yeni ve gittikçe etki alanı genişleyen küresel değerler toplumları her alandan etkilemeye devam edecek. Ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeler bunun üzerinden olacaktır. Üretimde, tüketimde, insan hak ve özgürlüklerinde yeni bir uygarlığın önünü açacaktır. Bu uygarlık yöresel değil küresel olmak zorunda. Bu uygarlıkta, herkesin bir birinden etkilendiği, herkesin birbirinin eksiğiyle ilgili söz söyleme hakkının olduğu türde olacak. Hak ve hukuk buna göre yeniden dizayn edilecek. Dünyanın her yerinde benzer yeni bir demokrasi ikame edilecektir. Bu demokrasi sivil, özgürlükçü ve eşitlikçi olmak zorundadır.
Yeni paradokslar içeren, tek düze olmayan ve hızlı devinen bir dünyaya girdik. Bundan böyle ilginç yüzleriyle karşılaşacağız. Alışık olmadığımız veya beklenmeyen değişimlerle yüzleşeceğiz. Anlamaya çalışacağız. Bunları ne kadar doğru ve çabuk anlarsak, hep birlikte karlı çıkacağız. Tereddüt edemeyiz. Zaman kaybedemeyiz.
Müslüman devletlerde gelişen son ayaklanmalar konuya iyi örnek oluşturuyor. Doğrusu bizler açısından da yeniden düşünme fırsatını veriyor. Elit ve ulusalcı kesimler AKP’nin şeriat düzeni peşinde olduğu iddialarının arkasında sığınıp değişimin önünde duramayacaklar. Başta Tunus ve Mısır ve diğer ayaklanmaya katılmış ve radikal İslam geleneğinden gelmiş kesimler de AKP’yi örnek almaları izaha ve yeni açıklamalara zemin hazırlıyor. AKP’ye benzemek istemeleri ‘bazı şeyleri anlatıcı’ olmalıdır. AKP şeriatı getirmek istiyor. Şeriatçılar da AKP’nin konumuna gelmek istiyor. Bunun üzerinde durulmalı. Küresel değişimin derinliğini kavramaya çalışılmalı.
Dinsel köklerden beslenen ve dini referans alan bütün siyasal partilerin hedefleri vardır. Bu hedefler dünde olduğu gibi en kaba taassubu içerebilir. Öyle isteyenler elbette olabilir. Ancak her istenen olmuyor. Bunun olabilmesi için belli şartların olması lazım. Dünde yaşanmış olanlar bu güne tekabül etmez. Afganistan’da, İran’da yaşananların çok farklı bir dünyada ve şartlarda olduğunu unutmamak gerek. Ayrıca, kaynamaya başlayan İran muhalefetinin yine ülkemize örnek alması yeni bir açılım getiriyor. Bu açılım küresel değerlerin bütün kesimleri (radikal dinciler dahil) değişme zorlayacağını bilmemizi gerektiriyor. Bu bağlamda, yokluğa, zulme ve baskıya karşı ayaklanan halkları anlamamızı, desteklememizi öngörüyor.
Araplarda ayaklanmakta olan ve radikal İslam’ı temsil eden kesimlerin AKP’ye benzemek istemeleri bu günün aklın ve bilimin gereğidir. Küresel imkan ve küresel sorunların iyi algılandığına işarettir. Ulus-Devlet şartlarında erki bir çeşit ele geçirmiş ve diktatör haline gelmiş iktidarları devirmek kolay değildir. Bunun için o yerlerde en geniş birliği oluşturmak şartı var. Ayrıca yığınsallığı, barışı ve demokrasiyi hedeflemek mecburiyeti var. Bunlar olmadan uluslar arası destek sağlanamaz.
Bizde AKP’ şeriat veya din devletini yapabilecek mi? Hizbullah gibi örgütler AKP’ye doğru yol alırken kendisi onların eski ideallerine doğru mu koşacak? Tartışmalı bir konu. Ancak ben bunun olası bir yol olduğu veya gerçekleşebilir bir proje olacağı kanısında değilim. Dünyanın en büyük 17 ekonomisine sahip, Kürtlerin, Alevilerin, Azınlıkların, Sivil toplum örgütlerinin ve en önemlisi küresel güçlerin geldiği noktada gerçekleştirmek öyle kolay değil. Hiç kuşkusu bunun sigortası sadece nesnellik ve evrensellik değildir. Asıl güvence demokrasi güçlerinin duyarlılığıdır. Lakin isteyenler deneyebilir. Ve yaşayanlar görür. Ben kendi adıma iyimserim.
mkose1955@hotmail.com
26 Şubat 2011
Bilişim teknolojisinin üretime katılması anaforlar yaratmaya devam ediyor. Sosyalist sistemi dağıtan bu güç artık her tarafı sarsmaya başladı. Sovyetler birliğinin dağılmasında kendilerini menkul sanan emperyalist güçler artık bodoslama gidiyor. Emperyalist devletler merkez olmaktan çıkınca otomatik beyin kontrolü kaybetti. Gelişmiş ülkeler kendi dertlerine düştü. Böyle olunca arka bahçeleri muhafaza edemiyor. İşbirlikçi ve kast haline gelmiş iktidarların bir kısmı devriliyor, bir kısım benzerleri ise panik halinde. Lakin benzer sondan kurtuluş yok. Adil ve özgürlükçü bir demokrasi yaratılmadan küresel gazaptan kimse kurtulamayacak.
Bana göre henüz yeni ve gittikçe etki alanı genişleyen küresel değerler toplumları her alandan etkilemeye devam edecek. Ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeler bunun üzerinden olacaktır. Üretimde, tüketimde, insan hak ve özgürlüklerinde yeni bir uygarlığın önünü açacaktır. Bu uygarlık yöresel değil küresel olmak zorunda. Bu uygarlıkta, herkesin bir birinden etkilendiği, herkesin birbirinin eksiğiyle ilgili söz söyleme hakkının olduğu türde olacak. Hak ve hukuk buna göre yeniden dizayn edilecek. Dünyanın her yerinde benzer yeni bir demokrasi ikame edilecektir. Bu demokrasi sivil, özgürlükçü ve eşitlikçi olmak zorundadır.
Yeni paradokslar içeren, tek düze olmayan ve hızlı devinen bir dünyaya girdik. Bundan böyle ilginç yüzleriyle karşılaşacağız. Alışık olmadığımız veya beklenmeyen değişimlerle yüzleşeceğiz. Anlamaya çalışacağız. Bunları ne kadar doğru ve çabuk anlarsak, hep birlikte karlı çıkacağız. Tereddüt edemeyiz. Zaman kaybedemeyiz.
Müslüman devletlerde gelişen son ayaklanmalar konuya iyi örnek oluşturuyor. Doğrusu bizler açısından da yeniden düşünme fırsatını veriyor. Elit ve ulusalcı kesimler AKP’nin şeriat düzeni peşinde olduğu iddialarının arkasında sığınıp değişimin önünde duramayacaklar. Başta Tunus ve Mısır ve diğer ayaklanmaya katılmış ve radikal İslam geleneğinden gelmiş kesimler de AKP’yi örnek almaları izaha ve yeni açıklamalara zemin hazırlıyor. AKP’ye benzemek istemeleri ‘bazı şeyleri anlatıcı’ olmalıdır. AKP şeriatı getirmek istiyor. Şeriatçılar da AKP’nin konumuna gelmek istiyor. Bunun üzerinde durulmalı. Küresel değişimin derinliğini kavramaya çalışılmalı.
Dinsel köklerden beslenen ve dini referans alan bütün siyasal partilerin hedefleri vardır. Bu hedefler dünde olduğu gibi en kaba taassubu içerebilir. Öyle isteyenler elbette olabilir. Ancak her istenen olmuyor. Bunun olabilmesi için belli şartların olması lazım. Dünde yaşanmış olanlar bu güne tekabül etmez. Afganistan’da, İran’da yaşananların çok farklı bir dünyada ve şartlarda olduğunu unutmamak gerek. Ayrıca, kaynamaya başlayan İran muhalefetinin yine ülkemize örnek alması yeni bir açılım getiriyor. Bu açılım küresel değerlerin bütün kesimleri (radikal dinciler dahil) değişme zorlayacağını bilmemizi gerektiriyor. Bu bağlamda, yokluğa, zulme ve baskıya karşı ayaklanan halkları anlamamızı, desteklememizi öngörüyor.
Araplarda ayaklanmakta olan ve radikal İslam’ı temsil eden kesimlerin AKP’ye benzemek istemeleri bu günün aklın ve bilimin gereğidir. Küresel imkan ve küresel sorunların iyi algılandığına işarettir. Ulus-Devlet şartlarında erki bir çeşit ele geçirmiş ve diktatör haline gelmiş iktidarları devirmek kolay değildir. Bunun için o yerlerde en geniş birliği oluşturmak şartı var. Ayrıca yığınsallığı, barışı ve demokrasiyi hedeflemek mecburiyeti var. Bunlar olmadan uluslar arası destek sağlanamaz.
Bizde AKP’ şeriat veya din devletini yapabilecek mi? Hizbullah gibi örgütler AKP’ye doğru yol alırken kendisi onların eski ideallerine doğru mu koşacak? Tartışmalı bir konu. Ancak ben bunun olası bir yol olduğu veya gerçekleşebilir bir proje olacağı kanısında değilim. Dünyanın en büyük 17 ekonomisine sahip, Kürtlerin, Alevilerin, Azınlıkların, Sivil toplum örgütlerinin ve en önemlisi küresel güçlerin geldiği noktada gerçekleştirmek öyle kolay değil. Hiç kuşkusu bunun sigortası sadece nesnellik ve evrensellik değildir. Asıl güvence demokrasi güçlerinin duyarlılığıdır. Lakin isteyenler deneyebilir. Ve yaşayanlar görür. Ben kendi adıma iyimserim.
mkose1955@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder