22 Temmuz 2007 SEÇİM SONUÇLARI
Halkın demokratik cesareti
Ve hakların ikamesi
Mihrac Ural
mircihan@gmail.com
Bu kazanımlar, tersine diğer tüm mücadelelerin tarih içindeki birikimlerinin bir sonucudur. Sonuçları korumak ve geliştirmek ise, temel olanları güçlendirmekten geçeceği tartışmasızdır.
Dolaysıyla, dağlarından, ovalarına, şehirlerinden en küçük yerleşim birimine kadar her alanda ve uygun her araçla mücadeleye derinlemesine devam edilmelidir.
Seçim sonuçlarının yarattığı olanaklarla
bu temel alan ve araçların mücadelesi daha da anlamlı ve üretken olmaya adaydır.
Seçim sonuçlarının ortak verileri, Türkiye tarihinde siyasetin ilk kez oturmakta olduğuna işaret etmektedir. Siyasal arenanın yeni aktörleri belli olmuştur, ülkemizin siyasal ilişki ve çelişkileri bu mihverde dönecektir. Tarihi çözümlememizin haklılığı bu sonuçlarla açığa çıkmıştır.
Selçuklu’dan, Osmanlı’ya oradan Cumhuriyet’e kadar süren, tarihi tek boyutlu siyasal baskı sistemi artık çözülmeye başlamıştır. Seçim arifesinde yayınladığımız bildiride de bunlara ilgili tespitlerimizi halkımıza aktardık. Seçim sonuçları isabetli olduğumuzu, halkımız adına, dile getirdiğimiz taleplerin gerçekçi olduğunu gösterdi. Bugünkü meclis siyasal tablosu da bunun açık göstergesidir.
Bugün ortaya çıkan her üç eğilim de kendi gerçeklikleriyle ve etkinlikleriyle meclisteki yerini alırken, siyasal arenanın temel aktörleri de böylece belli oldu. Ülkemizin var olan gerçekçi siyasal aktörleri halkın oylarıyla belirlenirken, atılmış olan büyük tarihi adım, en az sistemin kırılması kadar büyük öneme sahip olduğu da ortaya çıktı. Bundan sonrası yakalanmış olan bu yükselişi daha da tırmandırmak ve halkımızın umutların gerçeğe dönüştürmek olacaktır. Bin umut milletvekillerinin halklarımız adına yürütecekleri mücadelenin önünü tıkamaya çalışacak güçler artık eski durumda değillerdir. Gerilemiş moralsizleşmiştir. Bu güçler seçim sonuçları itibariyle tıkanmış, varabileceği son yere varmış ve orda da sığlığı açığa çıkmış, siyasi tutumlarıyla ülkemizi bölmeye doğru götüren ilkel tek boyutlu ısrarlarıyla gerileyen, yenilmiş bir ulusalcı-ırkçı-milliyetçi cılız güçler durumundadır. Sistemin kurtuluşuna katacak hiçbir şeyleri kalmamıştır. Söylemleri çağdışıdır. CHP’nin katılımıyla da bu güçler varabilecekleri en üst temsil düzeyindedirler ki, bu bir gerileme ve yokolma trendidir.
Oysa bin umut milletvekillerinin arkasında seçim başarısının yarattığı etkinlikle morali yüksek, inandırıcılığı katlanmış, yaptırım gücü daha da yoğunlaşmış, ülke genelinin kabul sınırları içinde yer almaya başlamış ve halk artan orandaki desteği bulunmaktadır. Bu destek mecliste yürütülecek kararlı mücadeleyle daha da artacaktır. Halkın gerçek temsilcilerin bu süreçte ortaya koyacakları performans bu desteği katlayarak büyütecektir. CHP saflarında yer alan milyonlarca gerçek demokrat, bu saflaşma sürecinde akıp geleceği yer, farklılıklarımızın özgürlük ve demokrasi taleplerinin temsilcileri etrafında olacaktır. Meclisteki siyasal mücadeleyi bu açıdan küçümsememek ve kararlıca arkasında durmayı gerektiren haklı gerekçelerimizin olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır.
Bu makalenin son satırlarını kimi arkadaşların bölgemizde, dış müdahalelerle gelişecek olası alt üst oluşlara endeksli olarak gösterme eğilimlerinin ciddi hatalar taşıdığını belirterek noktalamak isterim. Böylesi bir yaklaşım tek başına Kürt hareketini de değil, ülkemizin, siyasal mücadele tarihi içinde gerçekleşen birikimlerin ürünü olarak geri dönülmesi hiçbir nedenle mümkün olmayan, sistemin kırılması ve bunun sonucu ortaya çıkan siyasal arenanın temel taraflarının ortaya koyduğu ilişki ve çelişkileri hiç kavramamış bir yaklaşımdır. Böylesi yaklaşımlar başarı ve hezimetleri, bir lidere ya da bir harekete ya da bölgemizdeki dış etkenlere bağlayarak, nesnel gelişmeleri tamamen öznel nedenlere indirger. Sonuçları neden yerine koyar. Dolaysıyla, “olası alt üst oluşları” da bu öznel öğelerin sırtına yıkar. Ne bölgemizdeki gelişmeler ne de ülkemizdeki öznel öğeler bu gün ortaya çıkan siyasal tablonun yapıcıları değildir. Tersine bu olguların da ortaya çıkışı tarihi nesnel koşulların olgunlaşmasının dolaysız birer sonucudur. Ve bu nesnel verilerin gelişimine göre de, kasılmaları ya da genişlemelerinden bahsetmek yanlış değildir. Bu yüzden “hiç hesaplanmayan bir uluslar arası gelişme sonucu bütün bunlar olmamışa mı dönecek?” demek, nesnel hiçbir verisi olmayan karamsarlıkla, ülkemiz siyasal tablosunu değerlendirmek demektir. Oysa ülkemizde oluşan siyasal tablonun çok derin, tarihi nesnel verileri olduğu gibi, sonuçları da, bunlar üzerinde yükselmiştir. Ülkemizde sistemin kırılışı ve siyasal uzantıları ve bunlar üzerinde taçlanan seçim sonuçları, devletle ona karşı mücadele eden lider ya da demokrasi güçlerinin karşılıklı yürüttükleri politikaların iniş ve çıkışlarıyla belirlenmemiştir. Karşılıklı yürütülen stratejik ve taktik mücadele ise, her zaman aynı nesnel verilerin, açtığı olgunlaştırdığı alan içinde olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder