
"Ya Türkçe Konuş Ya da Sus" diyorlar. Adaletleri algılarının sınırları bu kadar. anadillerine olan güvensizlikleri, kültürel darlıkları, gerçek bir anavatandan yoksun oluşları, yaşama ilk kez açılmış ve dolaysıyla sahiplerine gerçek anavatan olan toprakları, sahiplerinden gasp etmenin dillerine yansıttığı açmazlarıyla, zor ve zorbalık dışında bir yolla yaşamayı bilmez olmuşlardır. "Ya Türkçe Konuş Ya da Sus" diyorlar, tek boyutlu bir akılla, tek renk, tek dil istiyorlar. Renkleri, dilleri, toplumları, insanlık farklı varlıklarıyla bir bütün olduğunu bilince çıkartamamışlar. Bildikleri kendi narsislikleri ve geride kalan herkesin düşman olduğudur. Bu akıl kullanma tarihi geçmiş ilkel bir akıldır. Bu akılla ortak hiç bir yaşam imkansızdır. Bu akıl bölücüdür de. Bu akılla Türkçe bile konuşulamaz; askeri darbeler geleneğinin ürünü siyasal yapılanmalarla Türkçenin nasıl dumura uğratıldığı, Türkçe düşünmenin bile yasaklandığını biliyoruz. Bu türden yasaklar hala tüm sakilliğiyle sürüyor. Bu yanıyla bunu söyleyenlerin derdi Türkçe dahil düşünen her insanı dilini yasaklamaktır. Dilleri susturan bir akıl, kendi ağzını dikmek zorunda kalacaktır. Oysa hepimizin anadiliyle konuşacağı, anlaşabileceği çok şey var. Hepimiz anadilimizle konuşalım birbirimizi daha çok anlayacak daha çok barış ve güven içinde olacağız. Bunun için özgürlüklerin sihirli gücünü bilince çıkartmak yeter. Bunun için yeni, çağdaş ve ileri akılları eskilerinin yerine koymak yeter.
*************************************
15 Şubat Basın açıklamasının basındaki yeri
Yeni Özgür Politika (17 Şubat 2008)
Link: http://?bolum=420
****************
5 Subat 2008
Strasbourg’dayız
Öcalan’a özgürlük, Kürdistan’a barış!” Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM), Kürt Sanat Akademisi Sanatçıları, Mir Prodüksiyon, Baran Kültür Evi, Kürdistan Öğrenciler Birliği (YXK), Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi (THKC) ve Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Avrupa Komitesi, tüm uluslardan emekçileri ve sanatçlar, 16 Şubat’ta Strasbourg’da yapılacak uluslararası komployu protesto eylemine katılmaya çağırdı...
‘Öcalan için umut orucu’THKC Genel Sekreteri Mihrac Ural da 15 Şubat komplosu dolayısıyla bir açıklama yaparak, herkesi 15 Şubat’ta Öcalan’a özgürlük için bir günlük oruç tutmaya çağırdı. “Kürt ulusunun özgürlük tecellisi Başkan Öcalan’a özgürlük” adı altında yapılan açıklamada, “15 Şubat günü, Başkan Öcalan 20. yüzyılın en büyük komplosuyla esir edilmişti” diyen Ural, “Bu darbe tüm Türkiye devrimci hareketine acımasızca, tepeden inen bir darbeydi. Hepimiz sendeledik” diye kaydetti. Öcalan’ı; “O gerçek bir ulus lideriydi, ne bir militan ne de sıradan bir kadroydu; bir liderin en büyük tehlikeyi iyice hazmedebilme tutarlılığına ve dik duruşuna sahip olarak sükunetle direndi” şeklinde nitelendiren Ural, “Böylesi ağır darbelerin esiri olan tarihin birçok liderinin aksine, darbeyi ve darbecileri kuşatıp onları yönlendiren bir figür oldu” tespitini yaptı. Ural, açıklamasını şöyle noktaladı: “15 Şubat günü bu acımızın yeniden depreştiği gün olarak, kimlik hakları uğruna özgürlük mücadelesi yoluna koyulan halkların sesiyle yeter diyorum. Kürt halkının ‘Êdî Bes e’ intifadasına halkımın sesini, gücünü katıyorum. Sesimi algılayan tüm onurlu insanları, 15 Şubat’ta Başkan Öcalan’a özgürlük için bir günlük umut ve düşünce orucuna davet ediyorum.”
ABUZER TORBALI/VİYANAYENİ ÖZGÜR POLİTİKA
*****************************
FIRAT NEWS AGENCY'nin verdiği habere göre ...
STRASBOURG (14.02.2008) - Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM), Kürt Sanat Akademisi Sanatçıları, Mir Prodüksiyon, Baran Kültür Evi, Kürdistan Öğrenciler Birliği (YXK), Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi (THKC) ve Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Avrupa Komitesi, Kürtleri, tüm uluslardan emekçileri ve sanatçıları, 16 Şubat’ta Strasbourg’da yapılacak uluslararası komployu protesto eylemine katılmaya çağırdı...
‘ÖCALAN İÇİN UMUT ORUCU’
THKC Genel Sekreteri Mihrac Ural da 15 Şubat komplosu dolayısıyla bir açıklama yaparak, herkesi 15 Şubat’ta Öcalan’a özgürlük için bir günlük oruç tutmaya çağırdı. “Kürt ulusunun özgürlük tecellisi Başkan Öcalan’a özgürlük” adı altında Ural tarafından yapılan açıklamada, komplonun gerçekleştiği güne ilişkin şunlar belirtildi: “15 Şubat 1998 günü, hala taze ve kırık olan onurumuz, kanlar içindeydi. 18 yıl boyunca en yakın sırlarımızla derin dostluk, devrimci bağlılık ve dayanışmamızla birarada olduğumuz, evlerimizde yatıp kalktığımız yiğitlerin en yiğidi yoldaşımız Başkan Öcalan 20. yüzyılın en büyük komplosuyla esir edilmişti.” “Bu darbe tüm Türkiye devrimci hareketine acımasızca, tepeden inen bir darbeydi. Hepimiz sendeledik” diyen Ural, “Ama o en katıksız ortaçağ zindanlarının kahredici karanlıklarından, aşılmaz gibi sanılan duvarlarından bizlere özgürlüğünü seslendi. Ruh verdi. Sarsılan bedenlere, gevşeyen tutumlara kan verdi, can verdi” dedi. Öcalan’ı; “O gerçek bir ulus lideriydi, ne bir militan ne de sıradan bir kadroydu; bir liderin en büyük tehlikeyi iyice hazmedebilme tutarlılığına ve dik duruşuna sahip olarak sükunetle direndi” şeklinde nitelendiren Ural, “Böylesi ağır darbelerin esiri olan tarihin birçok liderinin aksine, darbeyi ve darbecileri kuşatıp onları yönlendiren bir figür oldu” tespitini yaptı. Öcalan’ın başlattığı Özgürlük Hareketi’nin sadece Kürtler için değil tüm Anadolu halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin başarısı için de mücadele ettiğine dikkat çeken Mihrac Ural, açıklamasını şöyle noktaladı: “15 Şubat günü bu acımızın yeniden depreştiği gün olarak, kimlik hakları uğruna özgürlük mücadelesi yoluna koyulan halkların sesiyle yeter diyorum. Kürt halkının ‘Êdî Bes e’ intifadasına halkımın sesini, gücünü katıyorum. Sesimi algılayan tüm onurlu insanları, 15 Şubat’ta Başkan Öcalan'a özgürlük için bir günlük umut ve düşünce orucuna davet ediyorum.”
ANF NEWS AGENCY
****************************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder