7 Ağustos 2010 Cumartesi
REFERANDUMDA BERTARAF OLMAK
Mihrac Ural
5 Ağustos 2010
Birkaç yıldır yazılarımı yakından takip eden dostum, kararlı bir demokrasi militanıdır. Yaşa başa bakmadan onu yüz yüze görmeden, öyle tanımlıyorum. Siyasetin merkez alanlarından, reform üzerine yazdıklarıma ilişkin sorular soruyor.
“Referandumda oy verilecek boykot hanesi var mı,ya da boykot pusulası bastırılıyor mu?
Şimdi biz bu referandumu boykot attığımız zaman ALTERNATİMİZ ne olacak..Sandığa gitmeyin demek politik bir alternatif midir?Yani l3 Eylül günü,BOYKOTÇULAR HAKLIYMIŞ,YENİ BİR ANAYASA YAPALIM diye mi karşılanacağız..Anladıysam....” (S.U)
Cevabım altadır…
Değerli Dostum,
Kurduğun denklem haklı gibi. Ancak konuyu bir de şu açıdan ele al. Sonuç EVET ya da HAYIR çıkarsa bu sistemde hangi iyileşme özgürlükleri, demokrasiyi ikame edebilir ki?
Ben anayasaları ardı ardına inceledim, aynı çizgi içinde aynı sorunların ülkeyi kaosa sürüklediğini gördüm. Bunu ifade ettim; tek millet zihniyeti Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras olarak devam eden aklın ifadesi olarak sürüyor. 5 anayasanın temel kurgusu budur. Kırk milletli Osmanlı’yı tek millet Osmanlı diye tanımlıyor,
Cumhuriyet de aynı şeyi sürdürüyor. Sorunun temeli de budur.
Bu noktadan sormak gerek, bu anayasanın hangi maddesi Kürt sorununu çözebilir?
Bu anayasa hangi farklılıklarımızı tanımlayıp onların haklarına ilişkin bir kazanım getirebilir?
Geçmiş darbeleri ve darbecileri hangi maddesi yargılar, bizim kuşağımızı ezen bu darbecilerle yüzleşme hakkımızı hangi maddesi sağlayabilir?
Bu soruları istediğimiz kadar uzatabiliriz, sonuç hep aynı kalacak; bu anayasa tek boyutludur, demokratik değildir. Bunun için “Tüm maddeleri demokratik olsa da ortak ülkemizin farklılıklarını tanımayan, onların hak ve hukukunu güvence altına almayan bir anayasa asla demokratik bir anayasa olamaz.” dedim (Mihrac Ural, makale; Anayasalar ve Referandum).
Buna eklenecek çok şey var; ama temel olarak bu noktada amacımı ifade ettim. Bunun üzerinde yazımı oluşturdum; bu ülkede milliyetçiliği her alanda yenilgiye uğratmadan demokrasi ikame edilemez, çünkü bu coğrafya çoğulcu etnik ve inanç dokusuyla bir mozaiktir.
Anayasayı anti demokratik sayarak ret etmek, HAYIR deme noktasına yakındır. Böylesi bir tutumu ne kadar izah etmeye çalışsak da HAYIR çevresiyle paralel kılabilir. Bu ise benim hiçbir doğrumla kesişmez ve benim açımdan kabul edilmez bir durumdur. Bunun için HAYIR demek bana EVET demek kadar sakıncalı geldi; sistemin kendini yeniden üretmesine en azından böylesi büyük oylamalarda katkı sağlamamak gerektiğine inanıyorum. Boykot tutumunda oy kullanma gibi demokratik bir hakkın ihmal edilmemesi gerektiğini ısrarla birçok yazımda ifade etmeme karşın, böylesi bir referandumda kendi farklılığımın ifadesi için HAYIR demek yerine bir biçimde boykot tutumu almayı daha uygun buldum.
Ayrıca bilmeni isterim ki, kimi arkadaşlarla yazışmalarımda, her ne olursa olsun, bir nebze nefes için, bir küçük demokrasi kazanımı için EVET demek gerek diye düşüncelerimi yazdım. “Bu anayasa yetemez ama EVET” deme yönünde bir eğilimim vardı. Ancak bu tutum, sistemin yeniden üretilmesine olduğu kadar AKP için bir onay tutumu olacaktı. Bu hataya düşmek istemiyorum; bir zamanlar 12 Mart darbesine karşı DEV-GENÇ'in takındığı kararsız tutum hallerine düşmemek gerek diyorum. Tarihte hiçbir siyasi tutum unutulmaz, geleceği kurma kaygısı taşıyanların bu tutumlara çok dikkat etmesi gerekiyor.
BOYKOT benim açımdan her zaman tercih edilir bir durum değildir. Ama bu tutumu sandığa giderek de ifa etmek zor değil. Çok bireyci bir tutum olarak gelebilir; ama bunun için özel bir pusulaya gerek yok. Sandığa boş kağıt atmak zor değil. Bu sistemin çarkları arasında, hangi oyu versen kendisi için bir kazanç sayılacağı gerçeği, temel hiçbir sorunu değiştirmeyeceğine en iyi göstergedir.
Oysa üç kuşaktır demokrasi için mücadele ediyoruz. Ülkemdeki temel sorunların artık sona ermesini istiyorum; kirli savaşta vatandaşını katletmekle övünen, bunun için katlettiği vatandaşından da vergi alarak silahlanan bir ülke devletinin hükmü altında yaşamak istemiyorum. Farklılıkları erkinin her alanında açıkça ötekileştiren bir ülke, bu coğrafyanın çoğulcu dokusunun, haklı demokratik talepleri baskısı altında daha ne kadar direnebilir.
Statükocu, anti-demokratik, kimliksiz bir gerici sistemi yeniden üretmenin bir parçası olmamayı düşünüyorum. EVET ya da HAYIR tutumları bu sistemin içinde cereyan eden bir vakıadır. Bu vakıanın oy pusulasında yer alan iki renkten biri olarak kendimi ifade etmek yerine, kendi rengimle, ayrı varlığımla kendimi ifade etmeyi daha doğru buluyorum. Bu aynı zamanda tarihle yüzleşme kanallarından biri olarak algılanmalıdır. Bunun da ötesinde, milliyetçiliğin yarattığı bölücülüğe karşı tutum almanın bir yolu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu ülkenin birimizin değil hepimizin olduğuna inanıyorum.
Bu nedenle, ülkemde sivil yeni bir anayasayı ben de ısrarla savundum. Demokratik açılıma evet dedim; ama bu bir referandum, burada sistemi yeniden üreten sayı olmak yerine, sistemin her tercihine karşı boykotla nitelik olmayı yeğledim.
Referandum her daim olan bir olay değildir. Burada takınılacak tutum, herkesin boynunda bir yafta olacaktır. Bunu dikkate almak gerek.
Ben de siz de biliyorsunuz ki, EVET ya da HAYIR çıkacaksa bunda BOYKOT tutumunun çok derin bir etkisi olmayacaktır. Ama bu tutumu alanların haklı gerekçeleri, 13 Eylül’den itibaren başlayacak demokratik yeni anayasa talebi için önemli bir alameti farika olacaktır.
Bu farika, siyasal duruşumla sistem arasındaki farkı tanımlayacaksa, sonucu etkileyip etkilememsinin hiçbir önemi yoktur; sayıların değil tutumların tavrını koymak bazen çok büyük önem arz ediyor. Bu referandumda durumu böyle algılıyorum.
Böylesi büyük saflaşmalarda devrimci hareket çok zayıf düşmektedir. Buna rağmen, zayıflığımızın esiri olmamak gerek. Mutlaka bir tarafta yer almak gerekiyorsa bunu çoğunluğun ya da hemen ardından gelen muhalefet çoğunluğu içinde olmak bizi haklı kılmaz.
Önerim bireysel ölçekte bile olsa, sorumluluk duygusu taşımalıyız ve referandumun tahterevallisinde bir tarafa angaje olmayalım.
EVET ya da HAYIR arasında sistemi yeniden üretmek üzere taraf olmak bertaraf olmaktır.
Baki selamlarımla
5 Ağustos 2010
Birkaç yıldır yazılarımı yakından takip eden dostum, kararlı bir demokrasi militanıdır. Yaşa başa bakmadan onu yüz yüze görmeden, öyle tanımlıyorum. Siyasetin merkez alanlarından, reform üzerine yazdıklarıma ilişkin sorular soruyor.
“Referandumda oy verilecek boykot hanesi var mı,ya da boykot pusulası bastırılıyor mu?
Şimdi biz bu referandumu boykot attığımız zaman ALTERNATİMİZ ne olacak..Sandığa gitmeyin demek politik bir alternatif midir?Yani l3 Eylül günü,BOYKOTÇULAR HAKLIYMIŞ,YENİ BİR ANAYASA YAPALIM diye mi karşılanacağız..Anladıysam....” (S.U)
Cevabım altadır…
Değerli Dostum,
Kurduğun denklem haklı gibi. Ancak konuyu bir de şu açıdan ele al. Sonuç EVET ya da HAYIR çıkarsa bu sistemde hangi iyileşme özgürlükleri, demokrasiyi ikame edebilir ki?
Ben anayasaları ardı ardına inceledim, aynı çizgi içinde aynı sorunların ülkeyi kaosa sürüklediğini gördüm. Bunu ifade ettim; tek millet zihniyeti Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras olarak devam eden aklın ifadesi olarak sürüyor. 5 anayasanın temel kurgusu budur. Kırk milletli Osmanlı’yı tek millet Osmanlı diye tanımlıyor,
Cumhuriyet de aynı şeyi sürdürüyor. Sorunun temeli de budur.
Bu noktadan sormak gerek, bu anayasanın hangi maddesi Kürt sorununu çözebilir?
Bu anayasa hangi farklılıklarımızı tanımlayıp onların haklarına ilişkin bir kazanım getirebilir?
Geçmiş darbeleri ve darbecileri hangi maddesi yargılar, bizim kuşağımızı ezen bu darbecilerle yüzleşme hakkımızı hangi maddesi sağlayabilir?
Bu soruları istediğimiz kadar uzatabiliriz, sonuç hep aynı kalacak; bu anayasa tek boyutludur, demokratik değildir. Bunun için “Tüm maddeleri demokratik olsa da ortak ülkemizin farklılıklarını tanımayan, onların hak ve hukukunu güvence altına almayan bir anayasa asla demokratik bir anayasa olamaz.” dedim (Mihrac Ural, makale; Anayasalar ve Referandum).
Buna eklenecek çok şey var; ama temel olarak bu noktada amacımı ifade ettim. Bunun üzerinde yazımı oluşturdum; bu ülkede milliyetçiliği her alanda yenilgiye uğratmadan demokrasi ikame edilemez, çünkü bu coğrafya çoğulcu etnik ve inanç dokusuyla bir mozaiktir.
Anayasayı anti demokratik sayarak ret etmek, HAYIR deme noktasına yakındır. Böylesi bir tutumu ne kadar izah etmeye çalışsak da HAYIR çevresiyle paralel kılabilir. Bu ise benim hiçbir doğrumla kesişmez ve benim açımdan kabul edilmez bir durumdur. Bunun için HAYIR demek bana EVET demek kadar sakıncalı geldi; sistemin kendini yeniden üretmesine en azından böylesi büyük oylamalarda katkı sağlamamak gerektiğine inanıyorum. Boykot tutumunda oy kullanma gibi demokratik bir hakkın ihmal edilmemesi gerektiğini ısrarla birçok yazımda ifade etmeme karşın, böylesi bir referandumda kendi farklılığımın ifadesi için HAYIR demek yerine bir biçimde boykot tutumu almayı daha uygun buldum.
Ayrıca bilmeni isterim ki, kimi arkadaşlarla yazışmalarımda, her ne olursa olsun, bir nebze nefes için, bir küçük demokrasi kazanımı için EVET demek gerek diye düşüncelerimi yazdım. “Bu anayasa yetemez ama EVET” deme yönünde bir eğilimim vardı. Ancak bu tutum, sistemin yeniden üretilmesine olduğu kadar AKP için bir onay tutumu olacaktı. Bu hataya düşmek istemiyorum; bir zamanlar 12 Mart darbesine karşı DEV-GENÇ'in takındığı kararsız tutum hallerine düşmemek gerek diyorum. Tarihte hiçbir siyasi tutum unutulmaz, geleceği kurma kaygısı taşıyanların bu tutumlara çok dikkat etmesi gerekiyor.
BOYKOT benim açımdan her zaman tercih edilir bir durum değildir. Ama bu tutumu sandığa giderek de ifa etmek zor değil. Çok bireyci bir tutum olarak gelebilir; ama bunun için özel bir pusulaya gerek yok. Sandığa boş kağıt atmak zor değil. Bu sistemin çarkları arasında, hangi oyu versen kendisi için bir kazanç sayılacağı gerçeği, temel hiçbir sorunu değiştirmeyeceğine en iyi göstergedir.
Oysa üç kuşaktır demokrasi için mücadele ediyoruz. Ülkemdeki temel sorunların artık sona ermesini istiyorum; kirli savaşta vatandaşını katletmekle övünen, bunun için katlettiği vatandaşından da vergi alarak silahlanan bir ülke devletinin hükmü altında yaşamak istemiyorum. Farklılıkları erkinin her alanında açıkça ötekileştiren bir ülke, bu coğrafyanın çoğulcu dokusunun, haklı demokratik talepleri baskısı altında daha ne kadar direnebilir.
Statükocu, anti-demokratik, kimliksiz bir gerici sistemi yeniden üretmenin bir parçası olmamayı düşünüyorum. EVET ya da HAYIR tutumları bu sistemin içinde cereyan eden bir vakıadır. Bu vakıanın oy pusulasında yer alan iki renkten biri olarak kendimi ifade etmek yerine, kendi rengimle, ayrı varlığımla kendimi ifade etmeyi daha doğru buluyorum. Bu aynı zamanda tarihle yüzleşme kanallarından biri olarak algılanmalıdır. Bunun da ötesinde, milliyetçiliğin yarattığı bölücülüğe karşı tutum almanın bir yolu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu ülkenin birimizin değil hepimizin olduğuna inanıyorum.
Bu nedenle, ülkemde sivil yeni bir anayasayı ben de ısrarla savundum. Demokratik açılıma evet dedim; ama bu bir referandum, burada sistemi yeniden üreten sayı olmak yerine, sistemin her tercihine karşı boykotla nitelik olmayı yeğledim.
Referandum her daim olan bir olay değildir. Burada takınılacak tutum, herkesin boynunda bir yafta olacaktır. Bunu dikkate almak gerek.
Ben de siz de biliyorsunuz ki, EVET ya da HAYIR çıkacaksa bunda BOYKOT tutumunun çok derin bir etkisi olmayacaktır. Ama bu tutumu alanların haklı gerekçeleri, 13 Eylül’den itibaren başlayacak demokratik yeni anayasa talebi için önemli bir alameti farika olacaktır.
Bu farika, siyasal duruşumla sistem arasındaki farkı tanımlayacaksa, sonucu etkileyip etkilememsinin hiçbir önemi yoktur; sayıların değil tutumların tavrını koymak bazen çok büyük önem arz ediyor. Bu referandumda durumu böyle algılıyorum.
Böylesi büyük saflaşmalarda devrimci hareket çok zayıf düşmektedir. Buna rağmen, zayıflığımızın esiri olmamak gerek. Mutlaka bir tarafta yer almak gerekiyorsa bunu çoğunluğun ya da hemen ardından gelen muhalefet çoğunluğu içinde olmak bizi haklı kılmaz.
Önerim bireysel ölçekte bile olsa, sorumluluk duygusu taşımalıyız ve referandumun tahterevallisinde bir tarafa angaje olmayalım.
EVET ya da HAYIR arasında sistemi yeniden üretmek üzere taraf olmak bertaraf olmaktır.
Baki selamlarımla
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder