28 Ağustos 2010 Cumartesi
ANALARIN CEFASI
Mihrac Ural’ın notu
27 Ağustos 2010
Medyalı Bartama’yı Devrimci hareketin ilk kesitlerinden, o ateşli gençlik yıllarından tanırız.
O, kuşağımızın doğruları arkasında duran ve bunu bugüne kadar taşımasını bilen devrimcilerden biridir. Abartısız, sesiz sitemsiz sorumluluğunu bilen yoldaşımız. Antakya Devrimci Kültür Dernekleri döneminin yılmaz savaşçılarından. Geç bulduk şu sanal ortamda birbirimizi, ama dün bırakmış gibiydik. Sevgiyle, saygıyla, aklaşmış saçların altındaki kor yürekle.
Annemin vefatının birinci yıldönümüyle ilgili yazdıkları, her devrimcinin annesi için okunması gereken satırlardan oluşuyor. Sizlerle paylaşıyorum.
***********************
M. Bartama
24 Ağustos 2010
“…
Her derdimize koşan O zavallı Analarımızın ne cefalar çektiğini 1975 yıllarında pek anlayamadık. Ama o gençlik yıllarında anlamamızda mümkün değildi. Yani en azından ben anlayamadım. Seni bilmem. Devrim deyip duruyordum dünya umurumda değildi benim. Cezaevinden kaçınca dünya benim oldu. Devletten, Ağalardan ve Faşistlerden hesap soracaktım. Efrinde (Kürd Dağında) bizim köyde 5 Ay bekledim…
1938-1974 yılları arasında Hatay’da 36 yıl insanların "sükut" yaşadığı yıllar. Hey babam hey, tam da sistemin istediği bir toplum. Erkeklerin futbol takımıyla, kadınların çiçekle, böcekle günlerini gün ettiği bir zaman. Sistemin istediği susturulmuş, bastırılmış, dünyadan bi-haber bir halk. Diğer tarafta Amik’ta Mursallı ağaları ve bu ağalar için yaşayan bir halk…
Ben yetiştiğim zaman "sus böyle konuşma başımız belaya gider" gibisinden korku ifadesi olan sözleri hep duyardım. Erkekler bazı şeyleri biliyorlardı ama kadınlarımız hiç bir şeyin farkında değillerdi. Hayatı o şekilde algılamışlardı. Her hangi bir şeyin farkında değillerdi. Çoğunun okuma yazması da yoktu. Bütün dünyaları çocukları ve ailesi idi, Hanun (sevecen) ve Tertemiz melek gibi insanlardı.
Ancak, bu anaların çocukları birer kahraman olup Ezberi bozdular. Ezber bozulunca Rüyada bozuldu. Uykudan insanlar uyanmak zorunda kaldılar. Bir şaşkınlık v.s
Bizler Devrimci Kültür Dernekleri'ni Hatay’ın birçok yerinde kurunca saldırılar her koldan başladı.
Tabi k,i analarımızın hayatında hiç görmediği ve anlam veremediği ölçüde şiddet, baskı, tutuklanmalar, işkenceler ve idamlar peş peşe aralıksız bir şekilde gelince zavallı Analarımız manen yıkıldılar.
Ben Cemile teyze gibi analarımızın ne cefalar çektiğini, Devletinden, çevresinden beklemediği hayal kırıklıkları v.b durumları çok iyi anlıyorum. Ama yaşanması gereken zorunlu bir süreçti.
Allah Cemile anamızın mekanını cennet etsin, Allah rahmet etsin.
Neyse az da olsa geriye kısa bir yolculuk yaptık, hayırlısı olsun."
27 Ağustos 2010
Medyalı Bartama’yı Devrimci hareketin ilk kesitlerinden, o ateşli gençlik yıllarından tanırız.
O, kuşağımızın doğruları arkasında duran ve bunu bugüne kadar taşımasını bilen devrimcilerden biridir. Abartısız, sesiz sitemsiz sorumluluğunu bilen yoldaşımız. Antakya Devrimci Kültür Dernekleri döneminin yılmaz savaşçılarından. Geç bulduk şu sanal ortamda birbirimizi, ama dün bırakmış gibiydik. Sevgiyle, saygıyla, aklaşmış saçların altındaki kor yürekle.
Annemin vefatının birinci yıldönümüyle ilgili yazdıkları, her devrimcinin annesi için okunması gereken satırlardan oluşuyor. Sizlerle paylaşıyorum.
***********************
M. Bartama
24 Ağustos 2010
“…
Her derdimize koşan O zavallı Analarımızın ne cefalar çektiğini 1975 yıllarında pek anlayamadık. Ama o gençlik yıllarında anlamamızda mümkün değildi. Yani en azından ben anlayamadım. Seni bilmem. Devrim deyip duruyordum dünya umurumda değildi benim. Cezaevinden kaçınca dünya benim oldu. Devletten, Ağalardan ve Faşistlerden hesap soracaktım. Efrinde (Kürd Dağında) bizim köyde 5 Ay bekledim…
1938-1974 yılları arasında Hatay’da 36 yıl insanların "sükut" yaşadığı yıllar. Hey babam hey, tam da sistemin istediği bir toplum. Erkeklerin futbol takımıyla, kadınların çiçekle, böcekle günlerini gün ettiği bir zaman. Sistemin istediği susturulmuş, bastırılmış, dünyadan bi-haber bir halk. Diğer tarafta Amik’ta Mursallı ağaları ve bu ağalar için yaşayan bir halk…
Ben yetiştiğim zaman "sus böyle konuşma başımız belaya gider" gibisinden korku ifadesi olan sözleri hep duyardım. Erkekler bazı şeyleri biliyorlardı ama kadınlarımız hiç bir şeyin farkında değillerdi. Hayatı o şekilde algılamışlardı. Her hangi bir şeyin farkında değillerdi. Çoğunun okuma yazması da yoktu. Bütün dünyaları çocukları ve ailesi idi, Hanun (sevecen) ve Tertemiz melek gibi insanlardı.
Ancak, bu anaların çocukları birer kahraman olup Ezberi bozdular. Ezber bozulunca Rüyada bozuldu. Uykudan insanlar uyanmak zorunda kaldılar. Bir şaşkınlık v.s
Bizler Devrimci Kültür Dernekleri'ni Hatay’ın birçok yerinde kurunca saldırılar her koldan başladı.
Tabi k,i analarımızın hayatında hiç görmediği ve anlam veremediği ölçüde şiddet, baskı, tutuklanmalar, işkenceler ve idamlar peş peşe aralıksız bir şekilde gelince zavallı Analarımız manen yıkıldılar.
Ben Cemile teyze gibi analarımızın ne cefalar çektiğini, Devletinden, çevresinden beklemediği hayal kırıklıkları v.b durumları çok iyi anlıyorum. Ama yaşanması gereken zorunlu bir süreçti.
Allah Cemile anamızın mekanını cennet etsin, Allah rahmet etsin.
Neyse az da olsa geriye kısa bir yolculuk yaptık, hayırlısı olsun."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder