2 Ağustos 2010 Pazartesi
HER ŞEY REJİM BUNALIMINI GÖSTERİYOR
Mustafa Köse
Mkose1955@hotmail.com
Geçen cumartesi başbakan gelmişti. Mitingi ve alınan güvenlik tedbirleri nasıl oldu bilmiyorum. Ancak miting sonrası vilayete gelişini gördüm. Vilayete yakın bir yerde bulunuyordum ve olaya şahit oldum. Dorusu ürperdim. Güvenlik tedbiri ürkütücü boyuttaydı. Savaş halindeki bir ülkede yaşıyor gibiydik. Sayısı yüzleri geçen bir koruma ordusu vardı. Uzun menzilli silahlı korumalar her tarafı tutuyordu.
Manzara buydu. Yaşananlar bir çeşit rejim bunalımını gösteriyor. Görüntü bu açıdan ilginçti. Başbakanı her an vuracaklar gibi tedbir alınmıştı. Normal şartlarda bunlar olacak şeyler değildir. Ayrıca bir yerinde ve askerler arasında çömelmek durumunda kalıyorsa ülkenin başbakanı veya her yerde etten bir duvarla geziyorsa orda yanlış şeyler var demektir. Oysa bu ülkemizin bir durumdur. Yaşamın ne kadar güvenliksiz olduğunu göstermektedir.
Başbakanı kim vurmak isteyebilir. Bizde bu sorunun cevabı önemlidir. Ayrıca rejimi sorgulamak açısından bir başka öneme sahiptir. Derin olmayan ve kaba bir analiz yol göstermeye yetebilir. Göstergeler bize fikir verebilir. Dolayısıyla sorunun tek cevabı yok. Meraklı olan her kes gözlem yapabilir. Birkaçını ben de sayabilirim. Örneğin a-) Başbakandan rahatsız olan İrsal veya Yahudi lobisi gibi. b-) Ergenekon terör örgütü iddiasındaki uzantılar gibi. c-) PKK Terör örgütü gibi. d-) Başbakandan rahatsız olan bir kısım sermaye gurubu gibi varsayımlar sıralanabilir. Ve belki birkaç şeyi daha saymak mümkün.Şüphenin bu kadar bol olduğu bir ülke sorunlu demektir.Bunun adı bir çeşit rejim bunalımıdır. Diğer bir isimlendirme vesayetçi rejimin bunalımıdır.
Biraz daha açarsam konu daha netleşecek. Hükümet % 47 oy ile ve tek başına iktidar olmasına rağmen yönetememektedir. İktidar ile devletin diğer kurumları çatışma halindedir. Ayrıca parlamento ülke yönetiminde etkin değil. Parlamento kendi hakkı olan değiştirici ve yenileyici misyonu kullanmamaktadır. Kendisine ait bir anayasa yapmamaktadır. Sivil ve çağdaş bir demokrasi peşinde değildir. Bir biriyle çatışıp parlamentonun etkin ve saygın olma özelliğini yitirmiştir. Çağdaş demokrasi ölçüsü olan ‘’parlamentonun yüceliği’’ bizde işlememektedir.
Yine bu arada resmi rakamlara göre işsizlik % 14’ü buldu. Reel durum bunun çok üstünde. Açlık sınırında yaşayan nüfusumuz hayli yüksek. Tarım batmış durumda. İthalatımızda tüketime dayalı nitelik artmıştır. Kan ve gözyaşı tekrar egemen olmuştur. Toplum kamplaştı ve bomba haline geldi.Gerilim had safhada. Bursa ve Hatay olayları bir depremin öncü işaretleridir.
Tüm bu göstergeler rejim bunalımına tekabül etmektedir. Bir an önce bu duruma çıkmak gerekiyor. Ülkemiz bunu daha fazla kaldıramaz. Küresel normlarda hiçbir iktidar seçeneği, kürt meselesini adil ve demokratik bir şekilde çözmeden, Çağdaş ve sivil bir anayasa yapmadan, AB müzakere sürecini hızlandırmadan, inanç guruplarının taleplerini karşılamadan artık yapamaz. Bunlar yapılamadan rejim bunalımını aşmak mümkün değildir. Geciken her gün cana ve mala sebep olmaktadır. Bu konudaki yol tektir. Bu yol aklın ve bilimin yoludur.
Mkose1955@hotmail.com
Geçen cumartesi başbakan gelmişti. Mitingi ve alınan güvenlik tedbirleri nasıl oldu bilmiyorum. Ancak miting sonrası vilayete gelişini gördüm. Vilayete yakın bir yerde bulunuyordum ve olaya şahit oldum. Dorusu ürperdim. Güvenlik tedbiri ürkütücü boyuttaydı. Savaş halindeki bir ülkede yaşıyor gibiydik. Sayısı yüzleri geçen bir koruma ordusu vardı. Uzun menzilli silahlı korumalar her tarafı tutuyordu.
Manzara buydu. Yaşananlar bir çeşit rejim bunalımını gösteriyor. Görüntü bu açıdan ilginçti. Başbakanı her an vuracaklar gibi tedbir alınmıştı. Normal şartlarda bunlar olacak şeyler değildir. Ayrıca bir yerinde ve askerler arasında çömelmek durumunda kalıyorsa ülkenin başbakanı veya her yerde etten bir duvarla geziyorsa orda yanlış şeyler var demektir. Oysa bu ülkemizin bir durumdur. Yaşamın ne kadar güvenliksiz olduğunu göstermektedir.
Başbakanı kim vurmak isteyebilir. Bizde bu sorunun cevabı önemlidir. Ayrıca rejimi sorgulamak açısından bir başka öneme sahiptir. Derin olmayan ve kaba bir analiz yol göstermeye yetebilir. Göstergeler bize fikir verebilir. Dolayısıyla sorunun tek cevabı yok. Meraklı olan her kes gözlem yapabilir. Birkaçını ben de sayabilirim. Örneğin a-) Başbakandan rahatsız olan İrsal veya Yahudi lobisi gibi. b-) Ergenekon terör örgütü iddiasındaki uzantılar gibi. c-) PKK Terör örgütü gibi. d-) Başbakandan rahatsız olan bir kısım sermaye gurubu gibi varsayımlar sıralanabilir. Ve belki birkaç şeyi daha saymak mümkün.Şüphenin bu kadar bol olduğu bir ülke sorunlu demektir.Bunun adı bir çeşit rejim bunalımıdır. Diğer bir isimlendirme vesayetçi rejimin bunalımıdır.
Biraz daha açarsam konu daha netleşecek. Hükümet % 47 oy ile ve tek başına iktidar olmasına rağmen yönetememektedir. İktidar ile devletin diğer kurumları çatışma halindedir. Ayrıca parlamento ülke yönetiminde etkin değil. Parlamento kendi hakkı olan değiştirici ve yenileyici misyonu kullanmamaktadır. Kendisine ait bir anayasa yapmamaktadır. Sivil ve çağdaş bir demokrasi peşinde değildir. Bir biriyle çatışıp parlamentonun etkin ve saygın olma özelliğini yitirmiştir. Çağdaş demokrasi ölçüsü olan ‘’parlamentonun yüceliği’’ bizde işlememektedir.
Yine bu arada resmi rakamlara göre işsizlik % 14’ü buldu. Reel durum bunun çok üstünde. Açlık sınırında yaşayan nüfusumuz hayli yüksek. Tarım batmış durumda. İthalatımızda tüketime dayalı nitelik artmıştır. Kan ve gözyaşı tekrar egemen olmuştur. Toplum kamplaştı ve bomba haline geldi.Gerilim had safhada. Bursa ve Hatay olayları bir depremin öncü işaretleridir.
Tüm bu göstergeler rejim bunalımına tekabül etmektedir. Bir an önce bu duruma çıkmak gerekiyor. Ülkemiz bunu daha fazla kaldıramaz. Küresel normlarda hiçbir iktidar seçeneği, kürt meselesini adil ve demokratik bir şekilde çözmeden, Çağdaş ve sivil bir anayasa yapmadan, AB müzakere sürecini hızlandırmadan, inanç guruplarının taleplerini karşılamadan artık yapamaz. Bunlar yapılamadan rejim bunalımını aşmak mümkün değildir. Geciken her gün cana ve mala sebep olmaktadır. Bu konudaki yol tektir. Bu yol aklın ve bilimin yoludur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder