29 Ağustos 2010 Pazar
ONURLU İNSANLARI KİRLETMEK ONURSUZLARIN İŞİDİR
Mihrac Ural
30 Ağustos 2010
Engin Ardıç, malum, dönekliğin medresesidir. Sabah’ta yazıyor hala. Hiçbir baltaya sap olmadan, kim fazla öderse oradadır; çünkü ne ilkesi ne amacı kalmıştır. Bir de birilerine benzer, “geçmişi olanın geleceği olmaz” cılardandır. Geçmişi inkar, geçmişe küfür, geçmişe karalama ve şaibe yayan bir çirkin adam.
İlk komünistlerden Mehmet Bozışık’a dil uzatmış. Hakkında kabul edilmez çirkince söylemlerle saldırmış, 23 Ağustos 2010 tarihinde Sabah gazetesinde yayınlanan “Korkma yavrum, öcü değil, yalnızca sandık... Isırmaz!” yazısında sallama hakaretler yapmış.Engin Ardıç, tipik bir muhbir, tipik bir itirafçıdır; sistem adına kirlilik ve şaibe yaratan, kendine “liberal” diyen çirkin biridir. Liberal olmak bir siyasal görüştür, saygı duyulur. Bu “yaratık” demokrasiyi asla içine sindirememiştir. Gerçek demokrasinin sistemden çıkış olduğunu çok iyi bilir. Bu yüzden demokrasi ve demokratik açılımları sadece sisteme kan taşımakla ilgili olduğu boyutta benimser. Bunun için, ilkeli olmaya gerek duymaz; yumurta makinesi gibi yalan servisi yapar.
Engin ardıç gibilerinin ulusalcılara çattığına bakmayın. O, aynı zamanda azılı birer milliyetçidir de. Bunu anlamak için demokrasiyi, demokratik açılımı sonuna kadar götürmeyi isteyiniz, bakın ne olur o zaman; Engin Ardıç gibiler hızlı bir itirafçı, acımasız bir muhbir, üçüncü dereceden bir derin devlet görevlisi olur çıkar. Bu türlerin kalemleri, Türk sineması senaryolarını aratacak müptezellikte birer yalan kurgu senaristinin kılıcı olurlar. Bunlar aynı zamanda akıl almaz birer milliyetçi şövalyedirler. Mızraklarıyla yel değirmenlerini fethetmeye çıkmış bir Donkişot olurlar. Demokrasi söyleminin en ahlaksız kalpazanları da tastamam bu türlerdir.
19 yıl önce vefat etmiş birine yapılan bu çirkin ithamları bir yana, Engin Ardıç’ın mesajındaki amaç önemli. O, sisteme kan taşımak istiyor. Bağımsız irademizi, özgürlüğümüzü, kimlik haklarımızı yok etme operasyonu olan bu referandumda kendi inkarcılığı gibi geçmişimizi inkara çağırarak sisteme angaje olun diyor. Bunun için de Boz Mehmet’i kirli amaçları için alet etmeye çalışıyor. Mehmet Bozışık hakkında çok bilgim yok. Arkadaşları gereken cevabı veriyorlar zaten. Çile çekmiş, zindan yatmış, emek vermiş bir dava insanı. Bizleri çok yakından ilgilendiriyor; beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama doğruları arkasında dik durmuş birini önemseyip ona sahip çıkmak, tüm onurlu devrimcilerin görevidir.
Mehmet Bozışık (Boz Mehmet) için vereceğim bilgi şudur: “İşçilerin Boz Mehmet’i 21 Eylül 1901’de bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan Kavala’da doğdu. Komünist mücadeleyle 1918 yılında sendikalaşma çalışması içinde tanışan Mehmet Bozışık 1927 yılında TKP üyesi oldu ve partinin çeşitli organlarında görev yaptı. 1932 yılında TKP’nin 4. Kongresinde Merkez Komite üyeliğine seçildi. Bozışık mücadele yaşamında 9 kez tutuklandı, 16 yıl hapis yattı ve beş kez sürgün cezasına çarptırıldı. Bir asra yaklaşan yaşına bakmayarak 1 Mayıslara, işçi grevlerine, gösterilere, anmalara, Cumartesi annelerinin eylemlerine, öğrencilerin direnişlerine katıldı.
Katıldığı bütün etkinliklerde gür sesiyle söylediği Enternasyonal marşıyla devrim inancını ve coşkusunu herkese duyurdu.
27 Ağustos 1998 Perşembe günü İstanbul Samatya SSK Hastanesinde diyaliz makinesine bağlıyken sonsuzluğa karıştı.
30 Ağustos 1998 Pazar günü yoldaşlarının omzunda Feriköy Mezarlığı’nda, vasiyetine uygun olarak, dini tören yapılmadan ve Parti bayrağına sarılı tabutuyla toprağa verildi.
Boz Mehmet son yazısında yoldaşlarına “Mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır” diye seslenmişti.” (http://www.urundergisi.com/makaleler.php?ID=1594 )
Böylesi bir mücadele insanını alaya almak Engin Ardıç’ın boyunu çok aşar. Ancak o bir göreve ifa ediyor. Geleceğini karartmak için, demokrasi mücadelesinin geçmişini kirletmek istiyor. Tek amaç budur. Engin, engin bir adamdır. Siyasete sokak ağzını taşıyandır. Onurlu insanları da buna zorlayandır. Demokrasiye asla inanmayan bu satılmış kalemin ülkesi ve halkı için önerdiği hiçbir şey de bulunmamaktadır. Bugün AKP’nin çömezlerinden biri olması bile başlı başına bir göstergedir.
Bugün demokrasi mücadelesi geçmişi, insanlık tarihinin bilgi birikimlerine en büyük katkıları yapan, siyasetin en toplu ele alındığı ve kitlelere mal edilerek yürütüldüğü komünist medreselerde beslenmiş olanların omzunda yükselmektedir. Demokrasi mücadelesi, bu gelenekten gelen, çağdaş algılar ve bilişim çağının verileriyle dengeli değişimle, yeni bir uygarlık hedefi için daha çok demokrasinin gerekliliğine inananların mücadelesi olarak yükselmektedir. Değişim bu yanıyla olumlu ve onurludur.
Ancak inkar, geçmişi karalama, geçmişe şaibe yapıştırma ve bunun üzerinden prim yapma gibi bildik liberal yaklaşımların hiç bir yanı demokrasiyle ilgili değildir. Bunların demokrasisi sisteme kan taşıma için bir aldatmacadan öte anlama sahip değildir.Bu satırların yazarı, geçmişte de bugün de Mehmet Bozışık’ın temsil ettiği siyasi duruşla ortak bir çizgide olmamıştır. Ancak bu hiçbir şekilde, geçmişini omuzlarında onurla taşıyan, gerici sistemle sorunu olup mücadele etmiş bir insanın uğradığı saldırıya sessiz kalmak anlamına gelmez. Olumlu gelenekleri her zaman öne çıkarmak, devrimci hareketin terk etmemesi gereken bir dayanışma geleneği olmalıdır. Boz Mehmet bu anlamda hepimiz adına saldırıya uğramıştır. Cevabın da hepimizce verilmesi gerekmektedir.
Mehmet Bozışık bu ülkede mücadelesiyle biz ve sonraki kuşaklara önemli miraslar bırakan bir devrimcidir. Ölürken dile getirdiği söz de tüm kuşaklar için anlamlıdır: “Mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır.”
Engin Ardıç, tüm inkarcılar gibi demagoji ve yalanlarla kirlilik saçma çabasında olması zayıflığının bitmişliğinin bir ifadesidir. Bu aynı zamanda sistemin içine girdiği kaosta kimleri ve neleri koltuk değneği yapmaya mecbur kaldığını da göstermektir. Tüm arkadaşlarım adına Engin gibi insanları şiddetle kınıyorum
30 Ağustos 2010
Engin Ardıç, malum, dönekliğin medresesidir. Sabah’ta yazıyor hala. Hiçbir baltaya sap olmadan, kim fazla öderse oradadır; çünkü ne ilkesi ne amacı kalmıştır. Bir de birilerine benzer, “geçmişi olanın geleceği olmaz” cılardandır. Geçmişi inkar, geçmişe küfür, geçmişe karalama ve şaibe yayan bir çirkin adam.
İlk komünistlerden Mehmet Bozışık’a dil uzatmış. Hakkında kabul edilmez çirkince söylemlerle saldırmış, 23 Ağustos 2010 tarihinde Sabah gazetesinde yayınlanan “Korkma yavrum, öcü değil, yalnızca sandık... Isırmaz!” yazısında sallama hakaretler yapmış.Engin Ardıç, tipik bir muhbir, tipik bir itirafçıdır; sistem adına kirlilik ve şaibe yaratan, kendine “liberal” diyen çirkin biridir. Liberal olmak bir siyasal görüştür, saygı duyulur. Bu “yaratık” demokrasiyi asla içine sindirememiştir. Gerçek demokrasinin sistemden çıkış olduğunu çok iyi bilir. Bu yüzden demokrasi ve demokratik açılımları sadece sisteme kan taşımakla ilgili olduğu boyutta benimser. Bunun için, ilkeli olmaya gerek duymaz; yumurta makinesi gibi yalan servisi yapar.
Engin ardıç gibilerinin ulusalcılara çattığına bakmayın. O, aynı zamanda azılı birer milliyetçidir de. Bunu anlamak için demokrasiyi, demokratik açılımı sonuna kadar götürmeyi isteyiniz, bakın ne olur o zaman; Engin Ardıç gibiler hızlı bir itirafçı, acımasız bir muhbir, üçüncü dereceden bir derin devlet görevlisi olur çıkar. Bu türlerin kalemleri, Türk sineması senaryolarını aratacak müptezellikte birer yalan kurgu senaristinin kılıcı olurlar. Bunlar aynı zamanda akıl almaz birer milliyetçi şövalyedirler. Mızraklarıyla yel değirmenlerini fethetmeye çıkmış bir Donkişot olurlar. Demokrasi söyleminin en ahlaksız kalpazanları da tastamam bu türlerdir.
19 yıl önce vefat etmiş birine yapılan bu çirkin ithamları bir yana, Engin Ardıç’ın mesajındaki amaç önemli. O, sisteme kan taşımak istiyor. Bağımsız irademizi, özgürlüğümüzü, kimlik haklarımızı yok etme operasyonu olan bu referandumda kendi inkarcılığı gibi geçmişimizi inkara çağırarak sisteme angaje olun diyor. Bunun için de Boz Mehmet’i kirli amaçları için alet etmeye çalışıyor. Mehmet Bozışık hakkında çok bilgim yok. Arkadaşları gereken cevabı veriyorlar zaten. Çile çekmiş, zindan yatmış, emek vermiş bir dava insanı. Bizleri çok yakından ilgilendiriyor; beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama doğruları arkasında dik durmuş birini önemseyip ona sahip çıkmak, tüm onurlu devrimcilerin görevidir.
Mehmet Bozışık (Boz Mehmet) için vereceğim bilgi şudur: “İşçilerin Boz Mehmet’i 21 Eylül 1901’de bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan Kavala’da doğdu. Komünist mücadeleyle 1918 yılında sendikalaşma çalışması içinde tanışan Mehmet Bozışık 1927 yılında TKP üyesi oldu ve partinin çeşitli organlarında görev yaptı. 1932 yılında TKP’nin 4. Kongresinde Merkez Komite üyeliğine seçildi. Bozışık mücadele yaşamında 9 kez tutuklandı, 16 yıl hapis yattı ve beş kez sürgün cezasına çarptırıldı. Bir asra yaklaşan yaşına bakmayarak 1 Mayıslara, işçi grevlerine, gösterilere, anmalara, Cumartesi annelerinin eylemlerine, öğrencilerin direnişlerine katıldı.
Katıldığı bütün etkinliklerde gür sesiyle söylediği Enternasyonal marşıyla devrim inancını ve coşkusunu herkese duyurdu.
27 Ağustos 1998 Perşembe günü İstanbul Samatya SSK Hastanesinde diyaliz makinesine bağlıyken sonsuzluğa karıştı.
30 Ağustos 1998 Pazar günü yoldaşlarının omzunda Feriköy Mezarlığı’nda, vasiyetine uygun olarak, dini tören yapılmadan ve Parti bayrağına sarılı tabutuyla toprağa verildi.
Boz Mehmet son yazısında yoldaşlarına “Mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır” diye seslenmişti.” (http://www.urundergisi.com/makaleler.php?ID=1594 )
Böylesi bir mücadele insanını alaya almak Engin Ardıç’ın boyunu çok aşar. Ancak o bir göreve ifa ediyor. Geleceğini karartmak için, demokrasi mücadelesinin geçmişini kirletmek istiyor. Tek amaç budur. Engin, engin bir adamdır. Siyasete sokak ağzını taşıyandır. Onurlu insanları da buna zorlayandır. Demokrasiye asla inanmayan bu satılmış kalemin ülkesi ve halkı için önerdiği hiçbir şey de bulunmamaktadır. Bugün AKP’nin çömezlerinden biri olması bile başlı başına bir göstergedir.
Bugün demokrasi mücadelesi geçmişi, insanlık tarihinin bilgi birikimlerine en büyük katkıları yapan, siyasetin en toplu ele alındığı ve kitlelere mal edilerek yürütüldüğü komünist medreselerde beslenmiş olanların omzunda yükselmektedir. Demokrasi mücadelesi, bu gelenekten gelen, çağdaş algılar ve bilişim çağının verileriyle dengeli değişimle, yeni bir uygarlık hedefi için daha çok demokrasinin gerekliliğine inananların mücadelesi olarak yükselmektedir. Değişim bu yanıyla olumlu ve onurludur.
Ancak inkar, geçmişi karalama, geçmişe şaibe yapıştırma ve bunun üzerinden prim yapma gibi bildik liberal yaklaşımların hiç bir yanı demokrasiyle ilgili değildir. Bunların demokrasisi sisteme kan taşıma için bir aldatmacadan öte anlama sahip değildir.Bu satırların yazarı, geçmişte de bugün de Mehmet Bozışık’ın temsil ettiği siyasi duruşla ortak bir çizgide olmamıştır. Ancak bu hiçbir şekilde, geçmişini omuzlarında onurla taşıyan, gerici sistemle sorunu olup mücadele etmiş bir insanın uğradığı saldırıya sessiz kalmak anlamına gelmez. Olumlu gelenekleri her zaman öne çıkarmak, devrimci hareketin terk etmemesi gereken bir dayanışma geleneği olmalıdır. Boz Mehmet bu anlamda hepimiz adına saldırıya uğramıştır. Cevabın da hepimizce verilmesi gerekmektedir.
Mehmet Bozışık bu ülkede mücadelesiyle biz ve sonraki kuşaklara önemli miraslar bırakan bir devrimcidir. Ölürken dile getirdiği söz de tüm kuşaklar için anlamlıdır: “Mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır.”
Engin Ardıç, tüm inkarcılar gibi demagoji ve yalanlarla kirlilik saçma çabasında olması zayıflığının bitmişliğinin bir ifadesidir. Bu aynı zamanda sistemin içine girdiği kaosta kimleri ve neleri koltuk değneği yapmaya mecbur kaldığını da göstermektir. Tüm arkadaşlarım adına Engin gibi insanları şiddetle kınıyorum
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder