25 Ağustos 2010 Çarşamba
12 Eylül’de Referandumunu BOYKOT Ediyoruz
CEPHE HAREKETİ Adına basın açıklaması:
Mehmet Güzel
25 Ağustos 2010
Egemen güçler devletin yeniden yapılandırılması alanında kendi aralarında kıyasıya bir çatışma içerisindedirler. AKP hükümetleri boyunca devam ede gelen bu çatışmada devlet yeniden yapılandırılmak istenmektedir. AKP eliyle yapılmaya çalışılan devletin reorganizasyon çabası hem dış hem de iç sermaye güçlerinin çıkarları ve onayları temelinde geliştirilmektedir. Değişen dünya ve bölge koşullarına uygun bir devlet yapılanması oluşturulmak istenmektedir.
Bunun karşısında ise devletin tarihiyle yaşıt statükolarını yitirmek istemeyen güçlerin sıkı bir direnişi yaşanmaktadır. Statükocu güçler değişime karşı olanca güçleriyle karşı koymakta, karşı saldırılar geliştirmekte, direnişler sergilemektedir. Bir kesimin hamlesine diğer kesim başka hamleyle karşılık vermektedir.
Bu çatışma şu anda taraflardan birinin devlet üzerindeki egemenliğini anayasal düzenlemeyle geliştirme aşamasına gelmiştir. Yapılmak istenen anayasal değişiklik AKP tarafından temsil edilen gücün egemenliği için gerekli olan hukuksal ihtiyaçlar şeklindedir.
Bu çatışma tepede, devlet üzerinde hangi gücün egemen olacağı yönünde egemen güçler arasında cereyan etmektedir. Bu savaş tamamen egemen güçler arasında süren bir savaştır. Taraflardan hiç biri halkı temsil etmemektedir. Halkın sorunları söz konusu olduğunda her iki kesim de halkın sorunları karşısında kenetlenmektedir.
Bu referandumda halk taraf değildir. Tam tersine, bu savaş halkın sırtında olan egemenler arasında yapılmaktadır. Yani sırtımızda kimin daha iyi çörekleneceğinin savaşıdır.
Halkların özgürlüğü, emeğin savunulması, kadının kurtuluşu yönünde hiçbir adım atılmamaktadır. Yapılan, 12 Eylül anayasasının yamalanması ve egemenlerin bir kesiminin ihtiyaç duyduğu düzenlemelerin yapılmasıdır.
AKP anayasa değişikliği paketiyle devlet içinde eriştiği siyasal gücü hukuk sistemindeki düzenlemelerle pekiştirmeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla pakette Kürt halkı olmak üzere halklarımızın, emekçilerin, ezilenlerin çıkarları ve temel demokratik hakları yok; demokrasinin, özgürlüklerin, eşitliğin, demokratik toplum sözleşmesinin esamisi bulunmuyor. Bu anlamda AKP’nin Evet vaazları bir aldatmacadan ibarettir.
Düzenin Hayır cephesi ise madalyonun öteki yüzünü temsil etmektedir. Irkçılıkla, milliyetçilikle, statükoculukla malul CHP ve MHP’ye referandum oyununda düşen rol 12 Eylül rejimini ve anayasasını kollayıp korumak. Bu milliyetçi öbek, Kürt sorunu vb. siyasal olaylarda görüldüğü gibi halkın demokratik siyasal değişim ve özgürleşme talebine karşı ayak diremeyi sürdürmektedir. Referandumda Hayır kampanyaları da bunun yeni bir örneğidir. CHP ve MHP geçmişteki deneyimlerinin de gösterdiği gibi Kürt sorunuyla, barışla, halkların kimlik haklarıyla, emekçilerin sosyal haklarıyla, demokratik anayasayla alakalı değildir. AKP’yle sürdürdükleri koltuk kavgasında egemen sınıfların ulusalcı statükocu kanadının siyasi ve hukuksal hegemonyasının bekçiliğini yapmaktadır.
Halklarımız, emek hareketi ve demokrasi güçleri oligarşik rejimin Evet/Hayır tercihlerine mahkûm değildir. Bu iki tercihe karşı alternatif demokratik bir tercih vardır, o da sandığa gitmeyerek referandumu BOYKOT etmektir.
BOYKOT tavrımız, her anlamda kader ortağı olan halklarımız arasındaki tarihsel ittifakı güçlendiren bir tavırdır. BOYKOT tavrımızla, egemen güçlerin Evet ve Hayır tercihlerine karşı halkların özgür iradesine dayalı demokratik çözümü işaret ediyoruz. Mevcut 12 Eylül faşist anayasasını da, yamalanarak devam ettirilmesini de istemiyoruz. 12 Eylül faşist anayasasının tümünün çöpe atılmasını ve tüm toplumsal kesimlerin iradesini yansıtan demokratik bir anayasa yapılmasını istiyoruz.
Düzenin Evet ve Hayır tercihlerine bin kere Hayır diyor ve halklarımızın özgür iradesine dayanan demokratik çözümün yaşamsallaşması için 12 Eylül’de sandığa gitmiyoruz.
Mehmet Güzel
25 Ağustos 2010
Egemen güçler devletin yeniden yapılandırılması alanında kendi aralarında kıyasıya bir çatışma içerisindedirler. AKP hükümetleri boyunca devam ede gelen bu çatışmada devlet yeniden yapılandırılmak istenmektedir. AKP eliyle yapılmaya çalışılan devletin reorganizasyon çabası hem dış hem de iç sermaye güçlerinin çıkarları ve onayları temelinde geliştirilmektedir. Değişen dünya ve bölge koşullarına uygun bir devlet yapılanması oluşturulmak istenmektedir.
Bunun karşısında ise devletin tarihiyle yaşıt statükolarını yitirmek istemeyen güçlerin sıkı bir direnişi yaşanmaktadır. Statükocu güçler değişime karşı olanca güçleriyle karşı koymakta, karşı saldırılar geliştirmekte, direnişler sergilemektedir. Bir kesimin hamlesine diğer kesim başka hamleyle karşılık vermektedir.
Bu çatışma şu anda taraflardan birinin devlet üzerindeki egemenliğini anayasal düzenlemeyle geliştirme aşamasına gelmiştir. Yapılmak istenen anayasal değişiklik AKP tarafından temsil edilen gücün egemenliği için gerekli olan hukuksal ihtiyaçlar şeklindedir.
Bu çatışma tepede, devlet üzerinde hangi gücün egemen olacağı yönünde egemen güçler arasında cereyan etmektedir. Bu savaş tamamen egemen güçler arasında süren bir savaştır. Taraflardan hiç biri halkı temsil etmemektedir. Halkın sorunları söz konusu olduğunda her iki kesim de halkın sorunları karşısında kenetlenmektedir.
Bu referandumda halk taraf değildir. Tam tersine, bu savaş halkın sırtında olan egemenler arasında yapılmaktadır. Yani sırtımızda kimin daha iyi çörekleneceğinin savaşıdır.
Halkların özgürlüğü, emeğin savunulması, kadının kurtuluşu yönünde hiçbir adım atılmamaktadır. Yapılan, 12 Eylül anayasasının yamalanması ve egemenlerin bir kesiminin ihtiyaç duyduğu düzenlemelerin yapılmasıdır.
AKP anayasa değişikliği paketiyle devlet içinde eriştiği siyasal gücü hukuk sistemindeki düzenlemelerle pekiştirmeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla pakette Kürt halkı olmak üzere halklarımızın, emekçilerin, ezilenlerin çıkarları ve temel demokratik hakları yok; demokrasinin, özgürlüklerin, eşitliğin, demokratik toplum sözleşmesinin esamisi bulunmuyor. Bu anlamda AKP’nin Evet vaazları bir aldatmacadan ibarettir.
Düzenin Hayır cephesi ise madalyonun öteki yüzünü temsil etmektedir. Irkçılıkla, milliyetçilikle, statükoculukla malul CHP ve MHP’ye referandum oyununda düşen rol 12 Eylül rejimini ve anayasasını kollayıp korumak. Bu milliyetçi öbek, Kürt sorunu vb. siyasal olaylarda görüldüğü gibi halkın demokratik siyasal değişim ve özgürleşme talebine karşı ayak diremeyi sürdürmektedir. Referandumda Hayır kampanyaları da bunun yeni bir örneğidir. CHP ve MHP geçmişteki deneyimlerinin de gösterdiği gibi Kürt sorunuyla, barışla, halkların kimlik haklarıyla, emekçilerin sosyal haklarıyla, demokratik anayasayla alakalı değildir. AKP’yle sürdürdükleri koltuk kavgasında egemen sınıfların ulusalcı statükocu kanadının siyasi ve hukuksal hegemonyasının bekçiliğini yapmaktadır.
Halklarımız, emek hareketi ve demokrasi güçleri oligarşik rejimin Evet/Hayır tercihlerine mahkûm değildir. Bu iki tercihe karşı alternatif demokratik bir tercih vardır, o da sandığa gitmeyerek referandumu BOYKOT etmektir.
BOYKOT tavrımız, her anlamda kader ortağı olan halklarımız arasındaki tarihsel ittifakı güçlendiren bir tavırdır. BOYKOT tavrımızla, egemen güçlerin Evet ve Hayır tercihlerine karşı halkların özgür iradesine dayalı demokratik çözümü işaret ediyoruz. Mevcut 12 Eylül faşist anayasasını da, yamalanarak devam ettirilmesini de istemiyoruz. 12 Eylül faşist anayasasının tümünün çöpe atılmasını ve tüm toplumsal kesimlerin iradesini yansıtan demokratik bir anayasa yapılmasını istiyoruz.
Düzenin Evet ve Hayır tercihlerine bin kere Hayır diyor ve halklarımızın özgür iradesine dayanan demokratik çözümün yaşamsallaşması için 12 Eylül’de sandığa gitmiyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder