9 Ağustos 2010 Pazartesi
ARAP ALEVİLERİNDE RAMAZANIN İLK GÜNÜ
Bedreddin Mahir
9 Ağustos 2010
Bu gün Ramazan ayının ilk günü.
Takvim hesaplarında birbirinden farklı yaklaşımlara karşın Arap Alevilerinin hesaplarına göre bu gün ramazan ayının ilk günüdür.
Ne fetvaya ne de bir gözcüye iltica etmeden, kameri aylarının belirlenmesinde çok kritik olan zaman kesitleri, Arap Alevilerinin özgün hesaplarıyla 1400 yıl önceden çözülmüştür. Bu hesaplara dayanarak, gelecek her hangi bir yılın Ramazan başlangıcını belirleyebilmektedirler. Bu açıdan bir karasızlığa düşmeden bu yılda 9 Ağustos 2010 tarihini Ramazanın ilk günü olarak ilan ettiler; İslam alemi hala birbirinden farklı, fetva ve gökyüzünü çıplak gözle gözlemeye dayalı akılla bağdaşmayan yöntemleri beklemektedirler. İslam aleminin hiçbir ülkesi ramazan ayının ilk gününü bu satırların yazıldığı ana kadar belirlememiş olduklarını da ayrıca hatırlatırız.
Buna karşın,
1400 yıldır devam eden bir düzenek içinde, yüz yıllar sonrası Ramazan'ın ilk gününü belirleyebilen Aleviler, böylece Oruç tutmaya da başlamış oldular.
Bu satırların yazarı, dünya algılarını materyalist ilkelere bağlı olarak şekillendirir, laiktir de. Ancak kültürel dokusunu, kimlik oluşumunun temellerinde bulunduğu coğrafyanın kültür dokusu oluşturur. Hiçbir etnik ve inancın esiri olmaksınız, yerele olmayı orijinal olmayı ve buradan yükselen evrensel değerlerle belirlenmiş algılarını bu satırlarda dile getirir. ; bu nedenle bu kolektif kültürün ayrılmaz bir parçası olarak kendini tanımlar.
Kültür, tarih evrimi içinde bu güne gelirken insan topluluklarından oluşan bir kolektif kimlik şekillendirir. Akdeniz sahilleri, Toros dağlarının güney yamaçları ortak ülkemizin farklılıklarından birini üzerinde taşır. Farklı bir ortak kültürel kimlikle bu alanlarda yaşayan Arap Alevi halkının kutsal saydıkları günler, geceler, bayramlar da başlamış oldu. Ramazan ayı boyunca her günün özgün bir anlamı ve ifade ettiği mesajlar Cemlerde bilince çıkarılır.
Arap Alevileri için bu günler kardeşlik ve barış günleridir, paylaşma günleridir, açların doyurulduğu, zenginle fakirin "Cem"de eşitlendiği günlerdir.
Arap Alevi kolektif iradesi bu günlerde, insanlık için önemli mesajların iletilmesine zemin oluşturur; akıl yolunda güvenli yaşam için, barış için, adalet için, zulme karşı mazlumun yanında olmak için tarihten dersler anılır, öğretilir. Cemlere katılanlar, birbirlerinin bileklerini bir zincir halkası gibi tutar birlik olurlar; bu kolektif irade, birbirine saygı ve sevginin tecellisi olarak ne yaş ne ekonomik durum farkı gözetmeksizin, ne dede ne mürit, ne şeyh ne avam farkı olmaksızın herkes birbirinin elini öper ve kardeşliği kutsar.
El öpme bu noktada bir adalet sembolü olur, herkesi birbirine eşitler; aynı anda bilekleri tutuşanlar birbirlerini elini öperler, kardeş olur eşit ve adil olacaklarına şahadet ederler. Kelime-i şahadet bu noktada, tanrının ve peygamberinin tekliğinden çok ötelere insanlığı kapsayan bir adalet ve eşitlik anlamına yönelir. Arap Alevi inancında şahadetin bu boyutu, onlara yönelen suçlamaların kaynağı olur; gerçekte ise İslam’ın ve tüm semavi dinlerin insan merkezli ayet ve söylemlerinin, dünyasal adalet ve eşitliğin sağlanması için yapılmasını istediği çabalar Arap Alevilerinin bu mesajlara şahit olmalarıyla çok daha anlamlı bir düzey kazanır.
Arap Alevi inancının önemli rükünlerinden biri olan bu ritüel, kolektif iradeyi de yeniden üretme açısından büyük öneme sahiptir. Zaman zaman kolonileşme, lokal olma riski taşıdığı sanılan bu ritüeller gerçekte evrensel insan değerlerini içselleştirmenin bir aracı olarak kişiyi yerelden çıkaran önemli bur unsurdur.
Sosyal yaşama önerilmiş bir akıl yolu olarak Alevi felsefesi her boyutunda insan merkezli bir veriyle karşımıza çıkar.
İnsanı ve insani yaşamı, doğayı ve her türden canlısını koruma amaçlı kültürler tüm insanlığın ortak değerleridir. Bunları bilmek ve yararlı yanlarını gelecek kuşaklara taşımak, insan olarak bizlerin de görevidir.
İnanan inanmayan, bu günleri yaşamının bir parçası olarak gören, kimlik harcının bir unsuru olarak algılayan halkımızın Ramazan'ını kutluyoruz (9 Ağustos 2010).
9 Ağustos 2010
Bu gün Ramazan ayının ilk günü.
Takvim hesaplarında birbirinden farklı yaklaşımlara karşın Arap Alevilerinin hesaplarına göre bu gün ramazan ayının ilk günüdür.
Ne fetvaya ne de bir gözcüye iltica etmeden, kameri aylarının belirlenmesinde çok kritik olan zaman kesitleri, Arap Alevilerinin özgün hesaplarıyla 1400 yıl önceden çözülmüştür. Bu hesaplara dayanarak, gelecek her hangi bir yılın Ramazan başlangıcını belirleyebilmektedirler. Bu açıdan bir karasızlığa düşmeden bu yılda 9 Ağustos 2010 tarihini Ramazanın ilk günü olarak ilan ettiler; İslam alemi hala birbirinden farklı, fetva ve gökyüzünü çıplak gözle gözlemeye dayalı akılla bağdaşmayan yöntemleri beklemektedirler. İslam aleminin hiçbir ülkesi ramazan ayının ilk gününü bu satırların yazıldığı ana kadar belirlememiş olduklarını da ayrıca hatırlatırız.
Buna karşın,
1400 yıldır devam eden bir düzenek içinde, yüz yıllar sonrası Ramazan'ın ilk gününü belirleyebilen Aleviler, böylece Oruç tutmaya da başlamış oldular.
Bu satırların yazarı, dünya algılarını materyalist ilkelere bağlı olarak şekillendirir, laiktir de. Ancak kültürel dokusunu, kimlik oluşumunun temellerinde bulunduğu coğrafyanın kültür dokusu oluşturur. Hiçbir etnik ve inancın esiri olmaksınız, yerele olmayı orijinal olmayı ve buradan yükselen evrensel değerlerle belirlenmiş algılarını bu satırlarda dile getirir. ; bu nedenle bu kolektif kültürün ayrılmaz bir parçası olarak kendini tanımlar.
Kültür, tarih evrimi içinde bu güne gelirken insan topluluklarından oluşan bir kolektif kimlik şekillendirir. Akdeniz sahilleri, Toros dağlarının güney yamaçları ortak ülkemizin farklılıklarından birini üzerinde taşır. Farklı bir ortak kültürel kimlikle bu alanlarda yaşayan Arap Alevi halkının kutsal saydıkları günler, geceler, bayramlar da başlamış oldu. Ramazan ayı boyunca her günün özgün bir anlamı ve ifade ettiği mesajlar Cemlerde bilince çıkarılır.
Arap Alevileri için bu günler kardeşlik ve barış günleridir, paylaşma günleridir, açların doyurulduğu, zenginle fakirin "Cem"de eşitlendiği günlerdir.
Arap Alevi kolektif iradesi bu günlerde, insanlık için önemli mesajların iletilmesine zemin oluşturur; akıl yolunda güvenli yaşam için, barış için, adalet için, zulme karşı mazlumun yanında olmak için tarihten dersler anılır, öğretilir. Cemlere katılanlar, birbirlerinin bileklerini bir zincir halkası gibi tutar birlik olurlar; bu kolektif irade, birbirine saygı ve sevginin tecellisi olarak ne yaş ne ekonomik durum farkı gözetmeksizin, ne dede ne mürit, ne şeyh ne avam farkı olmaksızın herkes birbirinin elini öper ve kardeşliği kutsar.
El öpme bu noktada bir adalet sembolü olur, herkesi birbirine eşitler; aynı anda bilekleri tutuşanlar birbirlerini elini öperler, kardeş olur eşit ve adil olacaklarına şahadet ederler. Kelime-i şahadet bu noktada, tanrının ve peygamberinin tekliğinden çok ötelere insanlığı kapsayan bir adalet ve eşitlik anlamına yönelir. Arap Alevi inancında şahadetin bu boyutu, onlara yönelen suçlamaların kaynağı olur; gerçekte ise İslam’ın ve tüm semavi dinlerin insan merkezli ayet ve söylemlerinin, dünyasal adalet ve eşitliğin sağlanması için yapılmasını istediği çabalar Arap Alevilerinin bu mesajlara şahit olmalarıyla çok daha anlamlı bir düzey kazanır.
Arap Alevi inancının önemli rükünlerinden biri olan bu ritüel, kolektif iradeyi de yeniden üretme açısından büyük öneme sahiptir. Zaman zaman kolonileşme, lokal olma riski taşıdığı sanılan bu ritüeller gerçekte evrensel insan değerlerini içselleştirmenin bir aracı olarak kişiyi yerelden çıkaran önemli bur unsurdur.
Sosyal yaşama önerilmiş bir akıl yolu olarak Alevi felsefesi her boyutunda insan merkezli bir veriyle karşımıza çıkar.
İnsanı ve insani yaşamı, doğayı ve her türden canlısını koruma amaçlı kültürler tüm insanlığın ortak değerleridir. Bunları bilmek ve yararlı yanlarını gelecek kuşaklara taşımak, insan olarak bizlerin de görevidir.
İnanan inanmayan, bu günleri yaşamının bir parçası olarak gören, kimlik harcının bir unsuru olarak algılayan halkımızın Ramazan'ını kutluyoruz (9 Ağustos 2010).
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder