30 Ağustos 2010 Pazartesi
CEPHE HAREKETİ 1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ ÜZERİNE BASIN AÇIKLAMASI
CEPHE HAREKETİ adına
Mehmet GÜZEL
30 AğUSTOS 2010
SAVAŞLARIN SON BULMASI İÇİN
HALKLAR ARSI ADİL- EŞİTLİKÇİ-İNSANİ ÇÖZÜM!
2. Dünya Savaşının başladığı gün olan 1 Eylül, Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Barış Günü” ilan edilmiştir. Bundaki amaç, savaşların insanlıkta yarattığı yıkımların hatırlanmasını sağlamak üzere bir ibret vesilesi yapmaktır.
İnsanlık tarihi, kendi neslini yıkıma uğratan, geleceğini karartan nice ibretlik olaylarla doludur. Doğanın yarattığı tahribatların çok ötesindeki tahribatları insan evladı kendi türdeşine yaşatmıştır. Ancak insan evladı tüm ibretlik yıkımlara rağmen yeterince ders alamamıştır. Bunun böyle olmasının nedeni, insanların birbirleriyle ilişkilenmelerinin temelindeki çıkar-hırs ve bencilliğe dayalı sistemdir. Özel mülkiyete dayalı sistemler, insanlığın yıkımına, doğanın tahribatlarına yol açan savaşların nedenidir. Bu kar hırsına dayalı sistemler devam ettikçe de sayısız trajediye rağmen insanlık ibretlerden ders alamaz ise yıkımları yaşamaya devam edecektir.
Bunun en güncel örneğini ülkemizde yaşamaktayız. Ülkemiz çeyrek asrı aşkın bir süredir savaş halindedir. Hem de devletin kendi halkına yönelik savaşıdır bu. Bu savaş insanlığın ortak değerlerinde silinemeyecek ve kapatılamayacak izler ve yaralar oluşturmuştur. Savaşın en temel hak olan insan yaşamının kutsallığını yok etmesi ve bu doğrultuda 40.000 insanın yaşamına son vermesi bir yana, yan yana yaşayan kardeş halklar olarak manevi değerlerimizde kapanamayacak yaralar açmıştır. sistem eliyle halklarımıza karşı yürütülen özel savaş, ortak ülkemizde özgürce gönüllü birliktelik içerisinde olmanın koşullarının temeline dinamit koymuştur. Bunun insan bilincinde yarattığı tahribatı hiçbir değer ölçüsü ölçemez.
Çeyrek asrı aşkın bir zamandır yasa dışı yöntemlerle yürütülen bu savaş sahiplerine bir sonuç da vermiyor. Geleneksel inkâra ve imhaya dayalı bu savaş devlete zaferi de sağlamamıştır. Tam tersine, halklarımızın acılarla daha da olgunlaşmasına, kimliklerini bulmalarına ve geri dönüşsüz bir özgürlükler ve demokrasi hedefinin belirginleşmesine neden olmuştur.
Hiçbir gerekçe, ülkemizi boydan boya yeniden inşa edebilecek maddi değerlerin çeyrek asırdır kendi halklarımızı yok etmek amacıyla kullanılmasını açıklayamaz!
Cephe Hareketi olarak bu savaşın koşullarının derhal ortadan kaldırılması yolunda, halklarımızın kendi etnik değerleriyle özgür ve gönüllü birlikteliğini esas alan yaşam koşullarının ikame edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu da ülkemizin her anlamda –şekilsel değil- gerçek demokratik yönetime geçişini gerektirmektedir. Bu doğrultuda emeğin özgürlüğüne, kadının kurtuluşuna, ötekileştirilmiş cinsel, dinsel, toplumsal kesimlerin özgürlüğüne dayalı, halkların özgür-gönüllü birlikteliğini temel alan, komşularıyla ve tüm dünya ailesiyle sorunlarını çözmüş bir ülkenin koşullarını yaratma yolunda acilen gerçek demokrasinin tecelli ettirilmesi gerekmektedir. Bu da halkların iradelerinin siyasal üst yapıya yansıyacağı bir demokratik dönüşümü gerektirmektedir.
Bölgemizde Irak, Afganistan ve Filistin halklarına on yıllardır uygulanan yıkım savaşlarının son bulması, İran ve Suriye üzerine dayatılan savaş tehditleri insanlığın utanç vesileleri olmalıdır. Kürt halkının ve diğer halkların kimlik haklarının üzerindeki yasaklar ve bu anlamda sürdürülen baskı ve saldırılar bu süreçlerden bağımsız değildir.
Yaşanan yıkımlardan gerçekten dersler çıkarıp insanlık adına olumlu adımlar atılacaksa bu savaş zihniyetinin değiştirilmesi ve bu zihniyetin eseri olan savaşların sonlandırılması gerekmektedir. Başkalarının savaşları ve utanç vesilesi olan yıkımlarına karşı eleştiri geliştirip “kendi savaşını” kutsayan devlet zihniyeti insani bir tutarlılık içerisinde değildir.
Tüm savaşların son bulması, sorunların siyasi, adil-eşitlikçi bir insani yaklaşımla çözümlenmesi gerekmektedir. Bunun için de ülkemizde ve dünyada gerçek halk demokrasilerinin ikame edilmesi gerekmektedir.
Mehmet GÜZEL
30 AğUSTOS 2010
SAVAŞLARIN SON BULMASI İÇİN
HALKLAR ARSI ADİL- EŞİTLİKÇİ-İNSANİ ÇÖZÜM!
2. Dünya Savaşının başladığı gün olan 1 Eylül, Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Barış Günü” ilan edilmiştir. Bundaki amaç, savaşların insanlıkta yarattığı yıkımların hatırlanmasını sağlamak üzere bir ibret vesilesi yapmaktır.
İnsanlık tarihi, kendi neslini yıkıma uğratan, geleceğini karartan nice ibretlik olaylarla doludur. Doğanın yarattığı tahribatların çok ötesindeki tahribatları insan evladı kendi türdeşine yaşatmıştır. Ancak insan evladı tüm ibretlik yıkımlara rağmen yeterince ders alamamıştır. Bunun böyle olmasının nedeni, insanların birbirleriyle ilişkilenmelerinin temelindeki çıkar-hırs ve bencilliğe dayalı sistemdir. Özel mülkiyete dayalı sistemler, insanlığın yıkımına, doğanın tahribatlarına yol açan savaşların nedenidir. Bu kar hırsına dayalı sistemler devam ettikçe de sayısız trajediye rağmen insanlık ibretlerden ders alamaz ise yıkımları yaşamaya devam edecektir.
Bunun en güncel örneğini ülkemizde yaşamaktayız. Ülkemiz çeyrek asrı aşkın bir süredir savaş halindedir. Hem de devletin kendi halkına yönelik savaşıdır bu. Bu savaş insanlığın ortak değerlerinde silinemeyecek ve kapatılamayacak izler ve yaralar oluşturmuştur. Savaşın en temel hak olan insan yaşamının kutsallığını yok etmesi ve bu doğrultuda 40.000 insanın yaşamına son vermesi bir yana, yan yana yaşayan kardeş halklar olarak manevi değerlerimizde kapanamayacak yaralar açmıştır. sistem eliyle halklarımıza karşı yürütülen özel savaş, ortak ülkemizde özgürce gönüllü birliktelik içerisinde olmanın koşullarının temeline dinamit koymuştur. Bunun insan bilincinde yarattığı tahribatı hiçbir değer ölçüsü ölçemez.
Çeyrek asrı aşkın bir zamandır yasa dışı yöntemlerle yürütülen bu savaş sahiplerine bir sonuç da vermiyor. Geleneksel inkâra ve imhaya dayalı bu savaş devlete zaferi de sağlamamıştır. Tam tersine, halklarımızın acılarla daha da olgunlaşmasına, kimliklerini bulmalarına ve geri dönüşsüz bir özgürlükler ve demokrasi hedefinin belirginleşmesine neden olmuştur.
Hiçbir gerekçe, ülkemizi boydan boya yeniden inşa edebilecek maddi değerlerin çeyrek asırdır kendi halklarımızı yok etmek amacıyla kullanılmasını açıklayamaz!
Cephe Hareketi olarak bu savaşın koşullarının derhal ortadan kaldırılması yolunda, halklarımızın kendi etnik değerleriyle özgür ve gönüllü birlikteliğini esas alan yaşam koşullarının ikame edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu da ülkemizin her anlamda –şekilsel değil- gerçek demokratik yönetime geçişini gerektirmektedir. Bu doğrultuda emeğin özgürlüğüne, kadının kurtuluşuna, ötekileştirilmiş cinsel, dinsel, toplumsal kesimlerin özgürlüğüne dayalı, halkların özgür-gönüllü birlikteliğini temel alan, komşularıyla ve tüm dünya ailesiyle sorunlarını çözmüş bir ülkenin koşullarını yaratma yolunda acilen gerçek demokrasinin tecelli ettirilmesi gerekmektedir. Bu da halkların iradelerinin siyasal üst yapıya yansıyacağı bir demokratik dönüşümü gerektirmektedir.
Bölgemizde Irak, Afganistan ve Filistin halklarına on yıllardır uygulanan yıkım savaşlarının son bulması, İran ve Suriye üzerine dayatılan savaş tehditleri insanlığın utanç vesileleri olmalıdır. Kürt halkının ve diğer halkların kimlik haklarının üzerindeki yasaklar ve bu anlamda sürdürülen baskı ve saldırılar bu süreçlerden bağımsız değildir.
Yaşanan yıkımlardan gerçekten dersler çıkarıp insanlık adına olumlu adımlar atılacaksa bu savaş zihniyetinin değiştirilmesi ve bu zihniyetin eseri olan savaşların sonlandırılması gerekmektedir. Başkalarının savaşları ve utanç vesilesi olan yıkımlarına karşı eleştiri geliştirip “kendi savaşını” kutsayan devlet zihniyeti insani bir tutarlılık içerisinde değildir.
Tüm savaşların son bulması, sorunların siyasi, adil-eşitlikçi bir insani yaklaşımla çözümlenmesi gerekmektedir. Bunun için de ülkemizde ve dünyada gerçek halk demokrasilerinin ikame edilmesi gerekmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder