16 Ağustos 2010 Pazartesi
BU ANAYASA YETMEZ !.. AMA
Hasip YİĞİTOĞLU
15 Ağustos 2010
Geleceği kurma endişesini taşıyanların kararsız tutumları olmamalıdır.
Demokratik haklar önemsenmeli ve sonuna kadar kullanılması zorlanmalıdır.
Tarihte siyasi tercihlerimizden ders almalı,dersler çıkartmalı ve bilincimize katkı yapmalıyız.
1970 li yıllarda demokratik mücadeleyi önemsemeyen,hatta reddeden devrimci sol örgüte mensup bir arkadaşım,12 Eylül Faşist döneminin göz altı tutukluluk süresinin 90 günden 45 güne düşürülmesinin bile önemli bir demokratik kazanım olduğunu söylemesini,böyle zamanlarda hep anımsarım.
Bu duyguları, bir küçük nefeste olsa,bir yaşamın kurtulduğunu,işkence odalarında geçirilecek bir dakikanın anlamını, yaşamla-ölüm arasındaki travmayı yaşayanlar iyi bilirler.
Demokrasi mücadelesi uzun erimli ve meşakatlidir.
Bir süreci, bir denklemi vardır
Tarihte söylemler değişmek zorundadır.
Şimdi duygularımızla düşünmenin, akılla yaşamanın zamanıdır.
Evet veya Hayır ya da Boykot
Tercihimiz demokratik algı ile kesişmelidir.
Anayasa değişikliğini anti demokratik sayarak ret etmek, Hayır cephesinin anti demokratik bilinç altı zihniyetlerine ortaklık etmiş olmayacak mıyız ?
AKP ye onay olacak, kimliksiz, gerici bir sistemin üretilmesi sürecine destek verecek ve tarihle karşı karşıya kalabileceğimiz endişelerine hak vermemekte mümkün değildir.
Boykotun hanesi de görülmemektedir.
Bu ne anlama gelir?
İlk bakışta siyasi alternatifsizlik gibi görünse de, haklı olarak,tarihle karşı karşıya kalmamak için sorunun esasi nedenini doğru algılamak zorundayız.
Parlamentoda mevcut siyasi partilerin birçoğunun demokratikleşmeye kendi istekleri ile hız veremeyecekleri kuruluş zihniyetlerinden bilinmektedir.
Ancak,Tarihin zorunlu süreci karşısında bu zihinler iflas etmişlerdir.
Şimdi koro halinde demokratikleşmenin, hukukun, insan haklarının savunuculuğu yarışı içine girmişlerdir.
MHP dışında, bu Anayasa değişikliği yetmez, Yeni Demokratik anayasa konusunda ortak bir görüş belirmiştir.
Bu sürecin ertelenemeyecek, vaz geçilemeyecek olduğu herkesçe anlaşılmıştır.
Tarihin sesini dinleyerek, artık sistemi yeniden üretme tahtaravalli oyununun da ısrar etmeği terk etmeliyiz.
İhtiyacımız olan gerçek gündeme bir an önce,zaman kaybetmeden yönelmeliyiz
Milliyetçilik,ümmetçilik zihin anlayışı ve buna bağlı olarak farklılıkların tanınmaması,hak ve hukukunun en acımasız biçimde gasp edilmesi,sorunun esasını teşkil etmektedir.
Milliyetçilik,ümmetçilik yenilgiye uğratılmadan ülkemizde demokratikleşmenin mümkün olmayacağı ortadadır.
Zira,ülkemiz inanç ve etnik yönden bir mozaiktir.
Bu anayasa değişikliği yetersizdir.
İnanç ve etnik sorununu çözümü yönünde bir maddesi yoktur.
Ezen,işkenceler yapan,idam sehpaları kuran,cinayetler işleyen darbeleri yargılayacak maddelerin olmaması da ciddi bir eksikliktir.
Tercihimiz Yeni ve Demokratik bir Anayasa için,demokratik algı ile kesişmelidir
15 Ağustos 2010
Geleceği kurma endişesini taşıyanların kararsız tutumları olmamalıdır.
Demokratik haklar önemsenmeli ve sonuna kadar kullanılması zorlanmalıdır.
Tarihte siyasi tercihlerimizden ders almalı,dersler çıkartmalı ve bilincimize katkı yapmalıyız.
1970 li yıllarda demokratik mücadeleyi önemsemeyen,hatta reddeden devrimci sol örgüte mensup bir arkadaşım,12 Eylül Faşist döneminin göz altı tutukluluk süresinin 90 günden 45 güne düşürülmesinin bile önemli bir demokratik kazanım olduğunu söylemesini,böyle zamanlarda hep anımsarım.
Bu duyguları, bir küçük nefeste olsa,bir yaşamın kurtulduğunu,işkence odalarında geçirilecek bir dakikanın anlamını, yaşamla-ölüm arasındaki travmayı yaşayanlar iyi bilirler.
Demokrasi mücadelesi uzun erimli ve meşakatlidir.
Bir süreci, bir denklemi vardır
Tarihte söylemler değişmek zorundadır.
Şimdi duygularımızla düşünmenin, akılla yaşamanın zamanıdır.
Evet veya Hayır ya da Boykot
Tercihimiz demokratik algı ile kesişmelidir.
Anayasa değişikliğini anti demokratik sayarak ret etmek, Hayır cephesinin anti demokratik bilinç altı zihniyetlerine ortaklık etmiş olmayacak mıyız ?
AKP ye onay olacak, kimliksiz, gerici bir sistemin üretilmesi sürecine destek verecek ve tarihle karşı karşıya kalabileceğimiz endişelerine hak vermemekte mümkün değildir.
Boykotun hanesi de görülmemektedir.
Bu ne anlama gelir?
İlk bakışta siyasi alternatifsizlik gibi görünse de, haklı olarak,tarihle karşı karşıya kalmamak için sorunun esasi nedenini doğru algılamak zorundayız.
Parlamentoda mevcut siyasi partilerin birçoğunun demokratikleşmeye kendi istekleri ile hız veremeyecekleri kuruluş zihniyetlerinden bilinmektedir.
Ancak,Tarihin zorunlu süreci karşısında bu zihinler iflas etmişlerdir.
Şimdi koro halinde demokratikleşmenin, hukukun, insan haklarının savunuculuğu yarışı içine girmişlerdir.
MHP dışında, bu Anayasa değişikliği yetmez, Yeni Demokratik anayasa konusunda ortak bir görüş belirmiştir.
Bu sürecin ertelenemeyecek, vaz geçilemeyecek olduğu herkesçe anlaşılmıştır.
Tarihin sesini dinleyerek, artık sistemi yeniden üretme tahtaravalli oyununun da ısrar etmeği terk etmeliyiz.
İhtiyacımız olan gerçek gündeme bir an önce,zaman kaybetmeden yönelmeliyiz
Milliyetçilik,ümmetçilik zihin anlayışı ve buna bağlı olarak farklılıkların tanınmaması,hak ve hukukunun en acımasız biçimde gasp edilmesi,sorunun esasını teşkil etmektedir.
Milliyetçilik,ümmetçilik yenilgiye uğratılmadan ülkemizde demokratikleşmenin mümkün olmayacağı ortadadır.
Zira,ülkemiz inanç ve etnik yönden bir mozaiktir.
Bu anayasa değişikliği yetersizdir.
İnanç ve etnik sorununu çözümü yönünde bir maddesi yoktur.
Ezen,işkenceler yapan,idam sehpaları kuran,cinayetler işleyen darbeleri yargılayacak maddelerin olmaması da ciddi bir eksikliktir.
Tercihimiz Yeni ve Demokratik bir Anayasa için,demokratik algı ile kesişmelidir
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder