16 Aralık 2009 Çarşamba
ROSENBERG’LER
Zeki BAYTERİN
16 Aralık 2009
Evet… Onlar gökyüzünün penceresinden uçan güvercin. Barışa, özgürlüğe, mutlu bir yaşama adanmış onurlu bir yaşam ve onurlu bir ölüm. Onlar yeryüzünde iki sevdalı buluttular. Zincirsiz ve hesapsız bir yaşam sürdüler. Ethel ve julis ROSENBERG. ROSENBERG’ lerin öyküsü, bir suçlamayla başlar. ROSENBERG’ ler casustular. Atom bombasının planlarını SSCB’ye vermekle suçlanıyorlardı. Aslında suçlanmıyorlardı, kurban arayan ABD yönetimi, kurban olarak kendisine onları seçmişti. Ve daha başlamadan sonuç belliydi. Tıpkı Deniz’ lerin idamında olduğu gibi. 1950 yılında ABD’ nin New York kentinde dava başlar. Julis ROSENBERG’ in 17 Temmuz 1950’ de, karısı Ethel ROSENBERG’ in de 11 Ağustos 1950 de tutuklanmasıyla başlayan bir öykü…
Bir gün öğreneceksiniz çocuklar, öğreneceksiniz. Neden kestik türkümüzü yarıda, Neden kitabımızı açık bıraktık işimizi tamamlamadan, Neden gittik toprak altında uyumaya.
Karı-koca ROSENBERG’ lerin 19 Haziran 1953’ te elektrikli sandalyeyle idam edilmesiyle son bulur. ROSENBERG’ ler tipik bir ‘’birkaçını sallandıralım, bak bir daha yapıyorlarmı?’’ mantığıdır. Ülke çapında ilerici, aydın insanlara gözdağı vermek için kullanılmıştır. Yayılmacı politikalarını uygulamak için Kore Savaşı’nı başlatan ABD, savaşın sorumluluğunu ülkedeki solcuların üzerine yıktı. Ve ülkede bir solcu avı başlatmak için Ethel ve Julis’u düzmece bir yargılamayla ölüme mahkum etmiş, bu iki onurlu insanın hayatını, kamuoyunda kendisini haklı çıkarmak için kullanmıştır.
Ağlamayın artık çocuklar, ağlamayın. Yalanlar ve pislikler neden sarmış dört bir yanı? Neden bu gözyaşları, bu zulüm neden? Dünya öğrenecek birgün bunu.
Bu iki güzel insan birbirlerini seviyorlardı. Ama günümüzün ucuz, bayağı, cinselliğe dayanan sevgi anlayışıyla değil. Emekten, paylaşmaktan, insanlığı sevmekten doğan sevgi anlayışıyla. Yani kelimenin tam anlamıyla ‘’SEVGİ’’.
Yeryüzü gülümseyecek, çocuklar gülümseyecek, Ve sevinçler yeşerecek mezarların üstünde.
Elektrikli sandalyeye giderken bile ‘’Seni Seviyorum’’ diyebilecek kadar cesur ve insancıl, af dilemeyecek kadar onurlu. Kaldı ki, suçlarını kabul etseler affedileceklerdi.
Çalışın çocuklar, çalışın ve bir anıt dikin, Sevgiye ve sevince bir anıt, İnsanlık onuruna ve insanca, Sizin adınıza koruduğumuz, sizin adınıza…
16 Aralık 2009
Evet… Onlar gökyüzünün penceresinden uçan güvercin. Barışa, özgürlüğe, mutlu bir yaşama adanmış onurlu bir yaşam ve onurlu bir ölüm. Onlar yeryüzünde iki sevdalı buluttular. Zincirsiz ve hesapsız bir yaşam sürdüler. Ethel ve julis ROSENBERG. ROSENBERG’ lerin öyküsü, bir suçlamayla başlar. ROSENBERG’ ler casustular. Atom bombasının planlarını SSCB’ye vermekle suçlanıyorlardı. Aslında suçlanmıyorlardı, kurban arayan ABD yönetimi, kurban olarak kendisine onları seçmişti. Ve daha başlamadan sonuç belliydi. Tıpkı Deniz’ lerin idamında olduğu gibi. 1950 yılında ABD’ nin New York kentinde dava başlar. Julis ROSENBERG’ in 17 Temmuz 1950’ de, karısı Ethel ROSENBERG’ in de 11 Ağustos 1950 de tutuklanmasıyla başlayan bir öykü…
Bir gün öğreneceksiniz çocuklar, öğreneceksiniz. Neden kestik türkümüzü yarıda, Neden kitabımızı açık bıraktık işimizi tamamlamadan, Neden gittik toprak altında uyumaya.
Karı-koca ROSENBERG’ lerin 19 Haziran 1953’ te elektrikli sandalyeyle idam edilmesiyle son bulur. ROSENBERG’ ler tipik bir ‘’birkaçını sallandıralım, bak bir daha yapıyorlarmı?’’ mantığıdır. Ülke çapında ilerici, aydın insanlara gözdağı vermek için kullanılmıştır. Yayılmacı politikalarını uygulamak için Kore Savaşı’nı başlatan ABD, savaşın sorumluluğunu ülkedeki solcuların üzerine yıktı. Ve ülkede bir solcu avı başlatmak için Ethel ve Julis’u düzmece bir yargılamayla ölüme mahkum etmiş, bu iki onurlu insanın hayatını, kamuoyunda kendisini haklı çıkarmak için kullanmıştır.
Ağlamayın artık çocuklar, ağlamayın. Yalanlar ve pislikler neden sarmış dört bir yanı? Neden bu gözyaşları, bu zulüm neden? Dünya öğrenecek birgün bunu.
Bu iki güzel insan birbirlerini seviyorlardı. Ama günümüzün ucuz, bayağı, cinselliğe dayanan sevgi anlayışıyla değil. Emekten, paylaşmaktan, insanlığı sevmekten doğan sevgi anlayışıyla. Yani kelimenin tam anlamıyla ‘’SEVGİ’’.
Yeryüzü gülümseyecek, çocuklar gülümseyecek, Ve sevinçler yeşerecek mezarların üstünde.
Elektrikli sandalyeye giderken bile ‘’Seni Seviyorum’’ diyebilecek kadar cesur ve insancıl, af dilemeyecek kadar onurlu. Kaldı ki, suçlarını kabul etseler affedileceklerdi.
Çalışın çocuklar, çalışın ve bir anıt dikin, Sevgiye ve sevince bir anıt, İnsanlık onuruna ve insanca, Sizin adınıza koruduğumuz, sizin adınıza…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder