27 Aralık 2009 Pazar
GAZZE KIYIMININ 1. YILI DOLARKEN..
Şerif YILMAZ
27 Aralık 2009
Katliamlarla dolu Filistin tarihinde 27 Aralık 2008'le başlayan sürecin çok farklı bir önemi vardır. Güney Lübnan'daki 2006 Temmuz savaşının yenilgisinden sonra; İsrail hükümeti ve onun savaş bakanları, adeta Lübnan direniş hareketinin kazanımlarını kırmak ve sarsılan "Yenilmesi mümkün olmayan ordu" prestijlerine, yeniden moral depolamak üzere Gazze'yi yakıp yıkmaya başladılar.
Bölgenin en güçlü ordusu olmak yetmiyor. Sahibi olmadığınız topraklar üzerinde 21. yüzyıl bilim çağının en modernize silahlarına bile sahip olsanız, Filistin halkının haklı davası ve inancı karşısında yenilmeye mahkumsunuzdur.
İsrail 22 gün boyunca asker-sivil-çocuk-kadın-ihtiyar demeden, Uluslararası kurumların(BM) şemsiyesi altına sığınan insanlar da dahil olmak üzere binlerce insanı katletti, yaraladı, sakat bıraktı. Çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu katliam tablosu çizilirken; insanlık adeta canlı yayında ABD-İsrail patentli, Büyük Ortadoğu Projesinin bölgemizde nasıl oluşturulamayacağına, Güney Lübnan'da dalgalanan direniş hareketinin zaferle taçlanmış bayrağının, Filistin'de de nasıl dalgalandığına şahit oldu.
Evet işgal topraklarında bir ilk gerçekleşiyor, Filistin halkı direniş hareketinin destan yaratan kazanımlarıyla zafer kazanıyordu. Bütün engelleyici, teslimiyetçi reformist çabalara rağmen; Lübnan deneyimi peşisıra, Filistin'in Gazze bölgesinde de, yenilmez, kırılmaz diye bilinen İsrail ordusu ve destekçileri her türden katliam ve güç kullanımına rağmen sonuç alamıyor, direniş karşısında ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesinin iflası tarihe geçiyordu.
Gazze uzun zamandan beri İsrail'in kuşatması altında, 1.5 milyon insan adeta açlığa, her türden hastalığa ve ölüme mahkum edilmiş durumda. Bu kuşatma sürecine, ABD destekli çelik duvar örücü Mısır gibi gerici Arap yönetimlerinin de ortak olmaları utanç verici bir görüntü aksediyor.
Gerek uluslararası demokrasi güçleri ve sivil toplum örgütleri, gerek 1.5 milyarı aşan nüfusuyla islam alemi ve 300 milyonu aşan nüfusuyla da Arap alemi bu kuşatmayı kırmak için daha duyarlı politikaları hayata geçirmelidirler.
Biz Ortadoğu bölgesinin devrimcileri, Acilciler olarak, şehitler verme pahasına, enternasyonalist inançla Filistin halkının haklı davasının yanında kanımızla canımızla yer aldık, almaya da devam edeceğiz. Bölgemize yönelik yeni emperyalist projelere karşı, demokrasi güçleriyle omuz omuza saflarımızı sıklaştırarak, direnişi yükselteceğiz.
27 Aralık 2009
Katliamlarla dolu Filistin tarihinde 27 Aralık 2008'le başlayan sürecin çok farklı bir önemi vardır. Güney Lübnan'daki 2006 Temmuz savaşının yenilgisinden sonra; İsrail hükümeti ve onun savaş bakanları, adeta Lübnan direniş hareketinin kazanımlarını kırmak ve sarsılan "Yenilmesi mümkün olmayan ordu" prestijlerine, yeniden moral depolamak üzere Gazze'yi yakıp yıkmaya başladılar.
Bölgenin en güçlü ordusu olmak yetmiyor. Sahibi olmadığınız topraklar üzerinde 21. yüzyıl bilim çağının en modernize silahlarına bile sahip olsanız, Filistin halkının haklı davası ve inancı karşısında yenilmeye mahkumsunuzdur.
İsrail 22 gün boyunca asker-sivil-çocuk-kadın-ihtiyar demeden, Uluslararası kurumların(BM) şemsiyesi altına sığınan insanlar da dahil olmak üzere binlerce insanı katletti, yaraladı, sakat bıraktı. Çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu katliam tablosu çizilirken; insanlık adeta canlı yayında ABD-İsrail patentli, Büyük Ortadoğu Projesinin bölgemizde nasıl oluşturulamayacağına, Güney Lübnan'da dalgalanan direniş hareketinin zaferle taçlanmış bayrağının, Filistin'de de nasıl dalgalandığına şahit oldu.
Evet işgal topraklarında bir ilk gerçekleşiyor, Filistin halkı direniş hareketinin destan yaratan kazanımlarıyla zafer kazanıyordu. Bütün engelleyici, teslimiyetçi reformist çabalara rağmen; Lübnan deneyimi peşisıra, Filistin'in Gazze bölgesinde de, yenilmez, kırılmaz diye bilinen İsrail ordusu ve destekçileri her türden katliam ve güç kullanımına rağmen sonuç alamıyor, direniş karşısında ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesinin iflası tarihe geçiyordu.
Gazze uzun zamandan beri İsrail'in kuşatması altında, 1.5 milyon insan adeta açlığa, her türden hastalığa ve ölüme mahkum edilmiş durumda. Bu kuşatma sürecine, ABD destekli çelik duvar örücü Mısır gibi gerici Arap yönetimlerinin de ortak olmaları utanç verici bir görüntü aksediyor.
Gerek uluslararası demokrasi güçleri ve sivil toplum örgütleri, gerek 1.5 milyarı aşan nüfusuyla islam alemi ve 300 milyonu aşan nüfusuyla da Arap alemi bu kuşatmayı kırmak için daha duyarlı politikaları hayata geçirmelidirler.
Biz Ortadoğu bölgesinin devrimcileri, Acilciler olarak, şehitler verme pahasına, enternasyonalist inançla Filistin halkının haklı davasının yanında kanımızla canımızla yer aldık, almaya da devam edeceğiz. Bölgemize yönelik yeni emperyalist projelere karşı, demokrasi güçleriyle omuz omuza saflarımızı sıklaştırarak, direnişi yükselteceğiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder