16 Aralık 2009 Çarşamba
FOTOĞRAFLARLA TEHDİT KOMEDİSİ.. ÜSTELİK ACİLCİLERE
Şerif Yılmaz
6 Aralık 2009
Yanı başımda, cephede şehit olan yoldaşlarımın anısına saygıyla eğilirken
Mehmet Yavuz, Hasan Balcıoğlu denilen bir terbiyesize “Ortalık Oğlanı” adını taktı. Tam isabet. Bu yeter de artar. Gerisi teferruat.
Bu ahlaksızın örgütümüz için kullandığı ağza alınmayacak tabirler, bu cemaatin örgüt değerlerimize yaklaşımını da yeterince açık hale getiriyor. Küfür ve ahlaksız tabirler kesilmeden ve inanılmaz ölçekte tekrarlarla yapılıp durmakta. Acilciler tarihlerinde hiçbir zaman böyle bir argüman kullanmadı. Bundan sonra da kullanmayacaklar. Bu çirkin kavramları, dedikoduları, özel yazışma mahremiyetlerini sokaklara dökmek isteyen palavra makinelerinin karşı devrimci özlerini çok iyi biliyoruz. Sonsuz yalan ve kurgularla hangi kaynaktan beslendiklerini de. Birazdan ortak kaynağı da göstereceğiz belgeli olarak.
Biz bu tür ahlaksızlıklarla aynı mahalleden değiliz. Bu bilinmeli. Bir Acilciyi diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri siyasal uğraşısıdır, kimsenin ailesine, anasına, babasını, kardeşlerine, çocuğuna, karısına dil uzatmaz. Erdemlidir, mağdur edilse bile bu erdemden taviz vermez. Herkesin elinde özele dair çok şey olabilir ama bu alan bizim alanımız olmayacaktır. Basit bir örnek, Mit Ajanı İbrahim Yalçın’ın karısını MİT hesabına göz ameliyatı yaptırması olayını, tüm detaylarıyla bilmemize rağmen, bu konuda bir yoldaşın sorduğu soruyu bile dosyadan kaldırdık. Karısına da çağrı yaptık “hayır öyle bir ameliyat olmadım” de, sana inanacak ve özür dileyeceğiz dedik. Bu bir Acilci duruşuydu, Acilci ahlakıydı küçük bir fark… Sorumuz tek kaldı buradan da tekrar sorayım: İbrahim Yalçın, 1 Kongreyi ihbar etmek için MİT’ten 150.000 TL parayı aldın mı almadın mı?
Kendi el yazılı itirafnamende bak ne diyorsun:
“Bir hafta sonraya gün kestik. (28 Ağustos 1986) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler, başarılar vs. diyerek 150 bin TL’da paralarını alarak vedalaştık… Örgüt bittiği zaman, benim işim de bitecek. Artık devlet arkamda olacak hiçbir sıkıntım olmayacak. " ( İbrahim Yalçın İtirafnamesi s:9-10)
Bu kadar yeter de artar.
Herkes izliyor tartışmaları. Şimdi daha ilginç olanı da tarihinde hiçbir zaman yer almadığı bir hareketin “Orta oğlanı” olmaya soyunmuş bir yanlış kişi, ortalık bulansın diye kışkırttıkça kışkırtıyor. Biliyor, bir yıldır sonuç hep sıfır, hep yalan, hep organize işler…
Son yumurta da maalesef fol çıktı. Mihrac Ural yoldaşı bir gazete kupürüyle tehdit ediyor. Vay ki vay… Mihrac Ural’ı bu aptalın devleti, işkencede tahdit ederken sonuç alamadı, zindanda tahdit ederken sonuç alamadı, Mültecilikte tahdit etti sonuç alamadı tuvalet kağıdı bile olmaya değmez bir gazete Kupürüyle “Ortalık oğlanı” tehdit edecek, buna kargalar bile gaga altında güler. Bilmiyor aptal okumamış ahmak, acele etme birazdan öğrenirsin…
“Mihrac Ural’ın Suriye ordusunda bir acilci ile ilgili elimdeki fotoyu yayınlamayacağım” diye buyurmuş zerzüşt (Zerdüşt değil). Breh breh…Ne yaman tehdit.
Hemen söyleyeyim, o fotoğraflardan gazete arşivlerinde bir ton var: hepsini biz yayınladık tam tamına 18 yıl önce. Adam çakma ya nereden bilsin… Acilci değil nereden duysun…
İki ayrı kaynak var fotoğraflar için, üstelik aynı fotoğraflar. Aradaki küçük fark, birisinin kaynağı MİT; burjuva basına üflediği fotoğraflar. Diğer kaynaksa, bu fotoğrafları MİT’i teşhir için yayınlayan örgütümüzün “Cephe yayınları no: 52”dır. Hemen açıklama yapayım.
12 Eylül rejimi, kapalı ödeneklerden dış eylemler yapma dönemi Çatlıların, Mehmet Ağarların dönemi. Yurtdışında mültecilere saldırı dönemi karalama ve şaibe bindirme dönemi. Herkese bir kulp yapıştırma dönemi. Özel harp dairesi ve MİT el ele vermiş gazetelere haber üflüyor.. Devrimciler “terörist” ilan ediliyor, “çocuk katili” yapılıyor, Irak’ta olanlara “Saddam’ın adımları”, Suriye’de olanlara “Hafız’ın adamları” deniyor. Hatta Sayın Öcalan’a “Keban barajını Suriye talimatıyla bombalayacaklardı” diye PKK’yi Muhabartla ilişkilendirme haberleri üfleniyor (Bu gün Ergenekon’la ilişkilendirme çabası gibi), Bazen herkesi Andropov’un adamı yapıyorlar, zaman zaman Ermeni, Kürt Arap diye aşağılamaya çalışıyorlardı. Aynı süreçte doğal olarak da Acilcilerin payına bir şeyler düşecekti; burjuva basın ne güne duruyor ki…
Senaryolar çalışıyor; Genelkurmay Özel Harp Dairesinin kurdurduğu Engin Erkiner’in sitesindeki karalamalar, kimi figüranları değişse de, sürecin tıpa tıp traji komik bir tekrarı. Bu günde koşullar aynı senaryoların sahnelenme dönemidir, bakın demokratik açılım da çöktü, gerginlik başladı. Bu ve benzeri senaryoları daha çokça duyacağız, hazırlıklı olun. Puslu ortamların Ortalık oğlanları hiçte az değildir. Çevrede birçok ortalık oğlanı var…
Gelelim fotoğraflara. Bu fotoğraflar, örgütümüzün arşivinde örgütün basında çıkan fotoğrafları bölümünde bulunmaktadır. Ayrıca örgütümüzün, 1 Mayıs 1991 tarihinde, Parti okulunda Mihrac Ural önderliğinde bağlanan Ortadoğu Konferansı ve konferansa ait gerekçeli kararları ihtiva eden “ORTADOĞU KONFERANSI” adlı Cephe yayınları No:52” olarak yayınlanan kitapta olduğu gibi yüzlerce bu tür fotoğraflar birlikte yer alıyor. İşte belgemiz:
((FOTOĞRAFLAR))
Bu fotoğrafları 15 Mayıs 1991 tarihinde Ortadoğu konferans belgeleriyle birlikte yayınladık ve her birinin altına, o zamanlar bakın neler yazılmış: Malum gerici Tercüman gazetesinin yayınına cevabımız: “ Terörist, Ermeni, Kürt, Türk vb. yüzyılın son çeyreğinde özellikle ülkemizde bitmeyen nakaratın temel noktaları oluyor. Kimi ne zaman ne olarak sıfatlandıracaklarına kendileri karar veriyor. Helalı da haramı da kendine göre ayarlamadır bu. Ama gerçek onlara rağmen sürüyor Halkın çıkarları, halkların dayanışması, ahlaktan yoksu basın için her zaman bir saldırı tahtası olacaktır. Bu haklı olduğumuzun en iyi göstergesi olsa gerek.” (Ag.Broşür. S:113)
Milliyet’in 23 Aralık 1987 tarihli yayını için yazılanlar ise: “ Bazen Ermeni, bazen Kürt, genellikle Arap, çoğu kez Türk diye suçlanan Genel sekreter yoldaş Mihrac Ural, gerçekte yalnız Türkiyelidir. Türkiye Kürdü, Türkü, Arap’ı, Ermeni’siyle belirleniyorsa, yoldaşın da bu uluslardan birine mensup olması kadar doğal bir şey yok. Ama ya hiç sevmediği militarizmin apoletlerini omzuna taşımayane demeli? İşte burada durulur ve yalnızca parmak basılır. O tüm ulusların ve halkların dostu, ama hiçbir militarizmin memuru olmayacaktır.” (Ag.Broşür S:122) Bu son cümle Ortalık oğlanı’na ithaf olunur, 18 yıllık katlarıyla…
18 yıl önce örgüt yayınları arasında kamuoyuna sunduğumuz bu fotoğraflarla bizi tehdit ediyor aptal… Güler misiniz ağlar mısınız…
Alttaki fotoğrafları ise, bizim oğlana kıyak olarak sunuyoruz..
((FOTOĞRAFLAR))
Kıyak olarak Örgüt Arşivinden gönderdiğimiz fotoğraf belgelerinin altında ne yazdığını merak ediyor mu bu oğlan? Aptal şantajcı dinlesin o zaman. Çok şaşıracak, olamaz diyecek. Mihrac Ural, Teslim Töre ve itirafçı Engin Erkiner ortak olarak “Kaçak teröristler Şam’da bakkal dükkanı açmış” (Hürriyet gazetesi 28 Aralık 1982 tarihli nüshası) Bu komik üflemeye, örgütümüz ne cevap vermiş : “ Kim kaçak? Kaçandan daha ne istenir? Bu işte bir çelişki var. Gerçek, genel sekreter yoldaş Mihrac Ural’ın ülkesiyle yakından ilgili olduğudur,kaçtığı değil. Terörizm ise alıştığımız beylik laf atışıdır.” (Ag.Broşür s:99)
Tercüman gazetesinin 25. Nisan 1988 tarihli nüshasındaki “Hain İşbirliği”ne verilen yanıt ise: “İki lider, iki yoldaş, dost ve kardeş. Bu halkların kardeşliğidir. Halkların dayanışmasıdır. Yoldaş Mihrac Ural ve yoldaş Apo kendilerinden hiçbir şey katmadan halkların yakınlığını dile getiriyorlar. Varsa katkıları o da bu yakınlığın sonucudur. Bundan kim korkar, halkın bir arzusu ise bu yakınlaşma, düşmanı kim ola?” (Ag.Broşür s: 105) Evet kim ola dersiniz? Bizim oğlan neredesin ses ver…Bre Ortalık oğlanı Hasan, bu şantajı yapmakta 18 yıl geç kaldın. Seni yanlarında görevlendirenler sonuç alamadı, sana mı kaldı…
Evet işte öyle…Adam, MİT’in medyaya üflediğini referansları temel alıyor, Görevi bu ya… Ben ise örgütümün yayınlarını referans alıyorum, aramızda böylesine küçük bir fark var; o, MİT bilgilerini pazarlıyor, ben ise devrimci duruşumuzu sunuyorum, tüm devrimcileri karalamak isteyenleri teşhir ediyorum, aramızda bu küçük fark var. Evladım daha fazla fark olmasına gerek yok, kırk kez bozduğun yeminine sadık olmayacağını biliyoruz, hep “benim için bu tartışma bitti” deyip dönersin, dön babam dön, dönme ile “Ortalık oğlanı” arasındaki bağı okura bırakıyorum. Örgüt terbiyem daha fazlasına müsaade etmez…
Bilmediğin denizde yüzmek böylesi boğulmalara yol açar Hasan. Sen şimdilik bekle muhatabımız değilsin o kadar küçüksün ki bre Hasan, bizim işimiz seninle değil, sana görev verenlerle. Bir kenarda bekle hele sen, sıra sana ne yazıyla ne de tehditle gelecek…
Gazete haberleri ve fotoğrafıyla yargı oluşturmak kimin işi olduğunu devrimci hareket çok iyi biliyor. Devrimcilere yapılan karalamaların gazetelerde dün gibi, bu gün sayın Öcalan’a yapılanlarla da çok iyi görülüyor.
Arkadaşlar, Özel Harp Dairesi boş durmuyor. Ama Aptallar bilmeden sallayınca böylesine salakça mizansenler oluşuyor… Dün MİT ajanı İbrahim Yalçın, “teknik Operasyon”la gizli fotoğraflarımızı alarak yayınlamış diye ellerini ovuşturuyordu. Aptal işte MİT bu adamın aylığında kesin kesinti yapacak…
Bu salağın yayınladığı fotoğraflar ise, Mihrac Ural’ın, resmi tarih dışında yazılmış en kapsamlı ve akademik araştırma diye, yakın dönem tarihçilerince de onaylanan “7. Ordu ve Hatay davası” broşürünün, belgeler kısmında yer alan fotoğraflardır. Ayrıca, M.Ali Zerka ile çekilen fotoğraf, “Üstadın vefatı –Hatay halkının başı sağ olsun”, 26 Nisan 2006 tarihli THKP-C(Acilciler) MK imzalı bildiriden alınmıştır. Aleni dağıtılan bir bildiriden çalınan resimleri “teknik operasyonla” çalma başarısı olarak yansıtma aptallığı, olsa olsa bu salakların payına düşer.
Artık söz zamanı bitti. Zaman hakem olacak ve göreceğiz… Şimdi şehit yoldaşların haftasıdır. Gerisi teferruat…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder