24 Aralık 2010 Cuma
TÜRKİYE NİN EKSENİ KAYIYOR
Hasip Yiğitoğlu
21 Aralık 2010
Türkiye tarihinin en ciddi rejim tartışmalarını yaşıyor.
Tartışmadan da öte,talepler var.
Toplumsal yaşamamıza hiç alışmadığımız kadar damgasını vurmuş talepler
Talepler bundan böyle temel ve kalıcı gündeme dönüşecek ciddiyettedir.
Bu talepleri gelecek nesillerimizin üzerinde uçuşan umutlara dönüştürmek elimizdedir şimdi.
Dünden oldukça farklı,ucuz siyasi polemiklere dönüştürülecek türden değil talepler.
Sistemin biraz ekmek,biraz para vaadiyle geçiştirilmeyecek kadar zihin taşıyan talepler.
Özgürlük,barış,adalet projeleri olan talepler.
Türkiye insanının ,sistemimi arıyorumun talepleri hayatımıza girmiştir artık,hemde oldukça derin sosyal ve toplumsal etki derinliğindedir.
Bu manada,tarihleriyle yüzleşmemiş toplumların iç ve dış sorunlarının derinliğinin yarattığı paradoks karmaşıklığı sonuçlarının nelere mal olduğunun algısını çok hızlı bir şekilde yakalamamız ve önerilere,projelere karşı tepki alışkınlıklarımızı olumlu anlamda yorumlamamız kaçınılmaz bir hal almıştır.
Eski tepkilerin faturası ortadadır.Ekonomik bedelleri bir tarafa bırakalım,can bedellerimiz çok büyük olmuştur.Toplumsal yaşamımız dinamitlemiş adeta tarumar olmuştur.
Yıllardır yüreklerimizi avuçlayarak iç savaş endişelerinin travmalarıyla yaşıyoruz.Bu korkuların yarattığı toplumsal hezeyanlar bilinçaltımızı,öngörülerimizi zehirlemiştir.
Türkiye yeni ve dönüşü olmayan bir sürecin doğum sancılarıyla kıvranıyor.
Şimdi tabular teker teker yıkılıyor.
Siyasi tarihimiz beklenen bir ilkle karşı karşıyadır.
Bir kaç gün önce Diyarbakır da nerdeyse toplumun her kesiminden temsilcilerinin,nitelik düzeyi yüksek katılımlı Diyarbakır çalıştayında ki tartışmalar göz ardı edilmemelidir.
Her demokratik süreçte olduğu gibi,çalıştayda da her konunun tartışılması doğal karşılanmalıdır.
Önyargıyla talepleri,önerileri ütopik diyerek geçiştirmenin bedellerinin çok ağır olacağı yaşanmışlıklarımızdan bellidir.
Bu anlamda,BDP nin Özerklik önerisini kan davasına dönüştürmeden ,korkmadan,telaşlanmadan demokratik bir olgunlukla,kırıp dökmeden algılamamız belki de bizi toplumsal barışa taşıyacaktır.
Bu sürece demokratik olguluğumuzla yardımcı olmak hepimizin görevidir.
AB ye katılım mücadelesi veren dinamiklere sahip Türkiye nin bu olgunluğu yakalamamış olmasını düşünmek hayal kırıklığına neden olmaz mı ?
Türkiye de,AB,KÜRT ve ALEVİ sorunu en temel sorunlardır.
Demokratik sürecimizin bazı zihinler tarafından kesintiye uğratılması bu sorunların ötelenmesine,ertelenmesine neden olmuştur.Ancak Tarihin diyalektik akışı durmuyor.
Eski alışkanlıkla Meclis başkanının telaş ve heyecan taşıyan tepkisi demokratik olgunluk içermemektedir.Tehlikeli ve provakasyonlara istemeden neden olabilir.
Türkiye nin her sorununu tartışarak çözmesinden daha akılcı yolu yoktur.Onlarca yıldır hamaset yapılarak hiçbir sorunumuzu, ödenen büyük bedellere rağmen çözemedik.
Sorunları hep katlayarak toplumsal yaşamımızı tehlikelere attık.
Hiç olmasa bu kez birbirimizi dinleyelim.
Demokratik akıl kanallarımızı açarak gelecek nesillerimize birlikte, barış içinde yaşamanın kapılarını açalım
21 Aralık 2010
Türkiye tarihinin en ciddi rejim tartışmalarını yaşıyor.
Tartışmadan da öte,talepler var.
Toplumsal yaşamamıza hiç alışmadığımız kadar damgasını vurmuş talepler
Talepler bundan böyle temel ve kalıcı gündeme dönüşecek ciddiyettedir.
Bu talepleri gelecek nesillerimizin üzerinde uçuşan umutlara dönüştürmek elimizdedir şimdi.
Dünden oldukça farklı,ucuz siyasi polemiklere dönüştürülecek türden değil talepler.
Sistemin biraz ekmek,biraz para vaadiyle geçiştirilmeyecek kadar zihin taşıyan talepler.
Özgürlük,barış,adalet projeleri olan talepler.
Türkiye insanının ,sistemimi arıyorumun talepleri hayatımıza girmiştir artık,hemde oldukça derin sosyal ve toplumsal etki derinliğindedir.
Bu manada,tarihleriyle yüzleşmemiş toplumların iç ve dış sorunlarının derinliğinin yarattığı paradoks karmaşıklığı sonuçlarının nelere mal olduğunun algısını çok hızlı bir şekilde yakalamamız ve önerilere,projelere karşı tepki alışkınlıklarımızı olumlu anlamda yorumlamamız kaçınılmaz bir hal almıştır.
Eski tepkilerin faturası ortadadır.Ekonomik bedelleri bir tarafa bırakalım,can bedellerimiz çok büyük olmuştur.Toplumsal yaşamımız dinamitlemiş adeta tarumar olmuştur.
Yıllardır yüreklerimizi avuçlayarak iç savaş endişelerinin travmalarıyla yaşıyoruz.Bu korkuların yarattığı toplumsal hezeyanlar bilinçaltımızı,öngörülerimizi zehirlemiştir.
Türkiye yeni ve dönüşü olmayan bir sürecin doğum sancılarıyla kıvranıyor.
Şimdi tabular teker teker yıkılıyor.
Siyasi tarihimiz beklenen bir ilkle karşı karşıyadır.
Bir kaç gün önce Diyarbakır da nerdeyse toplumun her kesiminden temsilcilerinin,nitelik düzeyi yüksek katılımlı Diyarbakır çalıştayında ki tartışmalar göz ardı edilmemelidir.
Her demokratik süreçte olduğu gibi,çalıştayda da her konunun tartışılması doğal karşılanmalıdır.
Önyargıyla talepleri,önerileri ütopik diyerek geçiştirmenin bedellerinin çok ağır olacağı yaşanmışlıklarımızdan bellidir.
Bu anlamda,BDP nin Özerklik önerisini kan davasına dönüştürmeden ,korkmadan,telaşlanmadan demokratik bir olgunlukla,kırıp dökmeden algılamamız belki de bizi toplumsal barışa taşıyacaktır.
Bu sürece demokratik olguluğumuzla yardımcı olmak hepimizin görevidir.
AB ye katılım mücadelesi veren dinamiklere sahip Türkiye nin bu olgunluğu yakalamamış olmasını düşünmek hayal kırıklığına neden olmaz mı ?
Türkiye de,AB,KÜRT ve ALEVİ sorunu en temel sorunlardır.
Demokratik sürecimizin bazı zihinler tarafından kesintiye uğratılması bu sorunların ötelenmesine,ertelenmesine neden olmuştur.Ancak Tarihin diyalektik akışı durmuyor.
Eski alışkanlıkla Meclis başkanının telaş ve heyecan taşıyan tepkisi demokratik olgunluk içermemektedir.Tehlikeli ve provakasyonlara istemeden neden olabilir.
Türkiye nin her sorununu tartışarak çözmesinden daha akılcı yolu yoktur.Onlarca yıldır hamaset yapılarak hiçbir sorunumuzu, ödenen büyük bedellere rağmen çözemedik.
Sorunları hep katlayarak toplumsal yaşamımızı tehlikelere attık.
Hiç olmasa bu kez birbirimizi dinleyelim.
Demokratik akıl kanallarımızı açarak gelecek nesillerimize birlikte, barış içinde yaşamanın kapılarını açalım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder