3 Aralık 2010 Cuma
ATAK, bir duruştur, siyasal evrim sürecimizin canlı tanığı, tarihe sunulmuş belge yoğunluğudur.
Bedreddin Mahir
25 Kasım 2010
Tarih, belgelerin tarihidir. Bugünü açıklarken dünden bu güne gelişimizi belgelerle ortaya koyma yükümlülüğümüz var. Belge dünü bu güne bağlayan bir tanıktır, canlı bir organizma gibi, bugüne varışın elle tutulur gözle görülür maddi gerçeğini sergiler. Siyasi mücadelede düşüncelerin tarihini yazılı belgeler gün yüzüne vurur, ne kuru gürültüler nede abartmalar var olan gerçeğin kanıtı emeklerin yoğunlaştığı yazımlarda anlam bulur. Örgütsel tarihin bu açıdan dayanacağı en önemli belge, onun düşüncesini yansıtan yayınlarıdır. ATAK dergisi böylesi bir düşün hareketinin tarih içinden çıkıp gelişinin en anlamlı belgesi olarak 100. Sayısıyla okurlarına ulaştı.
ATAK, temsil ettiği düşünce itibariyle 32 yıldır kesilmeden devam eden bir yayın organıdır. Yüzlerce sayı dergi, onlarca broşür, kitap ve on binlerce makalenin adıdır. ATAK Dergisi, yöresel olarak çıkan “TEK YOL DEVRİM” dergisiyle rahme düştü. Bu adımın emekleri, olgunluğunun ilk adımında, 26 Ocak 1978 tarihli ilk sayısıyla Türkiye devrimci hareketinin direnme güçlerinden biri olarak CEPHE adıyla siyasal mücadelenin orta yerine atılarak doğdu. !2 Eylül öncesi dönemde, örgütsel yayın politikasında yapılan atılımla birlikte düşüncelerimizin platformu olmuştur. Siyasal olgunlaşmamızın temel sözcüsü, siyasal görüşlerimizin dile geldiği bir sözcü olarak ülkemizin her alanında var gücümüzle yayınını sürdüren CEPHE, zindanlara düşmemize rağmen yayın hayatını kararlılıkla sürdürmeye çalışmıştır.
12 Eylül gelip çatınca, yayın hayatına devam etme kararlılığından taviz vermemiştir. O günün yoklukları içinde, o günün akıl almaz baskıları altında, parmakla sayılacak devrimci yayın organları içinde yaylın hayatını sürdüren CEPHE, ülke içine sınırlar, vadiler, takibatlar aşılarak ulaştırılmaya çalışılmıştır. Bu bir onurlu çabaydı, bir kararlılık ifadesiydi; hiçbir şey yapmayanlara, hayatlarında tek bir siyasi yazı yazmasını beceremeyenlere inat CEHPE halkımız için çıkartılmıştı; o karanlık dönemde bir merkez yayın organı çıkarmayı bu günün gözüyle yorumlamak sadece abes amaçların işi olabilir. CEPHE en zor koşullarda matbaalarda basılarak yayınını sürdürdü. Binlerce tirajı koruyarak yayınına devam etti. Renkli basım fırsatı olunca da bundan geri kalınmayıp renkli olarak da basıldı. Bu bir irade, bir kararlılık, bir sorumluluk ve hacmi ne olursa olsun bir duruştu. Sayılar değil tutumların dergisi, siyasi yönelimlerin dili olarak CEPHE Kesilmeden yayın hayatına devam etti.
CEPHE, 1. Kongremize giderken, Fransa’da, Almanya’da, Yunanistan’da, Avusturalya’da da özgün adlarla özel yayınlar yaptı. Örgüt arşivi bu dergilerin belgeleriyle doludur. Siyasal bir örgütün yayın çalışmaları, Merkez yayın organı CEPHE yanı sıra, birçok ülkede özgün yayınlarla da politik mesajlarını iletmişti. Koşullar el verdiği ilk kesitte, İstanbul’da ATKA adıyla yayın hayatına atılmaktan geri kalmadı. Kuruş kuruş emeklerle toplanan maddi kaynaklar, resmi kayıtlarla, banka koçanlarıyla ATAK için aktarıldı.
Siyasi mücadelesinin sözcüsü olacak hiçbir yayın faaliyetinden geri durmayan örgütümüz, siyasal gelişimini, yeni tezlerini, dünü bu güne bağlayan algılarını bu sözcülerde dile getirdi. Bu bir şeffaflık politikasıydı, bu bir siyasi mücadelede sorumluluk süreciydi. Bunu becerme kapasitesi olmayanların, tarihi bu günün gözüyle yorumlama aptallıkları, yalan kurgularla örülü senaryo yorumları, hiçbir şey yapamamış olmalarının, her şeyi kirletme çabalarının abesle iştigalidir. Kamburların bu yolla örtülebileceği sanısı, benzer arama çırpınışları, sırat köprüsü sorulara veremedikleri cevapların altında ezilmelerinden başka bir anlama sahip değildir. Biz o gün de bu günde karınca kadarınca da olsa yayınlarımızı tüm gücümüzle çıkarıyoruz, görevimizi doğrularımızın arkasında açıkça durarak yerine getiriyoruz. Her kesin kendi göreviyle meşgul olması bundandır; kirliler kirlerini doğrularda doğrularını sunmaya devam ediyor.
ATAK, 100. Sayısına gelirken bu zorlu süreci alnının akıyla aşarak gelmiştir. 12. Yılına, sesiz sitemsiz bir kararlı güç olarak, emek ve sabrın, kimseden hiçbir katkı istemeden dik duruşun çalışma ürünü olarak sürmüştür.
ATAK, bir duruştur, siyasal evrim sürecimizin canlı tanığı, tarihe sunulmuş belge yoğunluğudur. Bu bayrağı taşıyanlara selam olsun, bu platformda emek veren yazarlara, çizerlere, yardımcılara katkı sahiplerine selam olsun.
ATAK, öncülleri gibi kendiside devam eden demokrasi ve özgürlük mücadelesinin sesidir.
ATAK, bu davanın şehitleri gibi, hiçbir özveriden çekinmeksizin bu sürece katkı sağlama çabasıdır.
ATAK bu iradeyle, bu kavgada halklarımız için hak ettiği yeri almaya devam edecektir.
Bedreddin Mahir
25 Kasım 2010
Tarih, belgelerin tarihidir. Bugünü açıklarken dünden bu güne gelişimizi belgelerle ortaya koyma yükümlülüğümüz var. Belge dünü bu güne bağlayan bir tanıktır, canlı bir organizma gibi, bugüne varışın elle tutulur gözle görülür maddi gerçeğini sergiler. Siyasi mücadelede düşüncelerin tarihini yazılı belgeler gün yüzüne vurur, ne kuru gürültüler nede abartmalar var olan gerçeğin kanıtı emeklerin yoğunlaştığı yazımlarda anlam bulur. Örgütsel tarihin bu açıdan dayanacağı en önemli belge, onun düşüncesini yansıtan yayınlarıdır. ATAK dergisi böylesi bir düşün hareketinin tarih içinden çıkıp gelişinin en anlamlı belgesi olarak 100. Sayısıyla okurlarına ulaştı.
ATAK, temsil ettiği düşünce itibariyle 32 yıldır kesilmeden devam eden bir yayın organıdır. Yüzlerce sayı dergi, onlarca broşür, kitap ve on binlerce makalenin adıdır. ATAK Dergisi, yöresel olarak çıkan “TEK YOL DEVRİM” dergisiyle rahme düştü. Bu adımın emekleri, olgunluğunun ilk adımında, 26 Ocak 1978 tarihli ilk sayısıyla Türkiye devrimci hareketinin direnme güçlerinden biri olarak CEPHE adıyla siyasal mücadelenin orta yerine atılarak doğdu. !2 Eylül öncesi dönemde, örgütsel yayın politikasında yapılan atılımla birlikte düşüncelerimizin platformu olmuştur. Siyasal olgunlaşmamızın temel sözcüsü, siyasal görüşlerimizin dile geldiği bir sözcü olarak ülkemizin her alanında var gücümüzle yayınını sürdüren CEPHE, zindanlara düşmemize rağmen yayın hayatını kararlılıkla sürdürmeye çalışmıştır.
12 Eylül gelip çatınca, yayın hayatına devam etme kararlılığından taviz vermemiştir. O günün yoklukları içinde, o günün akıl almaz baskıları altında, parmakla sayılacak devrimci yayın organları içinde yaylın hayatını sürdüren CEPHE, ülke içine sınırlar, vadiler, takibatlar aşılarak ulaştırılmaya çalışılmıştır. Bu bir onurlu çabaydı, bir kararlılık ifadesiydi; hiçbir şey yapmayanlara, hayatlarında tek bir siyasi yazı yazmasını beceremeyenlere inat CEHPE halkımız için çıkartılmıştı; o karanlık dönemde bir merkez yayın organı çıkarmayı bu günün gözüyle yorumlamak sadece abes amaçların işi olabilir. CEPHE en zor koşullarda matbaalarda basılarak yayınını sürdürdü. Binlerce tirajı koruyarak yayınına devam etti. Renkli basım fırsatı olunca da bundan geri kalınmayıp renkli olarak da basıldı. Bu bir irade, bir kararlılık, bir sorumluluk ve hacmi ne olursa olsun bir duruştu. Sayılar değil tutumların dergisi, siyasi yönelimlerin dili olarak CEPHE Kesilmeden yayın hayatına devam etti.
CEPHE, 1. Kongremize giderken, Fransa’da, Almanya’da, Yunanistan’da, Avusturalya’da da özgün adlarla özel yayınlar yaptı. Örgüt arşivi bu dergilerin belgeleriyle doludur. Siyasal bir örgütün yayın çalışmaları, Merkez yayın organı CEPHE yanı sıra, birçok ülkede özgün yayınlarla da politik mesajlarını iletmişti. Koşullar el verdiği ilk kesitte, İstanbul’da ATKA adıyla yayın hayatına atılmaktan geri kalmadı. Kuruş kuruş emeklerle toplanan maddi kaynaklar, resmi kayıtlarla, banka koçanlarıyla ATAK için aktarıldı.
Siyasi mücadelesinin sözcüsü olacak hiçbir yayın faaliyetinden geri durmayan örgütümüz, siyasal gelişimini, yeni tezlerini, dünü bu güne bağlayan algılarını bu sözcülerde dile getirdi. Bu bir şeffaflık politikasıydı, bu bir siyasi mücadelede sorumluluk süreciydi. Bunu becerme kapasitesi olmayanların, tarihi bu günün gözüyle yorumlama aptallıkları, yalan kurgularla örülü senaryo yorumları, hiçbir şey yapamamış olmalarının, her şeyi kirletme çabalarının abesle iştigalidir. Kamburların bu yolla örtülebileceği sanısı, benzer arama çırpınışları, sırat köprüsü sorulara veremedikleri cevapların altında ezilmelerinden başka bir anlama sahip değildir. Biz o gün de bu günde karınca kadarınca da olsa yayınlarımızı tüm gücümüzle çıkarıyoruz, görevimizi doğrularımızın arkasında açıkça durarak yerine getiriyoruz. Her kesin kendi göreviyle meşgul olması bundandır; kirliler kirlerini doğrularda doğrularını sunmaya devam ediyor.
ATAK, 100. Sayısına gelirken bu zorlu süreci alnının akıyla aşarak gelmiştir. 12. Yılına, sesiz sitemsiz bir kararlı güç olarak, emek ve sabrın, kimseden hiçbir katkı istemeden dik duruşun çalışma ürünü olarak sürmüştür.
ATAK, bir duruştur, siyasal evrim sürecimizin canlı tanığı, tarihe sunulmuş belge yoğunluğudur. Bu bayrağı taşıyanlara selam olsun, bu platformda emek veren yazarlara, çizerlere, yardımcılara katkı sahiplerine selam olsun.
ATAK, öncülleri gibi kendiside devam eden demokrasi ve özgürlük mücadelesinin sesidir.
ATAK, bu davanın şehitleri gibi, hiçbir özveriden çekinmeksizin bu sürece katkı sağlama çabasıdır.
ATAK bu iradeyle, bu kavgada halklarımız için hak ettiği yeri almaya devam edecektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder