8 Aralık 2010 Çarşamba
ÖĞRENCİLER ve DESPOTLAR
Mihrac Ural
7 Aralık 2010
Bu halk direnerek sizi devirecektir. Özgürlük ve demokrasi alanlarını genişleterek geleceği kuracak, sizi ve sisteminizi yadsıyacaktır.
Bin seçim kazansanız da kaybedeceğiniz ilk seçimle birlikte dağılacaksınız.
Bu, sizin alnınıza yazılı bir kaderdir. Bunu yaşayacaksınız, yaptığınız zulmün hesabını böylesi bir tarihi sahnede, böylesi bir dönemecin orta yerinde ödeyeceksiniz.
Devlet erkini ele geçirmenin pervasızlığı, bir bedele sahiptir, bunu ödeyeceksiniz. Halkı aldatarak, dini siyasete alet ederek, ortayla koyduğunuz vehimler, öğrencilerin ayak sesleri altında, dik duran haykırışları altında buharlaşıp gidecektir.
Bu sahtekarlar, hangi demokrasinden söz ediyorlar.
Baskı ve şiddete dayalı kıyımlarımı demokrasi?
Joplarıyla, biber gazlarıyla basit bir hak talebine karşı güvenlik kuvvetleriyle saldırı yapmalarımı?
Ülkenin en duyarlı gücü, geleceği, nabız atışı öğrencilere saldıran sahte demokrasinizle bu ülkede süren anti demokratik rejimin devamından başka bir şey değilsiniz.
Egemenliği sahtekarlık olarak servis eden bu hükümranlık, bu gün öğrencileri de kapsamına alarak dünden bu güne devam eden 12 Eylül rejiminin çirkin senaryolarını sahnelemeye devam ediyor.
Kürt halkına yönelik şiddetin kanlı kıyımı, bombalarıyla sınır ötesi operasyonlarıyla dayattıkları anti-demokrasilerini ortak ülkemizin en ücra köşelerine kadar yaymakla mı demokrasinin geldiğini iddia ediyorlar. Kimi aldatıyorlar, kimi aldattıklarını sanarak bu ülkede hükümran olabileceklerine inanıyorlar. Tanrı adına sığınıp, dini istismar ederek geleneklerin alışkanlık gücünemi, kime?
Daha dün 12 Eylül anayasa referandumunda işkembe-i kubradan atıp duruyorlardı; demokrasi, açılım, haklar diye yerde toz bırakmıyorlardı. Ne oldu…
Olan bir şey yok. Gerçek çehrelerini sergileme güdüleri bir kez daha kendilerini ele verdi. Bunlar demokrasinin karşıtlarıdır hakların, açılımların en büyük engelleridir. Basit bir hak talebi karşısında diz bağları çözülen, sığ algılarıyla her şeyi düşman gören bir refleks içindedirler.
Öğrencilere yönelen bu saldırılar, çıplak çirkinliklerini, dolaysız kimliklerini ortaya sermiştir. Türban sorununda yeri göğü inleten, kadın haklarıyla uzak yakın hiçbir temel talebi dile getirmeden kadınları türbana alet edenlere ses çıkarmayanlar, demokratik talepleri uğruna basit bir basın açıklamasını şiddetle cezalandırmaları, çifte standartlı algılarına önemli bir göndermedir. Türbanın özgür olması genel özgürlükler kapsamanda bir haktır. İnanan, inancının gerekleriyle yaşısın, bu konuda özgürlüğünün parçalı olmayacağını belirtmek demokrasinin ilkesidir. Ancak bunu ikircimliklerle sulandırıp yandaşlara özel bir hak haline getirenler demokrasiden hiç söz etmesinler; türbanlı öğrencilerin özgürlükleri için destek verenlerin türbanlı öğrencilerden bu gün bekledikleri destek bu çevrelerinde demokrasi algısına bir gösterge olacaktır. Aksi, siyasette iptizalin maşası olduklarını göstermiş olacaklar.
Osmanlıdan Cumhuriyete uzanan süreçte demokrasi ortak ülkemizin en önemli sorunu olmuştur. Cumhuriyetteki Osmanlı bunun önünde duran en önemli engeldi. İttihatçı aklın kirli algıları darbecilikle devam eden siyasi tasallutunu özgürlükler karşısında bir ölüm denklemine çevirmiştir.
Bugünkü iktidar bu statülerin mahkumudur ve bu zulüm yöntemi devam ettirme inadında, halka ve onun nabzı olan öğrencilere dayatmaktadır.
Zorbalar,
Halkı aldattığınızı binlerce kez yazdık. Bunu, bu toprakların aydınları cılız seslerine rağmen, bıkıp usanmadan halka aktarmaya çalıştı. Devrimcileri, demokratları, özgürlük talebinin sahipleri gerçekleri her dönemeçte halka gerçekleri anlattılar. Bu sese yeterli olmadı, galebe çalan eskinin devamı oldu. Gericilik farklı tonlarıyla bir kez daha devlet erkini ele geçirerek hüküm sürmeye devam etti; “askeri anayasaya karşı sivil anayasa” aldatmacasıyla halka gidildi, daha çok özgürlük denildi, daha etkin katılım ve açılım denildi, hepsi kocaman bir yalandan ibaretti. İşte sokaklarda öğrencilere reva görülenler bundan daha açık bir kanıt olur mu?...
Zorbasınız,
Üzerine oturduğunuz devlet, on yılların, hatta bin yılın evrimi içinde statüleriyle bir bataklık yaratmıştır. Bu topraklara ne uygarlık getirmiş ne de insanlık., Var olan uygarlıkları kılıç hakkıyla doğramış karanlık dönemler çağını açmış. İnsanlık aydınlanma çağında hak ve özgürlükleriyle ileriye atılırken, tanrıyla vatandaş haklarını birbirinden ayırıp laikleşirken, siz tanrısal haklar adı altında, vekaleti kimden alınmış belli olmayan hükümranlığınız aracıyla kul hakkını yemeye koyuldunuz.
Despotlar,
Bu toprakların evlatları, geleceğin temsilcisi öğrencilerin basit hak taleplerine zulmün çirkin saldırılarıyla karşılık vererek gösterdiğiniz kaba kuvvet gerçekte aczinizin, gerginliğinizin başarısız toplumsal ilişki ahlakınızın bir göstergesi olmuştur. Ortaya koyduğunuz korku refleksleri güçsüz olduğunuzun tanığı ve kanıtıdır.
Kürdistan’ı kışlaya, ülkenin batısını güvenlik güçleri talimhanesine çevirmekle huzur bulacağınızı sanarak yanılıyorsunuz.
Sisteminiz kırılgan, kendinden emin değil. Tek yol olarak şiddeti seçmiş, gözü dönmüş her kesi düşman ilan ediyor, saldırıyorsunuz.
Gizli kapaklı haberleriniz, Wikileaks alanından yayındığında bile yaşadığınız ve hala devam eden tedirginliğiniz medyaya yaptığınız çıkışla, tehdit belli olmuştur. Korkuyorsunuz, katli vacip fetvalara sığınarak rahatlayabileceğinize inanıyorsunuz.
Kürt halkının demokratik ve özgürlük yolundaki yükselişinin önünü kesmek için elinizden gelen her şeyi yaptınız, sınır ötesi operasyonlarla, savaş uçakları ve bombardımanla, ABD-İsrail destekli istihbarat ve teknik yardımlarıyla, kıyım yapıp duruyorsunuz. Kürt halkının ateşkes çağrılarına gösterdiğiniz sinsi tepkilerle bu kanlı oyunu sonuna kadar sürdürmeye ant içmiş hallerinizle diz bağlarınız titremekte.
Kürt halkı kurguladığınız bu kumpaslara teslim olmadı. Demokratik hakları için sürdürdüğü mücadelede geri adım atmadı. Haklı davasının arkasında durdu, haklarını talep etti. Bu kavgada da iflas ettiniz; 500 milyar doları kirli savaş amaçlarınız için su gibi harcadınız.
II. Viyana kuşatmasından bu yana hep mağlupsunuz. Kazandığınız hiçbir başarı yok. Çünkü tarihin ilerlemesine karşısınız; demokrasiden nasibinizi almamış aydınlanmaya sırt çevirerek, inandığınızı iddia ettiğiniz Allaha bile oyun oynamaya kalkışıyorsunuz.
Özgürlük hakları için mücadele edenler sizin bu şiddet kültürünüzü durmadan yenilgiye uğrattılar. Halklara hatta kendi halkınıza bile direnmeden başka bir yol bırakmadınız. Yenildikçe gerileme onursuzluğunu kural haline getirdiniz. Despotluğunuz yerle süründükçe kazanılan hakları bile siz vermiş gibi davranarak zevahiri kurtarma peşinde rezil olmayı hazmediyorsunuz. Bunu da bütünsel yapmadığınız için, ötekileştirme, dışlama çabalarınızla hak sahiplerinin kendi kaderlerini tayin etmede özgün yollarını bulmaya zorladınız; bunu da bölücülük diye lanse ederek çirkin politikalarınızı halkı aldatmak için servis edip durdunuz.
Kılıç hakkıyla sonuç alma çabasındasınız. Kültürünüz bu kadarını bilir.
Bu yol sizin yolunuz, bu yöntem siz yönteminiz. Bunu ülkenin dört bir köşesine farklı olduğunu ima edenlere bile dayatarak ikame etme peşindesiniz.
Haksızlığınız açığa çıkıp yenilgilerle geriledikçe, bu ülkenin onuru, nabzı, aydınlık geleceği öğrencilerin basit hak taleplerine karşı intikam alırcasına saldırmayı bir başarı sandırınız.
Despotlar,
Dönün, polislerinizin jop vuruşlarına bakın, ortaçağ savaşlarına katılmış külhanbeylerin kin vuruşları değil mi?
Bir aletle ölçüm yapın, psikiyatrisler sorgulasın neler çıkacak görün, kin ve intikam dolusunuz.
Tek boyutlu milliyetçi algılarınız her kesi düşman ilan ediyor. Hiçbir semavi dinin kabul etmeyeceği barbarlıkla öğrencilere saldırıyı marifet sayıyor, iliklerinize işlemiş kan kokusunu arıyorsunuz.
Osmanlı kirli aklının iç fütuhat siyasetini, Cumhuriyet içine sokmaya, sivil anayasa diye referandumdan geçirdiğiniz hak ve özgürlüklerin gerçek çehresi olan baskıları sergiliyorsunuz.
Basit bir hak talebini, imha etmek güdüleriyle yok etmeye çalışıyorsunuz. Ortak ülkemizi gerginlikler, kirli savaş ve takibatlar ülkesi yaptınız; yeni şekillendirdiğiniz derin devletin Cemaatle iç içe yürüyen komplolarına karşı gördüğünüz herkesi sindirmek üzere çılgınca kurgular peşindesiniz.
Baştan beri biliyorduk, bunları halkımıza açıkça söyledik söylemeye de devam ediyoruz; Siz, Allah’ı sahtekarca kendi dünyevi çıkarlarına alet eden despotlar, demokrasi diye bir derdiniz yoktur, siyasal tarihinizin hiçbir kesitinde özgürlükler için bir algı sahibi değilsiniz. Önceki iktidarlar size baskı yaptığı sınırlar içinde demokrasiden söz ettiniz iktidara gelince de kirli çehrenizle ortaya çıktınız.
Siz eskiyi, ilkelliği tek boyutluluğu ve bundan kaynaklanan bölücülüğü, ötekileştiriciliği temsil ediyorsunuz.
Demokrasi, sizin genetik kodlarınıza aykırıdır. Tarihin gidişine karşı duruyorsunuz bu yüzden de başarı şansınız asla olmayacaktır. Yalanlarla bu gemiyi daha süremezsiniz.
Bu halk yaptıklarınızı yakından gözlemliyor.
Bu halk sizleri bilinçaltı arşivinde yerli yerine oturtuyor. Yaşama şansınızı bu topraklar üzerinde bu akılla devam ettiremeyeceğinizi görmeniz daha uzun zaman almayacaktır.
Bu ülke kendi aydınlanmasını, kendi demokrasi ve özgürlüğünü kurumlaştırmak istiyor. Bunu başaracak kadarda insanlık ailesinin birikimlerine sahiptir. Bu halk, sizden kesilmiş ümitlerini, demokratik bir cumhuriyette, eşit kurucular olarak özgün örgütlenme ve özgür mücadele kanallarıyla elde edecektir. Kürt halkının haklı girişimi olan ve kendi kaderini tayin yollarından biri olarak ortaya koyduğu demokratik özerklik çabalarına yönelmesi ülkemizin her alanı için geçerli bir çıkış yolu olacaktır.
Kürt halkının bu çabaları, hükmünüz altında yaşayanları nereye kadar baskı, zorbalık, kan ve ateşle kovaladığınızı gösteren önemli gelişmelerdir. Sizinle bir arada yaşamanın tüm ihtimalleri kaybolmuştur. Bu gün Kürt halkının özverili çabalarıyla hepimiz adına bir çıkış yolu olarak ortaya konan demokratik özerklik kapısından, akın akın bu toprakların halkları, emekçileri, aydınları ve öğrencileri geçecektir. Zorbalığınıza karşı özgür iradeleriyle sizden kopacaktır. İlkel ve despot statüleriyle devletiniz elinizde işe yaramaz bir araç haline gelecektir. Bunu siz istiyorsunuz, siz istediniz ve dayatarak ortak yaşamın her verisini katlettiniz.
Öğrenciler, geleceğimiz, gençliğimiz bu baskıya karşı halka dönecek, halkıyla birlikte direnecek ve size geçit vermeyecektir. Bunu anlamanız için bir tek seçim kaybetmeniz yetecektir.
Bu halk direnerek sizi de devirecektir. Geleceği kurarak, özgürlük ve demokrasi alanlarını genişleterek sizi ve sisteminizi yadsıyacaktır.
Bin seçim kazansanız da kaybedeceğiniz ilk seçimle birlikte dağılacaksınız.
Bu, sizin alnınıza yazılı bir kaderdir. Bunu yaşayacaksınız, yaptığınız zulmün hesabını böylesi bir tarihi sahnede, böylesi bir dönemecin orta yerinde ödeyeceksiniz. Öncüllerinizden örnek alınız, dönüp etrafınıza bakınız tarihe gömülen zorbaları hatırlayınız, onlarda kaybettikleri ilk seçimle birlikte yok olup gitmişlerdi.
Devlete erkini ele geçirmenin pervasızlığı, bir bedele sahiptir, bunu ödeyeceksiniz. Halkı aldatarak, dini siyasete alet ederek, ortayla koyduğunuz vehimler, öğrencilerin ayak sesleri altında, dik duran haykırışları altında buharlaşıp gidecektir
Bu ülke öğrencilerine sahip çıkacaktır.
Emekçiler, aydınlar, ilericiler, demokratlar, ezilen inanç toplulukları, ezilen etnik topluluklar, çevreciler, cinsel baskı altında varlıkları yok sayılanlar, bil cümle hak sahipleri, geleceği kurma çabasında olan tüm güçler, bu gidişe dur demek için, despotları ilk seçimde ağır bir yenilgiyle yüz yüze bırakmaya hazırlanalım.
Bu karanlık dayatmaları tarih önünde mahkum etmeye çalışalım. Daha çok demokrasi ve özgürlük için önümüze konan engelleri yıkalım.
7 Aralık 2010
Bu halk direnerek sizi devirecektir. Özgürlük ve demokrasi alanlarını genişleterek geleceği kuracak, sizi ve sisteminizi yadsıyacaktır.
Bin seçim kazansanız da kaybedeceğiniz ilk seçimle birlikte dağılacaksınız.
Bu, sizin alnınıza yazılı bir kaderdir. Bunu yaşayacaksınız, yaptığınız zulmün hesabını böylesi bir tarihi sahnede, böylesi bir dönemecin orta yerinde ödeyeceksiniz.
Devlet erkini ele geçirmenin pervasızlığı, bir bedele sahiptir, bunu ödeyeceksiniz. Halkı aldatarak, dini siyasete alet ederek, ortayla koyduğunuz vehimler, öğrencilerin ayak sesleri altında, dik duran haykırışları altında buharlaşıp gidecektir.
Bu sahtekarlar, hangi demokrasinden söz ediyorlar.
Baskı ve şiddete dayalı kıyımlarımı demokrasi?
Joplarıyla, biber gazlarıyla basit bir hak talebine karşı güvenlik kuvvetleriyle saldırı yapmalarımı?
Ülkenin en duyarlı gücü, geleceği, nabız atışı öğrencilere saldıran sahte demokrasinizle bu ülkede süren anti demokratik rejimin devamından başka bir şey değilsiniz.
Egemenliği sahtekarlık olarak servis eden bu hükümranlık, bu gün öğrencileri de kapsamına alarak dünden bu güne devam eden 12 Eylül rejiminin çirkin senaryolarını sahnelemeye devam ediyor.
Kürt halkına yönelik şiddetin kanlı kıyımı, bombalarıyla sınır ötesi operasyonlarıyla dayattıkları anti-demokrasilerini ortak ülkemizin en ücra köşelerine kadar yaymakla mı demokrasinin geldiğini iddia ediyorlar. Kimi aldatıyorlar, kimi aldattıklarını sanarak bu ülkede hükümran olabileceklerine inanıyorlar. Tanrı adına sığınıp, dini istismar ederek geleneklerin alışkanlık gücünemi, kime?
Daha dün 12 Eylül anayasa referandumunda işkembe-i kubradan atıp duruyorlardı; demokrasi, açılım, haklar diye yerde toz bırakmıyorlardı. Ne oldu…
Olan bir şey yok. Gerçek çehrelerini sergileme güdüleri bir kez daha kendilerini ele verdi. Bunlar demokrasinin karşıtlarıdır hakların, açılımların en büyük engelleridir. Basit bir hak talebi karşısında diz bağları çözülen, sığ algılarıyla her şeyi düşman gören bir refleks içindedirler.
Öğrencilere yönelen bu saldırılar, çıplak çirkinliklerini, dolaysız kimliklerini ortaya sermiştir. Türban sorununda yeri göğü inleten, kadın haklarıyla uzak yakın hiçbir temel talebi dile getirmeden kadınları türbana alet edenlere ses çıkarmayanlar, demokratik talepleri uğruna basit bir basın açıklamasını şiddetle cezalandırmaları, çifte standartlı algılarına önemli bir göndermedir. Türbanın özgür olması genel özgürlükler kapsamanda bir haktır. İnanan, inancının gerekleriyle yaşısın, bu konuda özgürlüğünün parçalı olmayacağını belirtmek demokrasinin ilkesidir. Ancak bunu ikircimliklerle sulandırıp yandaşlara özel bir hak haline getirenler demokrasiden hiç söz etmesinler; türbanlı öğrencilerin özgürlükleri için destek verenlerin türbanlı öğrencilerden bu gün bekledikleri destek bu çevrelerinde demokrasi algısına bir gösterge olacaktır. Aksi, siyasette iptizalin maşası olduklarını göstermiş olacaklar.
Osmanlıdan Cumhuriyete uzanan süreçte demokrasi ortak ülkemizin en önemli sorunu olmuştur. Cumhuriyetteki Osmanlı bunun önünde duran en önemli engeldi. İttihatçı aklın kirli algıları darbecilikle devam eden siyasi tasallutunu özgürlükler karşısında bir ölüm denklemine çevirmiştir.
Bugünkü iktidar bu statülerin mahkumudur ve bu zulüm yöntemi devam ettirme inadında, halka ve onun nabzı olan öğrencilere dayatmaktadır.
Zorbalar,
Halkı aldattığınızı binlerce kez yazdık. Bunu, bu toprakların aydınları cılız seslerine rağmen, bıkıp usanmadan halka aktarmaya çalıştı. Devrimcileri, demokratları, özgürlük talebinin sahipleri gerçekleri her dönemeçte halka gerçekleri anlattılar. Bu sese yeterli olmadı, galebe çalan eskinin devamı oldu. Gericilik farklı tonlarıyla bir kez daha devlet erkini ele geçirerek hüküm sürmeye devam etti; “askeri anayasaya karşı sivil anayasa” aldatmacasıyla halka gidildi, daha çok özgürlük denildi, daha etkin katılım ve açılım denildi, hepsi kocaman bir yalandan ibaretti. İşte sokaklarda öğrencilere reva görülenler bundan daha açık bir kanıt olur mu?...
Zorbasınız,
Üzerine oturduğunuz devlet, on yılların, hatta bin yılın evrimi içinde statüleriyle bir bataklık yaratmıştır. Bu topraklara ne uygarlık getirmiş ne de insanlık., Var olan uygarlıkları kılıç hakkıyla doğramış karanlık dönemler çağını açmış. İnsanlık aydınlanma çağında hak ve özgürlükleriyle ileriye atılırken, tanrıyla vatandaş haklarını birbirinden ayırıp laikleşirken, siz tanrısal haklar adı altında, vekaleti kimden alınmış belli olmayan hükümranlığınız aracıyla kul hakkını yemeye koyuldunuz.
Despotlar,
Bu toprakların evlatları, geleceğin temsilcisi öğrencilerin basit hak taleplerine zulmün çirkin saldırılarıyla karşılık vererek gösterdiğiniz kaba kuvvet gerçekte aczinizin, gerginliğinizin başarısız toplumsal ilişki ahlakınızın bir göstergesi olmuştur. Ortaya koyduğunuz korku refleksleri güçsüz olduğunuzun tanığı ve kanıtıdır.
Kürdistan’ı kışlaya, ülkenin batısını güvenlik güçleri talimhanesine çevirmekle huzur bulacağınızı sanarak yanılıyorsunuz.
Sisteminiz kırılgan, kendinden emin değil. Tek yol olarak şiddeti seçmiş, gözü dönmüş her kesi düşman ilan ediyor, saldırıyorsunuz.
Gizli kapaklı haberleriniz, Wikileaks alanından yayındığında bile yaşadığınız ve hala devam eden tedirginliğiniz medyaya yaptığınız çıkışla, tehdit belli olmuştur. Korkuyorsunuz, katli vacip fetvalara sığınarak rahatlayabileceğinize inanıyorsunuz.
Kürt halkının demokratik ve özgürlük yolundaki yükselişinin önünü kesmek için elinizden gelen her şeyi yaptınız, sınır ötesi operasyonlarla, savaş uçakları ve bombardımanla, ABD-İsrail destekli istihbarat ve teknik yardımlarıyla, kıyım yapıp duruyorsunuz. Kürt halkının ateşkes çağrılarına gösterdiğiniz sinsi tepkilerle bu kanlı oyunu sonuna kadar sürdürmeye ant içmiş hallerinizle diz bağlarınız titremekte.
Kürt halkı kurguladığınız bu kumpaslara teslim olmadı. Demokratik hakları için sürdürdüğü mücadelede geri adım atmadı. Haklı davasının arkasında durdu, haklarını talep etti. Bu kavgada da iflas ettiniz; 500 milyar doları kirli savaş amaçlarınız için su gibi harcadınız.
II. Viyana kuşatmasından bu yana hep mağlupsunuz. Kazandığınız hiçbir başarı yok. Çünkü tarihin ilerlemesine karşısınız; demokrasiden nasibinizi almamış aydınlanmaya sırt çevirerek, inandığınızı iddia ettiğiniz Allaha bile oyun oynamaya kalkışıyorsunuz.
Özgürlük hakları için mücadele edenler sizin bu şiddet kültürünüzü durmadan yenilgiye uğrattılar. Halklara hatta kendi halkınıza bile direnmeden başka bir yol bırakmadınız. Yenildikçe gerileme onursuzluğunu kural haline getirdiniz. Despotluğunuz yerle süründükçe kazanılan hakları bile siz vermiş gibi davranarak zevahiri kurtarma peşinde rezil olmayı hazmediyorsunuz. Bunu da bütünsel yapmadığınız için, ötekileştirme, dışlama çabalarınızla hak sahiplerinin kendi kaderlerini tayin etmede özgün yollarını bulmaya zorladınız; bunu da bölücülük diye lanse ederek çirkin politikalarınızı halkı aldatmak için servis edip durdunuz.
Kılıç hakkıyla sonuç alma çabasındasınız. Kültürünüz bu kadarını bilir.
Bu yol sizin yolunuz, bu yöntem siz yönteminiz. Bunu ülkenin dört bir köşesine farklı olduğunu ima edenlere bile dayatarak ikame etme peşindesiniz.
Haksızlığınız açığa çıkıp yenilgilerle geriledikçe, bu ülkenin onuru, nabzı, aydınlık geleceği öğrencilerin basit hak taleplerine karşı intikam alırcasına saldırmayı bir başarı sandırınız.
Despotlar,
Dönün, polislerinizin jop vuruşlarına bakın, ortaçağ savaşlarına katılmış külhanbeylerin kin vuruşları değil mi?
Bir aletle ölçüm yapın, psikiyatrisler sorgulasın neler çıkacak görün, kin ve intikam dolusunuz.
Tek boyutlu milliyetçi algılarınız her kesi düşman ilan ediyor. Hiçbir semavi dinin kabul etmeyeceği barbarlıkla öğrencilere saldırıyı marifet sayıyor, iliklerinize işlemiş kan kokusunu arıyorsunuz.
Osmanlı kirli aklının iç fütuhat siyasetini, Cumhuriyet içine sokmaya, sivil anayasa diye referandumdan geçirdiğiniz hak ve özgürlüklerin gerçek çehresi olan baskıları sergiliyorsunuz.
Basit bir hak talebini, imha etmek güdüleriyle yok etmeye çalışıyorsunuz. Ortak ülkemizi gerginlikler, kirli savaş ve takibatlar ülkesi yaptınız; yeni şekillendirdiğiniz derin devletin Cemaatle iç içe yürüyen komplolarına karşı gördüğünüz herkesi sindirmek üzere çılgınca kurgular peşindesiniz.
Baştan beri biliyorduk, bunları halkımıza açıkça söyledik söylemeye de devam ediyoruz; Siz, Allah’ı sahtekarca kendi dünyevi çıkarlarına alet eden despotlar, demokrasi diye bir derdiniz yoktur, siyasal tarihinizin hiçbir kesitinde özgürlükler için bir algı sahibi değilsiniz. Önceki iktidarlar size baskı yaptığı sınırlar içinde demokrasiden söz ettiniz iktidara gelince de kirli çehrenizle ortaya çıktınız.
Siz eskiyi, ilkelliği tek boyutluluğu ve bundan kaynaklanan bölücülüğü, ötekileştiriciliği temsil ediyorsunuz.
Demokrasi, sizin genetik kodlarınıza aykırıdır. Tarihin gidişine karşı duruyorsunuz bu yüzden de başarı şansınız asla olmayacaktır. Yalanlarla bu gemiyi daha süremezsiniz.
Bu halk yaptıklarınızı yakından gözlemliyor.
Bu halk sizleri bilinçaltı arşivinde yerli yerine oturtuyor. Yaşama şansınızı bu topraklar üzerinde bu akılla devam ettiremeyeceğinizi görmeniz daha uzun zaman almayacaktır.
Bu ülke kendi aydınlanmasını, kendi demokrasi ve özgürlüğünü kurumlaştırmak istiyor. Bunu başaracak kadarda insanlık ailesinin birikimlerine sahiptir. Bu halk, sizden kesilmiş ümitlerini, demokratik bir cumhuriyette, eşit kurucular olarak özgün örgütlenme ve özgür mücadele kanallarıyla elde edecektir. Kürt halkının haklı girişimi olan ve kendi kaderini tayin yollarından biri olarak ortaya koyduğu demokratik özerklik çabalarına yönelmesi ülkemizin her alanı için geçerli bir çıkış yolu olacaktır.
Kürt halkının bu çabaları, hükmünüz altında yaşayanları nereye kadar baskı, zorbalık, kan ve ateşle kovaladığınızı gösteren önemli gelişmelerdir. Sizinle bir arada yaşamanın tüm ihtimalleri kaybolmuştur. Bu gün Kürt halkının özverili çabalarıyla hepimiz adına bir çıkış yolu olarak ortaya konan demokratik özerklik kapısından, akın akın bu toprakların halkları, emekçileri, aydınları ve öğrencileri geçecektir. Zorbalığınıza karşı özgür iradeleriyle sizden kopacaktır. İlkel ve despot statüleriyle devletiniz elinizde işe yaramaz bir araç haline gelecektir. Bunu siz istiyorsunuz, siz istediniz ve dayatarak ortak yaşamın her verisini katlettiniz.
Öğrenciler, geleceğimiz, gençliğimiz bu baskıya karşı halka dönecek, halkıyla birlikte direnecek ve size geçit vermeyecektir. Bunu anlamanız için bir tek seçim kaybetmeniz yetecektir.
Bu halk direnerek sizi de devirecektir. Geleceği kurarak, özgürlük ve demokrasi alanlarını genişleterek sizi ve sisteminizi yadsıyacaktır.
Bin seçim kazansanız da kaybedeceğiniz ilk seçimle birlikte dağılacaksınız.
Bu, sizin alnınıza yazılı bir kaderdir. Bunu yaşayacaksınız, yaptığınız zulmün hesabını böylesi bir tarihi sahnede, böylesi bir dönemecin orta yerinde ödeyeceksiniz. Öncüllerinizden örnek alınız, dönüp etrafınıza bakınız tarihe gömülen zorbaları hatırlayınız, onlarda kaybettikleri ilk seçimle birlikte yok olup gitmişlerdi.
Devlete erkini ele geçirmenin pervasızlığı, bir bedele sahiptir, bunu ödeyeceksiniz. Halkı aldatarak, dini siyasete alet ederek, ortayla koyduğunuz vehimler, öğrencilerin ayak sesleri altında, dik duran haykırışları altında buharlaşıp gidecektir
Bu ülke öğrencilerine sahip çıkacaktır.
Emekçiler, aydınlar, ilericiler, demokratlar, ezilen inanç toplulukları, ezilen etnik topluluklar, çevreciler, cinsel baskı altında varlıkları yok sayılanlar, bil cümle hak sahipleri, geleceği kurma çabasında olan tüm güçler, bu gidişe dur demek için, despotları ilk seçimde ağır bir yenilgiyle yüz yüze bırakmaya hazırlanalım.
Bu karanlık dayatmaları tarih önünde mahkum etmeye çalışalım. Daha çok demokrasi ve özgürlük için önümüze konan engelleri yıkalım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder