17 Aralık 2010 Cuma
CEPHE HAREKETİ Basın Açıklaması : "19 Aralık Katliamını Kınıyoruz!"
Cephe Hareketi Adına
Mehmet Güzel
19 Aralık 2010
Türkiye’deki rejimin aynalarından birisi de cezaevleri gerçeğidir. Sistemin anti-demokratik niteliği ve uygulamaları en yalın haliyle cezaevlerinde hayata geçirdiği zulüm, tecrit, sindirme ve katliamlar biçiminde kendini ortaya koymuştur. 12 Eylül askeri faşist yönetimin Diyarbakır, Mamak vd. zindanlarda uyguladığı zulüm, tarihin tanıklık ettiği en baskıcı yönetimlere bile rahmet okutmuştur. İşte bu politika 19 Aralık 2000 tarihinde Bayrampaşa cezaevinde işlenen toplu katliamla yeni bir boyut kazanmıştır.
İktidar güçleri cezaevlerine yönelik operasyonlarla F tipi cezaevi sistemini yürürlüğe koyarak bu topraklarda diktikleri zulüm abidelerine bir yenisini daha eklemişlerdir. Bayrampaşa cezaevi kuşatılarak, onurlarını, kişiliklerini ve kimliklerini korumaya çalışan devrimci tutsaklara karşı saldırılar düzenlenmiş, bu saldırılar sonucunda 28 kişi hayatını kaybetmiş, 600′den fazlası sakat kalmıştır. Bu da yetmemiş, olayla ilgili başlatılan soruşturmada deliller ortadan kaldırılarak katliamı gerçekleştirenler aklanmaya çalışılmış, saldırıya uğrayan, katledilen politik tutsaklar suçlu olarak gösterilmeye çalışılmıştır.
Ancak ne saldırıya uğrayan tutsaklar, ne yakınları ne de demokratik güçler Bayrampaşa cezaevini insan mezbahasına çeviren egemenlerin peşini bırakmıştır. 10 yıldır sürdürülen kararlı mücadele neticesinde devlet katliamla ilgi dava açmak zorunda kalmıştır. Kuşkusuz bu önemli gelişmedir ancak katliamın sorumlularıyla hesaplaşma mücadelesi asıl şimdi başlamaktadır. Hukuk ve adalet mücadelesi demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bakımdan derin devletin uygulamalarından biri olan 19 Aralık davası ülkemizde adaletin ve demokrasinin tecellisi bakımından belirleyici olacaktır.
Evrensel hak, hukuk ve adaletin yok sayıldığı, yargı sisteminin egemen siyasal aklın bir parçası olarak muhalifleri bir cezalandırma yöntemi biçiminde uygulandığı ülkemizde toplumsal adalet için mücadele hayati önem taşımaktadır. Adalet, adaletsiz siyasi iradeyle ve bunun bir parçası olan hukuk sistemiyle toplumsal bir hesaplaşmaya gidilebildiği oranda tecelli edecektir.
Bu noktada iktidar güçlerinin on yıllardır halka ve demokratik güçlere karşı izledikleri şiddet politikasının bir devamı olan 19 Aralık kıyımını ve F tipi cezaevlerinde sürdürülen insanlık dışı muameleyi bir kez daha kınarken, AKP iktidarı döneminde artarak devam eden anti-demokratik saldırılara ve adaletsiz uygulamalara karşı hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesini yükseltmek üzere emek ve demokrasi güçlerini birlik ve dayanışmaya çağırıyoruz.
Mehmet Güzel
19 Aralık 2010
Türkiye’deki rejimin aynalarından birisi de cezaevleri gerçeğidir. Sistemin anti-demokratik niteliği ve uygulamaları en yalın haliyle cezaevlerinde hayata geçirdiği zulüm, tecrit, sindirme ve katliamlar biçiminde kendini ortaya koymuştur. 12 Eylül askeri faşist yönetimin Diyarbakır, Mamak vd. zindanlarda uyguladığı zulüm, tarihin tanıklık ettiği en baskıcı yönetimlere bile rahmet okutmuştur. İşte bu politika 19 Aralık 2000 tarihinde Bayrampaşa cezaevinde işlenen toplu katliamla yeni bir boyut kazanmıştır.
İktidar güçleri cezaevlerine yönelik operasyonlarla F tipi cezaevi sistemini yürürlüğe koyarak bu topraklarda diktikleri zulüm abidelerine bir yenisini daha eklemişlerdir. Bayrampaşa cezaevi kuşatılarak, onurlarını, kişiliklerini ve kimliklerini korumaya çalışan devrimci tutsaklara karşı saldırılar düzenlenmiş, bu saldırılar sonucunda 28 kişi hayatını kaybetmiş, 600′den fazlası sakat kalmıştır. Bu da yetmemiş, olayla ilgili başlatılan soruşturmada deliller ortadan kaldırılarak katliamı gerçekleştirenler aklanmaya çalışılmış, saldırıya uğrayan, katledilen politik tutsaklar suçlu olarak gösterilmeye çalışılmıştır.
Ancak ne saldırıya uğrayan tutsaklar, ne yakınları ne de demokratik güçler Bayrampaşa cezaevini insan mezbahasına çeviren egemenlerin peşini bırakmıştır. 10 yıldır sürdürülen kararlı mücadele neticesinde devlet katliamla ilgi dava açmak zorunda kalmıştır. Kuşkusuz bu önemli gelişmedir ancak katliamın sorumlularıyla hesaplaşma mücadelesi asıl şimdi başlamaktadır. Hukuk ve adalet mücadelesi demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bakımdan derin devletin uygulamalarından biri olan 19 Aralık davası ülkemizde adaletin ve demokrasinin tecellisi bakımından belirleyici olacaktır.
Evrensel hak, hukuk ve adaletin yok sayıldığı, yargı sisteminin egemen siyasal aklın bir parçası olarak muhalifleri bir cezalandırma yöntemi biçiminde uygulandığı ülkemizde toplumsal adalet için mücadele hayati önem taşımaktadır. Adalet, adaletsiz siyasi iradeyle ve bunun bir parçası olan hukuk sistemiyle toplumsal bir hesaplaşmaya gidilebildiği oranda tecelli edecektir.
Bu noktada iktidar güçlerinin on yıllardır halka ve demokratik güçlere karşı izledikleri şiddet politikasının bir devamı olan 19 Aralık kıyımını ve F tipi cezaevlerinde sürdürülen insanlık dışı muameleyi bir kez daha kınarken, AKP iktidarı döneminde artarak devam eden anti-demokratik saldırılara ve adaletsiz uygulamalara karşı hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesini yükseltmek üzere emek ve demokrasi güçlerini birlik ve dayanışmaya çağırıyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder