13 Aralık 2010 Pazartesi
HINÇ ALMA HAD BİLDİRME
Hasip Yiğitoğlu
13 Aralık 2010
Dünyanın her ülkesinde sisteme, erke, yürütmenin başındaki siyasi anlayışa yönelik etkinliğe dönüşen her isteğe güvenlik kuvvetlerinin tepkileri, müdahaleleri olmaktadır.
Güvenlik kuvvetlerinin tepkisinin şiddeti, biçimi, niteliği konusunda zamana,ülkeye,siyasi zihinlere göre farklılıklar taşımaktadır.Bu anlamda tepkinin standardı da beklentileri karşılayacak nitelikte oluyor.
Türkiye tarihinde nerdeyse savaş niteliğinde ve büyük izler bırakan güvenlik kuvvetleri tepkilerine toplum olarak tanıklığımız oldu ve olmaya da devam ediyor.
Türkiye ünlüdür ve sabıkalıdır bu konuda.
Ülkemizde uygulanan güvenlik zihniyeti standartçılıktan da öte. Toplumsal muhalefet talepleri hep düşmanca algılanmış, güvenlik küvetlerinin tepkilerinin niteliğide bu sınırlar içinde olmuştur.Düşman yada taraf,yandaş çerçevesinde farklılıklar göstermektedir.
Asayişi,suküneti sağlama tedbirlerinden çok,güvenlik kuvvetlerinin tepkileri müthiş bir hınç ve öfkeye dayanmaktadır.
Adeta hınç alma yada had bildirme amaçlanmaktadır.
Bunun nedeni de kurumsallaşmış zihniyette ve bunu teşvik eden siyasi anlayışlardadır.Bu anlamda siyasi iradeler belirleyici olmaktadır.
Tekrar ediyorum,Ülkemizde toplumsal olayları düşman,faaliyeti yapanları da düşman gören bir siyasi algı kalıbı var.
Bu algının değişmez katagori unsurları hep solcular,emekçiler,Aleviler,Kürtler olmuştur.
Şimdi,siyasi iradeyi temsil eden hükümetin polisin şiddetine karşı bırakın tedbir almayı teşvik edici sövlemleri bu algının kesintisiz devam ettiğinin kanıtı niteliğinde değilmidir ?
Zaten,hükümet,güvenlik konusunda,Hrant Dink cinayeti başta olmak üzere kötü sicil taşımaktadır.
12 eylül zihniyetinin can damarı ve en önemlisi,uysal,biat eden ve apolitik toplum yaratma hedefini,alenen bu hükümetin icraatlarında da tanık olmaktayız.
Açıkçası,gençlerimize yapılan saldırıların temelinde de bu zihin yatmaktadır.
Gençlerimizin özgürleşmesinden korkuyorlar.Zira,Gençlerimizin özgürleşmesi demek gelecek nesillerin yaşam seviyelerinin artması demektir.Barış demektir,hoş görü demektir,sosyal adalet demektir.
Gençleri susturmak toplusal,siyasal mekanizmaları tıkayarak yeni fikirlerin üretilmesini engellemek demektir.
Halbuki, her fikrin,her talebin şiddete ve zora başvurmadan özgürce tartışılması ve her türlü faaliyetinin olması demokrasinin en temel şartlarından biridir.Hatta demokrasinin olmasa olmazıdır.
Peki,kimin sorumluluğundadır bu şartların alt yapısını oluşturmak ?
Devleti yönetenlerin değilmi dir?
Ne varki,tarihte sistemden beslenenlerin sistemi değiştirdiği görülmemiştir.Hatta sisteme daha çok sarılarak nemalarını arttırmanın denklemlerini acımasızca kurgulamaktadırlar.Varsa yoksa oligarşinin çıkar kanallarını beslemektir.
Bu anlamda AKP zihniyeti ile sistem zihniyetinin kesiştiği net olarak ortadadır.Ekonomiden güvenliğe kadar gelmiş geçmiş diğer hükümetlerden farklı olmadığı istatiktik verilerden açıkça anlaşılmaktadır.
İşsizlik ,asgari ücret,sendika,memur,emekli,öğrenci,terör,demokratikleşme politikasında diğerlerinden hangi farklılıkları gözlemlemek mümkün?
Başbakanın ve bazı AKP yöneticilerinin ifadelerinden anlaşıldığı gibi,açıkça ve alenen bu ülke bizim anladığımız gibi bir demokrasiyle yönetilecektir gibi izlenimleri iyi okumalıyız.
Bu anlayış sistemin temel mantığıdır.
Bumantık,işçisini,öğrencisini,milletvekilini,öğretmenini,çocuklarını,etnik ve inanç nedenlerinden dolayı insanını döven mantıktır.
Ve,maalesef bu hükümet döneminde şiddetini arttırarak devam etmektedir
Cumhuriyet sürecimiz boyunca hep aynı sahneler,vurdulu kırdılı sahneler.Oyuncuları değişse de hep aynı film seyrediyoruz.
Toplumunun taleplerine kulak tıkayarak insanlarını olmayacak akıllara sürükleyerek kaos ve karmaşa zihniyetinden nemalanma siyasetinin ülkemize kaybettirdiklerinin dersleri hiç alınmamaktadır.
Bakın,ihanet derecesinde algılanan ve bugün kabul gören Kürt gerçeğinin önceden kabullenilmemesinin faturası apaçık ortada değilmidir ?
AKP yetkililerine akıl vermiş gibi olmayayım,ama,yumurta atan gençlerimizi dövmek yerine onları anlamak,sorunlarını çözmek,gelecekte halkın sizi dövmesini önleyecektir kanaatindeyim.
Hiç unutmayınız.
13 Aralık 2010
Dünyanın her ülkesinde sisteme, erke, yürütmenin başındaki siyasi anlayışa yönelik etkinliğe dönüşen her isteğe güvenlik kuvvetlerinin tepkileri, müdahaleleri olmaktadır.
Güvenlik kuvvetlerinin tepkisinin şiddeti, biçimi, niteliği konusunda zamana,ülkeye,siyasi zihinlere göre farklılıklar taşımaktadır.Bu anlamda tepkinin standardı da beklentileri karşılayacak nitelikte oluyor.
Türkiye tarihinde nerdeyse savaş niteliğinde ve büyük izler bırakan güvenlik kuvvetleri tepkilerine toplum olarak tanıklığımız oldu ve olmaya da devam ediyor.
Türkiye ünlüdür ve sabıkalıdır bu konuda.
Ülkemizde uygulanan güvenlik zihniyeti standartçılıktan da öte. Toplumsal muhalefet talepleri hep düşmanca algılanmış, güvenlik küvetlerinin tepkilerinin niteliğide bu sınırlar içinde olmuştur.Düşman yada taraf,yandaş çerçevesinde farklılıklar göstermektedir.
Asayişi,suküneti sağlama tedbirlerinden çok,güvenlik kuvvetlerinin tepkileri müthiş bir hınç ve öfkeye dayanmaktadır.
Adeta hınç alma yada had bildirme amaçlanmaktadır.
Bunun nedeni de kurumsallaşmış zihniyette ve bunu teşvik eden siyasi anlayışlardadır.Bu anlamda siyasi iradeler belirleyici olmaktadır.
Tekrar ediyorum,Ülkemizde toplumsal olayları düşman,faaliyeti yapanları da düşman gören bir siyasi algı kalıbı var.
Bu algının değişmez katagori unsurları hep solcular,emekçiler,Aleviler,Kürtler olmuştur.
Şimdi,siyasi iradeyi temsil eden hükümetin polisin şiddetine karşı bırakın tedbir almayı teşvik edici sövlemleri bu algının kesintisiz devam ettiğinin kanıtı niteliğinde değilmidir ?
Zaten,hükümet,güvenlik konusunda,Hrant Dink cinayeti başta olmak üzere kötü sicil taşımaktadır.
12 eylül zihniyetinin can damarı ve en önemlisi,uysal,biat eden ve apolitik toplum yaratma hedefini,alenen bu hükümetin icraatlarında da tanık olmaktayız.
Açıkçası,gençlerimize yapılan saldırıların temelinde de bu zihin yatmaktadır.
Gençlerimizin özgürleşmesinden korkuyorlar.Zira,Gençlerimizin özgürleşmesi demek gelecek nesillerin yaşam seviyelerinin artması demektir.Barış demektir,hoş görü demektir,sosyal adalet demektir.
Gençleri susturmak toplusal,siyasal mekanizmaları tıkayarak yeni fikirlerin üretilmesini engellemek demektir.
Halbuki, her fikrin,her talebin şiddete ve zora başvurmadan özgürce tartışılması ve her türlü faaliyetinin olması demokrasinin en temel şartlarından biridir.Hatta demokrasinin olmasa olmazıdır.
Peki,kimin sorumluluğundadır bu şartların alt yapısını oluşturmak ?
Devleti yönetenlerin değilmi dir?
Ne varki,tarihte sistemden beslenenlerin sistemi değiştirdiği görülmemiştir.Hatta sisteme daha çok sarılarak nemalarını arttırmanın denklemlerini acımasızca kurgulamaktadırlar.Varsa yoksa oligarşinin çıkar kanallarını beslemektir.
Bu anlamda AKP zihniyeti ile sistem zihniyetinin kesiştiği net olarak ortadadır.Ekonomiden güvenliğe kadar gelmiş geçmiş diğer hükümetlerden farklı olmadığı istatiktik verilerden açıkça anlaşılmaktadır.
İşsizlik ,asgari ücret,sendika,memur,emekli,öğrenci,terör,demokratikleşme politikasında diğerlerinden hangi farklılıkları gözlemlemek mümkün?
Başbakanın ve bazı AKP yöneticilerinin ifadelerinden anlaşıldığı gibi,açıkça ve alenen bu ülke bizim anladığımız gibi bir demokrasiyle yönetilecektir gibi izlenimleri iyi okumalıyız.
Bu anlayış sistemin temel mantığıdır.
Bumantık,işçisini,öğrencisini,milletvekilini,öğretmenini,çocuklarını,etnik ve inanç nedenlerinden dolayı insanını döven mantıktır.
Ve,maalesef bu hükümet döneminde şiddetini arttırarak devam etmektedir
Cumhuriyet sürecimiz boyunca hep aynı sahneler,vurdulu kırdılı sahneler.Oyuncuları değişse de hep aynı film seyrediyoruz.
Toplumunun taleplerine kulak tıkayarak insanlarını olmayacak akıllara sürükleyerek kaos ve karmaşa zihniyetinden nemalanma siyasetinin ülkemize kaybettirdiklerinin dersleri hiç alınmamaktadır.
Bakın,ihanet derecesinde algılanan ve bugün kabul gören Kürt gerçeğinin önceden kabullenilmemesinin faturası apaçık ortada değilmidir ?
AKP yetkililerine akıl vermiş gibi olmayayım,ama,yumurta atan gençlerimizi dövmek yerine onları anlamak,sorunlarını çözmek,gelecekte halkın sizi dövmesini önleyecektir kanaatindeyim.
Hiç unutmayınız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder