19 Eylül 2010 Pazar
PENSİLVANİA
Mustafa Köse
Mkose1955@hotmail.com
Amerika birleşik devletlerindeki Pensilvania ilgi odağımız haline geldi. Oradan mesajlar geliyor buradan o mesajlara selamlar gönderiliyor. Kocaman adamlar Pensilvaniayı ‘’kod adı’’ şekilli kullanarak bundan karlı çıkmaya çalışıyor. Karalama yapmak, korkutmak istiyorsa da bazıları yine bunu kullanıyor.Bir zamanlar Bülent Ecevit’in övdüğü, bugün başbakanın takdir ettiği Bahçelinin eleştirdiği cemaat lideri en sansasyonel dönemini yaşıyor. Oysa pensilvania’nın çok özel bir tarihi var. Fethullah Gülenden kaynaklı olmayan bir özellik. Ancak çoğu insan bunu bilmiyor. Garip bir gizeme sokulan Fethullah Gülene endeksli dedikodu daha yaygın. Bu günlerde herkes Gülen cemaatiyle ilgilendiğinden ve Gülen pensilvania da yaşadığından pensilvaniayı biliyoruz.
Pensilvania önemini F.Gülenden çok önceden kazanmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinin 4 Temmuz 1776 da pensilanvania da yayınladığı bağımsızlık bildirgesiyle ünlendi. İngiliz Kraliyet İmparatorluğuna karşı ilan edilen bildirge pensilvania da yayınlanmıştır. Bu bildirgeyle 13 koloni bağımsızlığını ilan etmiştir.
2 Temmuz 1776 yılında kongre de kabul gören ve onaylanan, 4 Temmuz da pensilvania da yayınlanan bildirge ye göre bağımsızlığın nedenleri şöyle açıklanmıştır. ‘’İnsanlığı ilgilendiren olayların akışı içinde bir ulus kendini bir başka ulusa bağlayan siyasi bağları koparmak ve doğa yasalarının ve tanrının ona dünya devletleri arasında bağışladığı bağımsız ve eşit yeri almak gereğini duyduğu zaman, insanlığın yargısına duyduğu o yerinde saygı, o ulusu bu ayrılmaya zorlayan nedenleri açıklamakla yükümlü kılar.’’ile başlar.Daha sonraki izahta ; ‘’Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır.Yaratanları tarafından bağışlanmış, belli bazı vazgeçilmez haklara sahiptirler. Yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme hakları da bunların arasındadır. Bu hakları güvence altına almak amacıyla, insanlar kendi aralarında yönetimler kurarlar, bu yönetimler gerçek güçlerini, yönetilenlerin onamasından alırlar. Herhangi bir yönetim biçimi bu hedeflere ulaşmada köstekleyici olmaya başladığında, bu yönetimi değiştirmek ve ya düşürmek, yeni bir yönetim kurmak ve bu yeni yönetimin yetkilerini ve dayandığı temelleri, güvenlik ve mutluluklarını sağlayacağına en çok inandıkları bir biçimde düzenlemek ve kurmak halkın hakkıdır’’der. Son bölümde; ‘’Büyük Biritanya Krallığına karşı her türlü yükümlülükten kurtulmuş olduklarını ve bunun hukuken böyle korunacağını, tanrı inayetine tam bir güvenle, yaşamlarımız, servetlerimiz ve en kutsal varlığımız olan onurumuz üzerine ant içerek’’sonlandırırlar.
Yaklaşık 250 yıl önce yazılmış bu bildirge ibret verici. Özellikle ülkemizde ki kürt sorunu varken bildirgenin önemi daha da artmaktadır. Kürtleri yok sayan, onları muhatap saymadan atılacak damılar çözüm yaratır mı? Muhataplarla konuşulmadan sorunlar çözüm bulur mu? Birlikte yaşayacak insanlar bir araya gelip’’tanrıdan veya genel insanlıktan’’kaynaklı haklarını konuşmayacaklar mı? Bu nasıl adil ve hakkaniyetli bir çözüm olacak! Bu yöntem sadece zaman kaybetmektir. Kanın akmasına göz yummaktan başka işe yaramamaktadır.
Pensilvania nın önemini özgürlük bildirgesiyle hatırlamak daha isabetli olacak.Şu an tam zamanı. F.Gülen’in orada yaşıyor olması iyi bir tesadüf olarak kabul etmek lazım. Bana kalırsa F.Gülen de ülkeye dönüp istiyorsa açık siyaset yapabilmelidir. Değişmiş sivil ve çağdaş bir anayasa şartlarında parti kurup mücadele edebilmelidir. Her vatandaş gibi, refah ve mutluluğu öngören taleplerde bulunabilmelidir.
Yasaklar, baskılar ve gizlilikleri koruyan rejimler demokrasinin önünü tıkamaktadır. Yaşayarak öğrendik ki en büyük tehlikeler buradan gelmektedir.Abartmak, korkutmak ve yalan söylemek için kapalı rejimler tercih edilmektedir. Ülkemiz açısından ‘’statüko’’dediğimiz şey bunu temsil etmektedir.En kıssa bir zamanda bu durumdan çıkmalıyız. Açıklığı, şeffaf ve saydamlığı zorlamalıyız.
Kürtlerin, Alevilerin veya diğer inanç guruplarının ‘’adamiyet’’ haklarını vermekten korkmadan çözüm bulmalıyız. Hak ve adaleti her kes için istemeliyiz. Yaşam biçimimiz ve demokrasimizin niteliği böyle olmalıdır. Bunu yaratmak mümkün. Hatta bunu yaratmak düne göre şimdi daha da olanaklı. Akıl vicdan ve bilişimin imkanları bunu kolaylaştırıyor. Bir ses bir el biraz da cesaret buna yetecek.
Mkose1955@hotmail.com
Amerika birleşik devletlerindeki Pensilvania ilgi odağımız haline geldi. Oradan mesajlar geliyor buradan o mesajlara selamlar gönderiliyor. Kocaman adamlar Pensilvaniayı ‘’kod adı’’ şekilli kullanarak bundan karlı çıkmaya çalışıyor. Karalama yapmak, korkutmak istiyorsa da bazıları yine bunu kullanıyor.Bir zamanlar Bülent Ecevit’in övdüğü, bugün başbakanın takdir ettiği Bahçelinin eleştirdiği cemaat lideri en sansasyonel dönemini yaşıyor. Oysa pensilvania’nın çok özel bir tarihi var. Fethullah Gülenden kaynaklı olmayan bir özellik. Ancak çoğu insan bunu bilmiyor. Garip bir gizeme sokulan Fethullah Gülene endeksli dedikodu daha yaygın. Bu günlerde herkes Gülen cemaatiyle ilgilendiğinden ve Gülen pensilvania da yaşadığından pensilvaniayı biliyoruz.
Pensilvania önemini F.Gülenden çok önceden kazanmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinin 4 Temmuz 1776 da pensilanvania da yayınladığı bağımsızlık bildirgesiyle ünlendi. İngiliz Kraliyet İmparatorluğuna karşı ilan edilen bildirge pensilvania da yayınlanmıştır. Bu bildirgeyle 13 koloni bağımsızlığını ilan etmiştir.
2 Temmuz 1776 yılında kongre de kabul gören ve onaylanan, 4 Temmuz da pensilvania da yayınlanan bildirge ye göre bağımsızlığın nedenleri şöyle açıklanmıştır. ‘’İnsanlığı ilgilendiren olayların akışı içinde bir ulus kendini bir başka ulusa bağlayan siyasi bağları koparmak ve doğa yasalarının ve tanrının ona dünya devletleri arasında bağışladığı bağımsız ve eşit yeri almak gereğini duyduğu zaman, insanlığın yargısına duyduğu o yerinde saygı, o ulusu bu ayrılmaya zorlayan nedenleri açıklamakla yükümlü kılar.’’ile başlar.Daha sonraki izahta ; ‘’Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır.Yaratanları tarafından bağışlanmış, belli bazı vazgeçilmez haklara sahiptirler. Yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme hakları da bunların arasındadır. Bu hakları güvence altına almak amacıyla, insanlar kendi aralarında yönetimler kurarlar, bu yönetimler gerçek güçlerini, yönetilenlerin onamasından alırlar. Herhangi bir yönetim biçimi bu hedeflere ulaşmada köstekleyici olmaya başladığında, bu yönetimi değiştirmek ve ya düşürmek, yeni bir yönetim kurmak ve bu yeni yönetimin yetkilerini ve dayandığı temelleri, güvenlik ve mutluluklarını sağlayacağına en çok inandıkları bir biçimde düzenlemek ve kurmak halkın hakkıdır’’der. Son bölümde; ‘’Büyük Biritanya Krallığına karşı her türlü yükümlülükten kurtulmuş olduklarını ve bunun hukuken böyle korunacağını, tanrı inayetine tam bir güvenle, yaşamlarımız, servetlerimiz ve en kutsal varlığımız olan onurumuz üzerine ant içerek’’sonlandırırlar.
Yaklaşık 250 yıl önce yazılmış bu bildirge ibret verici. Özellikle ülkemizde ki kürt sorunu varken bildirgenin önemi daha da artmaktadır. Kürtleri yok sayan, onları muhatap saymadan atılacak damılar çözüm yaratır mı? Muhataplarla konuşulmadan sorunlar çözüm bulur mu? Birlikte yaşayacak insanlar bir araya gelip’’tanrıdan veya genel insanlıktan’’kaynaklı haklarını konuşmayacaklar mı? Bu nasıl adil ve hakkaniyetli bir çözüm olacak! Bu yöntem sadece zaman kaybetmektir. Kanın akmasına göz yummaktan başka işe yaramamaktadır.
Pensilvania nın önemini özgürlük bildirgesiyle hatırlamak daha isabetli olacak.Şu an tam zamanı. F.Gülen’in orada yaşıyor olması iyi bir tesadüf olarak kabul etmek lazım. Bana kalırsa F.Gülen de ülkeye dönüp istiyorsa açık siyaset yapabilmelidir. Değişmiş sivil ve çağdaş bir anayasa şartlarında parti kurup mücadele edebilmelidir. Her vatandaş gibi, refah ve mutluluğu öngören taleplerde bulunabilmelidir.
Yasaklar, baskılar ve gizlilikleri koruyan rejimler demokrasinin önünü tıkamaktadır. Yaşayarak öğrendik ki en büyük tehlikeler buradan gelmektedir.Abartmak, korkutmak ve yalan söylemek için kapalı rejimler tercih edilmektedir. Ülkemiz açısından ‘’statüko’’dediğimiz şey bunu temsil etmektedir.En kıssa bir zamanda bu durumdan çıkmalıyız. Açıklığı, şeffaf ve saydamlığı zorlamalıyız.
Kürtlerin, Alevilerin veya diğer inanç guruplarının ‘’adamiyet’’ haklarını vermekten korkmadan çözüm bulmalıyız. Hak ve adaleti her kes için istemeliyiz. Yaşam biçimimiz ve demokrasimizin niteliği böyle olmalıdır. Bunu yaratmak mümkün. Hatta bunu yaratmak düne göre şimdi daha da olanaklı. Akıl vicdan ve bilişimin imkanları bunu kolaylaştırıyor. Bir ses bir el biraz da cesaret buna yetecek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder