21 Eylül 2010 Salı
Orman Yangını!
Nurettin Kurtuluş
21 Eylül 2010
Sekiz yıldır orman yangını birçok ağacı tek tek yaktı “Halk Oylaması” sonunda, yangını çıkaranlar güvenoyu aldı ve yangın büyümeye devam ediyor.
“Evet” iktidarı güçlendirdi ve meyvelerini vermeye başladı.
2010 yılı Haziran ayına kadar TCK (Türk Ceza Kanunu) 301’den ve TMY (Terörle Mücadele Yasası) kapsamında açılan davalardan dolayı “fikir-düşünce ve ifade özgürlüğünün” neme nem bir Demokrasi ve Barış açılımı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Son olarak Gazeteci-Yazar Bekir Coşkun’un işine son verilmesi “Korku İmparatorluğunun” baskı ve tehditlerinden mi kaynaklanıyor sorusu kafalarda dolaşıyor?
“Türkiye’de de bir orman yangını var… Bu yangın devam ediyor, bu gidişle de ormandaki yangın gibi herkesi yakacak.”
Düzen ise yangından mal kaçırıyor, o mal tükenene dek yangın devam edecektir…
Daha önce de Gazeteci-Yazar Emin Çölaşan içinde böylesi gelişmeler olmadı mı?
30 Eylül’de mahkeme önüne çıkarılacak olan Devrimci Sanatçı Ferhat Tunç için de senaryolar işlemeye başladı.
“Benden olmayanlar” susturulsun!
“Başkanlık” –“Sultanlık” ya da “Osmanlını Son Padişahı” sistemine geçilirken tüm pürüzler ortadan kaldırılmalı ki O’nların Barış ve Özgürlük açılımı çuvaldan çıksın.
BİA Medya Gözlem Masası’nın 2010 Gözlem Raporu 2010’nun ilk altı ayında “Memleket meselelerini” tartışan 249 sanığın yargılandığı ve susturulmak istendiği, susmazsan su sattırırız “Ulan” demeye getirildiği mi yaşanıyor?
Hapis ve altından kalkılamayacak para cezaları Barış-Özgürlük-Demokrasiden yana olanları susturabilecek mi?
30 Eylül 2010 günü Diyarbakır’da Yargılanacak olan Devrimci Sanatçı Ferhat Tunç suçu 15 Ağustos 2009 tarihinde düzenlenen 1. Eruh-Çirav Doğa ve Kültür Sanat Festivali’nde “25 yıl aradan sonra barış ve kardeşliğe Eruh’tan yeni bir pencere açıyorsunuz. Canınız ve kanınız pahasına başlattığınız bu özgürlük yürüyüşünün barışa evrilmesini sizler kadar ben de coşkuyla karşılıyorum.” demesidir…
28 Temmuz 2010 tarihinde Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmada ise “Barışın yargılandığı, mahkûm edilmeye çalışıldığı, katledildiği yerde, insan türü için güvenli bir toplumsal ilişki yaratmanın mümkünü yoktur...”
Şimdiye dek çok kez yazdım bir kez daha yazıyorum, güneşin zaptına kadar da usanmadan yazacağım.
Nazi Almanya’sında papaz Martin Niemöller’in günlüğünden:
“Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
Niye susuyorsunuz, sıranı mı bekliyorsun?
İmamlara, din adamlarına mı sıra gelsin bekleniyor?
Sıra sana gelince mi yakınacaksın?
İşinden edilen yazarlar-gazeteciler, Barış-Özgürlük ve Demokrasi sevdalılarını susturmak için Amerika’da 1950’li yıllardaki McCarthycilik dönemini, 1930’lu Almanya’daki Nazi dönemini anımsatan operasyonlar, tutuklamalar-cezalandırmalar-uygulamalar karşısında mücadele ve kavga sıramızı beklemeden yapılmalıdır…
Susma, sustukça sıra sana gelecektir.
HERKES YERİNE
21 Eylül 2010
Sekiz yıldır orman yangını birçok ağacı tek tek yaktı “Halk Oylaması” sonunda, yangını çıkaranlar güvenoyu aldı ve yangın büyümeye devam ediyor.
“Evet” iktidarı güçlendirdi ve meyvelerini vermeye başladı.
2010 yılı Haziran ayına kadar TCK (Türk Ceza Kanunu) 301’den ve TMY (Terörle Mücadele Yasası) kapsamında açılan davalardan dolayı “fikir-düşünce ve ifade özgürlüğünün” neme nem bir Demokrasi ve Barış açılımı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Son olarak Gazeteci-Yazar Bekir Coşkun’un işine son verilmesi “Korku İmparatorluğunun” baskı ve tehditlerinden mi kaynaklanıyor sorusu kafalarda dolaşıyor?
“Türkiye’de de bir orman yangını var… Bu yangın devam ediyor, bu gidişle de ormandaki yangın gibi herkesi yakacak.”
Düzen ise yangından mal kaçırıyor, o mal tükenene dek yangın devam edecektir…
Daha önce de Gazeteci-Yazar Emin Çölaşan içinde böylesi gelişmeler olmadı mı?
30 Eylül’de mahkeme önüne çıkarılacak olan Devrimci Sanatçı Ferhat Tunç için de senaryolar işlemeye başladı.
“Benden olmayanlar” susturulsun!
“Başkanlık” –“Sultanlık” ya da “Osmanlını Son Padişahı” sistemine geçilirken tüm pürüzler ortadan kaldırılmalı ki O’nların Barış ve Özgürlük açılımı çuvaldan çıksın.
BİA Medya Gözlem Masası’nın 2010 Gözlem Raporu 2010’nun ilk altı ayında “Memleket meselelerini” tartışan 249 sanığın yargılandığı ve susturulmak istendiği, susmazsan su sattırırız “Ulan” demeye getirildiği mi yaşanıyor?
Hapis ve altından kalkılamayacak para cezaları Barış-Özgürlük-Demokrasiden yana olanları susturabilecek mi?
30 Eylül 2010 günü Diyarbakır’da Yargılanacak olan Devrimci Sanatçı Ferhat Tunç suçu 15 Ağustos 2009 tarihinde düzenlenen 1. Eruh-Çirav Doğa ve Kültür Sanat Festivali’nde “25 yıl aradan sonra barış ve kardeşliğe Eruh’tan yeni bir pencere açıyorsunuz. Canınız ve kanınız pahasına başlattığınız bu özgürlük yürüyüşünün barışa evrilmesini sizler kadar ben de coşkuyla karşılıyorum.” demesidir…
28 Temmuz 2010 tarihinde Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmada ise “Barışın yargılandığı, mahkûm edilmeye çalışıldığı, katledildiği yerde, insan türü için güvenli bir toplumsal ilişki yaratmanın mümkünü yoktur...”
Şimdiye dek çok kez yazdım bir kez daha yazıyorum, güneşin zaptına kadar da usanmadan yazacağım.
Nazi Almanya’sında papaz Martin Niemöller’in günlüğünden:
“Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
Niye susuyorsunuz, sıranı mı bekliyorsun?
İmamlara, din adamlarına mı sıra gelsin bekleniyor?
Sıra sana gelince mi yakınacaksın?
İşinden edilen yazarlar-gazeteciler, Barış-Özgürlük ve Demokrasi sevdalılarını susturmak için Amerika’da 1950’li yıllardaki McCarthycilik dönemini, 1930’lu Almanya’daki Nazi dönemini anımsatan operasyonlar, tutuklamalar-cezalandırmalar-uygulamalar karşısında mücadele ve kavga sıramızı beklemeden yapılmalıdır…
Susma, sustukça sıra sana gelecektir.
HERKES YERİNE
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder