1 Eylül 2010 Çarşamba
189. DOSYA MİT HESABINA YENİ SENARYOLAR
İBRAHİM YALÇIN
MİT HESABINA YENİ SENARYOLAR
Mihrac Ural
1Eylül 2010
1989’da kapsamlı bir dosya yayınladık. İbrahim Yalçın denilen kişiyi tüm yönleriyle teşhir ettik. MİT ajanıydı. Bunu kendi el yazılı itirafıyla ortaya koyduk. İtirazı da yoktu. Örgütümüzün 1. Kongresini ispiyonlamak için gelmişti. Yola çıkarken de,
MİT’ten para almıştı (150. 000 Tl).
Bildiği tüm adresleri, isimleri, telefon numaralarını kurgularıyla birlikte MİT’e sunmuş; önermeler, planlar, alternatif senaryolar bile çizmiş. Bu ölçekte pervasız adam, hayatında siyasetin ‘S’ siyle ilgilenme gereği bile duymadan polise hizmette gözü kara olmuş. Bunu anlamak için 12 sayfalık el yazısı itirafnamesini okumak yeterlidir (bkz. http://acilciler-thkpc.blogspot/ )
Bu satılmış kişi bir para düşkünüdür. İstanbul’da örgüte “Katil Muhbir” Engin Erkiner tarafından alınmıştır. Örgüte katılışı için Yönlendirilen bu kişi ilk eylemde (eylemden 4,5saat sonra) ortağı Engin Erkiner’le örgüte ait her şeyi teslim etmiştir. Bu ikili yönlendirildikleri yerden aldıkları talimat gereği ve kendi önermeleri çerçevesinde Acilciler örgütünün bu darbeyle tamamen tasfiye olacağı kanaatindeydiler; Olayları kendi deyimleriyle “Kronolojik olarak” polise aktardılar; ilk üst komitelerden sonuncusuna, en üst yöneticiden en alt sempatizanına. Her şeyi sundalar (Bkz. 1. DOSYA. İtirafçı Engin Erkiner’in polis ifadesi. http://acilciler-thkpc.blogspot/ )
MİT ajanı İbrahim Yalçın, örgütte gönderdiği raporlarda, örgütü para kalpazanlığına ve gayri meşru ticaretlere yönlendirmek için ısrarlı çabalar içinde olduğuna da tanık olundu. Bunun için İstanbul mafyasıyla bağlantısı olduğunu ifade ederek bu işlerin yürütülmesi talebinde bulunuyordu. Bu önermeleri sürekli ret edilen MİT ajanı, örgütü bir biçimde bir pisliğe bulaştırmak için çırpınıp duruyordu. Ancak başarısız kaldıkça da örgütü doğrudan çökertecek girişimlere hazırlık yapıyordu.
Örgüt yükseliş dönemlerine girdikçe bu kişinin ortalıkta peydahlanması tesadüf değildi. 1979 Aralık darbesinin arifesinde cezaevinden anı bir kararla çıkartılması, yakalanmaların en riskli bölümünde rol oynamasını sağlıyordu.
Örgüt ayakları üzerinde durup geliştikçe, bu ikilinin yollarının kesişmesi de ilginçti. İbrahim Yalçın Acilcilerin peşindeydi. Nerede olursa olsun tek derdi Acil örgütüne nasıl yara açabilir nasıl yıkım yaratılabilir üzerine görevliydi. 1986 yılına gelinince, 1. Kongre çalışmaları yükselince, örgüt her açıdan başarılı adımlarla ilerleyince Bu adam yine sahneye sürülüyordu.
Ahlaksızın para düşkünü olması, MİT için iyi bir elaman portresi oluşturuyordu.
Bu nedenle 1.Kongreyi ihbar etmekle görevlendirildi. Buraya kadar her şey açık ve kendi el yazısıyla bunu itiraf etmek zorunda kaldı. Sorumuz açık olan bu gerçekleri yeniden tekrar etmesi değil. Sorumuz, örgüt tarihi açısından çok daha önemli bir alana ışık tutmak amacındadır.
El yazılı itirafnamesi dikkatlice okunduğunda görülecek olan en bariz çabalarından biri bu ahlaksız adamın MİT’le ilişki tarihini gizleme çabasıdır. El yazısında üç tarih sıralıyor. 20 Ekim 1986, bu tarihte yakalandım diyor. Ancak aynı itirafnamesinde 13-16 Ekim 1986 tarihini, ki bu tarih 20 Ekim öncesi bir tarih, Sarı Vedat’la buluşmak üzeri MİT bilgisi içinde randevu verdiği tarih olarak ifade ediyor. Anlaşılıyor ki, el yazısı itirafnamesinin ilk cümlesi olan 20 Ekim 1986’da yakalandım sözü yalandır.
Burada kalmıyor, 28 Ağustos 1986’da MİT’en 150.000TL alarak Örgüte gittiğini belirtiyor. Bu tarih Suriye’ye ilk geliş tarihidir. Ve MİT bilgisi içinde olduğuna göre, ilişkisi 20 Ekim ve 13-16 Ekim öncesine 28 Ağustos86 ‘nın da öncesine dayanıyor.
İpin ucu burada kesiliyor. Sorumuz gayet basit, verilen tüm tarihler çelişkili. Net tarihi iki kişi bilir, biri ortağı “ Beylerderesi katil muhbiri” Engin Erkiner ikincisi kendisi. Bu tarihi ısrarla soruyoruz cevap vermek yerine yalan kurgu senaryolarının bezdirici tekrarını işlemeye devam ediyorlar. Okurun bu soruları düşünmesini isteyeceğiz…
Bu noktada en önemli sonuçlardan biri 28 Ağustos 1986’de MİT’ten 150.000 Tl alarak, örgüte ilk kez geldiği ve 15 gün kaldığı zaman bu konuları örgüte hiçbir şekilde açmaması. Toplayabileceği tüm bilgileri alarak kongre Arifesinde MİT’le 1. Kongremiz için alternatif senaryolar üretmeye yönelmesidir.
İkinci gelişi ise 20 Ekim 86 sonrası. 1. Kongre bağlanmak üzere olduğu günlerde. Yine bir açıklama olmadan gelişi. Ancak bu kesitte örgütümüz, iki MİT ajanını yakalamış ve sorgulamaktaydı. İbrahim Yalçın bunlarla yüz yüze kaldı. Özellikle aynı MİT kanalından gelen, İstanbul - Adana MİT kanalı ve İbrahim Yalçın’ın “bölüm şefi sorumlum” dediği “UFUK” adlı kişinin yönlendirdiği bir ilişki olması.
İbrahim Yalçın, 28 Ağustos 1986 öncesi MİT ilişkisini ısrarla gizliyor. Bundan ödü –patlıyor. Bunun için bu soruya cevap vermemek için çırpınıyor. Ortağı “Katil muhbir” Engin Erkiner’de susuyor. Boynunda kılıç gibi duran itirafçılık ve “katil muhbirlik” üzerine yeni vebal almaktan kaçınıyor. Ancak bu soru cevabını bulacaktır. Bu cevap örgütümüz tarihinde sızma olanların da gerçek yüzünü ortaya koyacaktır.
SON HABERLER VE MİT AJANI BİRAHİM YALÇIN
Örgütümüz, referandumda BOYKOT kararı aldı. AKP gerici yönetimini karşı özellikle etkin olduğu alanlarda geliştirdiği çabalarla BOYKOT tutumumuzun etkisi belirmeye başladı. AKP’ye karşı aldığımız bu tutum, devletin ve derin devletin kuklalarıyla üzerimize senaryolar oluşturmasına önemli bir etken oldu.
Demokratik mücadelemizi kirletmek için, tüm gerici yönetimlerin, derin devlet provokasyonlarıyla Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta sahneledikleri Alevi-Sünni çatışmalarını ve Alevi kıyımını Hatay’da da sahneleme istemeler yeni değildi. Ancak bunu hiçbir zaman başaramamışlardı. Bundan sonra da başarmaları mümkün değildi.
Hatay farklılıklarını toplumsal ilişki sürecinde hazmetmiş bir başkenttir. Bu oyuna hiçbir zaman gelmeyecektir. Ancak devlet, özel Harp Dairesi ve kuklaları aracılığıyla bu senaryoları üretmekte ve yapacakları kirli eylemleri, başkalarının sırtına yıkmak için hazırlık içinde olduğu görülmektedir.
Bu oyunun tek nedeni, Hatay Dörtyol’da Türk-Kürt çatışmasıyla oynadıkları oyunu, Antakya’da tekrar etmektir. Bunu ihtiyaçları var, çünkü referandumda AKP ve Hataylı Adalet Bakanı ağır bir yenilgi alacaktır.
Hatay geçmişte de bu günde Alevilerin-Sünnilerin ve tüm farklılıklarının barış içinde yaşadığı bir kent. Bu barışı, Acilciler örgütü en iyi temsil edendir. Saflarımızda Alevi, Sünni, Arap, Kürt, Türk Hıristiyan olan insanların omuz omuza gericiliğe karşı mücadelelerin katkısıyla da yürürlükteydi. Bu mozaik dokuyu kimse bozamamıştır, bundan sonra da bozma şansı olmayacaktır. Bu açıdan devletin ve kuklalarının çabası boşunadır.
http://www.haberler.com/emniyetten-korkutan-yazi-2217010-haberi/ bu linkte yer alan haberde de açıkça ortaya konan saçmalık, İbrahim Yalçın senaryolarını kelime kelime yansıtan bir akıl zorlamasıdır. “Hatay Dörtyol'da planlanan Türk Kürt çatışması polisin provakatörleri kısa sürede yakalamasıyla önlenmişti. Aynı bölgede bu de da Alevi-Suni çatışması planlandığı öne sürülüyor. Alevi Sunni çatışması için de Hatay merkezli Acilciler olarak adlandırılan yasadışı THKP-C örgütünün eylem arayışı içinde olduğu ifade edildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan gizli rapora göre, Anayasa referandumu öncesinde Acilciler örgütü bu bölgede kaos ortamı oluşturmak amacıyla Aleviler’in önde gelenlerine suikast yapmayı hedefliyor.”
Bu saçmalık, Alevilerin tek vücut AKP’ye karşı, BOYKOT ya da HAYIR tutumu almalarıyla ilgilidir. Hatay’da ağır bir hezimet alacak olan AKP gericiliği, çaresiz böylesi provokatif haberlere sarılmaktadır.
MİT’in servis etmekte olduğu haberlerin ifade tarzlarına baktığımızda (Bugün ve zaman gazetesi), özellikle Öcalan’ın konu edilmesi, şahsi olarak Öcalan’a ilişkin kullandığım “Dostum”, “Başkan”, “Kadim dostum”, tabirlerinin işlenmesi dikkat çekicidir.
MİT ajanı İbrahim Yalçın görevine devam ediyor. Bu artık hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir gerçektir. Yakın dönemde Avrupa Başkentlerinden birinde MİT yetkilisi biriyle İbrahim Yalçın’ın buluştuğuna dair elimize geçen bir bilgi tam bu olaylarla kesişme halindedir.
3 yıldır özel harp dairesi kuklaları olarak şahsıma ve örgütsel değerlerimize karalama, şaibe kirlilik saçarak saldıranların, polis organizesi bu ikili, itirafçı Engin Erkiner ve MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın olması dikkat çekicidir.
Devleti arkalarına alarak yaratmak istedikleri yalan senaryolar, 3 yıldır süren ve kendileri açısından utanç verici bir iflasla sonuçlanan tartışmaların son halkasında nerelere kadar uzandıklarını göstermektedir.
Okurun bilgisine.
MİT HESABINA YENİ SENARYOLAR
Mihrac Ural
1Eylül 2010
1989’da kapsamlı bir dosya yayınladık. İbrahim Yalçın denilen kişiyi tüm yönleriyle teşhir ettik. MİT ajanıydı. Bunu kendi el yazılı itirafıyla ortaya koyduk. İtirazı da yoktu. Örgütümüzün 1. Kongresini ispiyonlamak için gelmişti. Yola çıkarken de,
MİT’ten para almıştı (150. 000 Tl).
Bildiği tüm adresleri, isimleri, telefon numaralarını kurgularıyla birlikte MİT’e sunmuş; önermeler, planlar, alternatif senaryolar bile çizmiş. Bu ölçekte pervasız adam, hayatında siyasetin ‘S’ siyle ilgilenme gereği bile duymadan polise hizmette gözü kara olmuş. Bunu anlamak için 12 sayfalık el yazısı itirafnamesini okumak yeterlidir (bkz. http://acilciler-thkpc.blogspot/ )
Bu satılmış kişi bir para düşkünüdür. İstanbul’da örgüte “Katil Muhbir” Engin Erkiner tarafından alınmıştır. Örgüte katılışı için Yönlendirilen bu kişi ilk eylemde (eylemden 4,5saat sonra) ortağı Engin Erkiner’le örgüte ait her şeyi teslim etmiştir. Bu ikili yönlendirildikleri yerden aldıkları talimat gereği ve kendi önermeleri çerçevesinde Acilciler örgütünün bu darbeyle tamamen tasfiye olacağı kanaatindeydiler; Olayları kendi deyimleriyle “Kronolojik olarak” polise aktardılar; ilk üst komitelerden sonuncusuna, en üst yöneticiden en alt sempatizanına. Her şeyi sundalar (Bkz. 1. DOSYA. İtirafçı Engin Erkiner’in polis ifadesi. http://acilciler-thkpc.blogspot/ )
MİT ajanı İbrahim Yalçın, örgütte gönderdiği raporlarda, örgütü para kalpazanlığına ve gayri meşru ticaretlere yönlendirmek için ısrarlı çabalar içinde olduğuna da tanık olundu. Bunun için İstanbul mafyasıyla bağlantısı olduğunu ifade ederek bu işlerin yürütülmesi talebinde bulunuyordu. Bu önermeleri sürekli ret edilen MİT ajanı, örgütü bir biçimde bir pisliğe bulaştırmak için çırpınıp duruyordu. Ancak başarısız kaldıkça da örgütü doğrudan çökertecek girişimlere hazırlık yapıyordu.
Örgüt yükseliş dönemlerine girdikçe bu kişinin ortalıkta peydahlanması tesadüf değildi. 1979 Aralık darbesinin arifesinde cezaevinden anı bir kararla çıkartılması, yakalanmaların en riskli bölümünde rol oynamasını sağlıyordu.
Örgüt ayakları üzerinde durup geliştikçe, bu ikilinin yollarının kesişmesi de ilginçti. İbrahim Yalçın Acilcilerin peşindeydi. Nerede olursa olsun tek derdi Acil örgütüne nasıl yara açabilir nasıl yıkım yaratılabilir üzerine görevliydi. 1986 yılına gelinince, 1. Kongre çalışmaları yükselince, örgüt her açıdan başarılı adımlarla ilerleyince Bu adam yine sahneye sürülüyordu.
Ahlaksızın para düşkünü olması, MİT için iyi bir elaman portresi oluşturuyordu.
Bu nedenle 1.Kongreyi ihbar etmekle görevlendirildi. Buraya kadar her şey açık ve kendi el yazısıyla bunu itiraf etmek zorunda kaldı. Sorumuz açık olan bu gerçekleri yeniden tekrar etmesi değil. Sorumuz, örgüt tarihi açısından çok daha önemli bir alana ışık tutmak amacındadır.
El yazılı itirafnamesi dikkatlice okunduğunda görülecek olan en bariz çabalarından biri bu ahlaksız adamın MİT’le ilişki tarihini gizleme çabasıdır. El yazısında üç tarih sıralıyor. 20 Ekim 1986, bu tarihte yakalandım diyor. Ancak aynı itirafnamesinde 13-16 Ekim 1986 tarihini, ki bu tarih 20 Ekim öncesi bir tarih, Sarı Vedat’la buluşmak üzeri MİT bilgisi içinde randevu verdiği tarih olarak ifade ediyor. Anlaşılıyor ki, el yazısı itirafnamesinin ilk cümlesi olan 20 Ekim 1986’da yakalandım sözü yalandır.
Burada kalmıyor, 28 Ağustos 1986’da MİT’en 150.000TL alarak Örgüte gittiğini belirtiyor. Bu tarih Suriye’ye ilk geliş tarihidir. Ve MİT bilgisi içinde olduğuna göre, ilişkisi 20 Ekim ve 13-16 Ekim öncesine 28 Ağustos86 ‘nın da öncesine dayanıyor.
İpin ucu burada kesiliyor. Sorumuz gayet basit, verilen tüm tarihler çelişkili. Net tarihi iki kişi bilir, biri ortağı “ Beylerderesi katil muhbiri” Engin Erkiner ikincisi kendisi. Bu tarihi ısrarla soruyoruz cevap vermek yerine yalan kurgu senaryolarının bezdirici tekrarını işlemeye devam ediyorlar. Okurun bu soruları düşünmesini isteyeceğiz…
Bu noktada en önemli sonuçlardan biri 28 Ağustos 1986’de MİT’ten 150.000 Tl alarak, örgüte ilk kez geldiği ve 15 gün kaldığı zaman bu konuları örgüte hiçbir şekilde açmaması. Toplayabileceği tüm bilgileri alarak kongre Arifesinde MİT’le 1. Kongremiz için alternatif senaryolar üretmeye yönelmesidir.
İkinci gelişi ise 20 Ekim 86 sonrası. 1. Kongre bağlanmak üzere olduğu günlerde. Yine bir açıklama olmadan gelişi. Ancak bu kesitte örgütümüz, iki MİT ajanını yakalamış ve sorgulamaktaydı. İbrahim Yalçın bunlarla yüz yüze kaldı. Özellikle aynı MİT kanalından gelen, İstanbul - Adana MİT kanalı ve İbrahim Yalçın’ın “bölüm şefi sorumlum” dediği “UFUK” adlı kişinin yönlendirdiği bir ilişki olması.
İbrahim Yalçın, 28 Ağustos 1986 öncesi MİT ilişkisini ısrarla gizliyor. Bundan ödü –patlıyor. Bunun için bu soruya cevap vermemek için çırpınıyor. Ortağı “Katil muhbir” Engin Erkiner’de susuyor. Boynunda kılıç gibi duran itirafçılık ve “katil muhbirlik” üzerine yeni vebal almaktan kaçınıyor. Ancak bu soru cevabını bulacaktır. Bu cevap örgütümüz tarihinde sızma olanların da gerçek yüzünü ortaya koyacaktır.
SON HABERLER VE MİT AJANI BİRAHİM YALÇIN
Örgütümüz, referandumda BOYKOT kararı aldı. AKP gerici yönetimini karşı özellikle etkin olduğu alanlarda geliştirdiği çabalarla BOYKOT tutumumuzun etkisi belirmeye başladı. AKP’ye karşı aldığımız bu tutum, devletin ve derin devletin kuklalarıyla üzerimize senaryolar oluşturmasına önemli bir etken oldu.
Demokratik mücadelemizi kirletmek için, tüm gerici yönetimlerin, derin devlet provokasyonlarıyla Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta sahneledikleri Alevi-Sünni çatışmalarını ve Alevi kıyımını Hatay’da da sahneleme istemeler yeni değildi. Ancak bunu hiçbir zaman başaramamışlardı. Bundan sonra da başarmaları mümkün değildi.
Hatay farklılıklarını toplumsal ilişki sürecinde hazmetmiş bir başkenttir. Bu oyuna hiçbir zaman gelmeyecektir. Ancak devlet, özel Harp Dairesi ve kuklaları aracılığıyla bu senaryoları üretmekte ve yapacakları kirli eylemleri, başkalarının sırtına yıkmak için hazırlık içinde olduğu görülmektedir.
Bu oyunun tek nedeni, Hatay Dörtyol’da Türk-Kürt çatışmasıyla oynadıkları oyunu, Antakya’da tekrar etmektir. Bunu ihtiyaçları var, çünkü referandumda AKP ve Hataylı Adalet Bakanı ağır bir yenilgi alacaktır.
Hatay geçmişte de bu günde Alevilerin-Sünnilerin ve tüm farklılıklarının barış içinde yaşadığı bir kent. Bu barışı, Acilciler örgütü en iyi temsil edendir. Saflarımızda Alevi, Sünni, Arap, Kürt, Türk Hıristiyan olan insanların omuz omuza gericiliğe karşı mücadelelerin katkısıyla da yürürlükteydi. Bu mozaik dokuyu kimse bozamamıştır, bundan sonra da bozma şansı olmayacaktır. Bu açıdan devletin ve kuklalarının çabası boşunadır.
http://www.haberler.com/emniyetten-korkutan-yazi-2217010-haberi/ bu linkte yer alan haberde de açıkça ortaya konan saçmalık, İbrahim Yalçın senaryolarını kelime kelime yansıtan bir akıl zorlamasıdır. “Hatay Dörtyol'da planlanan Türk Kürt çatışması polisin provakatörleri kısa sürede yakalamasıyla önlenmişti. Aynı bölgede bu de da Alevi-Suni çatışması planlandığı öne sürülüyor. Alevi Sunni çatışması için de Hatay merkezli Acilciler olarak adlandırılan yasadışı THKP-C örgütünün eylem arayışı içinde olduğu ifade edildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan gizli rapora göre, Anayasa referandumu öncesinde Acilciler örgütü bu bölgede kaos ortamı oluşturmak amacıyla Aleviler’in önde gelenlerine suikast yapmayı hedefliyor.”
Bu saçmalık, Alevilerin tek vücut AKP’ye karşı, BOYKOT ya da HAYIR tutumu almalarıyla ilgilidir. Hatay’da ağır bir hezimet alacak olan AKP gericiliği, çaresiz böylesi provokatif haberlere sarılmaktadır.
MİT’in servis etmekte olduğu haberlerin ifade tarzlarına baktığımızda (Bugün ve zaman gazetesi), özellikle Öcalan’ın konu edilmesi, şahsi olarak Öcalan’a ilişkin kullandığım “Dostum”, “Başkan”, “Kadim dostum”, tabirlerinin işlenmesi dikkat çekicidir.
MİT ajanı İbrahim Yalçın görevine devam ediyor. Bu artık hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir gerçektir. Yakın dönemde Avrupa Başkentlerinden birinde MİT yetkilisi biriyle İbrahim Yalçın’ın buluştuğuna dair elimize geçen bir bilgi tam bu olaylarla kesişme halindedir.
3 yıldır özel harp dairesi kuklaları olarak şahsıma ve örgütsel değerlerimize karalama, şaibe kirlilik saçarak saldıranların, polis organizesi bu ikili, itirafçı Engin Erkiner ve MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın olması dikkat çekicidir.
Devleti arkalarına alarak yaratmak istedikleri yalan senaryolar, 3 yıldır süren ve kendileri açısından utanç verici bir iflasla sonuçlanan tartışmaların son halkasında nerelere kadar uzandıklarını göstermektedir.
Okurun bilgisine.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder