26 Eylül 2010 Pazar
HER ŞEY ÇOK HIZLI GELİŞİYOR
Mustafa Köse
Mkose1955@hotmail.com
Referandumdan sonra olumlu gelişmeler bekliyordum. Ancak bu kadar kıssa bir zamanda olacağını düşünmemiştim. Gelişmeler şaşırtacak bir hızla ilerledi. Geçmişte olmuş ve üstü örtülmüş veya birilerin üzerine atılmış o kadar vaka bir anda karşımıza çıkmaya başladı ki herkesi şaşırttı. Referandum da ‘’yetmez ama evet’’in meyveleri bu aşamada sürpriz oldu. Daha önce söylenen ve öngörülen, referandumun kazanımları statiko da bir gedik bir adım olacağı şeklindeydi. Ancak böyle gelişmiyor. Belki henüz çok erken ama süreç sistemde kocaman bir delik açmış ve koşar adım hesaplaşmaya doğru gidiyor. Bu durumu önemsemek ve hızın önünü kesecek kışkırtmalara müsaade etmemek gerekiyor.
Toplumsal olaylardaki gelişmeler bazen doğal afetlere benzer. Yapılması gerekenler zamanında yapılmaz, olması gerekenlere izin verilmeyince bomba halini alıyor. Görmezlikten geldiğiniz üstünü örttüğünüzü sandığınız sorunlarla birden karşılaşıyorsunuz. Gerçeklerle beklemediğiniz biranda yüzleşirsiniz. Bizdeki durum biraz buna benzeyecek. Bunun böyle olması hayrımızadır. Hatta böyle olsun diye çabalamak lazım. Başta iktidarın, sivil toplum örgütlerinin, aydınların, demokrat veya sol’cuyum diyenlerin, kürt’lerin, Alevilerin ve diğer inanç guruplarının gayreti çok önemli. Dolayısıyla dik durma ve cesur davranma zamanıdır.
Yıllarca söylenen ve önümüzü tıkayan büyük felaketlere neden olan, paramıza ve canımıza bedel olmuş kürt meselemiz nihayet kulvarına giriyor. Kürtleri var sayan, bir arada ve barış içinde yaşamak için ve Kürtleri temsilen bütün kesimleri dikkate alan çözüm arayışına giriliyor. Başta Abdullah Öcalan ile Barış ve Demokrasi Partisi yetkilileriyle görüşmeye başlamak çözüm açısından çok önemli. Bu güne kadar eksik bırakılmış bu yan tamamlanmış oluyor. Devletin bütün kurumları ve birlikte ilk defa kürt meselesini çözme isteği hissediliyor. Yakalanan bu fırsat kaçırılmamalı. Provokasyon’lara izin verilmemelidir.
Yakın tarihimizin kirli olayları ve faillerinden hesap sorma arzusu güçlendi. Daha önce tahmin edilen ancak bir türlü açığa çıkmayan olayların arkasındaki gizli sebepler berraklaşıyor. Vesayet rejiminin koruma zırhına bürünenler ahlak ve akıl dışı iş yapanlar paniklemiş durumda. Acımasız projeleri gerçekleştirenler az gayretle açığa çıkacaktır. Başta faili meçhuller suçsuz insanlar neden öldürüldü sorgulanacaktır. Toplu katliamlar etnik çatışmalar neden oldu anlaşılacak. Failleri ibret verecek şekilde tanıyacağız. Ayrıca neden bu kadar yoksul kaldık. Neden geri kaldık. Neden bu kadar askeri müdahale oldu ve askeri faşist darbeleri yaşadık bileceğiz. Şaşırmadan gözümüzü kırpmadan suçluların üzerine gitmeliyiz. Karanlıkta en küçük bir iz bırakmamalıyız.
Turgut Özal’a yapılan suikast ve Özal’ın ani ölüm üzerindeki şaibe. Jandarma genel komutanın ve Kürt meselesinde çözümden yana tutumu bilinen Org. Eşref Bitlis’in karışık uçak kazası. 12 Eylül Darbesini yapanlardan hesap sorulma isteği. 30 yıl aradan sonra darbeci havacı komutan Tahsin Şahinkaya Tv.’ye çıkıp servetiyle ilgili günah çıkartması. Karanlık general diye anılan Sabri Yirmibeşoğlu’nun işlediği iddia edilen suçlamalarda savunmaya girmesi. Bu arada yeni bir Anayasa yapma tartışmaları ve hazırlıkları gündeme gelmesi tesadüf değil. Birikmiş sorunların kapıyı zorlamasıdır. Vicdanları rahatsız eden ve açıklanmaya muhtaç olan vakaların nesnel baskısıdır. Toplumda infial yaratmış, kronik hal almış sorunlara tepkidir. Toplumda oluşan doğal afettir. Dün bunların cevapları alınmazdı. Ama bu gün bunların hesabı sorulabilir. Yukarıda değindiğim gibi, aslında bunların cevapları doğruya yakın biliniyordu. Lakin hesap sorma şartları elverişli değildi.
Konjonktür ve toplumsal psikoloji hazır değildi. Ancak şimdi şartlar değişti. İnsanların kendine güveni arttı. Bir taraftan geçmişle hesaplaşırken diğer taraftan çağdaş bir demokrasiyi ikame etme olanağı var. İyimserliğimizi korumak ve ipin ucunu bırakmamak gerekiyor. Yakın tarihimizle yüzleşme ile çağdaş demokrasiyi yaratma iç içe gelişecektir.
Mkose1955@hotmail.com
Referandumdan sonra olumlu gelişmeler bekliyordum. Ancak bu kadar kıssa bir zamanda olacağını düşünmemiştim. Gelişmeler şaşırtacak bir hızla ilerledi. Geçmişte olmuş ve üstü örtülmüş veya birilerin üzerine atılmış o kadar vaka bir anda karşımıza çıkmaya başladı ki herkesi şaşırttı. Referandum da ‘’yetmez ama evet’’in meyveleri bu aşamada sürpriz oldu. Daha önce söylenen ve öngörülen, referandumun kazanımları statiko da bir gedik bir adım olacağı şeklindeydi. Ancak böyle gelişmiyor. Belki henüz çok erken ama süreç sistemde kocaman bir delik açmış ve koşar adım hesaplaşmaya doğru gidiyor. Bu durumu önemsemek ve hızın önünü kesecek kışkırtmalara müsaade etmemek gerekiyor.
Toplumsal olaylardaki gelişmeler bazen doğal afetlere benzer. Yapılması gerekenler zamanında yapılmaz, olması gerekenlere izin verilmeyince bomba halini alıyor. Görmezlikten geldiğiniz üstünü örttüğünüzü sandığınız sorunlarla birden karşılaşıyorsunuz. Gerçeklerle beklemediğiniz biranda yüzleşirsiniz. Bizdeki durum biraz buna benzeyecek. Bunun böyle olması hayrımızadır. Hatta böyle olsun diye çabalamak lazım. Başta iktidarın, sivil toplum örgütlerinin, aydınların, demokrat veya sol’cuyum diyenlerin, kürt’lerin, Alevilerin ve diğer inanç guruplarının gayreti çok önemli. Dolayısıyla dik durma ve cesur davranma zamanıdır.
Yıllarca söylenen ve önümüzü tıkayan büyük felaketlere neden olan, paramıza ve canımıza bedel olmuş kürt meselemiz nihayet kulvarına giriyor. Kürtleri var sayan, bir arada ve barış içinde yaşamak için ve Kürtleri temsilen bütün kesimleri dikkate alan çözüm arayışına giriliyor. Başta Abdullah Öcalan ile Barış ve Demokrasi Partisi yetkilileriyle görüşmeye başlamak çözüm açısından çok önemli. Bu güne kadar eksik bırakılmış bu yan tamamlanmış oluyor. Devletin bütün kurumları ve birlikte ilk defa kürt meselesini çözme isteği hissediliyor. Yakalanan bu fırsat kaçırılmamalı. Provokasyon’lara izin verilmemelidir.
Yakın tarihimizin kirli olayları ve faillerinden hesap sorma arzusu güçlendi. Daha önce tahmin edilen ancak bir türlü açığa çıkmayan olayların arkasındaki gizli sebepler berraklaşıyor. Vesayet rejiminin koruma zırhına bürünenler ahlak ve akıl dışı iş yapanlar paniklemiş durumda. Acımasız projeleri gerçekleştirenler az gayretle açığa çıkacaktır. Başta faili meçhuller suçsuz insanlar neden öldürüldü sorgulanacaktır. Toplu katliamlar etnik çatışmalar neden oldu anlaşılacak. Failleri ibret verecek şekilde tanıyacağız. Ayrıca neden bu kadar yoksul kaldık. Neden geri kaldık. Neden bu kadar askeri müdahale oldu ve askeri faşist darbeleri yaşadık bileceğiz. Şaşırmadan gözümüzü kırpmadan suçluların üzerine gitmeliyiz. Karanlıkta en küçük bir iz bırakmamalıyız.
Turgut Özal’a yapılan suikast ve Özal’ın ani ölüm üzerindeki şaibe. Jandarma genel komutanın ve Kürt meselesinde çözümden yana tutumu bilinen Org. Eşref Bitlis’in karışık uçak kazası. 12 Eylül Darbesini yapanlardan hesap sorulma isteği. 30 yıl aradan sonra darbeci havacı komutan Tahsin Şahinkaya Tv.’ye çıkıp servetiyle ilgili günah çıkartması. Karanlık general diye anılan Sabri Yirmibeşoğlu’nun işlediği iddia edilen suçlamalarda savunmaya girmesi. Bu arada yeni bir Anayasa yapma tartışmaları ve hazırlıkları gündeme gelmesi tesadüf değil. Birikmiş sorunların kapıyı zorlamasıdır. Vicdanları rahatsız eden ve açıklanmaya muhtaç olan vakaların nesnel baskısıdır. Toplumda infial yaratmış, kronik hal almış sorunlara tepkidir. Toplumda oluşan doğal afettir. Dün bunların cevapları alınmazdı. Ama bu gün bunların hesabı sorulabilir. Yukarıda değindiğim gibi, aslında bunların cevapları doğruya yakın biliniyordu. Lakin hesap sorma şartları elverişli değildi.
Konjonktür ve toplumsal psikoloji hazır değildi. Ancak şimdi şartlar değişti. İnsanların kendine güveni arttı. Bir taraftan geçmişle hesaplaşırken diğer taraftan çağdaş bir demokrasiyi ikame etme olanağı var. İyimserliğimizi korumak ve ipin ucunu bırakmamak gerekiyor. Yakın tarihimizle yüzleşme ile çağdaş demokrasiyi yaratma iç içe gelişecektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder