19 Mayıs 2011 Perşembe
YALANIN İPİ KISADIR
Mikdat Abuzer
19 Mayıs 2011
“Sahte görüntüler yayınlayan Reuters Suriye'den özür diledi”
http://www.rasthaber.com/haber.php?haber_id=45582
Öncelik yukarıdaki haberi okumayı çalışın. Suriye üzerine oynanan oyunların medya boyutunu algılamaya çalışın. Bölgemizde komploların nasıl örüldüğünü, haklı halk talepleri üzerine oturtulan yalan kurgularla yönlendirmelerin nasıl yapıldığını bilince çıkartın.
Bu güne dek Suriye üzerine yazdığımı bire bir gözlemlerimizi içeren yazılarda çok taraflı gibi görünmemizin nedenlerini de bulmak güç olmayacaktır. Bölgenin direnen tek ülkesi, Filistin, Lübnan, Irak ve Türkiye devrimci hareketinin tek güvenli limanı olan bu ülke, direnme çizgisinin kefaretini ödemekle karşı karşıya kaldığını göreceğiz; ayrıca, İsrail’le teslimiyet anlaşması olacak ikili barışa hayır diyerek direnen, sürgündeki Filistinlilerin geri dönüş hakkından vazgeçmeyen ve bu nedenle onlara vatandaşlarının kullandığı tüm hakları vermesine rağmen resmi vatandaşlık vermeye karşı direnen, Filistin direnme örgütlerinin ülkesinde merkezi büro açmalarına imkan tanıyarak Amerika-İsrail ve gerici Arap yönetimlerine direnen, Bu duruşuyla da bölgemizin hak sahibi halklarına direnme mesajı ileten bu ülkeye diz çökertilmek istenmektedir. Uluslar arası gerici medya’nın Suriye’ye karşı savaşı da burada başlayıp anlam bulmaktadır.
Ancak, gerçeğin güneşini sıvayacak bir fırça icat edilmedi daha. El Jezzire TV, BCC (Arapça)TV, El Arabiya TV, France 24 TV gibi kanalların ve onlara haber satan ajansların akıl tutulması yalan kurguları gerçekleri değiştirmiyor. Uluslar arası haber ajanslarının Suriye’yi yıpratmak isteyen haberlerinin birer yalan olduğu artık açıkça ortaya çıkmıştır. Dünyanın en büyük haber ajansı Reuter’in özrü, sonun başlangıcıdır gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Komşumuzu iç savaşa sürüklemek isteyen bu yalan haberler, bunu başaramayınca, kıytırık olayları bir iç savaş varmış gibi yansıtmaya başlaması esasında iflaslarının da bir ifadesiydi. 2 aydır çırpınıp durmalarının arkasında yatan sahtekarlık, Suriye’ye karşı oluşturulan komplonun bir parçası olmalarıyla ilgilidir. Ama ne anlattıkları olaylar var ne de servis edilen haberlerin bir etkisi oldu. Milyonlarca Suriyeli yönetimin arkasında durarak bunlara geçit vermedi.
Suriye’yi tanımayan, bilmeyenler onu, çöllerin ilkel Arapları sanıyor. Oysa dünyayla sıkı bağı olan, Akdeniz havzasının tüm uygarlıklarını içselleştirmiş, tarihi uygarlıkların sentezi olarak siyasal duruşlarına derinlik kazandırmış, laik, modern bir ülke olarak, aydınlarıyla, siyasal algıları gelişmiş halkıyla bölgenin merkezidir. Bu bir güçtür. Bu güç, medya yalanlarıyla asla sarsılamaz, her boy ve soydan sorunlarını iç dengeleri içinde, toplumsal barışı sağlayarak aşar. Suriye’yi, kararlı anti-emperyalist tutumda tanımlayan gerçekler bu kaynaktan beslenmektedir. Bu gerçekler, Suriye’de sorun yoktur anlamına gelmiyor. Zaten sorunsuz bir var oluş yoktur. Bu ülke olunca, toplum olunca, hele hele Ortadoğu gibi bir bölgede olunca sorunların olması kadar doğal hiçbir şey yoktur. Buna dış güçlerin, İsrail siyonizminin komplolarını da eklediğimizde gerisini anlamak güç değildir.
Bu anlamda Suriye’nin de sorunları olduğu, olacağı açıktır. Ancak, Suriye bu sorunları aşacak, modern yöneticileri kadar, akılı selim bilgelere de sahip bir ülkedir. Beşşar Esad’ın, dünyanın ünlü siyasal yorumcularının da teslim ettikleri gibi “Devrim gibi Reformlar” yapma cesareti halkı için çarpan yüreklerin bir tecellisidir. Bunu bölgemizde kaç lider yapabilir? Bu sistemin köklü bir şekilde modernize edilmesidir, Suriye bu adımla, sorunlarını ayarak bölgenin en demokratik, en etkin ülkesi olacağı da kesindir. Halkının taleplerini yerine getiren iktidarlar, tarih karşısında yükümlülüklerini de ifa etmiş demektir. Ülkemizde gerici Erdoğan yönetiminin iki yüzlü politikalarıyla “Demokratik Açılım” sahtekarlıklarıyla, karşılaştırdığımızda komşumuz Suriye ‘den ders ve nasihat alması gerekenin kim olduğu daha açık hale gelmiş olur.
Suriye’yi tanımıyor aptallar. Bu ülkenin çağdaş laik bir ülke olarak, teknolojiyi, açılımı, bölgede ilk elden içselleştiren, Arap halkının tüm haklı davalarında öncü bir sözcülük yapan bu nedenle de Emperyalistlerin gazabına uğrayarak bedel ödeyen bir ülkedir. Bu ülke, baba Hafızdan oğul Beşşar’a kadar, Amerika’ya baş kaldıran, bir ülke olmaya devam etmektedir. 40 yıldır Amerika’ya gitmeyen, Amerikan başkanlarıyla Amerika’da görüşmeyi ret eden bir ülkedir. Dünya’da bu tavrı koyan bir başka ülke de yoktur. Bunu anlamak için, ülkemiz başbakanlarının ve Cumhur Başkanlarının Amerika kapılarında görüşme için sıra beklemelerini hatırlatmak yeterlidir.
Suriye’de olaylar, halkın yönetimiyle birlikte teröre karşı mücadelesi olarak belirmiştir. Halkın desteğini arkalarına alamayacaklarını anlayan eli silahlı şebekeler, halkın haklı taleplerini yerine getireceğini elan eden ve bunun için bir an kaybetmeksizin fiili kararlara yönelen yönetimi sıkıştırmak için, gerçekleşecek reformların önünü kesmek için ülkeyi bir terör havasına sokmak, kaos ortamında avlanmak amacıyla siviller dahil her alana ölüm saçmaya başladılar: bununla da kalmadılar katlettikleri insanları cesetlerini parçaladılar sokaklarda sürüklediler. Bu insanlık dışı cürümlerini, özellikle sınır beldelerinde yaparak Lübnan, Ürdün ya da Türkiye’ye kaçıp kendilerini emniyete almaktadırlar. Deraa Ürdün sınırında, Tel Kelah Lübnan sınırında, Cisr el Şuğur Türkiye sınırında olmasını nedeniyle kanlı eylemlere girişiyorlar. Ancak bu çabaların artık bir yeri kalmadı. Suriye’nin 24 milyon nüfusu, 185 000 Km² alanı, 14 şehri içinde bu şebekelerin ne sayısal nede alansal olarak hiçbir varlığı olmadığını belirtmek yeterlidir. Bunun için sık sık tekrar ettiğimiz kıstasları burada bir kez daha hatırlatmak isterim;
“1. Başkent Şam'da ve ikinci büyük kent Halep'te ( Yaklaşık nüfusun %40'nın yaşadığı bu iki kentte) kendini muhalefet sayanlar varlık olabilecek bir kitle hareketi yaratamamışsa
2.Ülkenin en aydın, en dinamik, dünyanın her yerinde gerçek muhalefetin başlangıç noktası olan üniversitelerde bir varlık gösteremiyorsa
3. Gösterilerini yapmak için sığınacakları tek alan Camiler ve tek zaman Cuma namazı ise ve cuma namazından çıkan inançlı insanları bir adım bile yürütemiyorlarsa
4. Yurt dışında, Emperyalistlerin, Siyonistlerin, Arap gericiliğinin her türden desteği olmasına rağmen bir kitle oluşturamıyorlarsa,
Bunlara kitle muhalefeti demek ne siyaset bilimi ne de gerçek halk çıkarları açısından mümkün değildir.” (Mikdat Abuzer, 11 Mayıs 2011 tarihli, “SURİYE ÜZERİNE BİTMEYEN MEDYA YALANLARI” başlıklı makale.
Bkz. http://anonymouse.org/cgi-bin/anon-www.cgi/http://mirural.blogspot.com/ )
Hiç kimse Suriye’yi bir başka ülkeyle karıştırmasın. Bu küçük ama bir o kadar erdemli ve onurlu ülkenin, 21. Yy gereklerine de uyumlu bir açılımla sorunlarını çözebilecek bir kapasitededir. Bunu hep birlikte göreceğiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder