12 Mayıs 2011 Perşembe
KONUŞMA NOKTASI BULMAK LAZIM
Hasip Yiğitoğlu
12 Mayıs 2011
Türkiye”de iki devlet mi var,yoksa tahtaravalli mi oynanıyor.Cevap bekleyen asıl soruda bu olsa gerek.Soru,soru,sorular….Bu anlamda çok soru var sorulacak.Bilincimizi saflaştırabilecek temel bir soruyla,sorularımıza başlayayım o halde.
SORU,Abdullah Öcalan”la görüşen devletle,YSK kararlarını veren devlet ayrımıdır ! Daha ötesi YSK”nın Milletvekili olamaz dediği,İstanbul Milletvekili adaylarından ve halen Milletvekili olan Sabahat Tuncel”in mahkümiyetinde indirim yapan devlet,bambaşkamıdır !....
Daha sı,İmralı”da Abdullah Öcalan”la müzakere yaptığını saklamayan devletle,BDP”nin sivil itiatsizlik çadırlarının kurulumunu yasaklayan devlet bir midir !
Habur kapısından üniformalarıyla getirilen,evet getirilen diyorum,PKK lıların Demokratik açılım sürecini kesintiye uğratma malzemesine dönüştüren devlet aynı mıdır,değil midir !... Yani davet eden devlet ayrı,tutuklayan devletin ayrı olacağını düşünmek ne kadar inandırıcı olabilir !
Bu yaşananlardan sonra Siyasi iradenin,sürekli şikayet konusu yaptığı BALYOZ,ERGENEKON,DERİN DEVLET,VESAYİKÇİLİK gibi söylemleri neye yorumlamak mümkündür...Bu söylemler, AKP”nin Mağduriyet ve masumluk malzemesine dönüştürdüğünün belgesi gibi durmuyor mu ! Zaten mağduriyet ve masumluk siyaseti AKP”nin bir klasiği değil midir ! Yıllardır,turban,inanç özgürlüğü,darbe,muhtıra,statüko gibi kavramlar üzerinden,gözü yaşlı mağduriyet politikası yapılırken,diğer taraftan Dolmabahçe görüşmeleri neyin nesidir !
Kendimizi kandırmayalım,AKP nin demokratikleşmeden ve Kürt meselesinden anladığı inkarın yerine şefkattir..Çok şefkat az tanıma paradigması AKP”nin tezi değildir.Bu tez sistemin günümüze yansıyan zihnidir.MGK”nın siyasi perspektifidir.Bu anlayışın günümüz beklentisinin siyasi kodları,artık zora dayalı değil,yola dayalı uzun vadeli bir Türkleşme olduğu bilinmektedir..Bu anlamda,CHP”nin tanınmasız paradigmayı sahiplenmesi de bundandır.Bu bir MGK denklemidir.
Bu veriler ve yorumlar gösteriyor ki,Türkiye”de iki devlet yoktur.AKP tahtaravelli oyunun bir tarafıdır.
Şimdi Kürtler bu perspektif çerçevesinde aldıklarına,yada verilenlere ne kadar razı olacaklardır.Bu süreç nasıl aşılacaktır !
Siyasal niteliği olan bu meselenin,bu yönünü yok sayarak,ekonomik iyileştirmelerle,kalkınmacı bir zihniyetle aşılabilmesi ne kadar mümkün olacaktır ! Esas sorulması gereken en önemli soru budur.
Bekleyip görecek miyiz,yoksa bir an önce konuşma noktasını bularak meseleyi tüm boyutlarıyla tartışarak,daha fazla bedeller ödenmeden bir çözüm denklemi üzerinde uzlaşma sağlanabilecek mi !
Bir sorum daha var,serin derin devlet politikasının yıllardır süren sonuçlarını görmek için,arakaya dönüp bakmanın zamanı gelmedi ! KÜRT meselesinin çözümünü,biraz daha erteleyelim,Abdullah Öcalan ve BDP"nin arasının iyice soğumasını,yada soğutulmasını bekleyelim gibi zihinlerle oyalanmanın faturasını her dakika yaşıyoruz.Kan dökülüyor,çocuklar öksüz kalıyor,anaların yürekleri paralanıyor. Bu gerçeği ne zaman anlayacağız ! Yıllardır sürdürülen böl yönet politikasının inandırıcılığı kalmamıştır artık.Vicdan,vicdan,vicdan.......
Bir saptamayla yazımı bitereyim,Sosyal bilim değerlerini,sosyal politik paradigmalarına mahkum etmeyelim.
hasipyigitogluö@hotmail.com
12 Mayıs 2011
Türkiye”de iki devlet mi var,yoksa tahtaravalli mi oynanıyor.Cevap bekleyen asıl soruda bu olsa gerek.Soru,soru,sorular….Bu anlamda çok soru var sorulacak.Bilincimizi saflaştırabilecek temel bir soruyla,sorularımıza başlayayım o halde.
SORU,Abdullah Öcalan”la görüşen devletle,YSK kararlarını veren devlet ayrımıdır ! Daha ötesi YSK”nın Milletvekili olamaz dediği,İstanbul Milletvekili adaylarından ve halen Milletvekili olan Sabahat Tuncel”in mahkümiyetinde indirim yapan devlet,bambaşkamıdır !....
Daha sı,İmralı”da Abdullah Öcalan”la müzakere yaptığını saklamayan devletle,BDP”nin sivil itiatsizlik çadırlarının kurulumunu yasaklayan devlet bir midir !
Habur kapısından üniformalarıyla getirilen,evet getirilen diyorum,PKK lıların Demokratik açılım sürecini kesintiye uğratma malzemesine dönüştüren devlet aynı mıdır,değil midir !... Yani davet eden devlet ayrı,tutuklayan devletin ayrı olacağını düşünmek ne kadar inandırıcı olabilir !
Bu yaşananlardan sonra Siyasi iradenin,sürekli şikayet konusu yaptığı BALYOZ,ERGENEKON,DERİN DEVLET,VESAYİKÇİLİK gibi söylemleri neye yorumlamak mümkündür...Bu söylemler, AKP”nin Mağduriyet ve masumluk malzemesine dönüştürdüğünün belgesi gibi durmuyor mu ! Zaten mağduriyet ve masumluk siyaseti AKP”nin bir klasiği değil midir ! Yıllardır,turban,inanç özgürlüğü,darbe,muhtıra,statüko gibi kavramlar üzerinden,gözü yaşlı mağduriyet politikası yapılırken,diğer taraftan Dolmabahçe görüşmeleri neyin nesidir !
Kendimizi kandırmayalım,AKP nin demokratikleşmeden ve Kürt meselesinden anladığı inkarın yerine şefkattir..Çok şefkat az tanıma paradigması AKP”nin tezi değildir.Bu tez sistemin günümüze yansıyan zihnidir.MGK”nın siyasi perspektifidir.Bu anlayışın günümüz beklentisinin siyasi kodları,artık zora dayalı değil,yola dayalı uzun vadeli bir Türkleşme olduğu bilinmektedir..Bu anlamda,CHP”nin tanınmasız paradigmayı sahiplenmesi de bundandır.Bu bir MGK denklemidir.
Bu veriler ve yorumlar gösteriyor ki,Türkiye”de iki devlet yoktur.AKP tahtaravelli oyunun bir tarafıdır.
Şimdi Kürtler bu perspektif çerçevesinde aldıklarına,yada verilenlere ne kadar razı olacaklardır.Bu süreç nasıl aşılacaktır !
Siyasal niteliği olan bu meselenin,bu yönünü yok sayarak,ekonomik iyileştirmelerle,kalkınmacı bir zihniyetle aşılabilmesi ne kadar mümkün olacaktır ! Esas sorulması gereken en önemli soru budur.
Bekleyip görecek miyiz,yoksa bir an önce konuşma noktasını bularak meseleyi tüm boyutlarıyla tartışarak,daha fazla bedeller ödenmeden bir çözüm denklemi üzerinde uzlaşma sağlanabilecek mi !
Bir sorum daha var,serin derin devlet politikasının yıllardır süren sonuçlarını görmek için,arakaya dönüp bakmanın zamanı gelmedi ! KÜRT meselesinin çözümünü,biraz daha erteleyelim,Abdullah Öcalan ve BDP"nin arasının iyice soğumasını,yada soğutulmasını bekleyelim gibi zihinlerle oyalanmanın faturasını her dakika yaşıyoruz.Kan dökülüyor,çocuklar öksüz kalıyor,anaların yürekleri paralanıyor. Bu gerçeği ne zaman anlayacağız ! Yıllardır sürdürülen böl yönet politikasının inandırıcılığı kalmamıştır artık.Vicdan,vicdan,vicdan.......
Bir saptamayla yazımı bitereyim,Sosyal bilim değerlerini,sosyal politik paradigmalarına mahkum etmeyelim.
hasipyigitogluö@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder