22 Mayıs 2011 Pazar
HER GÜN YENİ BİR TARİH YAZILIYOR
Mustafa Köse
22 Mayıs 2011
Sibernetik çağa yaklaşıyoruz. Sonuçlarını henüz kestiremediğimiz günler yaşayacağız. Zira eski ile yeninin çelişkisi artıyor. Kapalı ya da açık toplum olma kavgası sertleşiyor. Kartlar tekrar karılıyor, yeni hesaplar ve yeni düşünceler gelişiyor. Diğer bir ifadeyle domino etkisi her yeri bir çeşit etkiliyor. Bütün ülkeler bundan nasibini alıyor. Farklı gayretler ve farklı hesaplara rağmen bundan kaçış görünmüyor.
Dikta rejimleri veya demokrasileri eksik ülkeler akan bu fırtınadan en fazla etkileniyorlar. Coşkun, serbest ve özgür yaşamak isteyen toplumların önünde durmak artık olası görünmüyor. Yaşam kalitesini yükseltecek talepler ertelenemez hale geliyor. Bunun böyle olduğunu, görerek, anlayarak ve yaşarak kabul edeceğiz. Bu devinim yeni bir durumu yeni bir dünya yaratacaktır.
Ne ki, gelişmiş ve aynı zamanda emperyalist olan devletler kendi sorunlarını henüz yumuşatabiliyorlar. Temel meselelerden kaynaklı tepkilerin dalga boyları hala kıssa. Buradaki egemen kesimler daha bir şeyler yapabiliyor. Zamanla kazanılmış sosyal haklarla daha idare edebiliyorlar. Ancak ve belki uzun olmayan bir tarihte depremler burada da olacaktır. Baş edemeyecekleri ciddi sorunlar yaşayacaklardır. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı eksenine doğru kayan kesimlerin tepkileri ile yaşam kaliteleri bozulan yığınların neler yapacağını şimdiden kestirmek kolay olmayacaktır.
Hızlı değişim ve yenilenme ‘’yapısal kırılmalar’’ yaşandığı yerlerde olmaktadır. Her saat ve her gün güç dengeleri değişiyor, hesaplar yeniden yapılıyor ve böylece ülkeler tarih yazıyor. Coşkun ve sıçramalı olan bu tarih dünyayı derinden etkiliyor. Ülkelerin bir biriyle kurduğu ilişkiler zora giriyor. Karşılıklı çıkarlar zedeleniyor. Belirsizlikler devletlerarası ilişkileri zorluyor. Hızlı süreç kafaları karıştırıyor. Komplocu ve toplum mühendislerinin işi zorlaşıyor. Ezberler bozuluyor. ‘’Emperyalist indirgemecilik’’ her şeyin cevabı için tek başına yetmiyor.
Libya’da kaos aşılamadı. Cazip petrol yatakları emperyalistleri heyecanlandırırken aşiretlerin diriliği ve çelişkileri arzulanan kolaylığı vermiyor. Pastanın bölünmesindeki hesaplar henüz tutmuyor. Ayrıca Kaddafi faktörü başlı başına bir sorun. Bu hesapta olan herkes satranç oyununa dahil oluyor.
Dünyanın anası sayılan Mısırda işler yine de netleşmedi. Radikal dincilerin gücü nasıl bir yön alacak belli değil. Hıristiyan nüfus nasıl bir dengeye oturacak net değil. Mısır’ın tarihi ve medeniyet birikimi yabana atılamaz. Ayrıca ABD ve İsrail’le kurduğu yakın ilişki ve Araplara ters düşen tutumun ne olacağı kestirilemiyor. Mısır’ın yeni kuracağı uluslar arası ilişkinin yönü kilit rolü oynuyor. İç ve dış denge hesapları bunun üzerine kurulmuş görünüyor.
Bahreyn ve Suriye’deki değişim talebi dinsel renk almış durumda. Tarihsel köklerde derin ayrılıklar yaşamış Alevi-Sünni eksenine oturmuştur. Hak adalet ve vicdan yerine inançlar öne çıkmıştır. Emperyalistler kendi çıkarları doğrultusunda davranmaktadırlar. Alevi harekat ve Alevi rejimlerine karşı tutum alıyorlar. Bunu da ‘’İran etkisini kırmak’’ bahanesine sığdırıyorlar.
Ülkemiz bu süreçten çok etkilenmektedir. Her gün yapılan tarih klasik ilişkilerimize ters düşüyor. Siyasal iktidar ile geleneksel devlet bakışı çelişiyor. Komşularla sıfır problem politikası iktidara prim vermişken son gelişmelerle yok oldu. İktidarı kaygan zemine sürükledi. İkircikli ve tutarsız bir görüntü çıkardı. İktidar tutarlı ve cesur bir tutum almaz ise küçülecek ve statiko’nun yanına düşmekten kurtulmayacaktır.
Başta başbakan ve AKP’den rahatsız kesimler bu fırsatı kaçırmıyorlar. İç ve dış çıkar odakları iktidarın bu zaafını kullanıyor. Akıl almaz oyun ve provokasyonu tezgahlıyorlar. Suriye’den ülkemize iltica eden 250 ailenin işi bu görüntüyü veriyor. Bir taşla birkaç kuş avlamak isteniyor. Arap ve İslam halklarında ibresi yükselmiş başbakanı zora sokmak ve ülkemizle komşularımızın arasını bozmanın iyi bir getirisi olmalı.
Ülkelerin veya toplumların yazmaya çalıştıkları tarih, aslında yeni fırsatlar da yaratıyor. Değişini, yeniliği, şeffaflığı, saydamlığı hak ve adaleti ikame etmenin şartlarını oluşturuyor. Vicdanlara seslenmek geniş kamu yaratıyor.
Ülkemizde toplumsal barışı sağlayacak, Kürt meselesini çözecek, çeşitli inanç guruplarının talebini karşılayacak bir adımın şartları her zamankinden fazla oluştu. AB kriterlerinde yeni bir anayasa yapmak işimizi çok kolaylaştıracaktır.
Seçimlere odaklaştığımız bu zamanda yeni demokrasimizin ayak seslerini duymak ve buna hazır olmak gerekmektedir. Bundan kaçış görünmüyor. Bu ölçüler dahilinde bir seçimin daha yaşayacağımızı sanmıyorum.
Bu durum hayrımıza olacaktır. Zira yeni olanaklar doğacaktır. Toplumun bütün kesimleri hayatımızla ilgili söz ve karar sahibi olacaklardır.
Mkose1955@hotmail.com
22 Mayıs 2011
Sibernetik çağa yaklaşıyoruz. Sonuçlarını henüz kestiremediğimiz günler yaşayacağız. Zira eski ile yeninin çelişkisi artıyor. Kapalı ya da açık toplum olma kavgası sertleşiyor. Kartlar tekrar karılıyor, yeni hesaplar ve yeni düşünceler gelişiyor. Diğer bir ifadeyle domino etkisi her yeri bir çeşit etkiliyor. Bütün ülkeler bundan nasibini alıyor. Farklı gayretler ve farklı hesaplara rağmen bundan kaçış görünmüyor.
Dikta rejimleri veya demokrasileri eksik ülkeler akan bu fırtınadan en fazla etkileniyorlar. Coşkun, serbest ve özgür yaşamak isteyen toplumların önünde durmak artık olası görünmüyor. Yaşam kalitesini yükseltecek talepler ertelenemez hale geliyor. Bunun böyle olduğunu, görerek, anlayarak ve yaşarak kabul edeceğiz. Bu devinim yeni bir durumu yeni bir dünya yaratacaktır.
Ne ki, gelişmiş ve aynı zamanda emperyalist olan devletler kendi sorunlarını henüz yumuşatabiliyorlar. Temel meselelerden kaynaklı tepkilerin dalga boyları hala kıssa. Buradaki egemen kesimler daha bir şeyler yapabiliyor. Zamanla kazanılmış sosyal haklarla daha idare edebiliyorlar. Ancak ve belki uzun olmayan bir tarihte depremler burada da olacaktır. Baş edemeyecekleri ciddi sorunlar yaşayacaklardır. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı eksenine doğru kayan kesimlerin tepkileri ile yaşam kaliteleri bozulan yığınların neler yapacağını şimdiden kestirmek kolay olmayacaktır.
Hızlı değişim ve yenilenme ‘’yapısal kırılmalar’’ yaşandığı yerlerde olmaktadır. Her saat ve her gün güç dengeleri değişiyor, hesaplar yeniden yapılıyor ve böylece ülkeler tarih yazıyor. Coşkun ve sıçramalı olan bu tarih dünyayı derinden etkiliyor. Ülkelerin bir biriyle kurduğu ilişkiler zora giriyor. Karşılıklı çıkarlar zedeleniyor. Belirsizlikler devletlerarası ilişkileri zorluyor. Hızlı süreç kafaları karıştırıyor. Komplocu ve toplum mühendislerinin işi zorlaşıyor. Ezberler bozuluyor. ‘’Emperyalist indirgemecilik’’ her şeyin cevabı için tek başına yetmiyor.
Libya’da kaos aşılamadı. Cazip petrol yatakları emperyalistleri heyecanlandırırken aşiretlerin diriliği ve çelişkileri arzulanan kolaylığı vermiyor. Pastanın bölünmesindeki hesaplar henüz tutmuyor. Ayrıca Kaddafi faktörü başlı başına bir sorun. Bu hesapta olan herkes satranç oyununa dahil oluyor.
Dünyanın anası sayılan Mısırda işler yine de netleşmedi. Radikal dincilerin gücü nasıl bir yön alacak belli değil. Hıristiyan nüfus nasıl bir dengeye oturacak net değil. Mısır’ın tarihi ve medeniyet birikimi yabana atılamaz. Ayrıca ABD ve İsrail’le kurduğu yakın ilişki ve Araplara ters düşen tutumun ne olacağı kestirilemiyor. Mısır’ın yeni kuracağı uluslar arası ilişkinin yönü kilit rolü oynuyor. İç ve dış denge hesapları bunun üzerine kurulmuş görünüyor.
Bahreyn ve Suriye’deki değişim talebi dinsel renk almış durumda. Tarihsel köklerde derin ayrılıklar yaşamış Alevi-Sünni eksenine oturmuştur. Hak adalet ve vicdan yerine inançlar öne çıkmıştır. Emperyalistler kendi çıkarları doğrultusunda davranmaktadırlar. Alevi harekat ve Alevi rejimlerine karşı tutum alıyorlar. Bunu da ‘’İran etkisini kırmak’’ bahanesine sığdırıyorlar.
Ülkemiz bu süreçten çok etkilenmektedir. Her gün yapılan tarih klasik ilişkilerimize ters düşüyor. Siyasal iktidar ile geleneksel devlet bakışı çelişiyor. Komşularla sıfır problem politikası iktidara prim vermişken son gelişmelerle yok oldu. İktidarı kaygan zemine sürükledi. İkircikli ve tutarsız bir görüntü çıkardı. İktidar tutarlı ve cesur bir tutum almaz ise küçülecek ve statiko’nun yanına düşmekten kurtulmayacaktır.
Başta başbakan ve AKP’den rahatsız kesimler bu fırsatı kaçırmıyorlar. İç ve dış çıkar odakları iktidarın bu zaafını kullanıyor. Akıl almaz oyun ve provokasyonu tezgahlıyorlar. Suriye’den ülkemize iltica eden 250 ailenin işi bu görüntüyü veriyor. Bir taşla birkaç kuş avlamak isteniyor. Arap ve İslam halklarında ibresi yükselmiş başbakanı zora sokmak ve ülkemizle komşularımızın arasını bozmanın iyi bir getirisi olmalı.
Ülkelerin veya toplumların yazmaya çalıştıkları tarih, aslında yeni fırsatlar da yaratıyor. Değişini, yeniliği, şeffaflığı, saydamlığı hak ve adaleti ikame etmenin şartlarını oluşturuyor. Vicdanlara seslenmek geniş kamu yaratıyor.
Ülkemizde toplumsal barışı sağlayacak, Kürt meselesini çözecek, çeşitli inanç guruplarının talebini karşılayacak bir adımın şartları her zamankinden fazla oluştu. AB kriterlerinde yeni bir anayasa yapmak işimizi çok kolaylaştıracaktır.
Seçimlere odaklaştığımız bu zamanda yeni demokrasimizin ayak seslerini duymak ve buna hazır olmak gerekmektedir. Bundan kaçış görünmüyor. Bu ölçüler dahilinde bir seçimin daha yaşayacağımızı sanmıyorum.
Bu durum hayrımıza olacaktır. Zira yeni olanaklar doğacaktır. Toplumun bütün kesimleri hayatımızla ilgili söz ve karar sahibi olacaklardır.
Mkose1955@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder