16 Mayıs 2011 Pazartesi
BU HAFTAKİ MİSAFİRLERİM
14 Mayıs 2011, Levent Sami Sultan, Mihrac Ural, Mehmet Yavuz, Hasip Yiğitoğlu, Şerif Yılmaz
Mihrac Ural
17 Mayıs 2011
Bu haftaki misafirlerim her zamanki gibi önemli. Siyaset, kültür, insanlık, kadim dostluk ve sevgi temelinde herkesin gıptayla bakacağı yoldaşlığı tanımlayan bir bağın ifadesi misafirler.
Üstteki fotoğrafta soldan sağa duran yoldaşları tanıtayım, Levent yoldaş, o bu evin benim kadar sahibi mücadele yoldaşım, 30 yılı aşkın süredir büyük uyumun, düşünce ortaklığı eylemin, geleceğe umutla bakmanın yılmaz savaşçısı. İsrail’e karşı tüm savaşlarda kamp komutanımız. Okuyan, yazan, önermeleri ve sakinliğiyle aramızdaki saygın yeriyle sabır ve kararlılığıyla her koşulda dik duran can yoldaşımız. Eli yeşil olan, yani bereketli olan bir yoldaş. Hangi işe elini atsa en iyisini yapan, inanarak yapan. Özverisini karşılıksız sunan, barışçıl ve yüksek ruhlu bir örnek yoldaş. Levent yoldaş, uzun soluklu mücadelenin oksijen tüpüdür, dökülenleri ayakta tutan, yeniden kazandırmak için sabırla emek veren bir yoldaştır. Sakin olması kadar, en keskin duruşu da sergilemekten çekinmeyen bir yiğit insan, bir can yoldaşı. Bu fotoğraf karesinde yer almayan onlarca yoldaşın özeliklerini temsil eden, bu mücadelenin başlangıcından bu yana en zor koşullardan, en iyi koşullara her kesitte ve durumda bayrağı taşıyan yoldaşlardan biri.
Sonra beni görüyorsunuz. Saçlar beyaz, yaş kemale ermiş, fazla kilolarıyla barışık, görevlerini yerine getirme çabasında, azimde ve kararlılıkta tevazua gerek duymadan, siz gibi iddialı olan sıra neferiniz.
Üçüncüsü Mehmet Yavuz. Ahlaksız düşmanlarının bile önünde saygıyla eğilmek zorunda kaldıkları, dünden bu güne gelirken herkese örnek dostluğu, sevgiyi, bağlılığı, değerlere erdemli ve onurluca sahip çıkmayı öğreten bir kararlı insan. Araştıran, sesiz ve sitemsiz başarıların varılabilecek en üst katlarına çıkabilen, kimseye dayanmadan düşünce üreten, kültürel ve siyasal duruşuyla, sonuç alan etkinlikleriyle, insan ilişkileri her devrimcinin amaç edineceği kitlesel ilişki ağlarını kurabilen bir yoldaş. Çirkine asla taviz vermeyen bilgeliğiyle, her konunun püf noktalarını kolayca orta çıkaran bir bilge yoldaş. Kadim Roma kentinin devrimci yükseliş kesitinde, ilk örgütlenmenin temellerini attığımız, bin mili aşmayı ilk adımla başlattığımız, aradan yıllar geçmiş olsa da bir araya geldiğimizde can dostu olmanın yoğunluklarını korumuş bir kadim dost. Siyaset, kültür, halkın çıkarları dışında hiçbir şeye önem vermeden, tenezzül etmeden, bu ilişkinin hiçbir yerine devrimci mücadele dışında bir veri koymadan, dostluğu yeniden yükselttiğimiz, bütünlüğümüzün diğer yarısı. Yoldaşlık bağı ve sevgisi nedir diye sorarsanız Mehmet Yavuzu göstermekle yetineceğim.
Dördüncüsü ise Bu sevgi ağlarına takılmış, bu siyasal düşünce alış verişinin orta yerine gelip oturmuş bir dost. Hasip Yiğitoğlu. Güvenin, birbirini dinlemenin, düşünce paydasında buluşmanın bir örneği aranırsı işte o karşımızda duruyor. O, TKP geleneğinden gelmiş ama aşmış, dünyanın değiştiğini, yeni parametrelere gerek olduğunu, bölge ve dünya verilerini, harmanlayarak aktif siyaset üretme kararlılığıyla bir militan olan. Bu gecenin kapsamlı sohbetlerinde, farklı yollardan, farklı doğrulara varmakta öneri yağmurları yağdıran, tarih ve siyasette her şeyi birbirine bağlama performansıyla katkı yapan can dostu. Bu gecede, neleri tartışmadık neleri, sınıf mücadelesinden, bölge mücadelesine, örgütlenmeden, güncel görevlerimize, özgürlük ve demokrasinin tarih kesitlerinde oynadığı rollerden, bu günün devrimci görevlerine, Kürt sorunundan Türkiye soluna ve görevlerimize kadar, her birimizin farklı katkılar sunduğu bu yoğunlaştırılmış fikir jimnastiğinin dinamosu Hasip yoldaştı.
Malum tezlerimi, yazılarımı didik didik irdeleyen ve yorum yapan, dolaysıyla bana da bu yanıyla katkı sunun dobra bir ses. Dostlar başına bir dost. Dürüstçe, açıkça, eleştirel duruşuyla tek düzeliği aşmanın önemli bir aydını, her topluluğun ihtiyacı olan, sevgi dolu kardeşlik dolu insan Hasip Yiğitoğlu’nu, bu medreseye daha sık gelmesi dileğiyle okurlarıma tanıtırım.
Beşinci kişi Şerif Yılmaz yoldaş, sabrın, kararlılığın, ezeli ve ebedi güvenin insanı. Okuyan, sorgulayan, yazdıklarıyla, birikimlerini okuruna bir anda yansıtabilen, siyasi kulvarda her konuda görüşü ve ilgisini yansıtabilen bir direnme kahramanı. Sesiz ve sitemsizce zor koşullara gönül rahatlığıyla katlanma erbabı, emekçi, ekmeğini taştan koparan ancak tevazusuyla abartılı hiçbir gevşekliği bulunmayan ve böylesi insanları düzelten bir mücadele insanı. İşkenceler, zindanlar, eylemden eyleme koşuşturmalar, savaşlar, örgütleme ve malzeme sorumlulukları on parmağında on marifet bir örgüt insanı. Çelik çekirdek diye bir şey varsa işte o.
Çok mu övdüm bu tabloda yer alanları. Hayır. Haklarının onda birini bile vermedim. Uzun yılların her bir anı, bin bir deneyle geçtiği koşulda ihanetlere, iftiraların, kurgu ve kirli amaçlılara, itirafçılara ajanlara karşı böylesine dik durmuş bu insanların, insanı ilişki ve yoldaşlık adına çok daha etkin özellikleri olduklarını, bin kez tekrar ederek belirtirim.
Ne mutlu bana, böylesi devlerin yoldaşıyım, böylesine bağlılıkların orta yerindeyim. Benzeri olmayan bu duygu birliği, bunca yılın deneylerinde parlayarak, güçlenerek devamı, gerçek anlamda devrimci bir mücadele yürütmek isteyen her çevrenin en temel ihtiyacıdır diyeceğim. Şimdi oturup herkes düşünsün, bu ısrar, bu kararlılık, bu iddialı olma morali nereden ve nasıl geliyor diye. Şimdi, herkes eğri oturup düzgün düşünsün, on yıllara karşın bitip tükenmeyen bu performansın, bu siyasal söylemin, yeniyi arayıp bulma çabasının, ülke özlem ve devrimci mücadele ısrarının kaynağı nedir diye. Bunun tek bir cevabı var, doğruların arkasında durmak, halkı için devrimci sorumluluk üstlenmek, özveriyle, fedakarca tutum almaktır.
Beni ve kesilmeden, gelip giden misafirlerimi anlamak için, bu kadar ipucu dosta da düşmana da yeter.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder