17 Ekim 2010 Pazar
VARSA YOKSA TÜRBAN
Hasip Yiğitoğlu
17 Ekim 2010
hasipyigitoglu@hotmail.com
Başbakan hep bunu yapıyor.Her demokratik talebi bilinç altı zihniyeti tutsaklığına mahkum ediyor.Hep kafasındakileri öne çıkartarak kendine yontuyor.
Hiçbir sövlemi birbirini tutmuyor. Oradan buradan lafları çok profesyonelce kullanıyor.Bir bakıyoruz meydan okuyor,ama kendi halkına.Bir bakıyoruz demokratlıkta mangalda kül bırakmıyor,ama yabancılar olunca.
Dışarıda, özellikle Avrupa da demokrasi havarisi. İçerde kendi halkına şahin. Dışarıda verdiği sözler gümrük kapılarında adeta buharlaşarak içeriye balyoz sertliğinde yağıyor.
Başbakan her süreci kafasına göre yorumlayarak gerçek gündemi savıyor.Ne Alevilerin,ne Kürtlerin,ne memurların,ne işçilerin,ne emeklilerin sorunları dert olmuyor.Varsa yoksa TÜRBAN,varsa yoksa cemaatlerin devletin kurumlarının paylaşımıdır.
((Devamı altta))
Başbakan her konuşmasında bizim millete bir sözümüz var diyor. Hangi milleti kastettiğini kadrolaşma anlayışından belli ediyor.Nerdeyse devletin tüm kadroları bir takım cemaatlere teslim edilmiştir.AKP zaten cemaatlerin bir koalisyonu değil midir? Doğal olarak da başbakan bu kesimlerin temsilcisi olacaktır.
Başbakanın son konuşmalarından anlaşılıyor ki, gönül birliği dediği, yalnızca kafasındaki kesimleri içermektedir.Neden mi?
Çünkü,ötekileştirilmiş kesimlerin,Alevilerin,Kürtlerin,demokratların,aydınların hak taleplerini nerdeyse ihanet derecesinde nitelendirmektedir.
Esasen başbakanın bu yaklaşım tarzı çokta garipsenecek bir durum değildir.
Sistemin allayarak pullayarak son sunumudur AKP ve Başbakan.
Sekiz yıllık iktidar sürecine baktığımız zaman ülkemizin hangi sorununa yönelik yapısal manada iyileştirici politikaları olmuştur.
Emeklinin,işçinin,köylünün,memurun,kadınlarımızın,gençlerimizin gelecek yaşamlarını iyi yönde etkileyecek projeleri oldu mu hiç?
Araştırmalardan anladığımız kadarıyla halkımızın nerdeyse yarısından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.Eğitimli gençlerimizin yarısı işsiz.Kadınlarımızın sosyal ve iş durumları dünya ölçeğinde 120 li sıralarda.
Kabul edelim,etmeyelim,ülkemizin en ciddi sorunu,adı konmamış savaşın akıttığı kanları durdurmak için ne yapıldı.Savaş zihniyeti devam ediyor.
Sistemin devamını sağlamak için her türlü atımlara uyarlanmış bir anlayıştır başbakanın çizdiği profil.
Umarım sistemin son atımları olacaktır.
17 Ekim 2010
hasipyigitoglu@hotmail.com
Başbakan hep bunu yapıyor.Her demokratik talebi bilinç altı zihniyeti tutsaklığına mahkum ediyor.Hep kafasındakileri öne çıkartarak kendine yontuyor.
Hiçbir sövlemi birbirini tutmuyor. Oradan buradan lafları çok profesyonelce kullanıyor.Bir bakıyoruz meydan okuyor,ama kendi halkına.Bir bakıyoruz demokratlıkta mangalda kül bırakmıyor,ama yabancılar olunca.
Dışarıda, özellikle Avrupa da demokrasi havarisi. İçerde kendi halkına şahin. Dışarıda verdiği sözler gümrük kapılarında adeta buharlaşarak içeriye balyoz sertliğinde yağıyor.
Başbakan her süreci kafasına göre yorumlayarak gerçek gündemi savıyor.Ne Alevilerin,ne Kürtlerin,ne memurların,ne işçilerin,ne emeklilerin sorunları dert olmuyor.Varsa yoksa TÜRBAN,varsa yoksa cemaatlerin devletin kurumlarının paylaşımıdır.
((Devamı altta))
Başbakan her konuşmasında bizim millete bir sözümüz var diyor. Hangi milleti kastettiğini kadrolaşma anlayışından belli ediyor.Nerdeyse devletin tüm kadroları bir takım cemaatlere teslim edilmiştir.AKP zaten cemaatlerin bir koalisyonu değil midir? Doğal olarak da başbakan bu kesimlerin temsilcisi olacaktır.
Başbakanın son konuşmalarından anlaşılıyor ki, gönül birliği dediği, yalnızca kafasındaki kesimleri içermektedir.Neden mi?
Çünkü,ötekileştirilmiş kesimlerin,Alevilerin,Kürtlerin,demokratların,aydınların hak taleplerini nerdeyse ihanet derecesinde nitelendirmektedir.
Esasen başbakanın bu yaklaşım tarzı çokta garipsenecek bir durum değildir.
Sistemin allayarak pullayarak son sunumudur AKP ve Başbakan.
Sekiz yıllık iktidar sürecine baktığımız zaman ülkemizin hangi sorununa yönelik yapısal manada iyileştirici politikaları olmuştur.
Emeklinin,işçinin,köylünün,memurun,kadınlarımızın,gençlerimizin gelecek yaşamlarını iyi yönde etkileyecek projeleri oldu mu hiç?
Araştırmalardan anladığımız kadarıyla halkımızın nerdeyse yarısından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.Eğitimli gençlerimizin yarısı işsiz.Kadınlarımızın sosyal ve iş durumları dünya ölçeğinde 120 li sıralarda.
Kabul edelim,etmeyelim,ülkemizin en ciddi sorunu,adı konmamış savaşın akıttığı kanları durdurmak için ne yapıldı.Savaş zihniyeti devam ediyor.
Sistemin devamını sağlamak için her türlü atımlara uyarlanmış bir anlayıştır başbakanın çizdiği profil.
Umarım sistemin son atımları olacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder