26 Ekim 2010 Salı
SERDAR SOYERGİN
SERDAR SOYERGİN’İN ANISINA
12 EYLÜL REJİMİ; YARGIDAKİ YARGISIZ İNFAZ
ŞEHİTLER BİRLİĞİMİZDİR
Mihrac Ural
Serdar Soyergin’in anısına 26 Ekim 2010
Serdar Soyergin, üç kuşak demokrasi mücadelesinin en zor kesitinde kahramanca çarpışan bir devrimciydi. O, omuzlarında dünyayı fethetme sorumluluğu taşıyordu. Böylesi bir sorumluluğun özverili mücadelesine atılmıştı.
12 Eylül 1980 Askeri Faşist darbesi koşullarında, karanlık dönemlerin en pervasız kesitlerinde mücadelesine devam etti. Bu karanlık dönemin merhametsiz saldırılarına karşı direndi. Bu haklı direniş Serdar Soyergin’i, ülkemiz siyasi tarihinin en akıl dışı mahkumiyetiyle yüz yüze getirdi. Gerçekte bu yüz yüze geliş, o kesitin tüm devrimcilerinin ve öncelikle halkımızın karşı karşıya kaldığı hukuk dışı saldırının adıydı.
12 Eylül rejiminin amansız, sorgusuz sualsiz karanlığında tutuklanmasıyla, işkence tezgahlarından geçişi, zindana atılışı, dava açılışı, iddianamesinin hazırlanışı, tahkikat süreci, anlamsız idam hükmünün verilmesi, hükmün Yargıtay süreci, onaylanışı, mecliste onaylanıp, Resmi Gazetede yayınlanması dahil 40 gün içinde, ışık hızıyla yapılmıştır. Beklemeden de idam kararı infaz edilmiştir.
Yargıda yargısız infaz diye tanımlanabilecek bu durum, 12 Eylül rejimini bilmeyenler, hala bilmek istemeyenler için en önemli örnek olarak karşımızda durmaktadır. Tarihimizle yüzleşme talebimizin sacayaklarından biri budur. 12 Eylül rejiminin hukuk dışı konumuna ispatın en tartışmasız belgesi ve kanıtı da budur.
12 Eylül sendromu bir toplumun tüm dengelerini ve kimyasını bozan özelliklere sahiptir. 12 Eylül darbecilerinin yargılanma taleplerinin ısrarla gündemde kalmasının ülkemizde demokrasinin ikamesiyle ilgili olan doğrundan bağı, Serdar Soyergin’in idamında yalın anlatım bulan 12 Eylül yargısının bir yargısız infaz oluşuyla da manidardır.
Serdar hepimiz adına idam sehpasına korkusuzca gitti. Geride kalan bizler, bu karınlık dönemin bu güne dek süren yaralarına karşı bir duruş sergileme sorumluluğu altındayız. Bu günümüz için olduğu kadar gelecek kuşaklara ilişkin sorumluluğumuzdur. Kaoslarımızı, kimlik bunalımlarımızı, anti demokratik anayasa-yasa ve sonuçlarını aşmanın başka bir yolu da yoktur. Bu tarih, masaya yatırılmalıdır.
Serdar Soyergin idamının 30. Yılında, karanlık geçmişle mücadelemize bu günde omuz verdiği görülmektedir. Şehitlerimizin ölümsüzlüğü budur. Şehitlerimizin birliğimizi sağlayan en değerli ortak bölen olması esprisi budur.
Zalim yargıların yargısız infazı, halkın vicdanında mahkum olmuştur. Bu mahkumiyet tarihimizle yüzleşmenin kanallarını açacaktır. Sedat Soyergin’in özveriyle sürdürdüğü mücadele haklı sonuca bu yoldan ulaşacaktır. Bu mücadelede o yine aramızdadır.
Anısı mücadelemizde yaşıyor.
12 EYLÜL REJİMİ; YARGIDAKİ YARGISIZ İNFAZ
ŞEHİTLER BİRLİĞİMİZDİR
Mihrac Ural
Serdar Soyergin’in anısına 26 Ekim 2010
Serdar Soyergin, üç kuşak demokrasi mücadelesinin en zor kesitinde kahramanca çarpışan bir devrimciydi. O, omuzlarında dünyayı fethetme sorumluluğu taşıyordu. Böylesi bir sorumluluğun özverili mücadelesine atılmıştı.
12 Eylül 1980 Askeri Faşist darbesi koşullarında, karanlık dönemlerin en pervasız kesitlerinde mücadelesine devam etti. Bu karanlık dönemin merhametsiz saldırılarına karşı direndi. Bu haklı direniş Serdar Soyergin’i, ülkemiz siyasi tarihinin en akıl dışı mahkumiyetiyle yüz yüze getirdi. Gerçekte bu yüz yüze geliş, o kesitin tüm devrimcilerinin ve öncelikle halkımızın karşı karşıya kaldığı hukuk dışı saldırının adıydı.
12 Eylül rejiminin amansız, sorgusuz sualsiz karanlığında tutuklanmasıyla, işkence tezgahlarından geçişi, zindana atılışı, dava açılışı, iddianamesinin hazırlanışı, tahkikat süreci, anlamsız idam hükmünün verilmesi, hükmün Yargıtay süreci, onaylanışı, mecliste onaylanıp, Resmi Gazetede yayınlanması dahil 40 gün içinde, ışık hızıyla yapılmıştır. Beklemeden de idam kararı infaz edilmiştir.
Yargıda yargısız infaz diye tanımlanabilecek bu durum, 12 Eylül rejimini bilmeyenler, hala bilmek istemeyenler için en önemli örnek olarak karşımızda durmaktadır. Tarihimizle yüzleşme talebimizin sacayaklarından biri budur. 12 Eylül rejiminin hukuk dışı konumuna ispatın en tartışmasız belgesi ve kanıtı da budur.
12 Eylül sendromu bir toplumun tüm dengelerini ve kimyasını bozan özelliklere sahiptir. 12 Eylül darbecilerinin yargılanma taleplerinin ısrarla gündemde kalmasının ülkemizde demokrasinin ikamesiyle ilgili olan doğrundan bağı, Serdar Soyergin’in idamında yalın anlatım bulan 12 Eylül yargısının bir yargısız infaz oluşuyla da manidardır.
Serdar hepimiz adına idam sehpasına korkusuzca gitti. Geride kalan bizler, bu karınlık dönemin bu güne dek süren yaralarına karşı bir duruş sergileme sorumluluğu altındayız. Bu günümüz için olduğu kadar gelecek kuşaklara ilişkin sorumluluğumuzdur. Kaoslarımızı, kimlik bunalımlarımızı, anti demokratik anayasa-yasa ve sonuçlarını aşmanın başka bir yolu da yoktur. Bu tarih, masaya yatırılmalıdır.
Serdar Soyergin idamının 30. Yılında, karanlık geçmişle mücadelemize bu günde omuz verdiği görülmektedir. Şehitlerimizin ölümsüzlüğü budur. Şehitlerimizin birliğimizi sağlayan en değerli ortak bölen olması esprisi budur.
Zalim yargıların yargısız infazı, halkın vicdanında mahkum olmuştur. Bu mahkumiyet tarihimizle yüzleşmenin kanallarını açacaktır. Sedat Soyergin’in özveriyle sürdürdüğü mücadele haklı sonuca bu yoldan ulaşacaktır. Bu mücadelede o yine aramızdadır.
Anısı mücadelemizde yaşıyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder