28 Ekim 2010 Perşembe
DERME/ÇATMA SOL PARTİLER ve ARİF IŞILDAR
EDP
Hatay İl Başkanı
Mustafa Köse
27 Ekim 2010
Arif ışıldarı tanımıyorum. Ne yapar ne eder de bilmiyorum. Sol siyaset içindeki rolünü üstlendiği misyondan haberim yok. Doğrusu tüm bunları bilmem gerekmez.
Son ATAK dergisinde (bu dergiyi yıllardan beri okurum) çıkan ‘’derme çatma sol partiler’’ başlıklı yazı dikkatimi çekti. Doğru anlamak için birkaç defa okudum. Bu yazıdan, Arif Işıldarın kendini bir yere koyduğunu ve her türlü siyasi gelişmeler hakkında kolay yorum yapabileceğini gördüm. Kendi adıma tabi ki bunda bir sakınca görmüyorum. Lakin birkaç şey de söylemek istiyorum.
Bu yazı ile Arif Işıldar belli ki bir ‘’siyasi genelleme’’yapmak istemiştir. Yakın tarihimizdeki sol partiler süreciyle ilgili düşüncelerini aktarmak istemiştir. Ancak bunu yaparken daha çok EDP yi merkeze koymuştur. EDP yi SBP ile ÖDP yi benzeştirerek yorumlamıştır.
Arif Işıldar belki farkında olmadan veya eksik bilgilerle bu yorumunda amacını aşan bir yazı kaleme almıştır. Kendimi bu yorumlar içinde taraf görerek ve samimiyete güvenerek düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Başta Sn. Nihat Matkap la ilgili bilgi yanlış. Matkap hiçbir zaman ne genel başkan ne de genel sekreter olmuştur. Ayrıca Matkap hiçbir yerde kendini sosyalist olarak tanımlamamıştır. Aynı zamanda sosyalistte değildir.
EDP içinden ve oluşum sürecinin başından sonuna kadar yer almış birisi olarak doğru bilgiye sahibim. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum.
Karayalçının CHP ye gitmesinden sonra SHP de bir kısım ve eski sol gelenekten gelenlerle değerlendirmelerde bulunduk. Nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğini günlerce konuştuk.
‘’Ülkemizde, batı standartlarında ve sol kültürlü bir parti ihtiyacın olduğunu’’ düşünüyorduk.
Ancak ‘’teorik’’ bir tespitin yeterli olmadığını SHP nin kendi potansiyelinin buna yetmeyeceğini biliyorduk. Bunun için ciddi bir çalışma gerekti.
Bir komisyon kurarak nasıl bir parti ve nasıl bir yapılanma olmalıdır çalışmalarda bulunduk. Bunun neticesinde;
1. Küreselleşmeyle birlikte ve sosyalist sistemin dağılmasından sonra II enternasyonal kararlarının aşıldığını düşünüyoruz. Yaşam kalitesinin yükseltilme mücadelesinin önem kazandığını ve bu mücadelede artık sosyalistlerin, sosyal demokratların, aydınların ve ‘daha iyi ve daha güzel yaşamak istiyorum’ diyenlerin bir arada olacağı sürecin başladığını düşünüyoruz.
2. Sivil demokrasiyi hedefleyen kopenag kriterlerini savunan ve merkezine ‘’hukuk’’devletini öngören bir yapılanma olmalıdır dedik.
3. Bu güne kadar olan ve hiçbir sol partide olmayan ‘’kalkınmacılık’’hedeflerini programına alacak yeni parti olmalıdır istedik.
4. Sınıf partisi olmayan hedefinde sosyalizm olmayan demokratik yığın partisi niteliğinde bir parti olmalıdır. Aynı zamanda bu parti değişim ile yenilenme temsilini üstlenmesini hedefledik.
5. Başta kürt sorunu olmak üzere ve diğer inanç guruplarının taleplerini savunan, AB sürecini destekleyen, barış ve demokrasiyi önemseyen bir parti olacaktır.
6. Bu parti ortaklaşmış bir parti veya çatı parti niteliğinde olmayacaktır. Bu partide her kes birey şeklinde yer alacaktır. Bu parti iktidarı hedefleyecektir.
Bu prensipler ve ilkeler doğrultusunda 1 yıl gibi uzun çalışmalar neticesinde EDP oluştu.
Bu süreçte bir kısım ayrılmalar ve bir kısım katılımlar oldu. Ancak yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda kuruldu. Tüzük ve program buna uygun yapıldı.
Hiç kuşkusuz ve kendi adıma bu projenin çok farklı ve zor bir proje olduğunu biliyorum. Özellikle sosyalistlerle,sosyal demokratların bir arada ve bir partide demokrasi hedefinde hemhal olması kolay bir iş olmadığı muhakkak. Kırılmalara yalpalamalara müsait olmasına rağmen, bu yolun ısrarla takip edilmesi gerekli bir süreç olacağını düşünüyorum. Bu çalışmanın örnekleri azdır. Şili Allende partisi ile Brezilyanın Lulu partisi buna benzeşiktir. Bizde başarmak mümkün olacak mı bilmiyorum? Ama denemeye değer olduğunu düşünüyorum. Özellikle vesayet rejiminin geriletilmesi ve yerine çağdaş bir demokrasinin yerleşmesinde aktif rol almak bile önemli olmalıdır.
Ayrıca, Arif Işıldarın EDP’yi sosyalist partilerle benzeştirirken, burada yer alanları eleştirirken kullandığı dil bence farklı olmalıydı Yazıda kullanılan dil ‘’eskiye ait’’bir dildir. Basitleşmiş, küçümseyici her şeye yukarıdan bakan bir üslup gerilerde kalmış olmalıydı. ‘’yeni bir uygarlığın’’başladığı günümüzün dili bu olmamalıydı.
Toplumsal olaylarda taraf olan ve her şeye rağmen ‘hayata dair’’meselelerde aktif olmaya çalışan bir olarak, keyifle ve ilgiyle sürekli okuduğum ATAK’ın bu yazısı, amacını aştığını düşünüyorum. Umarım ve dilerim tanımadığım Arif Işıldar da bu ‘’hatırlatmalarımdan’’ dolayı bana kırılmamıştır.
Hatay İl Başkanı
Mustafa Köse
27 Ekim 2010
Arif ışıldarı tanımıyorum. Ne yapar ne eder de bilmiyorum. Sol siyaset içindeki rolünü üstlendiği misyondan haberim yok. Doğrusu tüm bunları bilmem gerekmez.
Son ATAK dergisinde (bu dergiyi yıllardan beri okurum) çıkan ‘’derme çatma sol partiler’’ başlıklı yazı dikkatimi çekti. Doğru anlamak için birkaç defa okudum. Bu yazıdan, Arif Işıldarın kendini bir yere koyduğunu ve her türlü siyasi gelişmeler hakkında kolay yorum yapabileceğini gördüm. Kendi adıma tabi ki bunda bir sakınca görmüyorum. Lakin birkaç şey de söylemek istiyorum.
Bu yazı ile Arif Işıldar belli ki bir ‘’siyasi genelleme’’yapmak istemiştir. Yakın tarihimizdeki sol partiler süreciyle ilgili düşüncelerini aktarmak istemiştir. Ancak bunu yaparken daha çok EDP yi merkeze koymuştur. EDP yi SBP ile ÖDP yi benzeştirerek yorumlamıştır.
Arif Işıldar belki farkında olmadan veya eksik bilgilerle bu yorumunda amacını aşan bir yazı kaleme almıştır. Kendimi bu yorumlar içinde taraf görerek ve samimiyete güvenerek düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Başta Sn. Nihat Matkap la ilgili bilgi yanlış. Matkap hiçbir zaman ne genel başkan ne de genel sekreter olmuştur. Ayrıca Matkap hiçbir yerde kendini sosyalist olarak tanımlamamıştır. Aynı zamanda sosyalistte değildir.
EDP içinden ve oluşum sürecinin başından sonuna kadar yer almış birisi olarak doğru bilgiye sahibim. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum.
Karayalçının CHP ye gitmesinden sonra SHP de bir kısım ve eski sol gelenekten gelenlerle değerlendirmelerde bulunduk. Nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğini günlerce konuştuk.
‘’Ülkemizde, batı standartlarında ve sol kültürlü bir parti ihtiyacın olduğunu’’ düşünüyorduk.
Ancak ‘’teorik’’ bir tespitin yeterli olmadığını SHP nin kendi potansiyelinin buna yetmeyeceğini biliyorduk. Bunun için ciddi bir çalışma gerekti.
Bir komisyon kurarak nasıl bir parti ve nasıl bir yapılanma olmalıdır çalışmalarda bulunduk. Bunun neticesinde;
1. Küreselleşmeyle birlikte ve sosyalist sistemin dağılmasından sonra II enternasyonal kararlarının aşıldığını düşünüyoruz. Yaşam kalitesinin yükseltilme mücadelesinin önem kazandığını ve bu mücadelede artık sosyalistlerin, sosyal demokratların, aydınların ve ‘daha iyi ve daha güzel yaşamak istiyorum’ diyenlerin bir arada olacağı sürecin başladığını düşünüyoruz.
2. Sivil demokrasiyi hedefleyen kopenag kriterlerini savunan ve merkezine ‘’hukuk’’devletini öngören bir yapılanma olmalıdır dedik.
3. Bu güne kadar olan ve hiçbir sol partide olmayan ‘’kalkınmacılık’’hedeflerini programına alacak yeni parti olmalıdır istedik.
4. Sınıf partisi olmayan hedefinde sosyalizm olmayan demokratik yığın partisi niteliğinde bir parti olmalıdır. Aynı zamanda bu parti değişim ile yenilenme temsilini üstlenmesini hedefledik.
5. Başta kürt sorunu olmak üzere ve diğer inanç guruplarının taleplerini savunan, AB sürecini destekleyen, barış ve demokrasiyi önemseyen bir parti olacaktır.
6. Bu parti ortaklaşmış bir parti veya çatı parti niteliğinde olmayacaktır. Bu partide her kes birey şeklinde yer alacaktır. Bu parti iktidarı hedefleyecektir.
Bu prensipler ve ilkeler doğrultusunda 1 yıl gibi uzun çalışmalar neticesinde EDP oluştu.
Bu süreçte bir kısım ayrılmalar ve bir kısım katılımlar oldu. Ancak yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda kuruldu. Tüzük ve program buna uygun yapıldı.
Hiç kuşkusuz ve kendi adıma bu projenin çok farklı ve zor bir proje olduğunu biliyorum. Özellikle sosyalistlerle,sosyal demokratların bir arada ve bir partide demokrasi hedefinde hemhal olması kolay bir iş olmadığı muhakkak. Kırılmalara yalpalamalara müsait olmasına rağmen, bu yolun ısrarla takip edilmesi gerekli bir süreç olacağını düşünüyorum. Bu çalışmanın örnekleri azdır. Şili Allende partisi ile Brezilyanın Lulu partisi buna benzeşiktir. Bizde başarmak mümkün olacak mı bilmiyorum? Ama denemeye değer olduğunu düşünüyorum. Özellikle vesayet rejiminin geriletilmesi ve yerine çağdaş bir demokrasinin yerleşmesinde aktif rol almak bile önemli olmalıdır.
Ayrıca, Arif Işıldarın EDP’yi sosyalist partilerle benzeştirirken, burada yer alanları eleştirirken kullandığı dil bence farklı olmalıydı Yazıda kullanılan dil ‘’eskiye ait’’bir dildir. Basitleşmiş, küçümseyici her şeye yukarıdan bakan bir üslup gerilerde kalmış olmalıydı. ‘’yeni bir uygarlığın’’başladığı günümüzün dili bu olmamalıydı.
Toplumsal olaylarda taraf olan ve her şeye rağmen ‘hayata dair’’meselelerde aktif olmaya çalışan bir olarak, keyifle ve ilgiyle sürekli okuduğum ATAK’ın bu yazısı, amacını aştığını düşünüyorum. Umarım ve dilerim tanımadığım Arif Işıldar da bu ‘’hatırlatmalarımdan’’ dolayı bana kırılmamıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder