21 Nisan 2011 Perşembe
SURİYE DE SON DURUM
Hasip Yiğitoğlu
21 Nisan 2011
Suriye”de yaşananlar bölgemiz açısından her geçen gün farklı bir takım komploları ortaya çıkarmaktadır. Terörü bölgemiz açısından kimlerin bir siyasi ve güvenlik anlayışı haline getirdiği Suriye’de yaşananlar açıkça anlatıyor şimdi.
Bu süreçte The Washington post gazetesinin Wikileaks belgelerinden ifşa ettiği belgeler bölgemizi nasıl tehlikeli bir sürecin beklediğini de açıkça belirtiyor. Belgelerde ABD Dışişleri Bakanlığının 2006 yılından bu yana Suriye muhalif güçlerine Londra merkezli 2 TV, 1 radyonun kurulması yönünden 6 milyon dolar destek verdiği açığa çıkmıştır. Ayrıca 2006 yılında SAAD EL HARİRİ ‘Lübnan Başbakanı’, ABDULHALİM HADDAM Suriye’de muhalif, daha önce Cumhurbaşkanı birinci başkan yardımcısı ve SUUDİ ESKİ İSTİHBARAT BAŞKANI BENDER BİN SULTAN üçlüsünün Suriye’deki "yönetimi yıkmak için Amerika”dan yardım talep ettiği de Wikileaks belgelerinde ifşa olmuştur. Wikileaks belgelerinden anlaşıldığı gibi, mezhep kışkırtıcılığının yapılması için bir dizi eylem planlandığı da ortaya çıkmıştır.
Bir yazımda Wikileaks belgelerinin açıkça yayınlanmasının yeni bir dünya anlayışının ortaya çıkmasına neden olacak diye yazmıştım. Bazılarının gerçek yüzünü, halklarından hortumladıklarını, emperyalist, siyonist zihin yönünden paradan başka hiçbir şeyin manası, değeri olmadığını ve bunun uğruna da insan hayatı da olsa bir anlamının olamayacağını, bu anlamda da her komplonun mubah görüldüğü daha iyi anlaşılacak demiştim Wikileaks belgelerinden. 11 Eylül’den daha etkili olacağını da.
Suriye; emperyal güçler tarafından her zaman namlunun ucunun kendisine çevrildiği bir ülkedir. İnsan ister istemez bu durumun nedenlerini merak eder. Suriye’nin neden emperyal güçler tarafından bu kadar önemsendiği gerçekten anlaşılması gereken bir durumdur. Hâlbuki Suriye bir petrol ülkesi değildir. Rekabet gücü yüksek zengin ekonomik değer taşıyan alt yapıya sahip bir ülkede değildir. Peki, nedir Suriye’yi bu kadar önemli kılan?
Yakın tarihimizde Suriye’nin dış politikalarına göz atarsak bu durumu anlayabiliriz belki. Emperyalist güçlerin 2003’te Irak işgaline karşı çıkmış, 2005 ve sonrasında uluslararası ambargo ve uluslararası cinayet mahkemelerinin tehditlerine rağmen, 2006’da da İsrail’in Lübnan savaşında direniş hareketlerine verdiği destek, 2008’de İsrail’in ABD’nin desteği ile Gazze’ye yaptığı saldırılar karşısında, Arap milliyetçilerinin sırt dönmesine rağmen Filistin Direniş hareketlerinin yanında yer almıştır. Suriye, Emperyal proje BOP’un rafa kaldırılması için Türkiye’ye kayıtsız şartsız sırtını vermesi de akıllardadır. Bölgesel güç, barış ve kardeşlik olma yolunda hızla yol alan Türkiye Suriye ilişkileri neredeyse sınırları aradan kaldıracak kadar olmuştur. Komploları ve saldırıları bu duruma yorumlamak akılcılıktan uzak olur mu? Acaba!
Zaten durumun farkında olan ve nerdeyse bütün Ortadoğu ülkeleri halklarının önemli bir kısmının temsilciliğini yapan birçok örgüt ve siyasi parti Lübnan’da toplanarak, haklı olarak halkın Suriye’deki demokratik taleplerini destekleyici ve yaşanan komplolar karşısında Suriye’ye destek olmak için toplanarak ortak bir bildiri yayınlamışlardır. Bildiride Suriye devletinin maruz kaldığı komplo ve saldırılar karşısında yanında olduklarını belirtmişlerdir. Aşağıda isimlerini belirteceğim toplantıya katılan örgütlerden anlaşılacağı gibi sürecin önemini ve faturasının ağırlığını ifade etmeye yetecektir.
(Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, FHKC-Genel Komutanlık, Direniş Cephesi, Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi, Hamas Örgütü ve Cihad adına Filistin Müttefik Kuvvetlerini temsilen Muhammed Yasin. Hizbullah (İslami Direniş Hareketi)-Hasan Nasrullah adına Nuwaf Musavi. Emel Hareketi-Nebih Berri adına (Lübnan Parlemento Başkanı) Ali Hasan Halil., Hıristi yan Aydınlar-Karim Bakradoni (Eski Bakan), İli Firzli (Eski Parlemento Başkan Yardımcısı), Bşara Mırhic (Eski Bakan). Caferi Mezhebi Müftüsü-Şeyh Ahmed Kabalan. Kudüs Mescidi İmamı-Şeyh Mahir Hammud. Alevi Meclisi Üst Konseyi. Demokratik Arap Partisi-Ali İd. Filistin Yurtseverler Kongresi-Salah Dakmak. Dürzi Birlikçiler-Şeyh Nebih Aridi. Demokratik Nasırcı Birlik Hareketi-Mustafa Hamdan. Filistin Yerel Halk Komiteleri-Süleyman Abdulhedi. Filistin Kadın Hareketi-Dr. Rabia Sabban. Filistin Gazeteciler ve Yazarlar Birliği-Dr. Heysem Abu Ğazlan. Arap Ulusal Suriye Partisi-Merwan Fares)
Bu değerlendirmeden sonra Suriye’de yaşanan halkın haklı taleplerini de mercek altına almak gerekiyor. Karşımıza iki değişik muhalefet perdesi çıkmaktadır. Birinci perde, halkın haklı ekonomik – politik – sosyal taleplerdir. Bu halkanın içinde Kürt halkının haklı siyasal taleplerini de ekleyebiliriz. 100.000lerce Kürt vatandaşın kimlik verilmesinden daha haklı bir talep olamaz. Zaten halkın haklı taleplerine karşı yönetim refleksini harekete geçiren Cumhurbaşkanı Beşşar Esad bir dizi reform paketini uygulamaya koymuştur. Olağanüstü hal kaldırılmış, Basın yayın ve siyasi partiler yasası değiştirilmiş, ciddi ekonomik bir af çıkartmış, halka barış ve paylaşım içinde reform hareketlerine katılmaları çağrıları yapılmıştır.
İkinci perde muhalifler ise, halkın haklı taleplerinin arkasına sığınarak her türden provakatif mezhep kışkırtıcılığı gibi her eylemi mubah gören bir anlayış içinde kaos ve anarşi üretmeği hedeflemişlerdir. Suriye halkının Irak’ta ve Libya’da yaşananlardan aldığı derslerin hesabını yapmamışlar ki, halkın desteği kısır kalmıştır. Olayların da lokal kalmasının en önemli nedenlerden biridir diyebiliriz.
hasipyigitoglu@hotmail.com
21 Nisan 2011
Suriye”de yaşananlar bölgemiz açısından her geçen gün farklı bir takım komploları ortaya çıkarmaktadır. Terörü bölgemiz açısından kimlerin bir siyasi ve güvenlik anlayışı haline getirdiği Suriye’de yaşananlar açıkça anlatıyor şimdi.
Bu süreçte The Washington post gazetesinin Wikileaks belgelerinden ifşa ettiği belgeler bölgemizi nasıl tehlikeli bir sürecin beklediğini de açıkça belirtiyor. Belgelerde ABD Dışişleri Bakanlığının 2006 yılından bu yana Suriye muhalif güçlerine Londra merkezli 2 TV, 1 radyonun kurulması yönünden 6 milyon dolar destek verdiği açığa çıkmıştır. Ayrıca 2006 yılında SAAD EL HARİRİ ‘Lübnan Başbakanı’, ABDULHALİM HADDAM Suriye’de muhalif, daha önce Cumhurbaşkanı birinci başkan yardımcısı ve SUUDİ ESKİ İSTİHBARAT BAŞKANI BENDER BİN SULTAN üçlüsünün Suriye’deki "yönetimi yıkmak için Amerika”dan yardım talep ettiği de Wikileaks belgelerinde ifşa olmuştur. Wikileaks belgelerinden anlaşıldığı gibi, mezhep kışkırtıcılığının yapılması için bir dizi eylem planlandığı da ortaya çıkmıştır.
Bir yazımda Wikileaks belgelerinin açıkça yayınlanmasının yeni bir dünya anlayışının ortaya çıkmasına neden olacak diye yazmıştım. Bazılarının gerçek yüzünü, halklarından hortumladıklarını, emperyalist, siyonist zihin yönünden paradan başka hiçbir şeyin manası, değeri olmadığını ve bunun uğruna da insan hayatı da olsa bir anlamının olamayacağını, bu anlamda da her komplonun mubah görüldüğü daha iyi anlaşılacak demiştim Wikileaks belgelerinden. 11 Eylül’den daha etkili olacağını da.
Suriye; emperyal güçler tarafından her zaman namlunun ucunun kendisine çevrildiği bir ülkedir. İnsan ister istemez bu durumun nedenlerini merak eder. Suriye’nin neden emperyal güçler tarafından bu kadar önemsendiği gerçekten anlaşılması gereken bir durumdur. Hâlbuki Suriye bir petrol ülkesi değildir. Rekabet gücü yüksek zengin ekonomik değer taşıyan alt yapıya sahip bir ülkede değildir. Peki, nedir Suriye’yi bu kadar önemli kılan?
Yakın tarihimizde Suriye’nin dış politikalarına göz atarsak bu durumu anlayabiliriz belki. Emperyalist güçlerin 2003’te Irak işgaline karşı çıkmış, 2005 ve sonrasında uluslararası ambargo ve uluslararası cinayet mahkemelerinin tehditlerine rağmen, 2006’da da İsrail’in Lübnan savaşında direniş hareketlerine verdiği destek, 2008’de İsrail’in ABD’nin desteği ile Gazze’ye yaptığı saldırılar karşısında, Arap milliyetçilerinin sırt dönmesine rağmen Filistin Direniş hareketlerinin yanında yer almıştır. Suriye, Emperyal proje BOP’un rafa kaldırılması için Türkiye’ye kayıtsız şartsız sırtını vermesi de akıllardadır. Bölgesel güç, barış ve kardeşlik olma yolunda hızla yol alan Türkiye Suriye ilişkileri neredeyse sınırları aradan kaldıracak kadar olmuştur. Komploları ve saldırıları bu duruma yorumlamak akılcılıktan uzak olur mu? Acaba!
Zaten durumun farkında olan ve nerdeyse bütün Ortadoğu ülkeleri halklarının önemli bir kısmının temsilciliğini yapan birçok örgüt ve siyasi parti Lübnan’da toplanarak, haklı olarak halkın Suriye’deki demokratik taleplerini destekleyici ve yaşanan komplolar karşısında Suriye’ye destek olmak için toplanarak ortak bir bildiri yayınlamışlardır. Bildiride Suriye devletinin maruz kaldığı komplo ve saldırılar karşısında yanında olduklarını belirtmişlerdir. Aşağıda isimlerini belirteceğim toplantıya katılan örgütlerden anlaşılacağı gibi sürecin önemini ve faturasının ağırlığını ifade etmeye yetecektir.
(Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, FHKC-Genel Komutanlık, Direniş Cephesi, Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi, Hamas Örgütü ve Cihad adına Filistin Müttefik Kuvvetlerini temsilen Muhammed Yasin. Hizbullah (İslami Direniş Hareketi)-Hasan Nasrullah adına Nuwaf Musavi. Emel Hareketi-Nebih Berri adına (Lübnan Parlemento Başkanı) Ali Hasan Halil., Hıristi yan Aydınlar-Karim Bakradoni (Eski Bakan), İli Firzli (Eski Parlemento Başkan Yardımcısı), Bşara Mırhic (Eski Bakan). Caferi Mezhebi Müftüsü-Şeyh Ahmed Kabalan. Kudüs Mescidi İmamı-Şeyh Mahir Hammud. Alevi Meclisi Üst Konseyi. Demokratik Arap Partisi-Ali İd. Filistin Yurtseverler Kongresi-Salah Dakmak. Dürzi Birlikçiler-Şeyh Nebih Aridi. Demokratik Nasırcı Birlik Hareketi-Mustafa Hamdan. Filistin Yerel Halk Komiteleri-Süleyman Abdulhedi. Filistin Kadın Hareketi-Dr. Rabia Sabban. Filistin Gazeteciler ve Yazarlar Birliği-Dr. Heysem Abu Ğazlan. Arap Ulusal Suriye Partisi-Merwan Fares)
Bu değerlendirmeden sonra Suriye’de yaşanan halkın haklı taleplerini de mercek altına almak gerekiyor. Karşımıza iki değişik muhalefet perdesi çıkmaktadır. Birinci perde, halkın haklı ekonomik – politik – sosyal taleplerdir. Bu halkanın içinde Kürt halkının haklı siyasal taleplerini de ekleyebiliriz. 100.000lerce Kürt vatandaşın kimlik verilmesinden daha haklı bir talep olamaz. Zaten halkın haklı taleplerine karşı yönetim refleksini harekete geçiren Cumhurbaşkanı Beşşar Esad bir dizi reform paketini uygulamaya koymuştur. Olağanüstü hal kaldırılmış, Basın yayın ve siyasi partiler yasası değiştirilmiş, ciddi ekonomik bir af çıkartmış, halka barış ve paylaşım içinde reform hareketlerine katılmaları çağrıları yapılmıştır.
İkinci perde muhalifler ise, halkın haklı taleplerinin arkasına sığınarak her türden provakatif mezhep kışkırtıcılığı gibi her eylemi mubah gören bir anlayış içinde kaos ve anarşi üretmeği hedeflemişlerdir. Suriye halkının Irak’ta ve Libya’da yaşananlardan aldığı derslerin hesabını yapmamışlar ki, halkın desteği kısır kalmıştır. Olayların da lokal kalmasının en önemli nedenlerden biridir diyebiliriz.
hasipyigitoglu@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder