13 Nisan 2011 Çarşamba
KÜRESEL DÜNYANIN NİMETLERİ
Mustafa Köse
12 Nisan 2011
‘’Hayata dair meselelerde’’ sadece bir yönden bakınca gerçek ifadeleri bulamıyoruz. Sorunlar yumağında bir çıkış bir çözüm veya bir sentez için farklı açılardan yaklaşmak gerekiyor. Zira sorunlara temel olan sebepler, kendi paradokslarını kendileri yaratıyorlar. Meselelerin anti tezi kendi derinliklerinde bulunuyor. Yaşam böyle akıp gidiyor.
Sanayi toplumunu geride bırakıp bilgi toplumuna girdik. Bu öyle kolay olmadı. Sancılı oldu. Tıptı feodalizm’den kapitalizme girildiği gibi. Orada feodal beyler farklı biçimlerde tasfiye oldu. Fransa’da kanlı bir şekilde yaşanırken, İngiltere’de uzlaşarak ve dönüşerek oldu. Bilişim toplumuna girmek de böyle başladı. Başta Berlin duvarı yıkıldı ve daha sonra Sovyetler Birliğinin dağılmasını getirdi. Bu artık yeni bir dünya demektir. Şimdi sıra emperyalizmi törpülemeye geldi.Bilişim teknolojisinin üretime katılması kapitalizmde de yeni bir durum yarattı. Üretimin niteliğini, niceliğini ve dolaşımını geliştirdi. Sermaye birikimlerini ve sermaye dolaşımlarını yeni dengeler üzerinde şekillendirmeye başladı. Bu bir başka ifadeyle, ne kadar ‘’çok kapitalizm olursa’’ o kadar ‘’az emperyalizm olacak’’ demektir. Bu aynı zamanda kapitalizmi de derin bir şekilde etkileyecek demektir. Bu yaklaşım elbette klasik bilgilerimizle örtüşmüyor. Bu yaklaşım şuan ‘’garip’’görünebilir. Ama devinimin bu yöne doğru gittiğini düşünüyorum. Entelektüel ortamda tartışılması gereken bir konu olduğunu muhakkak. Bunun üzerinde durmaya değer görüyorum.
Süreç henüz yeni şekilleniyor. Konuştuğumuz şey kapitalizm ötesi olmayan bir uygarlık. Bunun temelleri yeni belirginleşiyor. Tüm bunları bilişim teknolojisi yaratıyor. Bilişimin imkanları küreselleşmeyi hızlandırıyor. Enerji ve iletişimi dünyaya egemen kılıyor. Eksiğiyle fazlasıyla. Bildiğimizden farklı ve yeni bir hayatı önümüze koyuyor.
Daha çok ve hep küreselleşmenin eksiğini konuştuk. Küreselleşmenin doğada ve toplumda yarattığı tahribatlara değindik. Gelir dağılımındaki makas aralığının yoksulların aleyhine açılmakta olduğunu gördük. Elbette tüm bunlar gerçektir. Hatta daha da eklenecekler vardır.
Bir başka şeyi de görmemiz gerekiyor. O da küreselleşmenin sağladığı imkanlar.Bu imkanları küçümsemeden değerlendirmemiz gerekiyor. En başta küresellik, insanların bir birine olan bağımlılığını arttırdı. Ulus-devletleri törpüledi. İyi ve kötüyü gözler önüne serdi. Kadın ve engellilerin pozitif ayrımcılığını dünya gündemine getirdi. Bireyi koruyan ve kutsayan, sivil inisiyatifi öne çıkardı. Medeni dünyada yeni bir demokrasi kültürünü geliştirdi. Demokratik ve sivil yönetimlerin önemini arttırdı. Ekonomik indirgemeciliğin yetmezliğini gösterdi. Sosyal adaletin vazgeçilmez olduğunu kanıtladı. Huzurun, istikrarın ve kalkınma yolunun toplumsal barıştan geçtiği kanıtladı. Gelirler yetmeyince dünya nimetlerinden faydalanmanın ancak barış ve demokrasiyle olabileceğini anlıyoruz.
Dünyanın her yerinde ve aynı şekildi bu etkiler elbette olmuyor. Ama hızla bu yöne doğru gidiyor. Dünyanın küçülmesi önlenemiyor. Herkes her şeyi minik bir ekranla izleyebiliyor. Gereken yerlerde müdahale edebiliyor.
Ülkemiz bu nimetlerden yeterli olmazsa da faydalanabiliyor. Çağ dışı kalmış yasal maddelere rağmen ifade serbestliğini kullanabiliyoruz. Vicdanlara hitap edebiliyoruz. İletişimin imkanlarıyla kamuoyunu etkileyebiliyoruz. Bilgilenmenin tekelleri kırılınca kitlelere ulaşmak kolaylaşıyor. Doğru yerde doğru duruşların karşılığı olabiliyor. Dürüstlüğün, saydamlığın ve şeffaflığın kıymeti arttırılabiliyor. Dolayısıyla bir kişi bile çok şey yapabiliyor.Tüm mesele bunları doğru kullanabilmek.Demokrasinin gelişmesi ve beslenmesine olanak sağlamak.
Mustafa Köse / mkose1955@hotmail.com
12 Nisan 2011
‘’Hayata dair meselelerde’’ sadece bir yönden bakınca gerçek ifadeleri bulamıyoruz. Sorunlar yumağında bir çıkış bir çözüm veya bir sentez için farklı açılardan yaklaşmak gerekiyor. Zira sorunlara temel olan sebepler, kendi paradokslarını kendileri yaratıyorlar. Meselelerin anti tezi kendi derinliklerinde bulunuyor. Yaşam böyle akıp gidiyor.
Sanayi toplumunu geride bırakıp bilgi toplumuna girdik. Bu öyle kolay olmadı. Sancılı oldu. Tıptı feodalizm’den kapitalizme girildiği gibi. Orada feodal beyler farklı biçimlerde tasfiye oldu. Fransa’da kanlı bir şekilde yaşanırken, İngiltere’de uzlaşarak ve dönüşerek oldu. Bilişim toplumuna girmek de böyle başladı. Başta Berlin duvarı yıkıldı ve daha sonra Sovyetler Birliğinin dağılmasını getirdi. Bu artık yeni bir dünya demektir. Şimdi sıra emperyalizmi törpülemeye geldi.Bilişim teknolojisinin üretime katılması kapitalizmde de yeni bir durum yarattı. Üretimin niteliğini, niceliğini ve dolaşımını geliştirdi. Sermaye birikimlerini ve sermaye dolaşımlarını yeni dengeler üzerinde şekillendirmeye başladı. Bu bir başka ifadeyle, ne kadar ‘’çok kapitalizm olursa’’ o kadar ‘’az emperyalizm olacak’’ demektir. Bu aynı zamanda kapitalizmi de derin bir şekilde etkileyecek demektir. Bu yaklaşım elbette klasik bilgilerimizle örtüşmüyor. Bu yaklaşım şuan ‘’garip’’görünebilir. Ama devinimin bu yöne doğru gittiğini düşünüyorum. Entelektüel ortamda tartışılması gereken bir konu olduğunu muhakkak. Bunun üzerinde durmaya değer görüyorum.
Süreç henüz yeni şekilleniyor. Konuştuğumuz şey kapitalizm ötesi olmayan bir uygarlık. Bunun temelleri yeni belirginleşiyor. Tüm bunları bilişim teknolojisi yaratıyor. Bilişimin imkanları küreselleşmeyi hızlandırıyor. Enerji ve iletişimi dünyaya egemen kılıyor. Eksiğiyle fazlasıyla. Bildiğimizden farklı ve yeni bir hayatı önümüze koyuyor.
Daha çok ve hep küreselleşmenin eksiğini konuştuk. Küreselleşmenin doğada ve toplumda yarattığı tahribatlara değindik. Gelir dağılımındaki makas aralığının yoksulların aleyhine açılmakta olduğunu gördük. Elbette tüm bunlar gerçektir. Hatta daha da eklenecekler vardır.
Bir başka şeyi de görmemiz gerekiyor. O da küreselleşmenin sağladığı imkanlar.Bu imkanları küçümsemeden değerlendirmemiz gerekiyor. En başta küresellik, insanların bir birine olan bağımlılığını arttırdı. Ulus-devletleri törpüledi. İyi ve kötüyü gözler önüne serdi. Kadın ve engellilerin pozitif ayrımcılığını dünya gündemine getirdi. Bireyi koruyan ve kutsayan, sivil inisiyatifi öne çıkardı. Medeni dünyada yeni bir demokrasi kültürünü geliştirdi. Demokratik ve sivil yönetimlerin önemini arttırdı. Ekonomik indirgemeciliğin yetmezliğini gösterdi. Sosyal adaletin vazgeçilmez olduğunu kanıtladı. Huzurun, istikrarın ve kalkınma yolunun toplumsal barıştan geçtiği kanıtladı. Gelirler yetmeyince dünya nimetlerinden faydalanmanın ancak barış ve demokrasiyle olabileceğini anlıyoruz.
Dünyanın her yerinde ve aynı şekildi bu etkiler elbette olmuyor. Ama hızla bu yöne doğru gidiyor. Dünyanın küçülmesi önlenemiyor. Herkes her şeyi minik bir ekranla izleyebiliyor. Gereken yerlerde müdahale edebiliyor.
Ülkemiz bu nimetlerden yeterli olmazsa da faydalanabiliyor. Çağ dışı kalmış yasal maddelere rağmen ifade serbestliğini kullanabiliyoruz. Vicdanlara hitap edebiliyoruz. İletişimin imkanlarıyla kamuoyunu etkileyebiliyoruz. Bilgilenmenin tekelleri kırılınca kitlelere ulaşmak kolaylaşıyor. Doğru yerde doğru duruşların karşılığı olabiliyor. Dürüstlüğün, saydamlığın ve şeffaflığın kıymeti arttırılabiliyor. Dolayısıyla bir kişi bile çok şey yapabiliyor.Tüm mesele bunları doğru kullanabilmek.Demokrasinin gelişmesi ve beslenmesine olanak sağlamak.
Mustafa Köse / mkose1955@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder