20 Nisan 2011 Çarşamba
1 MAYISA DOĞRU (Cephe Hareketi)
Cephe Hareketi 1 Mayıs Özel Sayısı /Nisan 2011
1 Mayıs'ta
Emeğin Gücü İle Halkın İradesini Birleştirmek
Demokrasi Mücadelesinde Tarihi Bir İvme Kazanmaktır
21. yüzyıl bir küresel değişim yılı olarak şekillenmektedir. Bu değişimin en belirgin özelliği ise demokrasi ve özgürlük güçleri ile anti-demokratik rejimler arasında tarihsel bir mücadeleye sahne olmasıdır. Bunun ilk raundu büyük Ortadoğu coğrafyasında patlak vermiştir. Tarihin en kadim bölgelerinden biri olan bu diyarda dikta rejimleri ile devrimci, demokrasi güçleri arasındaki tarihi hesaplaşma tüm hızıyla devam etmektedir. Tunus ve Mısır halk devrimleri ve bölge sathında süren halk direnişleri söz konusu tarihi hesaplaşmanın demokrasi ve özgürlük güçleri lehine sonuçlar ürettiğini göstermektedir.
Siyasal tarihi boyunca demokrasiden nasibini almamış olan ülkemiz de gerek iç dinamikleri gerekse bölgedeki gelişmelerin doğrudan etkisi altında demokrasi ekseninde yaşanan mücadelenin temel halkalarından birini oluşturmaktadır. Ülkemizde cumhuriyet tarihi boyunca demokrasi sorunu siyasal mücadelenin ana sorunu ve hedefi olarak gündemdeki yerini korumuştur. Bugün bu sorun daha da yakıcı hale gelmiş ve ülkenin kaderini kilitleyen bir düğüm özelliği kazanmıştır.
Türkiye'nin 21. yüzyıldaki yerini belirleyecek temel etken demokrasi ve özgürlükler konusunda yapacağı açılımdır. Bugün ülkemizdeki demokratik siyasal değişimden yana tüm toplumsal güçlerin ortak paydası Türkiye'nin demokratlaşmasıdır. Türkiye'de aş ve işten eğitim sorunlarına, kadın cinayetlerinden düşünce özgürlüğüne kadar bir dizi hayati sorun bulunmaktadır. Ancak tüm bunların yegâne çözümü cumhuriyeti demokratik normlar temelinde yeni baştan tesis etmektir.
Kürt halk hareketi on yıllardır bunun kavgasını vermektedir. Nasıl ki Arap halkı kitlesel direnişlerle siyasal yaşamı demokratikleştirip özgürlükleri ve evrensel değerleri ilmek ilmek örüyorsa Kürt halkı da kendi özgür iradesiyle Türkiye'deki tektipçi, inkârcı, anti-demokratik siyasal sistemi demokratik dönüşüm yönünde zorlamaktadır. Bu, demokrasiden, özgürlüklerden, adil barıştan yana olan tüm güçler adına geliştirilen tarihi bir süreçtir.
Bu süreç aynı zamanda resmi ideoloji ve milliyetçi kuşatmalar altındaki işçi sınıfı ve emekçi güçleri demokrasi konusunda eğitecek, siyasal ufkunu açacak, demokrasi mücadelesi paydasında tarihi rolünü oynamasına yardımcı olacak olan bir dinamiktir. Halkların örgütlü iradesi olmaksızın işçi sınıfı demokrasi bilinci ve mücadelesinde sıçrama yapamaz. Öte yandan işçi sınıfı ve emekçilerin örgütlü iradesi olmadan da halklar özgürlük arayışlarında kesin bir sonuca ulaşamaz. Ortak ülkemizde halklar ile emekçilerin ortaklığı, Kürt sorununun da çözümünü içeren bir siyasal demokratikleşme ve özgürleşmenin lokomotifi ve teminatıdır. Mevcut erkek egemen sistem ve değerlere karşı başkaldıran kadın dinamizmi, demokratik değişimin kuşak bazındaki mimarı olan gençlik örgütleri ve diğer toplumsal muhalefet hareketlerinin de demokrasi ve özgürlük mücadelesi böleninin tayin edici unsurları olduğu tarihi tecrübelerle sabittir.
1 Mayıs gündemini ve kampanyalarını işte bu ana demokrasi/özgürlük dinamiklerinin sorunları, talepleri ve hedefleri istikametinde belirlemek durumundayız. 2011'in 1 Mayıs'ı ülkemizin demokrasi aydınlanmasında bir dönüm noktası olmalıdır. Türkiye işçi sınıfı ve emek güçleri demokrasi mücadelesindeki iradelerini ve vazgeçilmezliklerini 1 Mayıs alanlarını hınca hınç doldurarak ortaya koymalıdır. Bu noktada devrimci, demokratik ve özgürlük güçleri demokrasi mücadelesindeki emek boşluğunun doldurulması için çağımızın açılımlarıyla uyumlu anlayış ve kıstaslarla işçi sınıfının demokrasi aydınlanmasına yardımcı olmalıdır.
1 Mayıs'ta demokrasi mücadelesinin bir bileşeni olarak kendi özgül devrimci siyasal açılımlarımızı, dönüşümlerimizi ve taleplerimizi dile getirirken, Kürt halkı ile demokrasi ve sosyalist güçler arasında sağlanmış olan Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun seçim kampanyasının ve formüle ettiği talep ve hedeflerin işçi sınıfında ve tüm halk güçlerinde yankı bulması için Diyarbakır'dan İstanbul'a, Antakya'dan İzmir'e kadar dört bir koldan demokratik halk iradesi ve inisiyatiflerini geliştirerek devrimci, demokrasi ve emek güçleri olarak 1 Mayıs'a damgamızı vurmalıyız.
1 Mayıs'ı vahşi kapitalizme, emperyalist saldırı ve işgallere, köhnemiş diktatörlere ve gerici rejimlere karşı işçi sınıfının ve ezilen halkların kurtuluşu mücadelesinde bir yeniden diriliş miladına dönüştürmeliyiz. Bu bağlamda, Arap halkının devrimci zaferlerine arka çıkarken, 12 Eylül faşizmi koşullarında Türkiyeli devrimcilere kucak açmış ilerici Suriye'nin dış kışkırtma ve iç provokasyonları aşarak demokratik reformlarını selametle sonuçlandırması için yanında durmalıyız. Öte yandan emek ve demokrasi güçlerini ortak bir irade temelinde birleştirerek demokratik özgürlükçü bir siyasal ve anayasal iktidar kurma hedefimizde tarihi kazanımların altına imza atmak üzere tüm güç ve imkanlarımızı seferber etmeliyiz.
Demokrasi mücadelesi halklaşarak ilerliyor, ancak kesin zafer demokrasinin işçileşmesindedir. Ülkemizde demokrasiye proleter bir boyut katmak işçi sınıfının demokrasi mücadelesindeki boşluğunun doldurulması anlamına gelir. Bu açıdan 1 Mayıs, işçi sınıfının demokrasi mücadelesiyle olan tarihi ilişkisi ve bu noktadaki rolü itibariyle önemli bir sınanma alanı oluşturacaktır. Biz Cephe Hareketi olarak, işçi sınıfının ekonomik ve sosyal taleplerini ihmal etmeden, işçi sınıfını, Kürt halkı ve diğer demokrasi ve özgürlük güçleriyle ortak bir demokratik yönetime taşıyacak olan devrimci demokrasi bilinci, örgütlenmesi ve mücadelesi noktasında dirilişe geçmesinde payımıza düşeni özgün bakış açımızla yerine getirmeye devam edeceğiz.
1 Mayıs, milyonlarca işçinin-emekçinin tüm devrimci ve özgürlük güçleriyle buluşarak Demokratik Türkiye-özgür halklar mücadelesinde ortaklaşmasında önemli bir eşiktir. İşçi sınıfının demokratlaşması hem Türkiye'nin demokratlaşması hem de başta Kürt halkı olmak üzere halklarımızın özgürleşmesi bakımından tarihi öneme haiz bir ilerleme anlamına gelecektir.
2011'in 1 Mayıs'ı, ortak ülkemizde demokratik yönetimin, hakkaniyetli toplumsal barışın ve özgürlükçü sivil anayasal düzenin temellerinin atıldığı gün olsun…
1 Mayıs'ta
Emeğin Gücü İle Halkın İradesini Birleştirmek
Demokrasi Mücadelesinde Tarihi Bir İvme Kazanmaktır
21. yüzyıl bir küresel değişim yılı olarak şekillenmektedir. Bu değişimin en belirgin özelliği ise demokrasi ve özgürlük güçleri ile anti-demokratik rejimler arasında tarihsel bir mücadeleye sahne olmasıdır. Bunun ilk raundu büyük Ortadoğu coğrafyasında patlak vermiştir. Tarihin en kadim bölgelerinden biri olan bu diyarda dikta rejimleri ile devrimci, demokrasi güçleri arasındaki tarihi hesaplaşma tüm hızıyla devam etmektedir. Tunus ve Mısır halk devrimleri ve bölge sathında süren halk direnişleri söz konusu tarihi hesaplaşmanın demokrasi ve özgürlük güçleri lehine sonuçlar ürettiğini göstermektedir.
Siyasal tarihi boyunca demokrasiden nasibini almamış olan ülkemiz de gerek iç dinamikleri gerekse bölgedeki gelişmelerin doğrudan etkisi altında demokrasi ekseninde yaşanan mücadelenin temel halkalarından birini oluşturmaktadır. Ülkemizde cumhuriyet tarihi boyunca demokrasi sorunu siyasal mücadelenin ana sorunu ve hedefi olarak gündemdeki yerini korumuştur. Bugün bu sorun daha da yakıcı hale gelmiş ve ülkenin kaderini kilitleyen bir düğüm özelliği kazanmıştır.
Türkiye'nin 21. yüzyıldaki yerini belirleyecek temel etken demokrasi ve özgürlükler konusunda yapacağı açılımdır. Bugün ülkemizdeki demokratik siyasal değişimden yana tüm toplumsal güçlerin ortak paydası Türkiye'nin demokratlaşmasıdır. Türkiye'de aş ve işten eğitim sorunlarına, kadın cinayetlerinden düşünce özgürlüğüne kadar bir dizi hayati sorun bulunmaktadır. Ancak tüm bunların yegâne çözümü cumhuriyeti demokratik normlar temelinde yeni baştan tesis etmektir.
Kürt halk hareketi on yıllardır bunun kavgasını vermektedir. Nasıl ki Arap halkı kitlesel direnişlerle siyasal yaşamı demokratikleştirip özgürlükleri ve evrensel değerleri ilmek ilmek örüyorsa Kürt halkı da kendi özgür iradesiyle Türkiye'deki tektipçi, inkârcı, anti-demokratik siyasal sistemi demokratik dönüşüm yönünde zorlamaktadır. Bu, demokrasiden, özgürlüklerden, adil barıştan yana olan tüm güçler adına geliştirilen tarihi bir süreçtir.
Bu süreç aynı zamanda resmi ideoloji ve milliyetçi kuşatmalar altındaki işçi sınıfı ve emekçi güçleri demokrasi konusunda eğitecek, siyasal ufkunu açacak, demokrasi mücadelesi paydasında tarihi rolünü oynamasına yardımcı olacak olan bir dinamiktir. Halkların örgütlü iradesi olmaksızın işçi sınıfı demokrasi bilinci ve mücadelesinde sıçrama yapamaz. Öte yandan işçi sınıfı ve emekçilerin örgütlü iradesi olmadan da halklar özgürlük arayışlarında kesin bir sonuca ulaşamaz. Ortak ülkemizde halklar ile emekçilerin ortaklığı, Kürt sorununun da çözümünü içeren bir siyasal demokratikleşme ve özgürleşmenin lokomotifi ve teminatıdır. Mevcut erkek egemen sistem ve değerlere karşı başkaldıran kadın dinamizmi, demokratik değişimin kuşak bazındaki mimarı olan gençlik örgütleri ve diğer toplumsal muhalefet hareketlerinin de demokrasi ve özgürlük mücadelesi böleninin tayin edici unsurları olduğu tarihi tecrübelerle sabittir.
1 Mayıs gündemini ve kampanyalarını işte bu ana demokrasi/özgürlük dinamiklerinin sorunları, talepleri ve hedefleri istikametinde belirlemek durumundayız. 2011'in 1 Mayıs'ı ülkemizin demokrasi aydınlanmasında bir dönüm noktası olmalıdır. Türkiye işçi sınıfı ve emek güçleri demokrasi mücadelesindeki iradelerini ve vazgeçilmezliklerini 1 Mayıs alanlarını hınca hınç doldurarak ortaya koymalıdır. Bu noktada devrimci, demokratik ve özgürlük güçleri demokrasi mücadelesindeki emek boşluğunun doldurulması için çağımızın açılımlarıyla uyumlu anlayış ve kıstaslarla işçi sınıfının demokrasi aydınlanmasına yardımcı olmalıdır.
1 Mayıs'ta demokrasi mücadelesinin bir bileşeni olarak kendi özgül devrimci siyasal açılımlarımızı, dönüşümlerimizi ve taleplerimizi dile getirirken, Kürt halkı ile demokrasi ve sosyalist güçler arasında sağlanmış olan Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun seçim kampanyasının ve formüle ettiği talep ve hedeflerin işçi sınıfında ve tüm halk güçlerinde yankı bulması için Diyarbakır'dan İstanbul'a, Antakya'dan İzmir'e kadar dört bir koldan demokratik halk iradesi ve inisiyatiflerini geliştirerek devrimci, demokrasi ve emek güçleri olarak 1 Mayıs'a damgamızı vurmalıyız.
1 Mayıs'ı vahşi kapitalizme, emperyalist saldırı ve işgallere, köhnemiş diktatörlere ve gerici rejimlere karşı işçi sınıfının ve ezilen halkların kurtuluşu mücadelesinde bir yeniden diriliş miladına dönüştürmeliyiz. Bu bağlamda, Arap halkının devrimci zaferlerine arka çıkarken, 12 Eylül faşizmi koşullarında Türkiyeli devrimcilere kucak açmış ilerici Suriye'nin dış kışkırtma ve iç provokasyonları aşarak demokratik reformlarını selametle sonuçlandırması için yanında durmalıyız. Öte yandan emek ve demokrasi güçlerini ortak bir irade temelinde birleştirerek demokratik özgürlükçü bir siyasal ve anayasal iktidar kurma hedefimizde tarihi kazanımların altına imza atmak üzere tüm güç ve imkanlarımızı seferber etmeliyiz.
Demokrasi mücadelesi halklaşarak ilerliyor, ancak kesin zafer demokrasinin işçileşmesindedir. Ülkemizde demokrasiye proleter bir boyut katmak işçi sınıfının demokrasi mücadelesindeki boşluğunun doldurulması anlamına gelir. Bu açıdan 1 Mayıs, işçi sınıfının demokrasi mücadelesiyle olan tarihi ilişkisi ve bu noktadaki rolü itibariyle önemli bir sınanma alanı oluşturacaktır. Biz Cephe Hareketi olarak, işçi sınıfının ekonomik ve sosyal taleplerini ihmal etmeden, işçi sınıfını, Kürt halkı ve diğer demokrasi ve özgürlük güçleriyle ortak bir demokratik yönetime taşıyacak olan devrimci demokrasi bilinci, örgütlenmesi ve mücadelesi noktasında dirilişe geçmesinde payımıza düşeni özgün bakış açımızla yerine getirmeye devam edeceğiz.
1 Mayıs, milyonlarca işçinin-emekçinin tüm devrimci ve özgürlük güçleriyle buluşarak Demokratik Türkiye-özgür halklar mücadelesinde ortaklaşmasında önemli bir eşiktir. İşçi sınıfının demokratlaşması hem Türkiye'nin demokratlaşması hem de başta Kürt halkı olmak üzere halklarımızın özgürleşmesi bakımından tarihi öneme haiz bir ilerleme anlamına gelecektir.
2011'in 1 Mayıs'ı, ortak ülkemizde demokratik yönetimin, hakkaniyetli toplumsal barışın ve özgürlükçü sivil anayasal düzenin temellerinin atıldığı gün olsun…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder