19 Nisan 2011 Salı
ARŞA KADAR BARIŞ – İNADINA BARIŞ
Hasip Yiğitoğlu
19 Nisan 2011
Türkiye inanılır gibi olmayan yeni bir sürece gidiyor. Ülkenin gündemi bir anda tepe taklak. Herkesin demokratik, özgürlükçü, insan merkezli yeni Anayasa beklentilerinin yerini şimdi akılları dumura uğratacak bir gündemle karşı karşıyayız. Nereden ve nasıl başlanır böyle bir durumu yazmaya? İnanın Başbakan’ın Kürt gerçeği, YGS sınavlarıyla ilgili söyledikleri ve YSK’nın 12 bağımsız milletvekili aday iptallerini yazacak normal kelimeleri bulmak için mum ışığında arama yapmalıyız.
Başbakan, bir cephe komutanı edasıyla gençlerin YGS’de işlenen ahlaksız uygulamalarına tepki duyarak protestolar yapan canı, emekleri yanmış 17 yaşlarındaki gençlere HODRİ MEYDAN diyor. Biz de ON BİN TARAFTAR GENCİ TAKSİME YÜRÜTEBİLİRİZ DİYOR. Bu akıl neyle yorumlanabilir. Başbakanın bu tepkisinin temelinde gençliğinde AKINCILAR’dan çok etkilendiğini söylemek doğru olmaz mı?
BEN kefilim, BEN yaparım, BEN bilirim aklının, siyasi literatüründeki karşılığı, BEN paradigmalı ruhun otokrat beklentilerdir. Yakın coğrafyamızda otokrasi ile idare edilen ülkelerin durumu hiç bir şey anlatmıyor gibi, ortada sırıtıyor.
Yukarıda belirttiğim üç durumun aynı günde yaşanmasını tesadüfe yorumlamak mümkün mü? Acaba.
Her aklıselimin ortak anlayışının komu oyuna yansımalarından anlaşıldığı gibi, bu sürecin birlikte barış ve adil paylaşım içinde yaşamanın önünün kesilmesidir. Tarihten gelen her baskıya ve haksızlığa rağmen acıların yerine diyalog çabalarının savaşı sonuçlandıracak umudu yok edilmek isteniyor. Aynı günde Başbakanın KÜRT SORUNU yok, KÜRT MESELESİ vardır ve YSK’nın veto kararıyla verilmek istenen mesajı demokrasi ve özgürlüklere vurulan bir darbe niteliğine yorumlamak yanlış olur mu?
Seçim öncesi bu saldırıların denenmesi halkın iradesinin hiçe sayılacağı yeni bir sivil diktatörlük çabalarını çağrıştıracak cinstendir.
Ergenekon darbecilerinden şikâyetçi olanların gerçek yüzleri hakkında daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi,demokrasi anlayışı hep kendilerine kadardır.Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi Ergenekon tasfiye edilmiyor, sadece silahsızlandırılmak isteniyor konusunda haklılığım daha net anlaşılacak kadar ortaya çıkmıştır.
Bu bir oyundur, bu oyuna gelinmemelidir.
Siz veto edilen DEMOKRASİ KAHRAMANI adaylar hayatınız boyunca her bedeli ödeyerek büyük bir sabırla bugünlere geldiniz. Demokrasinin yürek atışlarının her nabzında, tarihin her sürecinde halkın seçtiği insanlar olarak anılacaksınız nede olsa. Bu süreci aklıselimle yorumlayarak Türkiye’yi karanlıklara, kardeş kavgasına dönüştürmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Her şeye rağmen sesimizi arşa kadar yükselterek BARIŞ –BARIŞ-BARIŞ……………………………….’tan vazgeçmeyeceğimizi anlamayan akıllara hayatlarında unutmayacakları bir ders verelim. Birbirimizi kucaklayalım.
Bizler bu denklemlere yabancı olmamalıyız. Yüzlercesini, binlercesini bozduk. Eğer böyle olmasaydı neden saldırıyorlar?
Hep bu soruyu soralım ve bu hak gaspı anlayışını demokratik aklımızla mahkum edelim.
hasipyigitoglu@hotmail.com
19 Nisan 2011
Türkiye inanılır gibi olmayan yeni bir sürece gidiyor. Ülkenin gündemi bir anda tepe taklak. Herkesin demokratik, özgürlükçü, insan merkezli yeni Anayasa beklentilerinin yerini şimdi akılları dumura uğratacak bir gündemle karşı karşıyayız. Nereden ve nasıl başlanır böyle bir durumu yazmaya? İnanın Başbakan’ın Kürt gerçeği, YGS sınavlarıyla ilgili söyledikleri ve YSK’nın 12 bağımsız milletvekili aday iptallerini yazacak normal kelimeleri bulmak için mum ışığında arama yapmalıyız.
Başbakan, bir cephe komutanı edasıyla gençlerin YGS’de işlenen ahlaksız uygulamalarına tepki duyarak protestolar yapan canı, emekleri yanmış 17 yaşlarındaki gençlere HODRİ MEYDAN diyor. Biz de ON BİN TARAFTAR GENCİ TAKSİME YÜRÜTEBİLİRİZ DİYOR. Bu akıl neyle yorumlanabilir. Başbakanın bu tepkisinin temelinde gençliğinde AKINCILAR’dan çok etkilendiğini söylemek doğru olmaz mı?
BEN kefilim, BEN yaparım, BEN bilirim aklının, siyasi literatüründeki karşılığı, BEN paradigmalı ruhun otokrat beklentilerdir. Yakın coğrafyamızda otokrasi ile idare edilen ülkelerin durumu hiç bir şey anlatmıyor gibi, ortada sırıtıyor.
Yukarıda belirttiğim üç durumun aynı günde yaşanmasını tesadüfe yorumlamak mümkün mü? Acaba.
Her aklıselimin ortak anlayışının komu oyuna yansımalarından anlaşıldığı gibi, bu sürecin birlikte barış ve adil paylaşım içinde yaşamanın önünün kesilmesidir. Tarihten gelen her baskıya ve haksızlığa rağmen acıların yerine diyalog çabalarının savaşı sonuçlandıracak umudu yok edilmek isteniyor. Aynı günde Başbakanın KÜRT SORUNU yok, KÜRT MESELESİ vardır ve YSK’nın veto kararıyla verilmek istenen mesajı demokrasi ve özgürlüklere vurulan bir darbe niteliğine yorumlamak yanlış olur mu?
Seçim öncesi bu saldırıların denenmesi halkın iradesinin hiçe sayılacağı yeni bir sivil diktatörlük çabalarını çağrıştıracak cinstendir.
Ergenekon darbecilerinden şikâyetçi olanların gerçek yüzleri hakkında daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi,demokrasi anlayışı hep kendilerine kadardır.Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi Ergenekon tasfiye edilmiyor, sadece silahsızlandırılmak isteniyor konusunda haklılığım daha net anlaşılacak kadar ortaya çıkmıştır.
Bu bir oyundur, bu oyuna gelinmemelidir.
Siz veto edilen DEMOKRASİ KAHRAMANI adaylar hayatınız boyunca her bedeli ödeyerek büyük bir sabırla bugünlere geldiniz. Demokrasinin yürek atışlarının her nabzında, tarihin her sürecinde halkın seçtiği insanlar olarak anılacaksınız nede olsa. Bu süreci aklıselimle yorumlayarak Türkiye’yi karanlıklara, kardeş kavgasına dönüştürmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Her şeye rağmen sesimizi arşa kadar yükselterek BARIŞ –BARIŞ-BARIŞ……………………………….’tan vazgeçmeyeceğimizi anlamayan akıllara hayatlarında unutmayacakları bir ders verelim. Birbirimizi kucaklayalım.
Bizler bu denklemlere yabancı olmamalıyız. Yüzlercesini, binlercesini bozduk. Eğer böyle olmasaydı neden saldırıyorlar?
Hep bu soruyu soralım ve bu hak gaspı anlayışını demokratik aklımızla mahkum edelim.
hasipyigitoglu@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder