27 Nisan 2011 Çarşamba
ERDOĞANIN İKİYÜZLÜ POLİTİKASI VE SURİYE
Mikdat Abuzer
26 Nisan 2011 – Facebook
Bu gün 26 Nisan 2011. Saat:10:30 ‘da İstanbul’da, AKP iktidarının desteğiyle “SURİYE İÇİN İSTANBUL BULUŞMASI” adı altında, karşı devrimci güçlerden, emperyalist kuklası eli kanlı terör örgütü Müslüman kardeşler Hareketinden oluşan, halkına karşı her ihanet ve işbirliğinde bulunan kesimleri bir araya geldi.
Siyonizme, emperyalizme karşı direnen Suriye’yi arkadan da hançerlemek için, hayatları boyunca kendi halkına bir olumlu katkısı olmayan, temsi güçleri hiç bulunmayan, yurt dışında özgür oldukları ve desteklendikleri ortamda bir elin parmak sayısı kadar halkı bir araya getiremeyen “muhalefet” adlı kin ve intikam öbekleri, Erdoğan’ın şemsiyesi altında İstanbul’da kin kustular. Bu toplantı, komşumuz Suriye’yle başlayan iyi komşuluk ilişkisinin, on yıllardır kesik olan insanı, toplumsal, kültürel ailesel, ekonomik, siyasal ilişkilere vurulmuş bir darbedir. Suriye üzerine oynanan kirli oyanların bir parçası olmaktır. Bu doğrudan doğruyu Türkiye halklarının alnına, Erdoğan iktidarı tarafından vurulmuş bir kara leke daha oluşturmaktır.
Ülkemizde iktidar güçleri, sınır komşularımızla düne kadar en çirkin ve en karanlık ilişkiler içindeydi. “Komşularla sıfır sorun” adı altında, dış politikada yapılan açılımın olumlu olduğu ve desteklenmesi gerektiğine herkes ikna olmuştu. Bu, vizelerin kaldırılmasıyla artan oranda gelişmiştir. Ancak süreci ve iç dokusunu iyi bilmeyenlerin gözünden kaçan gerçek daha farklı işaretler verdiğini farklı makalelerde onlarca kez dile getirip durmuştuk. Erdoğan’ın dış siyaseti, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “STRATEJİK DERİNLİK” adını taşıyan kitabında ortaya konduğu haliyle bir “Yeni Osmanlı”cılık girişimi olduğu ve bunun ancak ikiyüzlü, aldatıcı, arkadan vurmak ve komşuların pazarlarını ele geçirmek için organize edilmiş bir politika olduğunu belirleyip durduk. Yeni Osmanlı, eskinin yeniden tezgahlanmasıydı, farklı milletlerin emekleriyle oluşan zenginliğin, bir biçimde 21. Yüz yılın düzenbazlıklarıyla gasp edilmesinden başka bir şey değildir. Bu bir çıkar ilişki organizasyonuydu, tek taraflı kazanma, “dostu” kazıklama, düşeni bıçaklama siyasetiydi.
Bu insanlık dışı algı, bu ikiyüzlü politika, çirkin çehresini ilk olarak Libya’da takınılan tutumlarla verdi. Libya halkı bunu çok sert cevapladı Erdoğan’a “sende ar yok mu?” diye seslenen Libyalı kadın bu politikanın ne olduğunu da ortaya koymuştu. Bu politika Bahreyn olaylarındaki ikiyüzlülükte de bir kez daha dünya kamuoyu önünde teşhir oldu; Bahreyn olaylarında “ikinci bir Kerbela istemiyoruz” diyen Erdoğan, Suudi-Arabistan’ın tepkisi üzerine, sesini soluğunu kesip, mekik gezilerle özür dilemeye yönelmek zorunda kaldı.
Bu onursuz politikayı, Suriye’ye karşı Amerika’nın dolaysıca beslediği eli kanlı terör örgütü Müslüman Kardeşler Hareketi’nin (MKH) 1 Nisan 2011 Cuma günü İstanbul’da düzenlediği basın açıklaması oturumu izledi. Suriye halkı bunu yakından izledi. Suriye halkı, Türkiye’nin uzun yıllar NATO uşağı olarak bölge halklarına çektirdiklerini, Nasır’ın Mısır’daki krala ve emperyalistlere karşı mücadelesinde, Büyükelçisi Hulusi Fuat Tugay aracılığıyla yaptığı İngiliz casusluğunu (4 Ocak 1954) Arap-İsrail savaşlarında İsrail yanlısı tutumlarını ve ABD üslerini İsrail siyonizmi lehine çalıştırmasını, 1958 Lübnan iç savaşında gerici Falanjist kuvvetleri desteklemesini, 14 Temmuz 1958’de karlığa karşı yükselen Irak devrimini bastırmak için yaptıklarını ve buların üzerine 400 yıllık Osmanlı zulmünü de ekleyerek kaygıyla düşündüğünü hatırlatacağız. Suriye halkı, Türkiye halklarıyla buluşmaktan, bir olmaktan ortada duran dev tarih birliği, kültür birliği, duygu birliği ve dış güçlere karşı o omuz omuza olma arzusuna vurulmuş bu kirli hançer, AKP iktidarının, Erdoğan’ın ve bunların STARATEJİK DERENLİK , “komşularla sıfır sorun”, “kardeşlik, dostluk” söylemlerinin kocaman bir yalan olduğunu görmüştür ve bunu açıkça dile de getirmeye başlamıştır.
Suriye halkını şu içten sözlerini de birlikte okuyalım.
“Suriye halkı haklı olarak bizler, Türkiye’yi orta-doğuda ismi anılan bir ülke haline biz getirdik. Suudi Arabistan ve Mısır gericiliğine, 27 Aralık 2008- 20 Ocak 2009 Gazze savaşında İsrail yanlısı tutumlarından dolayı, tavır alarak, Türkiye halklarıyla tarihi bir barış adımı attık. Dostluk ve kardeşliğin derin tarihi köklerine dönerek bu bölgeyi dış güçlerden korumak istedik. Bu amaçla Türkiye’ye kapı araladık. İslam Ülkeleri Konferansı Başkanlığına bir Türkiyelinin (İhsan Ekmeleddinoğlu) gelmesini biz önerdik ve başkan yaptık, Türkiye’ye kredi olsun diye İsrail’le dolaylı görüşmelerde hakem rolü biçtik. Bunlar hep halklarımızın birbiriyle iyi niyet ve dostluğu adına yapıldı. Ama görüyoruz ki, Türkiye eski ikiyüzlü politikasının esiri olmuş bundan kurtulamıyor. Biz bu gerçekleri Türkiye halkına sunmakla yetiniyoruz. Gelişmelere bağılda söyleyecek ve alacak tutumumuz olacaktır. Herkes bilmeli ki dünyanın tüm emperyalist güçleri üzerimize gelmesine rağmen kimseye boyun eğmedik, direnmeye devam ettik, direnen halkları destekledik İsrail siyonizmene karşı mücadeleyi tüm bölge halkalar adına yaptık. Bunun bir bedeli varsa, Suriye halkı ve yönetimi olarak ödemekten de çekinmeyeceğiz. Türkiye yönetimi bu ikiyüzlü politikasıyla kendi halkına da çok çektirdiğini biliyoruz, ancak bu politikaların bize karşı yapabileceği hiçbir şey olamaz olan halklar arasına tarihi kinlere yenilerini eklemekten ibaret olacaktır ki, Türkiye halkları artık buna müsaade etmeyecektir ”
Bu sözlere benim ekleyecek bir şeyim olamaz.
Erdoğan’ın ikiyüzlü politikasının gizlenebilir bir yanı kalmadı.. Komşuları arkadan vurmanın bu türü sadece arsızlıktır. Büyük ülke olma iddiası bu çirkin politikalarla hiç yürümez, Libya’da, Bahreyn’de ve şimdi Suriye’de olduğu gibi tökezleyip, iflas eder. Bu politikaların yarattığı tarihi düşmanlıklardan ise sadece halkımız zarar görür. Kefaret öder.
Erdoğan’ın bu onursuz, ikiyüzlü dış politikası gerçekte iç politikasının bir devamıdır. Artık halklarımız bu gidişe dur demesi gerekmektedir. Seçimleri bu açıdan değerlendirmek onurlu olmaktır. Kirlilikten kurtulmak komşularımızla gerçek dostluğu ikame etmektir.
26 Nisan 2011 – Facebook
Bu gün 26 Nisan 2011. Saat:10:30 ‘da İstanbul’da, AKP iktidarının desteğiyle “SURİYE İÇİN İSTANBUL BULUŞMASI” adı altında, karşı devrimci güçlerden, emperyalist kuklası eli kanlı terör örgütü Müslüman kardeşler Hareketinden oluşan, halkına karşı her ihanet ve işbirliğinde bulunan kesimleri bir araya geldi.
Siyonizme, emperyalizme karşı direnen Suriye’yi arkadan da hançerlemek için, hayatları boyunca kendi halkına bir olumlu katkısı olmayan, temsi güçleri hiç bulunmayan, yurt dışında özgür oldukları ve desteklendikleri ortamda bir elin parmak sayısı kadar halkı bir araya getiremeyen “muhalefet” adlı kin ve intikam öbekleri, Erdoğan’ın şemsiyesi altında İstanbul’da kin kustular. Bu toplantı, komşumuz Suriye’yle başlayan iyi komşuluk ilişkisinin, on yıllardır kesik olan insanı, toplumsal, kültürel ailesel, ekonomik, siyasal ilişkilere vurulmuş bir darbedir. Suriye üzerine oynanan kirli oyanların bir parçası olmaktır. Bu doğrudan doğruyu Türkiye halklarının alnına, Erdoğan iktidarı tarafından vurulmuş bir kara leke daha oluşturmaktır.
Ülkemizde iktidar güçleri, sınır komşularımızla düne kadar en çirkin ve en karanlık ilişkiler içindeydi. “Komşularla sıfır sorun” adı altında, dış politikada yapılan açılımın olumlu olduğu ve desteklenmesi gerektiğine herkes ikna olmuştu. Bu, vizelerin kaldırılmasıyla artan oranda gelişmiştir. Ancak süreci ve iç dokusunu iyi bilmeyenlerin gözünden kaçan gerçek daha farklı işaretler verdiğini farklı makalelerde onlarca kez dile getirip durmuştuk. Erdoğan’ın dış siyaseti, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “STRATEJİK DERİNLİK” adını taşıyan kitabında ortaya konduğu haliyle bir “Yeni Osmanlı”cılık girişimi olduğu ve bunun ancak ikiyüzlü, aldatıcı, arkadan vurmak ve komşuların pazarlarını ele geçirmek için organize edilmiş bir politika olduğunu belirleyip durduk. Yeni Osmanlı, eskinin yeniden tezgahlanmasıydı, farklı milletlerin emekleriyle oluşan zenginliğin, bir biçimde 21. Yüz yılın düzenbazlıklarıyla gasp edilmesinden başka bir şey değildir. Bu bir çıkar ilişki organizasyonuydu, tek taraflı kazanma, “dostu” kazıklama, düşeni bıçaklama siyasetiydi.
Bu insanlık dışı algı, bu ikiyüzlü politika, çirkin çehresini ilk olarak Libya’da takınılan tutumlarla verdi. Libya halkı bunu çok sert cevapladı Erdoğan’a “sende ar yok mu?” diye seslenen Libyalı kadın bu politikanın ne olduğunu da ortaya koymuştu. Bu politika Bahreyn olaylarındaki ikiyüzlülükte de bir kez daha dünya kamuoyu önünde teşhir oldu; Bahreyn olaylarında “ikinci bir Kerbela istemiyoruz” diyen Erdoğan, Suudi-Arabistan’ın tepkisi üzerine, sesini soluğunu kesip, mekik gezilerle özür dilemeye yönelmek zorunda kaldı.
Bu onursuz politikayı, Suriye’ye karşı Amerika’nın dolaysıca beslediği eli kanlı terör örgütü Müslüman Kardeşler Hareketi’nin (MKH) 1 Nisan 2011 Cuma günü İstanbul’da düzenlediği basın açıklaması oturumu izledi. Suriye halkı bunu yakından izledi. Suriye halkı, Türkiye’nin uzun yıllar NATO uşağı olarak bölge halklarına çektirdiklerini, Nasır’ın Mısır’daki krala ve emperyalistlere karşı mücadelesinde, Büyükelçisi Hulusi Fuat Tugay aracılığıyla yaptığı İngiliz casusluğunu (4 Ocak 1954) Arap-İsrail savaşlarında İsrail yanlısı tutumlarını ve ABD üslerini İsrail siyonizmi lehine çalıştırmasını, 1958 Lübnan iç savaşında gerici Falanjist kuvvetleri desteklemesini, 14 Temmuz 1958’de karlığa karşı yükselen Irak devrimini bastırmak için yaptıklarını ve buların üzerine 400 yıllık Osmanlı zulmünü de ekleyerek kaygıyla düşündüğünü hatırlatacağız. Suriye halkı, Türkiye halklarıyla buluşmaktan, bir olmaktan ortada duran dev tarih birliği, kültür birliği, duygu birliği ve dış güçlere karşı o omuz omuza olma arzusuna vurulmuş bu kirli hançer, AKP iktidarının, Erdoğan’ın ve bunların STARATEJİK DERENLİK , “komşularla sıfır sorun”, “kardeşlik, dostluk” söylemlerinin kocaman bir yalan olduğunu görmüştür ve bunu açıkça dile de getirmeye başlamıştır.
Suriye halkını şu içten sözlerini de birlikte okuyalım.
“Suriye halkı haklı olarak bizler, Türkiye’yi orta-doğuda ismi anılan bir ülke haline biz getirdik. Suudi Arabistan ve Mısır gericiliğine, 27 Aralık 2008- 20 Ocak 2009 Gazze savaşında İsrail yanlısı tutumlarından dolayı, tavır alarak, Türkiye halklarıyla tarihi bir barış adımı attık. Dostluk ve kardeşliğin derin tarihi köklerine dönerek bu bölgeyi dış güçlerden korumak istedik. Bu amaçla Türkiye’ye kapı araladık. İslam Ülkeleri Konferansı Başkanlığına bir Türkiyelinin (İhsan Ekmeleddinoğlu) gelmesini biz önerdik ve başkan yaptık, Türkiye’ye kredi olsun diye İsrail’le dolaylı görüşmelerde hakem rolü biçtik. Bunlar hep halklarımızın birbiriyle iyi niyet ve dostluğu adına yapıldı. Ama görüyoruz ki, Türkiye eski ikiyüzlü politikasının esiri olmuş bundan kurtulamıyor. Biz bu gerçekleri Türkiye halkına sunmakla yetiniyoruz. Gelişmelere bağılda söyleyecek ve alacak tutumumuz olacaktır. Herkes bilmeli ki dünyanın tüm emperyalist güçleri üzerimize gelmesine rağmen kimseye boyun eğmedik, direnmeye devam ettik, direnen halkları destekledik İsrail siyonizmene karşı mücadeleyi tüm bölge halkalar adına yaptık. Bunun bir bedeli varsa, Suriye halkı ve yönetimi olarak ödemekten de çekinmeyeceğiz. Türkiye yönetimi bu ikiyüzlü politikasıyla kendi halkına da çok çektirdiğini biliyoruz, ancak bu politikaların bize karşı yapabileceği hiçbir şey olamaz olan halklar arasına tarihi kinlere yenilerini eklemekten ibaret olacaktır ki, Türkiye halkları artık buna müsaade etmeyecektir ”
Bu sözlere benim ekleyecek bir şeyim olamaz.
Erdoğan’ın ikiyüzlü politikasının gizlenebilir bir yanı kalmadı.. Komşuları arkadan vurmanın bu türü sadece arsızlıktır. Büyük ülke olma iddiası bu çirkin politikalarla hiç yürümez, Libya’da, Bahreyn’de ve şimdi Suriye’de olduğu gibi tökezleyip, iflas eder. Bu politikaların yarattığı tarihi düşmanlıklardan ise sadece halkımız zarar görür. Kefaret öder.
Erdoğan’ın bu onursuz, ikiyüzlü dış politikası gerçekte iç politikasının bir devamıdır. Artık halklarımız bu gidişe dur demesi gerekmektedir. Seçimleri bu açıdan değerlendirmek onurlu olmaktır. Kirlilikten kurtulmak komşularımızla gerçek dostluğu ikame etmektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder