7 Mart 2011 Pazartesi
ERGENEKON - SUSURLUK YOLUNDA FASA FİSO
Hasip Yiğitoğlu
7 Mart 2011
Başbakan,her fırsatta Türkiye’yi dünya ülkesi yaptıklarını iddia ediyor.
Her konuşmasında yeni bir argüman üretiyor. Son argüman İslam Kemalizmi. Ne de olsa Milli görüş medresesinden diplomalı.
Laikle ilgili tepkisinden de anlaşılıyor zaten.
Laiklik algısında aleviler yok, mesela.
Tekke ve zaviyelerin yasaklanması yasasına bağlılıktan zerre kadar şüphe var mı ?
Siyasi ve sosyolojik bir yorum yapmak gerekirse,sistemin kuruluş felsefesine tas tamam uymasa da,azami düzeyde bir uyum gösterildiği anlaşılabilir.
Nede olsa,Türk İslam sentezi sistemin cevahiridir.
Başa dönecek olursak,Neredeyse,dünya da her gündemi,Türkiye’nin başbakanı olarak,kendisinin belirlediğini söyleyecek kadar övünüyor.
Sayın Başbakana,Dünya ülkesi olmanın, dünya’ya açılmayı düşleyen bir ülkenin,en önemli kriterleri,siyasi,ekonomik referanslarının küresel,evrensel değerlerle doğru orantılı olduğunu hatırlatmaya gerek var mıdır ?
Sayın Başbakan, evrenselliğin parametreleri vardır. Ekonomik olarak makro ve mikro değerler,siyasi olarak ta,sosyal değerler,demokrasi ve özgürlüklerdir.
Türkiye açısında bu temel parametrelerin,içte ve dışta,toplumsal yaşamamıza yansımalarını irdelediğimizde,sonuç hiçte övünüldüğü gibi olmadığı rahatça anlaşılacaktır.
Sayın Başbakana sormak lazım değil mi ! çalışan halkına uygun gördüğü,ancak yoksulluk seviyesinde yaşayacak kadar asgari ücret rakamlarıyla dünya ülkesi olunabilir mi ?
Makro düzeyde,kaynağı belirsiz manipüle edilmiş hayali ekonomik büyüme göstergeleriyle,dünya ülkesi olunduğu hiç görülmüş müdür ?
İşsizliği önleyecek projeler yerine,Sosyal politikaları bir file şeker, pirinç,birkaç torba kömür,sadaka anlayışıyla sosyal barışın ikame edildiği tarihte görülmemiştir.
Toplumsal barışı yakalayamamış anlayışların ,dünyaya örnek olabilecek başka kriterleri olabilir ancak.
İşsizlik,açlık,fuhuş,mafyacılık,kaçakçılık,kayıt dışı gibi kriterler.
Dünya ya verilecek mesajlar bunlardan ibaret olur yalnızca.
Sosyal ve ekonomik durum böyle iken, Dünya ülkesi olma iddiası ne kadar gerçekçi olur ?
Özgürlük,demokrasi ve insan haklarına gelince,durum daha da vahim.
Avrupa nın en büyük adliye sarayını inşa etmişiz,Başbakan,övündükçe övünüyor,dünyada en büyük biziz,ilan ediyoruz.
Ama memlekette adalet var mıdır , yok mudur konusunda söyleyecek bir şeyimiz olmayınca da,Nazım Hikmet in dizelerini okuyarak demogoji yaparak sistemin devamı için,her fantastik oryantalist çabalar her zaman ki alışkanlıkla devam ettiriliyor.
Zamanında Ecevit’tin sistem karşıtı söylemlerinin 12 Eylül faşist askeri darbenin önünü açmasından başka bir işe yaramadığı hala belleklerdedir.
Nazım’dan dizeler okunuyor gazeteciler tutuklanıyor.
Ne yaman çelişki.
Bu anlamda,hayatının en verimli dönemlerinde sistemin gazabına uğrayarak senelerini zindanlarda geçirmiş Nazım Hikmet in şiirlerinden medet bekleyenler ne kadar inandırıcı olabilir.
Şu Allahın işine bakınız, sistemin seküleri Nazım Hikmet olmuş.
Bu durum Yalnızca çelişkimi, daha öte, garip bir durum değilmi ?
Dünyada tutuklu gazeteci sayısının neredeyse yarısı kadar ülkemizde tutuklu gazeteci var.
Türkiye’de 61 olmak üzere,Dünyada toplam 138 tutuklu gazetecinin olduğunun takdirini sizlere bırakıyorum.
Şimdi insan kendine sormaz mı,bu verilerle mi dünya ülkesi olunur ?
İnsanlığın karşısına bu göstergelerle mi çıkarak saygınlık kazanılabilir ?
Kararı size bırakıyorum.
Hep diyorum,Türkiye tarihi dünyanın her üniversitelerinde zorunlu ders okutulmalıdır.
Kimin eli,kimin ceybinde mi desek,sapla saman karışmış mı desek,at boku it bokuna bulaşmış mı desek,açıkçası hepsini diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız.
Adeta,körün hikayesini çağrıştırıyor yaşananlar.
Ama ben üzerine basa,basa diyorum ki ; sistemden beslenenler sisteme karşı olamazlar.
Bindikleri dalı keseceklerini beklemek,kötü niyetli taşlarla cehennemin yollarını döşemeye benzer.
Susurlukta olduğu gibi,Ergenekon,FASA FİSO OLACAKTIR.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi,AKP yalnızca kendine demokrattır.
Daha ötesini asla hayal edemez.
Nedeni ortadadır.
AKP,Başbakanın konuşmalarından da anlaşılacağı gibi,İDEOLOJİK OLARAK SİYASİ İSLAM REFERANSLI BİR PARTİDİR.
ÜMMET ZİHNİNİN DEMOKRASİ ÜRETTİĞİNE TARİH HENÜZ TANIKLIK ETMEMİŞTİR.
hasipyigitoglu@hotmail.com
7 Mart 2011
Başbakan,her fırsatta Türkiye’yi dünya ülkesi yaptıklarını iddia ediyor.
Her konuşmasında yeni bir argüman üretiyor. Son argüman İslam Kemalizmi. Ne de olsa Milli görüş medresesinden diplomalı.
Laikle ilgili tepkisinden de anlaşılıyor zaten.
Laiklik algısında aleviler yok, mesela.
Tekke ve zaviyelerin yasaklanması yasasına bağlılıktan zerre kadar şüphe var mı ?
Siyasi ve sosyolojik bir yorum yapmak gerekirse,sistemin kuruluş felsefesine tas tamam uymasa da,azami düzeyde bir uyum gösterildiği anlaşılabilir.
Nede olsa,Türk İslam sentezi sistemin cevahiridir.
Başa dönecek olursak,Neredeyse,dünya da her gündemi,Türkiye’nin başbakanı olarak,kendisinin belirlediğini söyleyecek kadar övünüyor.
Sayın Başbakana,Dünya ülkesi olmanın, dünya’ya açılmayı düşleyen bir ülkenin,en önemli kriterleri,siyasi,ekonomik referanslarının küresel,evrensel değerlerle doğru orantılı olduğunu hatırlatmaya gerek var mıdır ?
Sayın Başbakan, evrenselliğin parametreleri vardır. Ekonomik olarak makro ve mikro değerler,siyasi olarak ta,sosyal değerler,demokrasi ve özgürlüklerdir.
Türkiye açısında bu temel parametrelerin,içte ve dışta,toplumsal yaşamamıza yansımalarını irdelediğimizde,sonuç hiçte övünüldüğü gibi olmadığı rahatça anlaşılacaktır.
Sayın Başbakana sormak lazım değil mi ! çalışan halkına uygun gördüğü,ancak yoksulluk seviyesinde yaşayacak kadar asgari ücret rakamlarıyla dünya ülkesi olunabilir mi ?
Makro düzeyde,kaynağı belirsiz manipüle edilmiş hayali ekonomik büyüme göstergeleriyle,dünya ülkesi olunduğu hiç görülmüş müdür ?
İşsizliği önleyecek projeler yerine,Sosyal politikaları bir file şeker, pirinç,birkaç torba kömür,sadaka anlayışıyla sosyal barışın ikame edildiği tarihte görülmemiştir.
Toplumsal barışı yakalayamamış anlayışların ,dünyaya örnek olabilecek başka kriterleri olabilir ancak.
İşsizlik,açlık,fuhuş,mafyacılık,kaçakçılık,kayıt dışı gibi kriterler.
Dünya ya verilecek mesajlar bunlardan ibaret olur yalnızca.
Sosyal ve ekonomik durum böyle iken, Dünya ülkesi olma iddiası ne kadar gerçekçi olur ?
Özgürlük,demokrasi ve insan haklarına gelince,durum daha da vahim.
Avrupa nın en büyük adliye sarayını inşa etmişiz,Başbakan,övündükçe övünüyor,dünyada en büyük biziz,ilan ediyoruz.
Ama memlekette adalet var mıdır , yok mudur konusunda söyleyecek bir şeyimiz olmayınca da,Nazım Hikmet in dizelerini okuyarak demogoji yaparak sistemin devamı için,her fantastik oryantalist çabalar her zaman ki alışkanlıkla devam ettiriliyor.
Zamanında Ecevit’tin sistem karşıtı söylemlerinin 12 Eylül faşist askeri darbenin önünü açmasından başka bir işe yaramadığı hala belleklerdedir.
Nazım’dan dizeler okunuyor gazeteciler tutuklanıyor.
Ne yaman çelişki.
Bu anlamda,hayatının en verimli dönemlerinde sistemin gazabına uğrayarak senelerini zindanlarda geçirmiş Nazım Hikmet in şiirlerinden medet bekleyenler ne kadar inandırıcı olabilir.
Şu Allahın işine bakınız, sistemin seküleri Nazım Hikmet olmuş.
Bu durum Yalnızca çelişkimi, daha öte, garip bir durum değilmi ?
Dünyada tutuklu gazeteci sayısının neredeyse yarısı kadar ülkemizde tutuklu gazeteci var.
Türkiye’de 61 olmak üzere,Dünyada toplam 138 tutuklu gazetecinin olduğunun takdirini sizlere bırakıyorum.
Şimdi insan kendine sormaz mı,bu verilerle mi dünya ülkesi olunur ?
İnsanlığın karşısına bu göstergelerle mi çıkarak saygınlık kazanılabilir ?
Kararı size bırakıyorum.
Hep diyorum,Türkiye tarihi dünyanın her üniversitelerinde zorunlu ders okutulmalıdır.
Kimin eli,kimin ceybinde mi desek,sapla saman karışmış mı desek,at boku it bokuna bulaşmış mı desek,açıkçası hepsini diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız.
Adeta,körün hikayesini çağrıştırıyor yaşananlar.
Ama ben üzerine basa,basa diyorum ki ; sistemden beslenenler sisteme karşı olamazlar.
Bindikleri dalı keseceklerini beklemek,kötü niyetli taşlarla cehennemin yollarını döşemeye benzer.
Susurlukta olduğu gibi,Ergenekon,FASA FİSO OLACAKTIR.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi,AKP yalnızca kendine demokrattır.
Daha ötesini asla hayal edemez.
Nedeni ortadadır.
AKP,Başbakanın konuşmalarından da anlaşılacağı gibi,İDEOLOJİK OLARAK SİYASİ İSLAM REFERANSLI BİR PARTİDİR.
ÜMMET ZİHNİNİN DEMOKRASİ ÜRETTİĞİNE TARİH HENÜZ TANIKLIK ETMEMİŞTİR.
hasipyigitoglu@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder