28 Ocak 2012 Cumartesi
İLKER AKMAN VE YOLDAŞLARININ ÖLÜMÜNE YOL AÇAN BEYLERDERESİ KATLİAMININ MUHBİRİ İTİRAFÇI ENGİN ERKİNER’DİR
Mihrac Ural – 26 Ocak 2012 / Perşembe. Kurucu liderlerimiz İlker Akman ve yoldaşları anısına.
İlker Akman ve arkadaşlarının 26 Ocak 1976 Malatya Beylerderesi’nde, polis operasyonuyla katledilmesine yol açan ihbarı Engin Erkiner yaptı.
1.
İtirafçı Engin Erkiner, suç dosyası kabarık biri. 12 Mart 1971 darbesinde, göstermelik olsa da adı KURTULUŞ GAZETESİ yazı işlerinde gösterilmiş olmasına rağmen ne hikmetse sorulmamış bile; o dönem ilgili ilgisiz herkesin işkence ve zindan yattığı dönemdir. Mahir Çayan’nın, THKP-C’nin merkez yayın organı olan bir gazetede adı yazı işleri sorumluluğunda geçen birinin, aranıp sorulmaması bir sihir işi değilse başka bir şey olmalıdır. Sol çevrede de bu durum dikkat çekmemişti. Şimdi, bu itirafçının, suçları birikince ve filmin kareleri tek tek gözden geçirilip gerisin geriye gidilince her şey belirgin olarak anlam kazanmaya başladı.
İtirafçı Engin Erkiner, 12 Mart sonrası dönemde, THKP-C’den geriye kalan etkin güç ve şahsiyetlerin oluşturmaya başladığı yeni siyasal oluşumlarda da görülmedi. İtirafçı, Mahir Çayan geleneğinin ortaya çıkarttığı akımlar arasında yer almak yerine, ilginç biçimde bu geleneğin bilinmeyen, etkisi çok zayıf olan, ancak askeri mücadeleyi sürdürme kararlılığında olan çok dar bir grubun içinde beliriyor.
Bu yer alışın derin anlamını, 26 Ocak 1976 Malatya Beyler Deresi katliamı olunca anlıyoruz. İtirafçı Engin, örgütün Genel Komite üyesiydi.
2.
Örgütün, Genel Komite üyesi arkadaşlarının Malatya’ya gidişlerini bilen tek kişi kendisiydi. İlker’i katliamın olduğu postaneye yönlendiren, ihbarı adım adım takip eden kendisiydi. Örgütün tüm önder kadrosu katliamda öldürülürken, itirafçı-katil muhbir Engin Erkiner, Genel Komite üyesi olmasına rağmen aranmamıştır, sorulmamıştır. Üstelik İlker Akman’ın ablasıyla evliydi. TMMBO’da abisini yakın mühendis arkadaşlarından ( özellikle bu gün Anakara’nın ünlü bir ilçesinin belediye başkanı) İhbarı yapanın Engin Erkiner olduğunu öğrenen İlker Akman’ın ablası, kocası itirafçı Engin Erkiner’in suratına tükürüp, boşamıştır.
İtirafçi-katil muhbir Engin Erkiner’e bunun üzerine MİT’ten ödül olarak kısa süreli askeri hizmet layık görülmüştür. Bu kısa süre sonra örgütten geride kalanların tasfiyesi görevine bir kez daha dönmüştür. Acilciler örgütünün ölü ya da diri olarak tamamen tasfiye edilmesi için belirlenen tarih 1977 yılıdır. Bu tarihi Türkiye devrimci hareketi çok iyi bilir; 1 Mayıs 1977 de bu dönemin kıyımları arasındadır.
3.
Engin Erkiner, İlkerleri katleden ihbarı yaptıktan sonra, “kısa süreli askerlik” ödülüyle mükafatlandırılmıştır. Askerlik dönüşü ise, örgütün Ankara biriminden geriye kalan kadro ve militanları ölü ya da diri olarak tasfiye etmek için göreve koşuldu. Rıza Salman’ı ihbar etti; Rıza Salman onurlu bir yönetici olarak direndi, Acilci geleneğin dik duruşunu sergiledi, işkencede ser verdi sır vermedi. (Siyasi tüm ihtilaflar bir yana bu gerçeği tarihe teslim etmek gerek), Yüksel Eriş hoca Trabzon’da bomba patlaması sonucu şehit oldu. 24 Mart 1977’de Ömür Karamollaoğlu da bomba patlaması sonucu şehit oldu. Böylece örgütün ikinci kuşak yöneticilerini de tasfiye etti. Örgütte Rıza Salman ve Yüksel Eriş’le birlikte Genel komite üyesi olmasına rağmen ne arandı ne soruldu. Tersine örgütün İstanbul’da geride kalan kadro ve militanlarını yakalatmak için görevlendirildi.
4.
İstanbul’a gelir gelmez MİT ajanı İbrahim Yalçın’la tanıştırıldı. İstanbul önemli ve geniş bir alandı. Bu ikili, bin bir emekle yetiştirdiğimiz Güney bölgesi kadrolarını da yanlarına alarak banka soygununa girdi. 4 saat sonra da, herkes yakalanmış oldu. Silahlar, paralar, kadro, yönetici, militan sempatizan dost akraba herkesin tek tek adı verildi. 20 sayfalık itirafnamesiyle rüyalarını bile anlattı. Tarih 19 Ağustos 1977. Bu günüde bu itirafçı-Katil muhbirin doğum günü ilan ettik; İtirafçı, işine şu sözlerle başladı; “Emniyet kuvvetlerine yardım maksadıyla yakalandığım günün akşamı ve onu takip eden günde aşağıda sıralayacağım evleri bulmaları bakımından polise yardım ettim” (Engin Erkiner Polis İfadesi, s:16)
“Reisler yalan söylemez” diyerek de devam etti… “kronolojik“ sıralamayı da ihmal etmedi (İtirafçı Engin’in polis itirafnamesindeki kendi deyimidir), her şeyi, akla hayale normal durumlarda bile gelmeyen şeyleri anlatıp örgütü yıkmaya çalıştı. Görevi de buydu.
Unuttuklarını da hatırladığında mazgal kapısını tıklayıp “ Unutmuştum, şimdi hatırladım. Bunları da yazın” dedi ele vermediği hiçbir şey bırakmadı. Tüm eylemleri ve ilgili herkesi, gelecekte yapılacak eylemleri ve olası eylem kadrolarını bile verdi. İtirafçılar olanı verirlerdi bu itirafçı başka tür biriydi ve olmayanı olması halinde kimlerin eylemi yapacağını da ele vermekle alamet-i farika yarattı. Tüm ev adresleri, beni ve Nebil Rahuma’yı yakalanmamamıza rağmen, ilk kez bu itirafçı polise verdi. Sıradan öğrencileri, İstanbul’da okuyan dayı oğlum İsmail Uluç’u bile ele verdi. Yoldan geçip selam atmış insan bile bu itirafçıdan kurtulamadı.
Soygun sırasında ve sonrasında MİT ajanı saat saat MİT İstanbul bölge başkanı Nuri Öndeş’e bilgi verdiğini ise, Öndeş’in yazdığı anılardan resmi bir biçimde tekrarla öğrenmiş olduk. İşte MİT İstanbul bölge başkanı Osman Nuri Öndeş her şeyi ortaya çıkaran sözleri; “MİT İstanbul bölgesi ilgilileri bu soygun kararını önceden haber almıştı ve bu soygun ekibinin hareketleri kontroldeydi ve nihai olarak Akbank Taksim şubesini soymaya karar verdiler… Emniyet Müdür yardımcısı Şükrü BALCI’ya, soygun yapılmadan bir gün önce soygunun sabah saatlerinde yapılacağı haberi iletilmişti… Olay MİT elemanları tarafından izleniyor ve devamlı olarak koordinasyon sağlanıyordu… Operasyon Şefi çalınan paranın saklandığı yeri ve adresinin belli olduğunu, şu anda Engin ERKİNER’in biri erkek diğeri kız, iki arkadaşıyla Şişli’de bir restoranda, kuru fasulye ve pilav yediklerini kendisine söyledi…” ( O.Nuri Öndeş, “İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı” s:283-85)
İşte bu itirafçının gerçeği budur. Bu gerçeği artık tüm yönleriyle biliyoruz. Bu adamın örgütümüz tarihinde yaptığı tahribatları da adım adım izlediğimizde, baştan itibarin MİT’in bu işte rol oynadığı açığa çıkmıştır.
5.
Konumuz itirafçı Engin’in ortağı değil. Ama bu kişiyi kendi el yazısıyla, bordrolu bir MİT ajanı olduğunu verdiği 12 sayfalık itirafnameyle açıkça ifade etmiştir. Bu bilgiyi, bir kez daha aktarıp bu dosyadaki anlam bütünlüğünü okura sunmakta yarar vardır.
İtirafçı-Katil muhbir Engin Erkiner’in ortağı MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın kendini tanıtan el yazısı itirafnamesi;
“Bir hafta sonraya gün kestik. (28 Ağustos 1986) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler, başarılar vs. diyerek 150 bin TL’da paralarını alarak vedalaştık… Örgüt bittiği zaman, benim işim de bitecek. Artık devlet arkamda olacak hiçbir sıkıntım olmayacak. " (İbrahim Yalçın el yazısı İtirafnamesi s:9-10)
6.
Bu katil muhbir, anlına bir mühür gibi yerleşen bu suçları örtmek için, işkenceler, zindanlar, sürgünlerle tarihi direnme örgütümüzü yükselten kadro ve militanları, yöneticileri ve bir bütün olarak örgütümüzü “muhabarat”lıkla karalamaya çalışıyor, önüne gelini, örgütümüzle uzak yakın ilişkisi olmayan, hiç birimizi önceden tanımayan başka devrimci örgüt insanlarını bile “muhabarat” olmakla suçlayıp, dikkatleri başka yöne dağıtmaya çalışıyor.
Sanki ona katil muhbir dememizin nedeni, bize yaptığı “muhabarat” suçlamasıymış gibi göstermeye çalışıyor. Okuru aptal yerine koyarak bu demagojiye başvuruyor. Ama kimse yutmuyor. Onunu itirafçılığı koç kadimdir, katil muhbirliği de polis organizesi içinde olması da. Bütün bunları tek tek kendi el yazısıyla, itiraflarıyla belgeledik. Kurtuluşu da yoktur. Hesabını verene kadar da kurtulma şansı sıfırdır.
İtirafçı Engin Erkiner, Türkiye devrimce hareketini tüm kesitlerine en sinsi tarzda, en soğuk kanlıca ihbarcılık yapan bir ajandır. İddiayla söylüyorum kanıtlarım ve belgelerim de ortadadır.
İtirafçı-katil muhbir Engin Erkiner, Mahir Çayan ve Deniz Gezmişlerin, ODTÜ döneminden itibaren MİT ajanıdır.
Mahirler ve Denizlerin siyasal mücadeleleriyle ilgili ne tür ihbarlarda bulunduğu üzerine de çalışılması halinde çok şeyin ortaya çıkacağı kesindir. Bunu 68 kuşağı mutlaka yapmalıdır; bu çalışmaya başlayan birden çok kişinin olduğunu biliyorum. Bu adamın siyasal süreçteki çizelgesini takip etmek bile, MİT ajanı olduğu gerçeğine ulaşmak için yeterlidir.
Sonuç:
İtirafçı-katil muhbir Engin Erkiner, örgütümüzün kurucu liderleri olan, İlker akman ve arkadaşlarını Malatya Beylerderesi’nde katledilmesine yol açan ihbarı yapan kişidir. Bu kişi ODTÜ’de okuduğu sıralardan itibaren denizlerin ve mahirlerin döneminden itibaren MİT hesabına çalışan bir ajandır. İhbarlarıyla yaptığı yıkımların tümü, belge ve kanıtlarla ortaya konmuş oldu.
Şimdi ise Avrupa’da, tüm itirafçıların yaptığı gibi örgütsüzlüğü, dağınıklığı empoze ederek, devrimciliği kirletmeye çalışmaktadır. Bu çalışmasını ortağı MİT ajanıyla birlikte yapmaktadır. Özellikle Avrupa sahasında Kürt özgürlük hareketinin faaliyetlerini yakından takip ederek, ihbarlarını yapmaktadır. Bu bilgileri kanıt ve belgeleri devrimci kamu oyununa bir kez daha, bu günün anısına ilan ediyorum.
İlker Akman ve arkadaşlarının 26 Ocak 1976 Malatya Beylerderesi’nde, polis operasyonuyla katledilmesine yol açan ihbarı Engin Erkiner yaptı.
1.
İtirafçı Engin Erkiner, suç dosyası kabarık biri. 12 Mart 1971 darbesinde, göstermelik olsa da adı KURTULUŞ GAZETESİ yazı işlerinde gösterilmiş olmasına rağmen ne hikmetse sorulmamış bile; o dönem ilgili ilgisiz herkesin işkence ve zindan yattığı dönemdir. Mahir Çayan’nın, THKP-C’nin merkez yayın organı olan bir gazetede adı yazı işleri sorumluluğunda geçen birinin, aranıp sorulmaması bir sihir işi değilse başka bir şey olmalıdır. Sol çevrede de bu durum dikkat çekmemişti. Şimdi, bu itirafçının, suçları birikince ve filmin kareleri tek tek gözden geçirilip gerisin geriye gidilince her şey belirgin olarak anlam kazanmaya başladı.
İtirafçı Engin Erkiner, 12 Mart sonrası dönemde, THKP-C’den geriye kalan etkin güç ve şahsiyetlerin oluşturmaya başladığı yeni siyasal oluşumlarda da görülmedi. İtirafçı, Mahir Çayan geleneğinin ortaya çıkarttığı akımlar arasında yer almak yerine, ilginç biçimde bu geleneğin bilinmeyen, etkisi çok zayıf olan, ancak askeri mücadeleyi sürdürme kararlılığında olan çok dar bir grubun içinde beliriyor.
Bu yer alışın derin anlamını, 26 Ocak 1976 Malatya Beyler Deresi katliamı olunca anlıyoruz. İtirafçı Engin, örgütün Genel Komite üyesiydi.
2.
Örgütün, Genel Komite üyesi arkadaşlarının Malatya’ya gidişlerini bilen tek kişi kendisiydi. İlker’i katliamın olduğu postaneye yönlendiren, ihbarı adım adım takip eden kendisiydi. Örgütün tüm önder kadrosu katliamda öldürülürken, itirafçı-katil muhbir Engin Erkiner, Genel Komite üyesi olmasına rağmen aranmamıştır, sorulmamıştır. Üstelik İlker Akman’ın ablasıyla evliydi. TMMBO’da abisini yakın mühendis arkadaşlarından ( özellikle bu gün Anakara’nın ünlü bir ilçesinin belediye başkanı) İhbarı yapanın Engin Erkiner olduğunu öğrenen İlker Akman’ın ablası, kocası itirafçı Engin Erkiner’in suratına tükürüp, boşamıştır.
İtirafçi-katil muhbir Engin Erkiner’e bunun üzerine MİT’ten ödül olarak kısa süreli askeri hizmet layık görülmüştür. Bu kısa süre sonra örgütten geride kalanların tasfiyesi görevine bir kez daha dönmüştür. Acilciler örgütünün ölü ya da diri olarak tamamen tasfiye edilmesi için belirlenen tarih 1977 yılıdır. Bu tarihi Türkiye devrimci hareketi çok iyi bilir; 1 Mayıs 1977 de bu dönemin kıyımları arasındadır.
3.
Engin Erkiner, İlkerleri katleden ihbarı yaptıktan sonra, “kısa süreli askerlik” ödülüyle mükafatlandırılmıştır. Askerlik dönüşü ise, örgütün Ankara biriminden geriye kalan kadro ve militanları ölü ya da diri olarak tasfiye etmek için göreve koşuldu. Rıza Salman’ı ihbar etti; Rıza Salman onurlu bir yönetici olarak direndi, Acilci geleneğin dik duruşunu sergiledi, işkencede ser verdi sır vermedi. (Siyasi tüm ihtilaflar bir yana bu gerçeği tarihe teslim etmek gerek), Yüksel Eriş hoca Trabzon’da bomba patlaması sonucu şehit oldu. 24 Mart 1977’de Ömür Karamollaoğlu da bomba patlaması sonucu şehit oldu. Böylece örgütün ikinci kuşak yöneticilerini de tasfiye etti. Örgütte Rıza Salman ve Yüksel Eriş’le birlikte Genel komite üyesi olmasına rağmen ne arandı ne soruldu. Tersine örgütün İstanbul’da geride kalan kadro ve militanlarını yakalatmak için görevlendirildi.
4.
İstanbul’a gelir gelmez MİT ajanı İbrahim Yalçın’la tanıştırıldı. İstanbul önemli ve geniş bir alandı. Bu ikili, bin bir emekle yetiştirdiğimiz Güney bölgesi kadrolarını da yanlarına alarak banka soygununa girdi. 4 saat sonra da, herkes yakalanmış oldu. Silahlar, paralar, kadro, yönetici, militan sempatizan dost akraba herkesin tek tek adı verildi. 20 sayfalık itirafnamesiyle rüyalarını bile anlattı. Tarih 19 Ağustos 1977. Bu günüde bu itirafçı-Katil muhbirin doğum günü ilan ettik; İtirafçı, işine şu sözlerle başladı; “Emniyet kuvvetlerine yardım maksadıyla yakalandığım günün akşamı ve onu takip eden günde aşağıda sıralayacağım evleri bulmaları bakımından polise yardım ettim” (Engin Erkiner Polis İfadesi, s:16)
“Reisler yalan söylemez” diyerek de devam etti… “kronolojik“ sıralamayı da ihmal etmedi (İtirafçı Engin’in polis itirafnamesindeki kendi deyimidir), her şeyi, akla hayale normal durumlarda bile gelmeyen şeyleri anlatıp örgütü yıkmaya çalıştı. Görevi de buydu.
Unuttuklarını da hatırladığında mazgal kapısını tıklayıp “ Unutmuştum, şimdi hatırladım. Bunları da yazın” dedi ele vermediği hiçbir şey bırakmadı. Tüm eylemleri ve ilgili herkesi, gelecekte yapılacak eylemleri ve olası eylem kadrolarını bile verdi. İtirafçılar olanı verirlerdi bu itirafçı başka tür biriydi ve olmayanı olması halinde kimlerin eylemi yapacağını da ele vermekle alamet-i farika yarattı. Tüm ev adresleri, beni ve Nebil Rahuma’yı yakalanmamamıza rağmen, ilk kez bu itirafçı polise verdi. Sıradan öğrencileri, İstanbul’da okuyan dayı oğlum İsmail Uluç’u bile ele verdi. Yoldan geçip selam atmış insan bile bu itirafçıdan kurtulamadı.
Soygun sırasında ve sonrasında MİT ajanı saat saat MİT İstanbul bölge başkanı Nuri Öndeş’e bilgi verdiğini ise, Öndeş’in yazdığı anılardan resmi bir biçimde tekrarla öğrenmiş olduk. İşte MİT İstanbul bölge başkanı Osman Nuri Öndeş her şeyi ortaya çıkaran sözleri; “MİT İstanbul bölgesi ilgilileri bu soygun kararını önceden haber almıştı ve bu soygun ekibinin hareketleri kontroldeydi ve nihai olarak Akbank Taksim şubesini soymaya karar verdiler… Emniyet Müdür yardımcısı Şükrü BALCI’ya, soygun yapılmadan bir gün önce soygunun sabah saatlerinde yapılacağı haberi iletilmişti… Olay MİT elemanları tarafından izleniyor ve devamlı olarak koordinasyon sağlanıyordu… Operasyon Şefi çalınan paranın saklandığı yeri ve adresinin belli olduğunu, şu anda Engin ERKİNER’in biri erkek diğeri kız, iki arkadaşıyla Şişli’de bir restoranda, kuru fasulye ve pilav yediklerini kendisine söyledi…” ( O.Nuri Öndeş, “İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı” s:283-85)
İşte bu itirafçının gerçeği budur. Bu gerçeği artık tüm yönleriyle biliyoruz. Bu adamın örgütümüz tarihinde yaptığı tahribatları da adım adım izlediğimizde, baştan itibarin MİT’in bu işte rol oynadığı açığa çıkmıştır.
5.
Konumuz itirafçı Engin’in ortağı değil. Ama bu kişiyi kendi el yazısıyla, bordrolu bir MİT ajanı olduğunu verdiği 12 sayfalık itirafnameyle açıkça ifade etmiştir. Bu bilgiyi, bir kez daha aktarıp bu dosyadaki anlam bütünlüğünü okura sunmakta yarar vardır.
İtirafçı-Katil muhbir Engin Erkiner’in ortağı MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın kendini tanıtan el yazısı itirafnamesi;
“Bir hafta sonraya gün kestik. (28 Ağustos 1986) ben, o günü MİT’e bildirdim. Çok sevindiler, başarılar vs. diyerek 150 bin TL’da paralarını alarak vedalaştık… Örgüt bittiği zaman, benim işim de bitecek. Artık devlet arkamda olacak hiçbir sıkıntım olmayacak. " (İbrahim Yalçın el yazısı İtirafnamesi s:9-10)
6.
Bu katil muhbir, anlına bir mühür gibi yerleşen bu suçları örtmek için, işkenceler, zindanlar, sürgünlerle tarihi direnme örgütümüzü yükselten kadro ve militanları, yöneticileri ve bir bütün olarak örgütümüzü “muhabarat”lıkla karalamaya çalışıyor, önüne gelini, örgütümüzle uzak yakın ilişkisi olmayan, hiç birimizi önceden tanımayan başka devrimci örgüt insanlarını bile “muhabarat” olmakla suçlayıp, dikkatleri başka yöne dağıtmaya çalışıyor.
Sanki ona katil muhbir dememizin nedeni, bize yaptığı “muhabarat” suçlamasıymış gibi göstermeye çalışıyor. Okuru aptal yerine koyarak bu demagojiye başvuruyor. Ama kimse yutmuyor. Onunu itirafçılığı koç kadimdir, katil muhbirliği de polis organizesi içinde olması da. Bütün bunları tek tek kendi el yazısıyla, itiraflarıyla belgeledik. Kurtuluşu da yoktur. Hesabını verene kadar da kurtulma şansı sıfırdır.
İtirafçı Engin Erkiner, Türkiye devrimce hareketini tüm kesitlerine en sinsi tarzda, en soğuk kanlıca ihbarcılık yapan bir ajandır. İddiayla söylüyorum kanıtlarım ve belgelerim de ortadadır.
İtirafçı-katil muhbir Engin Erkiner, Mahir Çayan ve Deniz Gezmişlerin, ODTÜ döneminden itibaren MİT ajanıdır.
Mahirler ve Denizlerin siyasal mücadeleleriyle ilgili ne tür ihbarlarda bulunduğu üzerine de çalışılması halinde çok şeyin ortaya çıkacağı kesindir. Bunu 68 kuşağı mutlaka yapmalıdır; bu çalışmaya başlayan birden çok kişinin olduğunu biliyorum. Bu adamın siyasal süreçteki çizelgesini takip etmek bile, MİT ajanı olduğu gerçeğine ulaşmak için yeterlidir.
Sonuç:
İtirafçı-katil muhbir Engin Erkiner, örgütümüzün kurucu liderleri olan, İlker akman ve arkadaşlarını Malatya Beylerderesi’nde katledilmesine yol açan ihbarı yapan kişidir. Bu kişi ODTÜ’de okuduğu sıralardan itibaren denizlerin ve mahirlerin döneminden itibaren MİT hesabına çalışan bir ajandır. İhbarlarıyla yaptığı yıkımların tümü, belge ve kanıtlarla ortaya konmuş oldu.
Şimdi ise Avrupa’da, tüm itirafçıların yaptığı gibi örgütsüzlüğü, dağınıklığı empoze ederek, devrimciliği kirletmeye çalışmaktadır. Bu çalışmasını ortağı MİT ajanıyla birlikte yapmaktadır. Özellikle Avrupa sahasında Kürt özgürlük hareketinin faaliyetlerini yakından takip ederek, ihbarlarını yapmaktadır. Bu bilgileri kanıt ve belgeleri devrimci kamu oyununa bir kez daha, bu günün anısına ilan ediyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder