1 Kasım 2010 Pazartesi
YENİ SOL BAKIŞ
Mustafa Köse
1 Kasım 2010
Eşitlik ve demokrasi partisi, geçen cumartesi günü Ankara kent otelde ‘’Ülke sorunları’’konulu danışma kurultayı yaptı. Katkı sunsun diye geniş bir katılım çağrısı yapılmıştı. Sivil toplum örgütlerinin başkanları ile bazı akademisyen ve aydınlar buna icap etti. Katılımcıların konuşmaları dönemle alakalıydı. Yeni süreçte sol’un rolü ve görevleri uzunca yorumlandı. Hepsini değil ama bazı konuşmacıların mesajlarını aktarmak istiyorum.
KESK genel başkanı Sami Evren ile EĞİTİM-SEN genel başkanı Zübeyde Kılıç demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gerektiğini, bunun için el birliğiyle çaba harcanmasının yararlarına değindiler. Ulusalcı sol’un ırkçı ve darbeci bir duruma geldiğini ve bu kesimlerin gerçek sol’la artık birlikte bir araya gelemeyeceklerini dile getirdiler. Vesayet rejiminin yerine sivil, demokratik ve hukuk merkezli bir rejimin şart olduğunu söylediler.
85 yaşına gelmiş olmasına rağmen ilgisini diri tutan ‘’bilge Kürt’’ Dr. Tarık Ziya Ekinci önemli ve bana göre ilginç bir sunum yaptı. Dünden bu güne kadar olan Kürt meselesini anlattı. Kürtlere yapılan haksızlıklara zulüm ve baskılara değindi. Ancak gelinen aşamada ‘’silahların susmasının’’gerekli olduğunu söyledi. Başta ana dil olmak üzere Kürtlerin demokratik haklarının kazanılmasının üstünde durdu. Sonuç bölümünde ‘’ülkemizin demokratikleşme sürecinde Kürt demokratları ile Türk aydın ve sol’un birlikte partileşme sürecine geldiklerini ve bunun mutlaka sağlanması gerektiğini’’ belirtti. Akan kanın durmasında, başta Kürtlerin ve diğer inanç guruplarının taleplerinin karşılanmasında bu yeni partinin önemine değindi.
ABF ile Pir Sultan Abdal derneklerinin genel sekreterleri ayrı ayrı söz aldılar. Alevilerin gelecek süreç içinde ‘’siyasette’’ daha aktif rol alacaklarını ve demokratik çağdaş bir sol partiye destek olacaklarını söylediler.
Kendi konuşmamı ‘’küresel dünyanın temel sorunlarına’’ ayırdım. Bütün dünyaya hakim olan kapitalizme değindim. Uluslar arası ve ülke içi egemen güçlerin eskisi gibi rahat olmadıklarına, bilişimin imkanı, kaba ve kolay sömürü alanlarını daralttığını, sektörler arası çıkar makasının açılmakta olduğu bunun da dikkate değer olduğunu belirttim. Pazarı genişleten ve güvence altına alan bildik kontrol mekanizmalarının yetmediğini, dolayısıyla asıl sorunun buradan kaynaklandığını söyledim. Küreselleşme ile kapitalizmin paradokslarının arttırdığını, sermaye dolaşımları yeniden şekillenirken doğa ve insani çelişkilerin artmasına neden olduğunu belirttim. Üretim teknolojisinin gelişmesi (gelişmiş bir ekonomi) yaşam kalitesini yükseltmediğine değimdim. Üretimin artması refah devletini artık getirmediğini, dolayısıyla sosyal devletin şart olduğuna Dikkat çektim. Ayrıca, sol ülkemizin kaderiyle ilişkilenecekse iktidarı hedeflemesi gerektiğini veya en azından bir çeşit parlamentonun içinde olması gerektiğini savundum. Eleştirel ortamdan çıkıp aktör olmanın yolunu bulmak gerektiği üzerinde ısrarla durdum.
Bu toplantı, bir parti çalışmasından ziyade ‘’bir durum tespiti’’ niteliği taşıdığı için önemliydi. Rahat ortamda samimi ifadeler bunu gösterdi. Sunulan öneriler günlük hayatımızla alakalı olduğundan üzerinde önemle durulması gerekiyor. Ülkemizde sol olduğunu iddia eden bir partinin yol haritasının nasıl olması gerektiği açık konuşuldu. Özet olarak;
1-Bu parti kitle partisi olmalıdır.
2-Bu partinin hedefi evrensel hukuk merkezli sivil demokrasidir.
3-Her türlü özgürlüklere destek çıkan bir parti olmalıdır. (türban) dahil.
4-Başta Kürtlerle ve diğer inanç guruplarının buluşacağı parti zeminini hazırlamalıdır.
5-Ulusalcı sol olmak üzere CHP İle de mesafeyi açmadan yeni sol kimliğin oluşmayacağı kanaati belirginleşti. Denilmektedir.
Tüm bunlar olur mu? Bilmiyorum. Ancak böylesi bir ufuk’un artık ‘’nesnel’’ bir ihtiyaç haline geldiğini görüyorum. Sadece laf üretmenin kanı durdurmadığını haklı taleplerin karşılanmasında yarar sağlamadığı anlaşılıyor.
Doğruları savunmaktan korkmayan, ezberlerin bozulmasından ürkmeyen ve güçlü bir partiye olan ihtiyaç her geçen gün daha da belirginleşiyor. Buna el atma zamanın geldiği söyleniyor. Bence de tüm bunlar doğrudur. Umarım ve dilerim bu başarılır.
1 Kasım 2010
Eşitlik ve demokrasi partisi, geçen cumartesi günü Ankara kent otelde ‘’Ülke sorunları’’konulu danışma kurultayı yaptı. Katkı sunsun diye geniş bir katılım çağrısı yapılmıştı. Sivil toplum örgütlerinin başkanları ile bazı akademisyen ve aydınlar buna icap etti. Katılımcıların konuşmaları dönemle alakalıydı. Yeni süreçte sol’un rolü ve görevleri uzunca yorumlandı. Hepsini değil ama bazı konuşmacıların mesajlarını aktarmak istiyorum.
KESK genel başkanı Sami Evren ile EĞİTİM-SEN genel başkanı Zübeyde Kılıç demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gerektiğini, bunun için el birliğiyle çaba harcanmasının yararlarına değindiler. Ulusalcı sol’un ırkçı ve darbeci bir duruma geldiğini ve bu kesimlerin gerçek sol’la artık birlikte bir araya gelemeyeceklerini dile getirdiler. Vesayet rejiminin yerine sivil, demokratik ve hukuk merkezli bir rejimin şart olduğunu söylediler.
85 yaşına gelmiş olmasına rağmen ilgisini diri tutan ‘’bilge Kürt’’ Dr. Tarık Ziya Ekinci önemli ve bana göre ilginç bir sunum yaptı. Dünden bu güne kadar olan Kürt meselesini anlattı. Kürtlere yapılan haksızlıklara zulüm ve baskılara değindi. Ancak gelinen aşamada ‘’silahların susmasının’’gerekli olduğunu söyledi. Başta ana dil olmak üzere Kürtlerin demokratik haklarının kazanılmasının üstünde durdu. Sonuç bölümünde ‘’ülkemizin demokratikleşme sürecinde Kürt demokratları ile Türk aydın ve sol’un birlikte partileşme sürecine geldiklerini ve bunun mutlaka sağlanması gerektiğini’’ belirtti. Akan kanın durmasında, başta Kürtlerin ve diğer inanç guruplarının taleplerinin karşılanmasında bu yeni partinin önemine değindi.
ABF ile Pir Sultan Abdal derneklerinin genel sekreterleri ayrı ayrı söz aldılar. Alevilerin gelecek süreç içinde ‘’siyasette’’ daha aktif rol alacaklarını ve demokratik çağdaş bir sol partiye destek olacaklarını söylediler.
Kendi konuşmamı ‘’küresel dünyanın temel sorunlarına’’ ayırdım. Bütün dünyaya hakim olan kapitalizme değindim. Uluslar arası ve ülke içi egemen güçlerin eskisi gibi rahat olmadıklarına, bilişimin imkanı, kaba ve kolay sömürü alanlarını daralttığını, sektörler arası çıkar makasının açılmakta olduğu bunun da dikkate değer olduğunu belirttim. Pazarı genişleten ve güvence altına alan bildik kontrol mekanizmalarının yetmediğini, dolayısıyla asıl sorunun buradan kaynaklandığını söyledim. Küreselleşme ile kapitalizmin paradokslarının arttırdığını, sermaye dolaşımları yeniden şekillenirken doğa ve insani çelişkilerin artmasına neden olduğunu belirttim. Üretim teknolojisinin gelişmesi (gelişmiş bir ekonomi) yaşam kalitesini yükseltmediğine değimdim. Üretimin artması refah devletini artık getirmediğini, dolayısıyla sosyal devletin şart olduğuna Dikkat çektim. Ayrıca, sol ülkemizin kaderiyle ilişkilenecekse iktidarı hedeflemesi gerektiğini veya en azından bir çeşit parlamentonun içinde olması gerektiğini savundum. Eleştirel ortamdan çıkıp aktör olmanın yolunu bulmak gerektiği üzerinde ısrarla durdum.
Bu toplantı, bir parti çalışmasından ziyade ‘’bir durum tespiti’’ niteliği taşıdığı için önemliydi. Rahat ortamda samimi ifadeler bunu gösterdi. Sunulan öneriler günlük hayatımızla alakalı olduğundan üzerinde önemle durulması gerekiyor. Ülkemizde sol olduğunu iddia eden bir partinin yol haritasının nasıl olması gerektiği açık konuşuldu. Özet olarak;
1-Bu parti kitle partisi olmalıdır.
2-Bu partinin hedefi evrensel hukuk merkezli sivil demokrasidir.
3-Her türlü özgürlüklere destek çıkan bir parti olmalıdır. (türban) dahil.
4-Başta Kürtlerle ve diğer inanç guruplarının buluşacağı parti zeminini hazırlamalıdır.
5-Ulusalcı sol olmak üzere CHP İle de mesafeyi açmadan yeni sol kimliğin oluşmayacağı kanaati belirginleşti. Denilmektedir.
Tüm bunlar olur mu? Bilmiyorum. Ancak böylesi bir ufuk’un artık ‘’nesnel’’ bir ihtiyaç haline geldiğini görüyorum. Sadece laf üretmenin kanı durdurmadığını haklı taleplerin karşılanmasında yarar sağlamadığı anlaşılıyor.
Doğruları savunmaktan korkmayan, ezberlerin bozulmasından ürkmeyen ve güçlü bir partiye olan ihtiyaç her geçen gün daha da belirginleşiyor. Buna el atma zamanın geldiği söyleniyor. Bence de tüm bunlar doğrudur. Umarım ve dilerim bu başarılır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder