28 Kasım 2010 Pazar
GECEM YOK Kİ ESKİ DERDİMLE YATAM
Mustafa Köse
26 Kasım 2010
Mkose1955@hotmail.com
Azeri türküsünden bir dize. Gerek melodisi gerekse sözleri hoşuma gider. Ancak başlıktaki sözler bir başka anlamlıdır. Yaşamın dinamiğini anlatıyor. Gündelik sorunları en iyi şekilde ifade ediyor. Aynı zamanda devinimin hızını da gösteriyor.
Şuan tam bunu yaşıyoruz. Her gün, bir gün sonra eskiyor. Sorunlar ve umutlar bir birini kovalıyor. Dün, emin olduklarımızdan bir gün sonra artık emin olamıyoruz. Ezberlerimizin miadı günlerle ölçülebiliyor.
Tükettiklerimiz de böyle. Markaların ömrü çok kıssa oluyor. Aldığımız her ürün, yenilik açısından kıssa süreli oluyor. İnsanlar bu hıza nasıl yetişecek bilemiyor.
Küreselleşmeyi yaratan nedenlerden bir tanesi hızdır. Dolaşımın hızı ve sınır tanımayan özelliği dünyanın yeni bir durumdur. Bu durum yeni sorunlar yaratırken aynı zamanda yeni fırsatlar da doğurmaktadır.
Değişimin niteliği ve hızı bütün dünyayı etkilemektedir. Bizim gibi ülkeleri daha fazla etkilemektedir. Çünkü bizim gibi ülkelerde sorunlar ‘’kabadır’’.Medeni ülkelerin kolay çözdüğü sorunlar burada zor aşılıyor. Böyle olduğundan, değişimin hızı kafaları karıştırıyor. Sanki her şey ‘’acayip’’ görünüyor. Oysa bunda şaşılacak bir durum yok. Tüm bunlar ‘’hayata dair şeylerin, rejimin önünde seyretmesinden’’kaynaklanıyor. Siyasetin ‘’hayatın gerisinde’’ kalmasından tüm bunlar oluyor. Böylece‘’yeni ve değişimler’’sancılı oluyor. Klasik düşünceler, statikolar ve eski yapılar ‘’şaşırtacak’’şekilde çatırdıyor.
İyi yol almamıza rağmen ‘’sistemdeki kırılmalar’’yeterli değil. Henüz karmaşık olmayan sorunları çözemiyoruz. Taşıyamadığımız meselelerde bile zor mesafe alıyoruz. Oysa birkaç başlık bile temel sorunlardan arınmamızı sağlar. Kürt sorunu, alevi ve diğer inanç guruplarının taleplerinin karşılanması inanılmaz oranda bizi rahatlatacaktır. Vesayetçi rejimde büyük gedik açacaktır. Yeni ve sivil bir anayasa yapmak daha kolay olacaktır. Çağdaş bir demokrasi ölçüsüne erişmek daha mümkün olacaktır.
Genel seçimlere az kaldı. Öyle görünüyor ki siyasi aktörler yine hayatın gerisinde kalmayı tercih edecek. Güçlü partiler (AKP-CHP-MHP) seçim öncesi ciddi bir adım atmayı göze alacaklarını sanmıyorum. Çünkü anti demokratik yasalardan hepsi bir çeşit besleniyor. Yeni şeylerden korkuyorlar. ‘’Bel altı’’ siyasetten medet umuyorlar. Ancak güzel lafa gelince onlara diyecek olmuyor. Bu ‘’uyduruk siyasi tarzı’’ an fazla seçime kadar götürebilecekler. Aslında bu, inanılmaz zaman kaybıdır. Zira belirttiğim gibi her şey çok hızlı gelişiyor. Kaybedeceğimiz günler bile bizi gerilerde tutmaya yetebilir. Kayıplarımız çok fazla olabilir.
Şuan beklemenin anlamı yok. Hayatta ‘’aktör olmak, müdahale etmek’’ için yapılacaklar vardır. Karşımıza çıkan her olayda yeni ve değişimin taraftarı olmaktır. Aklın, vicdanın ve adaletin yanında durmaktır. Çevremizin veya yakınlarımızın göstereceği tepkilerden ürkmeden dik durmayı bilmektir. Yapılmak istenenlerin, kimin tarafından yapıldığını değil, olanların ‘’niteliğini’’ve nelere yarayacağını anlatmaktır. Demokrasimizi bir adım ilerletecek her girişimin önemini göstermektir. Tek kalınsa bile yanlışın karşısında durmaktır. Sesi yükseltmektir.
26 Kasım 2010
Mkose1955@hotmail.com
Azeri türküsünden bir dize. Gerek melodisi gerekse sözleri hoşuma gider. Ancak başlıktaki sözler bir başka anlamlıdır. Yaşamın dinamiğini anlatıyor. Gündelik sorunları en iyi şekilde ifade ediyor. Aynı zamanda devinimin hızını da gösteriyor.
Şuan tam bunu yaşıyoruz. Her gün, bir gün sonra eskiyor. Sorunlar ve umutlar bir birini kovalıyor. Dün, emin olduklarımızdan bir gün sonra artık emin olamıyoruz. Ezberlerimizin miadı günlerle ölçülebiliyor.
Tükettiklerimiz de böyle. Markaların ömrü çok kıssa oluyor. Aldığımız her ürün, yenilik açısından kıssa süreli oluyor. İnsanlar bu hıza nasıl yetişecek bilemiyor.
Küreselleşmeyi yaratan nedenlerden bir tanesi hızdır. Dolaşımın hızı ve sınır tanımayan özelliği dünyanın yeni bir durumdur. Bu durum yeni sorunlar yaratırken aynı zamanda yeni fırsatlar da doğurmaktadır.
Değişimin niteliği ve hızı bütün dünyayı etkilemektedir. Bizim gibi ülkeleri daha fazla etkilemektedir. Çünkü bizim gibi ülkelerde sorunlar ‘’kabadır’’.Medeni ülkelerin kolay çözdüğü sorunlar burada zor aşılıyor. Böyle olduğundan, değişimin hızı kafaları karıştırıyor. Sanki her şey ‘’acayip’’ görünüyor. Oysa bunda şaşılacak bir durum yok. Tüm bunlar ‘’hayata dair şeylerin, rejimin önünde seyretmesinden’’kaynaklanıyor. Siyasetin ‘’hayatın gerisinde’’ kalmasından tüm bunlar oluyor. Böylece‘’yeni ve değişimler’’sancılı oluyor. Klasik düşünceler, statikolar ve eski yapılar ‘’şaşırtacak’’şekilde çatırdıyor.
İyi yol almamıza rağmen ‘’sistemdeki kırılmalar’’yeterli değil. Henüz karmaşık olmayan sorunları çözemiyoruz. Taşıyamadığımız meselelerde bile zor mesafe alıyoruz. Oysa birkaç başlık bile temel sorunlardan arınmamızı sağlar. Kürt sorunu, alevi ve diğer inanç guruplarının taleplerinin karşılanması inanılmaz oranda bizi rahatlatacaktır. Vesayetçi rejimde büyük gedik açacaktır. Yeni ve sivil bir anayasa yapmak daha kolay olacaktır. Çağdaş bir demokrasi ölçüsüne erişmek daha mümkün olacaktır.
Genel seçimlere az kaldı. Öyle görünüyor ki siyasi aktörler yine hayatın gerisinde kalmayı tercih edecek. Güçlü partiler (AKP-CHP-MHP) seçim öncesi ciddi bir adım atmayı göze alacaklarını sanmıyorum. Çünkü anti demokratik yasalardan hepsi bir çeşit besleniyor. Yeni şeylerden korkuyorlar. ‘’Bel altı’’ siyasetten medet umuyorlar. Ancak güzel lafa gelince onlara diyecek olmuyor. Bu ‘’uyduruk siyasi tarzı’’ an fazla seçime kadar götürebilecekler. Aslında bu, inanılmaz zaman kaybıdır. Zira belirttiğim gibi her şey çok hızlı gelişiyor. Kaybedeceğimiz günler bile bizi gerilerde tutmaya yetebilir. Kayıplarımız çok fazla olabilir.
Şuan beklemenin anlamı yok. Hayatta ‘’aktör olmak, müdahale etmek’’ için yapılacaklar vardır. Karşımıza çıkan her olayda yeni ve değişimin taraftarı olmaktır. Aklın, vicdanın ve adaletin yanında durmaktır. Çevremizin veya yakınlarımızın göstereceği tepkilerden ürkmeden dik durmayı bilmektir. Yapılmak istenenlerin, kimin tarafından yapıldığını değil, olanların ‘’niteliğini’’ve nelere yarayacağını anlatmaktır. Demokrasimizi bir adım ilerletecek her girişimin önemini göstermektir. Tek kalınsa bile yanlışın karşısında durmaktır. Sesi yükseltmektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder