13 Kasım 2010 Cumartesi
NATO’NUN FÜZE SAVUNMA PROJESİ
Mustafa Köse
7 Kasım 2010
ABD’nin, İran’ın nükleer silah ürettiği ve tehlikeli olduğu kampanyası devam ediyor. Bu kampanya ya bağlı olarak NATO ülkemizde ‘’Savunma rampaları’’kurmak istiyor. Türkiye yi İran’a hedef olacak bir konuma sokmak istiyor. Başta ABD ve batı devletleri, İran’ın iflah olmaz bir düşman olduğunu ve onun çevrelenmesi gerektiğini kanıtlamaya çalışıyorlar. Bu husustaki gerilimi arttıracak ne varsa kullanılıyor. Gerilimin sonucunda nelerin olacağını hep birlikte göreceğiz. Ancak görmeden önce, bilmemiz gerekenler var. NATO’nun ne kadar samimi, ne kadar üyelerini düşündüğünü yaşananlarla anlamamız gerekiyor.
İran’ın nükleer başlık taşıyan ve bütün dünyayı tehdit eden bir güce sahip olduğunu bilmiyoruz. Bu sav’ı ABD ve batı devletlerinden duyuyoruz. Başta ABD ve batı böylesi konularda ne kadar güvenilir olduğunu yakın zaman göstermiştir. En iyi örneği Saddam dönemi Irak ile ilgilidir. İşgalden önce söylenenleri biliyoruz. Bu gün tüm bunların birer yalan ve bir bahane olduğu kanıtlanmıştır. Belki bu iddia yani İran’ın nükleer tehdit taşıdığı doğrudur. Ancak yapılması gerekenler farklı olmalıdır. Olmuyorsa burada başka amaçlar olmalıdır. Bunu böyle olduğunu düşünmeliyiz. Zira buna ihtiyaç var.
İki kutuplu dünya da tercihimizi NATO’dan yana koyduk. Hatta bazı iddialara göre NATO’ya girmek için bir sürü ayak oyunu yapmışız. Hayali Sovyet Tehdit’i, hayali Sosyalizm tehdit’i ile ancak girebilmişiz. NATO’ya girince kraldan fazla kralcı olmuşuz. Ancak kalk denilince kalkmışız, otur denilince de oturmuşuz. Onun dışında fazlaca bir söz sahibi olmamışız. NATO’nun askeri kanadından ayrılmış Yunanistan’ın tekrar dönmek için darbeci Kenan evren nasıl kuzu kuzu onay verdiğini herkes biliyor. NATO neler yaptı artık gizli değil. Bir taraftan Emperyalizmin çıkarlarını koruyucu ve caydırıcı rol üstlenirken öbür tarafta suni gerilimler yaratıp silah sanayiye pazar sağlamıştır. Bizim gibi ülkelerde askeri darbeler tezgahlamıştır. Gladyo türü derin devletler kurmuştur.
Bizi yakından ilgilendiren bir başka gerçek şu; NOTO, kendi içinde de dürüst davranmamıştır. Sovyet Tehdit’i bahanesiyle bizi uyuturken aynı zamanda Yunanistan’la da bizi hep karşı karşıya getirmiştir. En basit olaylarda bile ‘’savaş’’haline geldiğimiz Yunanistan’a hiç müdahale etmemiştir. Son 20 yılda sadece bizim ve Yunanistan’ın batıdan aldığı silah tutarı 600 milyar dolar civarındadır. Yaklaşık bunun 350 milyar dolara yakın biz harcamışız. Geriye kalanı Yunanistan almış. Tüm bunlar, iki ülkeyi birbirine karşı kışkırtmakla sağlanmıştır. Emperyalist devletlerin bu yaptığı gerilim ve korkuya dayalı sömürü biçimi değimlidir? Kendi müttefiklerine bunu reva görmek gayri ahlaki değil mi?
Dün Yunanistan ile bizi silah yarışına sokanlar, bu gün İran’la aynı yarışa sokmak istiyorlar. 10 yıldır komşularla 0 problem için izlediğimiz yol terk edelim isteniyor. NATO eliyle maceraya sürüklenmek isteniyoruz. İran karşısında batının şemsiyesi olacağız hikayesi bize kaç milyar dolara patlayacak bilmiyoruz. İktidar bütün bu olanları görmezlikten gelecek mi bilmiyoruz. NATO’nun dayatmasını göze alacak mı göreceğiz.
Ancak çok net biliyoruz ki; silaha, çatışmaya, gerilime dayalı bir kuruş harcayacak lüksümüz yok. Hele başkalarının hatırı için silahla para ayırmak gerekmiyor. Onun yerine, sağlığa, eğitime, kültüre, çevreye ve sosyal adaleti yükseltecek yerlere harcamalıyız.
7 Kasım 2010
ABD’nin, İran’ın nükleer silah ürettiği ve tehlikeli olduğu kampanyası devam ediyor. Bu kampanya ya bağlı olarak NATO ülkemizde ‘’Savunma rampaları’’kurmak istiyor. Türkiye yi İran’a hedef olacak bir konuma sokmak istiyor. Başta ABD ve batı devletleri, İran’ın iflah olmaz bir düşman olduğunu ve onun çevrelenmesi gerektiğini kanıtlamaya çalışıyorlar. Bu husustaki gerilimi arttıracak ne varsa kullanılıyor. Gerilimin sonucunda nelerin olacağını hep birlikte göreceğiz. Ancak görmeden önce, bilmemiz gerekenler var. NATO’nun ne kadar samimi, ne kadar üyelerini düşündüğünü yaşananlarla anlamamız gerekiyor.
İran’ın nükleer başlık taşıyan ve bütün dünyayı tehdit eden bir güce sahip olduğunu bilmiyoruz. Bu sav’ı ABD ve batı devletlerinden duyuyoruz. Başta ABD ve batı böylesi konularda ne kadar güvenilir olduğunu yakın zaman göstermiştir. En iyi örneği Saddam dönemi Irak ile ilgilidir. İşgalden önce söylenenleri biliyoruz. Bu gün tüm bunların birer yalan ve bir bahane olduğu kanıtlanmıştır. Belki bu iddia yani İran’ın nükleer tehdit taşıdığı doğrudur. Ancak yapılması gerekenler farklı olmalıdır. Olmuyorsa burada başka amaçlar olmalıdır. Bunu böyle olduğunu düşünmeliyiz. Zira buna ihtiyaç var.
İki kutuplu dünya da tercihimizi NATO’dan yana koyduk. Hatta bazı iddialara göre NATO’ya girmek için bir sürü ayak oyunu yapmışız. Hayali Sovyet Tehdit’i, hayali Sosyalizm tehdit’i ile ancak girebilmişiz. NATO’ya girince kraldan fazla kralcı olmuşuz. Ancak kalk denilince kalkmışız, otur denilince de oturmuşuz. Onun dışında fazlaca bir söz sahibi olmamışız. NATO’nun askeri kanadından ayrılmış Yunanistan’ın tekrar dönmek için darbeci Kenan evren nasıl kuzu kuzu onay verdiğini herkes biliyor. NATO neler yaptı artık gizli değil. Bir taraftan Emperyalizmin çıkarlarını koruyucu ve caydırıcı rol üstlenirken öbür tarafta suni gerilimler yaratıp silah sanayiye pazar sağlamıştır. Bizim gibi ülkelerde askeri darbeler tezgahlamıştır. Gladyo türü derin devletler kurmuştur.
Bizi yakından ilgilendiren bir başka gerçek şu; NOTO, kendi içinde de dürüst davranmamıştır. Sovyet Tehdit’i bahanesiyle bizi uyuturken aynı zamanda Yunanistan’la da bizi hep karşı karşıya getirmiştir. En basit olaylarda bile ‘’savaş’’haline geldiğimiz Yunanistan’a hiç müdahale etmemiştir. Son 20 yılda sadece bizim ve Yunanistan’ın batıdan aldığı silah tutarı 600 milyar dolar civarındadır. Yaklaşık bunun 350 milyar dolara yakın biz harcamışız. Geriye kalanı Yunanistan almış. Tüm bunlar, iki ülkeyi birbirine karşı kışkırtmakla sağlanmıştır. Emperyalist devletlerin bu yaptığı gerilim ve korkuya dayalı sömürü biçimi değimlidir? Kendi müttefiklerine bunu reva görmek gayri ahlaki değil mi?
Dün Yunanistan ile bizi silah yarışına sokanlar, bu gün İran’la aynı yarışa sokmak istiyorlar. 10 yıldır komşularla 0 problem için izlediğimiz yol terk edelim isteniyor. NATO eliyle maceraya sürüklenmek isteniyoruz. İran karşısında batının şemsiyesi olacağız hikayesi bize kaç milyar dolara patlayacak bilmiyoruz. İktidar bütün bu olanları görmezlikten gelecek mi bilmiyoruz. NATO’nun dayatmasını göze alacak mı göreceğiz.
Ancak çok net biliyoruz ki; silaha, çatışmaya, gerilime dayalı bir kuruş harcayacak lüksümüz yok. Hele başkalarının hatırı için silahla para ayırmak gerekmiyor. Onun yerine, sağlığa, eğitime, kültüre, çevreye ve sosyal adaleti yükseltecek yerlere harcamalıyız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder