20 Kasım 2010 Cumartesi
MİLLİYETÇİLİK BİZE HEP ZARAR VERDİ
Mustafa Köse
7 Kasım 2010
Milliyetçilik iyi mi? Sanmıyorum. Küresel dünya şartlarında ‘’yükselen değer’’olarak tarif edilmesi doğru mu? Evet, böyle söyleniyor. Lakin ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Ancak milliyetçilik bir dünya gerçeğidir. Tarihte önemli roller oynamış ‘’bir duygu ve çıkarlar yumağıdır’’. Zulme ve sömürüye karşı bazen ilerici olurken, bazen de zulmün ve sömürünün aracı olmuştur. Çoğu zaman da ayak bağıdır. Yapmanız gerekenleri alıkoyar. Bizde olduğu gibi.Çünkü bizde hep böyle olmuştur.
İmparatorluğun Hıristiyan toplulukları birer birer ayrılırken, Osmanlı Müslüman özellik kazandı. Balkanlardan, Kafkaslardan sökülmeye başlamasından itibaren imparatorluk, Türk-Arap devleti haline gelmişti. Bu sürecin başlamasıyla, Türk’ün üstünlüğünü vurgulayan her girişim,Türk-Arap dengesini bozdu. Arap milliyetçiliği,Türk milliyetçiliğinin tepkisiyle adım adım açığa çıktı.İlk aşamada Suriye ve Lübnan da eğitim görmüş bazı Müslüman ile Hıristiyan aydınların öncülüğünde Arapçılık harekatı gelişmeye başladı.Harekatın kökleri arasında Arapların geçmişine dair ve İslam reformcuları ile İslam öncülüğünde Arapların üstün olduğu tezine dayandı.1908’de jön Türkler iktidarı ele geçirince bu çelişki daha da arttı ve çatışma haline geldi. Başta ittihat ve terakki olmak üzere, Osmanlı merkezine hakim Türk seçkinlerin attıkları her adım, Arap milliyetçiliğini körükledi. Osmanlı merkezindeki her ‘’Türkçülük üstünlüğü’’ girişimi Arapçılığı besledi.
Daha sonraları bilindiği gibi bütün Arapça konuşan bölgeleri kaybettik. Bununla beraber hızımızı almadan Anadolu içindeki Başta Ermeniler, Kürtler, Aleviler ve diğer azınlıkları darma dağın ettik. Küçük-büyük demeden Türk olmayan vatandaşları kıyıma uğrattık. Sürgüne gönderdik. Tek din tek ırka bağlı ülke yaratacağız diye ortalığı taru-mar yaptık. Sonda böyle bir ülke kurduğumuzu sandık. Ancak, tüm ırkçı girişimlere rağmen olmadı. Sadece huzurumuzu bozacak düşmanlık tohumlarını atmış olduk. , Ayrıca ve bunun yanında Ticareti ve sanatı iyi bilen, Yahudi, ermeni ve rum vatandaşların kaybı ekonomik olarak pahalıya mal oldu. Batı hayranlığımıza rağmen bundan sonra, batıda hor görüldük. Güvenimizi kaybettik. Dış güçlerin zemin bulacağı ortamı hazırladık.
Olanlar bir çeşit kader değildi. Uluslaşma sürecinde ayrılıkların tabi ki birçok sebebi var. Ancak ayrılmadan daha zengin ve müreffeh olmanın yolları da vardı. ABD 50 eyaletten meydana geliyor. ABD dünyanın süper gücüdür. Fransa, Belçika gibi devletler de birden fazla ulus barındırıyor ama kavga etmiyor.
O ırkçı zihniyetin mirası bu gün hala devam ediyor. Bunu en çok Kürt konusunda yaşıyoruz. 30 yıl içinde 50 bin evladımız öldü. İddialara göre 500 milyar dolara varacak bir mali bedele mal oldu. Türk-Kürt düşmanlığı tehlikeli boyutlara vardı. Barış ve huzur kaynaklarımız kurudu. Her günümüzü korkuyla yaşar hale geldik. Bir milliyetçilik bir başka milliyetçiliği körükledi. Sorunlar çıkmaz hale geldi.
Milliyetçi kesimlerimiz yine de kan dökmek istiyorlar. Savaş devam etsin istiyorlar. Dökülen bu kandan beslenmek istiyorlar. Ancak tarihte görüldü ki, kan kanla temizlenmiyor. Hele ırkçı ve anlamsız bir dava için kan dökmek sadece bir çılgınlıktır. Geriliktir. Açlıktır. Yoksulluktur. Ve nihayetinde bizde, askeri darbedir.
Sakin bir kafayla geriye bakma ve hesap yapma zamanı gelmiş olmalı. Milliyetçilik her süreçte, bize kar mı sağladı, yoksa zarar mı getirdi.
Bunları gözlemlemek için tarihçi veya bilim adamı olmak gerekmiyor. Haritayı açmak ve koca imparatorluktan geriye kalan sınırları görmek yetiyor. Bununla beraber gelir seviyemize, gelişmişlik endeksimiz bir şeyler anlatıyor olmalı. Sonuç itibariyle görülecektir ki milliyetçilik, bize çok pahalıya mal olmuştur.
Artık milliyetçilikten vazgeçme zamanı geldi. Küresel dünya şartlarında bunun saçma olduğu kadar, aynı zamanda ayıp olduğunu kabul etmeliyiz. Bir arada ve ‘’vatandaşlık’’hukuku çerçevesinde sorunlarımızı çözmek şart haline gelmiştir. Daha fazla zarar etmemek, kaybetmemek için aklımızı başımıza toplamalıyız. Irkçı hamasetten uzak, çağdaş bir demokrasi kurmalıyız.
7 Kasım 2010
Milliyetçilik iyi mi? Sanmıyorum. Küresel dünya şartlarında ‘’yükselen değer’’olarak tarif edilmesi doğru mu? Evet, böyle söyleniyor. Lakin ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Ancak milliyetçilik bir dünya gerçeğidir. Tarihte önemli roller oynamış ‘’bir duygu ve çıkarlar yumağıdır’’. Zulme ve sömürüye karşı bazen ilerici olurken, bazen de zulmün ve sömürünün aracı olmuştur. Çoğu zaman da ayak bağıdır. Yapmanız gerekenleri alıkoyar. Bizde olduğu gibi.Çünkü bizde hep böyle olmuştur.
İmparatorluğun Hıristiyan toplulukları birer birer ayrılırken, Osmanlı Müslüman özellik kazandı. Balkanlardan, Kafkaslardan sökülmeye başlamasından itibaren imparatorluk, Türk-Arap devleti haline gelmişti. Bu sürecin başlamasıyla, Türk’ün üstünlüğünü vurgulayan her girişim,Türk-Arap dengesini bozdu. Arap milliyetçiliği,Türk milliyetçiliğinin tepkisiyle adım adım açığa çıktı.İlk aşamada Suriye ve Lübnan da eğitim görmüş bazı Müslüman ile Hıristiyan aydınların öncülüğünde Arapçılık harekatı gelişmeye başladı.Harekatın kökleri arasında Arapların geçmişine dair ve İslam reformcuları ile İslam öncülüğünde Arapların üstün olduğu tezine dayandı.1908’de jön Türkler iktidarı ele geçirince bu çelişki daha da arttı ve çatışma haline geldi. Başta ittihat ve terakki olmak üzere, Osmanlı merkezine hakim Türk seçkinlerin attıkları her adım, Arap milliyetçiliğini körükledi. Osmanlı merkezindeki her ‘’Türkçülük üstünlüğü’’ girişimi Arapçılığı besledi.
Daha sonraları bilindiği gibi bütün Arapça konuşan bölgeleri kaybettik. Bununla beraber hızımızı almadan Anadolu içindeki Başta Ermeniler, Kürtler, Aleviler ve diğer azınlıkları darma dağın ettik. Küçük-büyük demeden Türk olmayan vatandaşları kıyıma uğrattık. Sürgüne gönderdik. Tek din tek ırka bağlı ülke yaratacağız diye ortalığı taru-mar yaptık. Sonda böyle bir ülke kurduğumuzu sandık. Ancak, tüm ırkçı girişimlere rağmen olmadı. Sadece huzurumuzu bozacak düşmanlık tohumlarını atmış olduk. , Ayrıca ve bunun yanında Ticareti ve sanatı iyi bilen, Yahudi, ermeni ve rum vatandaşların kaybı ekonomik olarak pahalıya mal oldu. Batı hayranlığımıza rağmen bundan sonra, batıda hor görüldük. Güvenimizi kaybettik. Dış güçlerin zemin bulacağı ortamı hazırladık.
Olanlar bir çeşit kader değildi. Uluslaşma sürecinde ayrılıkların tabi ki birçok sebebi var. Ancak ayrılmadan daha zengin ve müreffeh olmanın yolları da vardı. ABD 50 eyaletten meydana geliyor. ABD dünyanın süper gücüdür. Fransa, Belçika gibi devletler de birden fazla ulus barındırıyor ama kavga etmiyor.
O ırkçı zihniyetin mirası bu gün hala devam ediyor. Bunu en çok Kürt konusunda yaşıyoruz. 30 yıl içinde 50 bin evladımız öldü. İddialara göre 500 milyar dolara varacak bir mali bedele mal oldu. Türk-Kürt düşmanlığı tehlikeli boyutlara vardı. Barış ve huzur kaynaklarımız kurudu. Her günümüzü korkuyla yaşar hale geldik. Bir milliyetçilik bir başka milliyetçiliği körükledi. Sorunlar çıkmaz hale geldi.
Milliyetçi kesimlerimiz yine de kan dökmek istiyorlar. Savaş devam etsin istiyorlar. Dökülen bu kandan beslenmek istiyorlar. Ancak tarihte görüldü ki, kan kanla temizlenmiyor. Hele ırkçı ve anlamsız bir dava için kan dökmek sadece bir çılgınlıktır. Geriliktir. Açlıktır. Yoksulluktur. Ve nihayetinde bizde, askeri darbedir.
Sakin bir kafayla geriye bakma ve hesap yapma zamanı gelmiş olmalı. Milliyetçilik her süreçte, bize kar mı sağladı, yoksa zarar mı getirdi.
Bunları gözlemlemek için tarihçi veya bilim adamı olmak gerekmiyor. Haritayı açmak ve koca imparatorluktan geriye kalan sınırları görmek yetiyor. Bununla beraber gelir seviyemize, gelişmişlik endeksimiz bir şeyler anlatıyor olmalı. Sonuç itibariyle görülecektir ki milliyetçilik, bize çok pahalıya mal olmuştur.
Artık milliyetçilikten vazgeçme zamanı geldi. Küresel dünya şartlarında bunun saçma olduğu kadar, aynı zamanda ayıp olduğunu kabul etmeliyiz. Bir arada ve ‘’vatandaşlık’’hukuku çerçevesinde sorunlarımızı çözmek şart haline gelmiştir. Daha fazla zarar etmemek, kaybetmemek için aklımızı başımıza toplamalıyız. Irkçı hamasetten uzak, çağdaş bir demokrasi kurmalıyız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder