4 Kasım 2011 Cuma
SURİYE HALKLARI VE TARİHE DÜŞÜN YENİ UMUTLARI
Hasip Yiğitoğlu
3 Kasım 2011
hasipyigitoglu@hotmail.com
Tarih bir kez daha gösterdi ki,emperyalist güçler halkın demokratik iradesine yenik düştüler.Suriye halkı, Arap Baharı süreciyle işgal iştahı kabaran emperyalist güçlerin adeta iştahlarını kursaklarında bıraktı.Şimdi yeni denklemler peşindeler.Ama nafile.Bu halkın bağısızlık suyu çok arı.
Her neyse esas konuya döneyim. Kabul edilmelidir ki,aklın,sabrın ve inancın sonucu olarak Suriye halkları bölgemizi büyük bir emperyal paylaşım savaşından korudular.Bölge halkları arasında düşmanlıklara neden olabilecek ayrıştırıcı emperyal emelleri boşa çıkartarak tarihsel bir ders verdiler.
Geleceklerini emperyal güçlere endeksleyen köle Müslüman Kardeşler ve uluslar arası partnerlerine, insanlığın tarihi materyali diyalektik zihinleri ve deneyimlerini kullanarak hadlerini bildirdiler.
Suriye halkları ve yönetici kadrolarının Irak”ta, Libya”da, Afganistan”da Yaşanan katliamlardan büyük ders çıkarttıkları belli olmuştur.Emperyalizme karşı onur ve öz benlik duruşlarından anlaşılmaktadır.Bu duruşun tarihsel olarak mazlum halklar açısından yeni bir ufuk,yeni bir zihin geliştireceğini söylemek yanlış olmamalıdır.
Bu bağlamda halklarının diyalektik duruşu karşısında hiçbir gücün duramayacağını bir kez daha tarihe not düşmüşlerdir.
Bir kez daha anlaşılmıştır ki, tarihsel olarak halkın içinde olmadığı hiç bir rejiminin devamlılığı olamayacağıdır. Suriye halkı ve yöneticileri bir mesaj olarak bu gerçeği insanlığa yeniden armağan ettiler.Umarım ülkemiz siyasetçileri,sözüm ona aydınları,gazetecileri ve başta emperyalizmin hayratına inanan bazı likide erozyonu yaşayan solculara ders olur.
İsrail Lübnan savaşından da benzer bir sürecin yaşandığı akıllarda olmalıdır.“İsrail”in emperyal tüm desteklere rağmen” uğradığı hezimet hatırlanmalıdır.Halkla birlikte sarmalaşan bir yönetimin zaferinden başka ne denebilir bu duruma !…..
Tarih bir kez daha tecelli etmiştir. Emperyal güçlerin ayrıştırıcı etnik ve inanç politikalarına; “Sunni,Alevi,Hıristyan,Ermeni,Türkmen,Arap,Dürzi,Süryani,Çerkez,Kürt” tüm Suriye halkları yönetim kadrolarıyla sarmallaşarak karşı durmuşlardır.Ve emperyal işgalci ayrıştırıcı heveslerin nefeslerini kesmişlerdir.Umut edelim ki,en fazla ihtiyacı olan ülkemiz açısından bir zihin değişimine neden olur bu gelişme.
Arap Baharı sürecinin başladığı ilk günlerde yazdığım bir makalede belirttiğim gibi,Suriye halkının dinamikleri ve yönetim kadroları diğer Arap ve İslam ülkelerinden farklılık içermektedir.
Halkın beklentileriyle inatlaşma yerine,halkın beklentilerini ve halkın gücünü anlamaya çalışan bir yönetimin Suriye”de iş başında olduğunu yazmıştım.Suriye”de Laik Sunnilerin önemine işaret ettim.Antakya Patrikhanesinin,Türkiye”de değil Suriye”de faaliyette olduğunu da.
Suriye kavramının hiçbir etniğe,inanca dayanmadığını,tarihsel bir değere dayandığını da yazmıştım.Laikliğin Suriye insanı için ne kadar anlamlı olduğunu da.Suriye”nin etnik ve inançlar yönünden zengin mozaik kültürü olduğunu ve toplumsal bir algı temelinde içselleştirildiğini de.
Başşar Esad gibi halkıyla bütünleşmeyi samimi duygularla amaçlayan bir liderinin olduğunu da.Davranışları ve uygulamaları Cumhurbaşkanından çok bir lideri andırıyor çünkü.
Suriye”nin,onlarca asır devam eden ve yeni özelliği ile Ortadoğu”nun cinlerle istila edilmiş emperyal labirentlerinin içinde ayakta durmaya çalışan bir ülke olduğunu da ifade etmiştim.Bu durum tarihsel manada etnik ve inanç yönünden özellikle iyi algılanmalıdır.
Şimdi Suriye,halklarıyla birlikte çağımızın evrensel demokrasi,insan hakları,hukukun üstünlüğü ve adil paylaşım parametreli bir yönetim döneminin başlatılması heyecanlarını yaşıyor.Yeni bir anayasal yönetim konsept programını tüm insanlığa duyuruyor.Sil baştan,yeni bir toplumsal barış süreci için her gün yeni kararlar alıyor.Genel af,iş güvenliği gibi kararları birkaç kez ilan ettiği bilinmektedir.Yeniden genel af kararı alınıyor.
En temel demokratik unsur siyaset mekanizmasının önünü açacak olan,siyasi partiler ve seçim yasası yeniden hazırlanıyor.
Basın önündeki engeller kaldırılıyor.Basın üzerindeki tüm baskıları kaldıran yasal düzenlemelerin yapıldığı bilinmektedir.Basına haber kaynağı sorulamayacağı gibi,gazetecilerin tutukluluklarını kaldıran yasal bir güvence getirilmiştir.
Bu durum ülkemizde sayısı onlarca ifade edilen tutuklu gazetecileri hatırlatıyor.
İnsanın yanılmadığını anlaması gerçekten mutluluk vericidir.Arap Baharı ve Suriye konusunda ki analizlerimin nerdeyse bir kaçı hariç doğru çıkmıştır.Bu konu üzerinde daha çok şeyler yazılacaktır mutlaka.
Bir not olarak, Turizm ülkesi olan Tunus”ta,Şeriat paradigmalı bir siyasi partinin milletvekili seçimlerinde bu oranda oy alması,doğrusu beklemediğim bir durum olmuştur.Bir izahı var elbet.
Bu konuyu bir başka yazıda incelemek üzere,Konfüçyüs”ten bir alıntı ile yazımı bitireceğim.
Düşünmeden öğrenmek faydasız,öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
3 Kasım 2011
hasipyigitoglu@hotmail.com
Tarih bir kez daha gösterdi ki,emperyalist güçler halkın demokratik iradesine yenik düştüler.Suriye halkı, Arap Baharı süreciyle işgal iştahı kabaran emperyalist güçlerin adeta iştahlarını kursaklarında bıraktı.Şimdi yeni denklemler peşindeler.Ama nafile.Bu halkın bağısızlık suyu çok arı.
Her neyse esas konuya döneyim. Kabul edilmelidir ki,aklın,sabrın ve inancın sonucu olarak Suriye halkları bölgemizi büyük bir emperyal paylaşım savaşından korudular.Bölge halkları arasında düşmanlıklara neden olabilecek ayrıştırıcı emperyal emelleri boşa çıkartarak tarihsel bir ders verdiler.
Geleceklerini emperyal güçlere endeksleyen köle Müslüman Kardeşler ve uluslar arası partnerlerine, insanlığın tarihi materyali diyalektik zihinleri ve deneyimlerini kullanarak hadlerini bildirdiler.
Suriye halkları ve yönetici kadrolarının Irak”ta, Libya”da, Afganistan”da Yaşanan katliamlardan büyük ders çıkarttıkları belli olmuştur.Emperyalizme karşı onur ve öz benlik duruşlarından anlaşılmaktadır.Bu duruşun tarihsel olarak mazlum halklar açısından yeni bir ufuk,yeni bir zihin geliştireceğini söylemek yanlış olmamalıdır.
Bu bağlamda halklarının diyalektik duruşu karşısında hiçbir gücün duramayacağını bir kez daha tarihe not düşmüşlerdir.
Bir kez daha anlaşılmıştır ki, tarihsel olarak halkın içinde olmadığı hiç bir rejiminin devamlılığı olamayacağıdır. Suriye halkı ve yöneticileri bir mesaj olarak bu gerçeği insanlığa yeniden armağan ettiler.Umarım ülkemiz siyasetçileri,sözüm ona aydınları,gazetecileri ve başta emperyalizmin hayratına inanan bazı likide erozyonu yaşayan solculara ders olur.
İsrail Lübnan savaşından da benzer bir sürecin yaşandığı akıllarda olmalıdır.“İsrail”in emperyal tüm desteklere rağmen” uğradığı hezimet hatırlanmalıdır.Halkla birlikte sarmalaşan bir yönetimin zaferinden başka ne denebilir bu duruma !…..
Tarih bir kez daha tecelli etmiştir. Emperyal güçlerin ayrıştırıcı etnik ve inanç politikalarına; “Sunni,Alevi,Hıristyan,Ermeni,Türkmen,Arap,Dürzi,Süryani,Çerkez,Kürt” tüm Suriye halkları yönetim kadrolarıyla sarmallaşarak karşı durmuşlardır.Ve emperyal işgalci ayrıştırıcı heveslerin nefeslerini kesmişlerdir.Umut edelim ki,en fazla ihtiyacı olan ülkemiz açısından bir zihin değişimine neden olur bu gelişme.
Arap Baharı sürecinin başladığı ilk günlerde yazdığım bir makalede belirttiğim gibi,Suriye halkının dinamikleri ve yönetim kadroları diğer Arap ve İslam ülkelerinden farklılık içermektedir.
Halkın beklentileriyle inatlaşma yerine,halkın beklentilerini ve halkın gücünü anlamaya çalışan bir yönetimin Suriye”de iş başında olduğunu yazmıştım.Suriye”de Laik Sunnilerin önemine işaret ettim.Antakya Patrikhanesinin,Türkiye”de değil Suriye”de faaliyette olduğunu da.
Suriye kavramının hiçbir etniğe,inanca dayanmadığını,tarihsel bir değere dayandığını da yazmıştım.Laikliğin Suriye insanı için ne kadar anlamlı olduğunu da.Suriye”nin etnik ve inançlar yönünden zengin mozaik kültürü olduğunu ve toplumsal bir algı temelinde içselleştirildiğini de.
Başşar Esad gibi halkıyla bütünleşmeyi samimi duygularla amaçlayan bir liderinin olduğunu da.Davranışları ve uygulamaları Cumhurbaşkanından çok bir lideri andırıyor çünkü.
Suriye”nin,onlarca asır devam eden ve yeni özelliği ile Ortadoğu”nun cinlerle istila edilmiş emperyal labirentlerinin içinde ayakta durmaya çalışan bir ülke olduğunu da ifade etmiştim.Bu durum tarihsel manada etnik ve inanç yönünden özellikle iyi algılanmalıdır.
Şimdi Suriye,halklarıyla birlikte çağımızın evrensel demokrasi,insan hakları,hukukun üstünlüğü ve adil paylaşım parametreli bir yönetim döneminin başlatılması heyecanlarını yaşıyor.Yeni bir anayasal yönetim konsept programını tüm insanlığa duyuruyor.Sil baştan,yeni bir toplumsal barış süreci için her gün yeni kararlar alıyor.Genel af,iş güvenliği gibi kararları birkaç kez ilan ettiği bilinmektedir.Yeniden genel af kararı alınıyor.
En temel demokratik unsur siyaset mekanizmasının önünü açacak olan,siyasi partiler ve seçim yasası yeniden hazırlanıyor.
Basın önündeki engeller kaldırılıyor.Basın üzerindeki tüm baskıları kaldıran yasal düzenlemelerin yapıldığı bilinmektedir.Basına haber kaynağı sorulamayacağı gibi,gazetecilerin tutukluluklarını kaldıran yasal bir güvence getirilmiştir.
Bu durum ülkemizde sayısı onlarca ifade edilen tutuklu gazetecileri hatırlatıyor.
İnsanın yanılmadığını anlaması gerçekten mutluluk vericidir.Arap Baharı ve Suriye konusunda ki analizlerimin nerdeyse bir kaçı hariç doğru çıkmıştır.Bu konu üzerinde daha çok şeyler yazılacaktır mutlaka.
Bir not olarak, Turizm ülkesi olan Tunus”ta,Şeriat paradigmalı bir siyasi partinin milletvekili seçimlerinde bu oranda oy alması,doğrusu beklemediğim bir durum olmuştur.Bir izahı var elbet.
Bu konuyu bir başka yazıda incelemek üzere,Konfüçyüs”ten bir alıntı ile yazımı bitireceğim.
Düşünmeden öğrenmek faydasız,öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder