23 Kasım 2011 Çarşamba
GÜLTEN KAYA
GÜLTEN KAYA
MESAJI
Ergun Bey, Erol Uygur, Aydın Yavuz, Mihrac Ural ve diğer değerli grup dostları;
Paris'ten yazamadım, teşekkür edemedim ama hepinizin selamını ve sevgisini Ahmet'in başucuna bıraktım.
Paris Pere-Lachaise'deki yapı üzerinde sevenlerinin yazdığı yazılar, Türkiye'de "Ahmet Kaya'nın mezarı tahrip ediliyor" biçiminde haber yapılmış.
Kısaca değinmek/paylaşmak isterim:
Sevenleri onu bir an bile yalnız bırakmıyor. Ve/fakat her kültürün bir 'sevgisini gösterme biçimi' var. Bu da bir çeşit 'dışavurum' sanırım. Zira Ahmet'in o bembeyaz evi üzerinde de muhtelif yazılar, isimler, sevgi sözcükleri, duygu paylaşımları var. Fransız kadınlar Oscar Wilde'ı ziyaret ettiklerinde ona kırmızı rujlarıyla bir öpücük izi bırakıyorlar. Oscar Wilde'ın üzerinde binlerce kırmızı dudak izi var (bu da onların dışavurum biçimi). Başlangıçta uyarı tabelası vs gibi yöntemlerle bir hassasiyet oluşturmak istedik ama baktık ki önüne geçemiyoruz. Marmara mermeri gibi dayanıklı bir malzeme kullandığımız halde, renkli ve ispirtolu kalemlerle yazılan/bazen de kazılan yazıları o mermerden temizlemek asla mümkün olmuyor. Aynı dışavurum Yılmaz Güney'in anıtı için de geçerli ama o çelik bir yapı olduğu için yazılar Ahmet'in beyaz evindeki kadar belli olmuyor.
Giderek, bu yazılar o yapıların bir özelliği/parçası olmaya başladı adeta.
Jim Morrison'a içki-ot bırakılması, Oscar Wilde için oluşan öpücük geleneği bizim insanlarımız için de böyle bir hâl almış durumda. Yapacak bir şey yok!
Ahmet'e getirilen acı biber saksıları, başucuna bırakılan sigaralar, çeşitli sembolik objeler, Fransız şarapları, mevlüt şekerleri, çiçekler, mumlar, Che simgeleri, hatta bebek patiği dahil, tümünü sevgi hanesine yazıyoruz. Gönlümüz o yapının bembeyaz kalmasından yana olsa da, yazıları da böyle algılıyoruz artık...
İnsanlarımızın bu konudaki davranış ya da dışavurum biçimini değiştirmesi nasıl sağlanır? Ağaçları ya da park banklarını kazımak nasıl bir refleks bilemem ama, hiç değilse Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney'in mekanlarına isim kazımak yerine belki sadece sevgi sözcükleri yazmayı daha şık bir sevgi gösterisi olarak algılayabilirim.
Sevgilerle...
Gülten Kaya
MESAJI
Ergun Bey, Erol Uygur, Aydın Yavuz, Mihrac Ural ve diğer değerli grup dostları;
Paris'ten yazamadım, teşekkür edemedim ama hepinizin selamını ve sevgisini Ahmet'in başucuna bıraktım.
Paris Pere-Lachaise'deki yapı üzerinde sevenlerinin yazdığı yazılar, Türkiye'de "Ahmet Kaya'nın mezarı tahrip ediliyor" biçiminde haber yapılmış.
Kısaca değinmek/paylaşmak isterim:
Sevenleri onu bir an bile yalnız bırakmıyor. Ve/fakat her kültürün bir 'sevgisini gösterme biçimi' var. Bu da bir çeşit 'dışavurum' sanırım. Zira Ahmet'in o bembeyaz evi üzerinde de muhtelif yazılar, isimler, sevgi sözcükleri, duygu paylaşımları var. Fransız kadınlar Oscar Wilde'ı ziyaret ettiklerinde ona kırmızı rujlarıyla bir öpücük izi bırakıyorlar. Oscar Wilde'ın üzerinde binlerce kırmızı dudak izi var (bu da onların dışavurum biçimi). Başlangıçta uyarı tabelası vs gibi yöntemlerle bir hassasiyet oluşturmak istedik ama baktık ki önüne geçemiyoruz. Marmara mermeri gibi dayanıklı bir malzeme kullandığımız halde, renkli ve ispirtolu kalemlerle yazılan/bazen de kazılan yazıları o mermerden temizlemek asla mümkün olmuyor. Aynı dışavurum Yılmaz Güney'in anıtı için de geçerli ama o çelik bir yapı olduğu için yazılar Ahmet'in beyaz evindeki kadar belli olmuyor.
Giderek, bu yazılar o yapıların bir özelliği/parçası olmaya başladı adeta.
Jim Morrison'a içki-ot bırakılması, Oscar Wilde için oluşan öpücük geleneği bizim insanlarımız için de böyle bir hâl almış durumda. Yapacak bir şey yok!
Ahmet'e getirilen acı biber saksıları, başucuna bırakılan sigaralar, çeşitli sembolik objeler, Fransız şarapları, mevlüt şekerleri, çiçekler, mumlar, Che simgeleri, hatta bebek patiği dahil, tümünü sevgi hanesine yazıyoruz. Gönlümüz o yapının bembeyaz kalmasından yana olsa da, yazıları da böyle algılıyoruz artık...
İnsanlarımızın bu konudaki davranış ya da dışavurum biçimini değiştirmesi nasıl sağlanır? Ağaçları ya da park banklarını kazımak nasıl bir refleks bilemem ama, hiç değilse Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney'in mekanlarına isim kazımak yerine belki sadece sevgi sözcükleri yazmayı daha şık bir sevgi gösterisi olarak algılayabilirim.
Sevgilerle...
Gülten Kaya
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder