17 Kasım 2011 Perşembe
SURİYE BERMUDA ÜÇGENİ GİBİ - DÜŞEN ZOR ÇIKAR
Hasip Yiğitoğlu
16 Kasım 2011
“Baltayı taşa vurmak,Dimyat”a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” gibi sıkça kullandığımız değimleri hatırlatan siyasi zihniyetli politikalarla karşı karşıyayız.
Kendi halkının çıkarları yerine başkalarının çıkarları uğruna kavga ediliyor ,savaş yapılıyor.
Başbakan,Dışişleri Bakanı,siyasilerin nerdeyse hepsi ülkeyi germenin yarışı içindeler.Hep kavga yaparak sorunları sıvamak istiyorlar..Sorunların çözüm yollarını tartışma yerine,toplumun hassas algıları üzerinde politika yapılıyor.
Zannedilmesin ki,bu ülkede herkes aptaldır.Kullanılan kavgacı argümanların arkasından ne geleceği,nelerin kurgulandığı bilinmiyor olmaktan çıkmıştır artık.
İçte ve dışta uygulanan politikaların öngörüsü sır değildir.Maalesef halkımızın değil,başkalarının beklentileri yönünde bir zihniyet algısıyla toplumsal geleceğimiz tehlikelere savruluyor.
Arka bahçe teoremi, Yeni Anayasa sürecini dondurmak,Suriye”ye müdahale gibi ilk akla gelenler.Her iki teorem de çılgınlık olacaktır.
Şimdi toplumun ciddi bir bölümünün kanaati,bu parlamento ve bu siyasi partiler zihniyetiyle Demokratik anayasa üretilemeyeceği yönündedir.
Hele,hele Parlamentoya hakim Yeni Osmanlılık zihniyetinin demokratik Anayasa üreteceğini düşünmek saflıktan başka ne olabilir….
Bu günlerde Sultan Abdülmecid”i anma toplantıları yapılarak Osmanlının ruhu diriltilmeye çalışılmaktadır. Seçilen 17 Kasım anma tarihi son derece manidardır.17 Kasım 1922 de,bildiğiniz gibi son Padişah Vahdettin”in İstanbul”u terk ediş tarihidir.
Konu Suriye”den açılmışken ve Suriye Arap Ligi ülkeleri arasında yaşanan kritik süreç üzerine birkaç şey söylemek lazım.
2 Kasım tarihinde Arap Birliği ile Suriye arası varılan mutabakat üzerine, ABD dışişleri sözcüsünün dünyanın gözü önünde Suriyeli muhaliflere, sakın silahlarınızı teslim etmeyiniz açıklamaları ve ülkemizin aldığı pozisyon yeni bir sürecin işaretlerini veriyor.
Bu açıklamalardan sonra,Türkiye”nin Suriye muhaliflerine verdiği desteğin insani olup olmayacağı konusunda endişe verici bir hal alacağını söylemek ne kadar yanlış olur.
Bu açıklama üzerine,anlaşmanın ertesi günü Suriye”de yaşanan çatışmalı süreç hız kazanmış ve Suriye Arap ligi arasında ilişkiler kopma noktasına gelmiştir.
Arap Birliğinin aldığı Suriye”ye yaptırım kararı üzerine halkın tepkisi kontrolden çıkarak Elçilik saldırılarına neden olmuştur.
Ülkemiz açısından,bu noktada yapılması gerekenlerin aksine,milyonlarla ifade edilen rejimi destekleyen halk tepkisini hiçe sayan bir refleks ile yangının üzerine benzinle giden bir anlayış ortaya konmuştur.
Sahaya inen haklın tepkileri üzerine,başta Mısır olmak üzere ağız değiştirildiği gözlenmiştir.
Bir başka tehlikeli süreç,tıpkı Libya işgal sürecinde olduğu gibi,Fransa ile yeni bir rekabet başlatıldığı izlenimi veriyor.Bildiğiniz gibi,Suriye muhalifleri yalnızca,Fransa ve Türkiye de konuşlanmışlardır.
Açık söylemek gerekirse balta taşa vuruluyor..
Suriye denkleminin içerdiği sırlar,Bermuda şeytan üçgeni misali,içene düşen zor çıkar.
Ortadoğu”nun siyasi ruhu,iklimi Suriye”dir.Tarih algısı olanlar bu durumu iyi bilmelidir.
Suriye”nin siyasi,askeri anlamda nizami olmayan farklılıkları vardır. İdeolojik duruşu,sosyo-politik refleksleri,tahmin edilmesi güç. Lübnan iç savaşında oynadığı rol hatırlarda olmalıdır.
ABD donanmasına yapılan intihar saldırısından sonra,ABD başta olmak üzere Fransa”nın ve diğer batılı şer odaklarının bir gece ansızın Lübnan”ı terk etmeleri ve Lübnan”ı Suriye”ye teslim etmeleri hiç akıllardan çıkartılmamalıdır.
Şimdi Suriye Lübnan”da yok.Ama Lübnan siyaseti Suriye endeksli olduğu hiç unutulmamalıdır.İsrail”in şeytani palanları bile bu gerçeği değiştirememiştir.
Arap birliği ülkelerinin yaptırımlarının Suriye açısından fazla anlam taşımayacağı daha ilk günden anlaşılmıştır.Hatta yukarıda belirttiğim gibi bu ülkelerin bir kısmının daha ilk günden ağız değiştirdikleri görülmüştür.Bu ülkelerin kendi halkları nezdinde itibarlı olduklarını söyleyecek bir Allahın kulu da bulunamaz zaten.
Bu durumun bilinmesine rağmen hükümetimizin Arap Birliğinden kaynaklı heyecanlarını anlamak gerçekten zordur.Hatta,liderlik hevesleri oldukça öne çıkmış görünmektedir.
Genel insanlık nezdinde önemsenmeyen bu köle zihniyetlilerden medet beklemek gerçekten Türkiye açısında kafa karıştırıcıdır.
Bunların arka bahçeleri kirlidir.İnsan hakları,hukuk,demokrasi gibi kavramlara karşı amansızca mücadele vermiş zihniyetli bu odaklarla aynı düzlemde içinde yürümek,nasıl bir durum,anlamak bayağı güç.
Tarihlerinin hiçbir döneminde halklarına karşı demokratik uygulamaları olmayan bu ülkelerin Liginde yer almak ne kadar akıllıca olur.
İddia ediyorum,özellikle de Suudi Arabistan ve Katar”dan yakın zamanda ülkemize karşı satış tepkileri gelecektir.Biraz öngörü biraz empati yapacak olursak bu durumu anlayabiliriz.Bu ülkelerin siyasi refleksleri emperyal şer odaklarına endekslenmiş çünkü.
Bir veri olarak,İran Türkiye ilişkileri bir adım daha ilerleyecek olursa,göreceksiniz ki, bu ülkeler U dönüşü yapacaklardır.
Dalgalanarak kabaran,gerginlik üreten çok şey var arka bahçelerinde bu ülkelerin.Bu ülkelerin Irak”ın işgalinde oynadıkları rol hatırlanmalıdır.
Irak”ta,on binlerce kadının ırzına geçen bu güçlerden medet umarak yaşayabilirler ancak.Milyonlarla ifade edilen babasız çocukların hallerine bakılmaksızın hemde.
Hem de,Bir milyon Müslüman insanın öldürülmesine rağmen.
16 Kasım 2011
“Baltayı taşa vurmak,Dimyat”a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” gibi sıkça kullandığımız değimleri hatırlatan siyasi zihniyetli politikalarla karşı karşıyayız.
Kendi halkının çıkarları yerine başkalarının çıkarları uğruna kavga ediliyor ,savaş yapılıyor.
Başbakan,Dışişleri Bakanı,siyasilerin nerdeyse hepsi ülkeyi germenin yarışı içindeler.Hep kavga yaparak sorunları sıvamak istiyorlar..Sorunların çözüm yollarını tartışma yerine,toplumun hassas algıları üzerinde politika yapılıyor.
Zannedilmesin ki,bu ülkede herkes aptaldır.Kullanılan kavgacı argümanların arkasından ne geleceği,nelerin kurgulandığı bilinmiyor olmaktan çıkmıştır artık.
İçte ve dışta uygulanan politikaların öngörüsü sır değildir.Maalesef halkımızın değil,başkalarının beklentileri yönünde bir zihniyet algısıyla toplumsal geleceğimiz tehlikelere savruluyor.
Arka bahçe teoremi, Yeni Anayasa sürecini dondurmak,Suriye”ye müdahale gibi ilk akla gelenler.Her iki teorem de çılgınlık olacaktır.
Şimdi toplumun ciddi bir bölümünün kanaati,bu parlamento ve bu siyasi partiler zihniyetiyle Demokratik anayasa üretilemeyeceği yönündedir.
Hele,hele Parlamentoya hakim Yeni Osmanlılık zihniyetinin demokratik Anayasa üreteceğini düşünmek saflıktan başka ne olabilir….
Bu günlerde Sultan Abdülmecid”i anma toplantıları yapılarak Osmanlının ruhu diriltilmeye çalışılmaktadır. Seçilen 17 Kasım anma tarihi son derece manidardır.17 Kasım 1922 de,bildiğiniz gibi son Padişah Vahdettin”in İstanbul”u terk ediş tarihidir.
Konu Suriye”den açılmışken ve Suriye Arap Ligi ülkeleri arasında yaşanan kritik süreç üzerine birkaç şey söylemek lazım.
2 Kasım tarihinde Arap Birliği ile Suriye arası varılan mutabakat üzerine, ABD dışişleri sözcüsünün dünyanın gözü önünde Suriyeli muhaliflere, sakın silahlarınızı teslim etmeyiniz açıklamaları ve ülkemizin aldığı pozisyon yeni bir sürecin işaretlerini veriyor.
Bu açıklamalardan sonra,Türkiye”nin Suriye muhaliflerine verdiği desteğin insani olup olmayacağı konusunda endişe verici bir hal alacağını söylemek ne kadar yanlış olur.
Bu açıklama üzerine,anlaşmanın ertesi günü Suriye”de yaşanan çatışmalı süreç hız kazanmış ve Suriye Arap ligi arasında ilişkiler kopma noktasına gelmiştir.
Arap Birliğinin aldığı Suriye”ye yaptırım kararı üzerine halkın tepkisi kontrolden çıkarak Elçilik saldırılarına neden olmuştur.
Ülkemiz açısından,bu noktada yapılması gerekenlerin aksine,milyonlarla ifade edilen rejimi destekleyen halk tepkisini hiçe sayan bir refleks ile yangının üzerine benzinle giden bir anlayış ortaya konmuştur.
Sahaya inen haklın tepkileri üzerine,başta Mısır olmak üzere ağız değiştirildiği gözlenmiştir.
Bir başka tehlikeli süreç,tıpkı Libya işgal sürecinde olduğu gibi,Fransa ile yeni bir rekabet başlatıldığı izlenimi veriyor.Bildiğiniz gibi,Suriye muhalifleri yalnızca,Fransa ve Türkiye de konuşlanmışlardır.
Açık söylemek gerekirse balta taşa vuruluyor..
Suriye denkleminin içerdiği sırlar,Bermuda şeytan üçgeni misali,içene düşen zor çıkar.
Ortadoğu”nun siyasi ruhu,iklimi Suriye”dir.Tarih algısı olanlar bu durumu iyi bilmelidir.
Suriye”nin siyasi,askeri anlamda nizami olmayan farklılıkları vardır. İdeolojik duruşu,sosyo-politik refleksleri,tahmin edilmesi güç. Lübnan iç savaşında oynadığı rol hatırlarda olmalıdır.
ABD donanmasına yapılan intihar saldırısından sonra,ABD başta olmak üzere Fransa”nın ve diğer batılı şer odaklarının bir gece ansızın Lübnan”ı terk etmeleri ve Lübnan”ı Suriye”ye teslim etmeleri hiç akıllardan çıkartılmamalıdır.
Şimdi Suriye Lübnan”da yok.Ama Lübnan siyaseti Suriye endeksli olduğu hiç unutulmamalıdır.İsrail”in şeytani palanları bile bu gerçeği değiştirememiştir.
Arap birliği ülkelerinin yaptırımlarının Suriye açısından fazla anlam taşımayacağı daha ilk günden anlaşılmıştır.Hatta yukarıda belirttiğim gibi bu ülkelerin bir kısmının daha ilk günden ağız değiştirdikleri görülmüştür.Bu ülkelerin kendi halkları nezdinde itibarlı olduklarını söyleyecek bir Allahın kulu da bulunamaz zaten.
Bu durumun bilinmesine rağmen hükümetimizin Arap Birliğinden kaynaklı heyecanlarını anlamak gerçekten zordur.Hatta,liderlik hevesleri oldukça öne çıkmış görünmektedir.
Genel insanlık nezdinde önemsenmeyen bu köle zihniyetlilerden medet beklemek gerçekten Türkiye açısında kafa karıştırıcıdır.
Bunların arka bahçeleri kirlidir.İnsan hakları,hukuk,demokrasi gibi kavramlara karşı amansızca mücadele vermiş zihniyetli bu odaklarla aynı düzlemde içinde yürümek,nasıl bir durum,anlamak bayağı güç.
Tarihlerinin hiçbir döneminde halklarına karşı demokratik uygulamaları olmayan bu ülkelerin Liginde yer almak ne kadar akıllıca olur.
İddia ediyorum,özellikle de Suudi Arabistan ve Katar”dan yakın zamanda ülkemize karşı satış tepkileri gelecektir.Biraz öngörü biraz empati yapacak olursak bu durumu anlayabiliriz.Bu ülkelerin siyasi refleksleri emperyal şer odaklarına endekslenmiş çünkü.
Bir veri olarak,İran Türkiye ilişkileri bir adım daha ilerleyecek olursa,göreceksiniz ki, bu ülkeler U dönüşü yapacaklardır.
Dalgalanarak kabaran,gerginlik üreten çok şey var arka bahçelerinde bu ülkelerin.Bu ülkelerin Irak”ın işgalinde oynadıkları rol hatırlanmalıdır.
Irak”ta,on binlerce kadının ırzına geçen bu güçlerden medet umarak yaşayabilirler ancak.Milyonlarla ifade edilen babasız çocukların hallerine bakılmaksızın hemde.
Hem de,Bir milyon Müslüman insanın öldürülmesine rağmen.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder