18 Temmuz 2010 Pazar
REFERANDUMDA EVET YA DA HAYIR DEMENİN SONUÇLARI
Mustafa Köse
Mkose1955@hotmail.com
Evet ya da hayır kelimeleri günlük konuşmamızda önemli yer tutuyor. Zaten kısıtlı olan Türkçemizin en fazla kullanılan kelimelerindendir. Hayatımızda egemen olan siyah ile beyaz renkler gibi evet ve hayır kelimeleri de konuşmalarımızda egemendir.
Hatırlanacağı gibi bir televizyonda Erkan Yolaç evet hayır yarışmaları düzenlerdi. Katılanların çoğu başarılı olamazdı. Sakin hafızası güçlü olanlar ancak netice alabiliyordu. Galiba bu gün de öyle olacak. Referandum süresinde evet ile hayır demenin nelere tekabül edeceğini konuşmalıyız. Bu süreçte sakin, tarihsel hafızası güçlü olanlar daha sağlıklı karar verecekler.
Önümüzdeki referandum elbette bir yarışma değil. Bizi ilgilendiren konular burada oylanacak. Bundan dolayı bir kat daha fazla sakin ve dikkatli olmamız gerektiriyor. Evet denilince neyi kazanacağımızı hayır deyince de neleri kaybedeceğimizi bilmeliyiz. Dolayısıyla oyumuzun rengini ortaya çıkartmakta fayda vardır. Körlemesine bir tutumdan kaçınmalıyız. Ne yapacaksak bilerek ve arkasında durarak yapmalıyız.
Hayatımızı zorlaştıran, canımızı yakan sebeplerden yola çıkarsak aslında doğru bir çizgi buluruz. Bunu yapmadan oyumuzun rengini bulamayız. Dolayısıyla temel sorunumuza bakarak netleşebiliriz. Bunun için bulunduğumuz rejimin adını koymalıyız. Bu rejim ‘’vesayetçi’’bir rejimdir. Sivil ve çağdaş bir demokrasiyi ret eden ve her şartta buna direnen bir rejimdir. Ülkemizin temel sorunu da budur. Vesayetçi demokrasiyle sorunları aşamıyoruz. Konuşarak çözebileceğimiz en basit konular dağ gibi oluyor. O zaman temel sorun bu rejimden kurtulmak. Bunun için ne gerekiyorsa yapmak. Bunu başarmadan makul konulara giremiyoruz. İşsizliğe, sosyal adalete, kalkınmaya ve en önemlisi temsil hakkı sorunlarına giremiyoruz.
Vesayetten kurtulmanın yolunu bulmak şart.Çağdaş bir demokrasi yaratmak her şeye rağmen hayatiyet arz ediyor. Bu yeni ve sivil bir demokrasi olmalı.Toplumun bütün kesimlerini koruyan, onların temsil hakkını sağlayan bir demokrasi olmalıdır. Evrensel hukuk merkezli bir demokratik ülkeyi yaratmalıyız. Bu sadece solcuların işi değildir. Vesayetten zarar gören bütün kesimlerin aynı zamanda sorunudur bu. Ülkemizde bu oran hayli yüksektir. Yaşam kalitesi yüksek, barışık bir toplum isteyen herkes bu kaderi paylaşmaktadır. Kader birliği olanların bu oylama ile oynayacakları rol önem kazanıyor.
AKP, Kürtler, aleviler, azınlıklar, aydınlar, üretenler ile vicdan sahibi olanlar bu süreçte işbirliği yapmalıydı. Lakin AKP ilk adımda hata yaptı. Vesayetçilere yakınlaşmayı gerilimden beslenmeyi tercih etti. Yaklaşan genel seçim havası onu esir aldı. Bundan dolayı rejimi ilgilendiren yasal değişikliklerin ağırlığına halel getirdi. Değişimci ve yenilikçi renk onun sayesinde tartışılır hal aldı. Böylece Referandumdaki evet ile hayır demenin muğlaklığı iktidar sayesinde arttı. AKP yüzünden kısırlı da olsa değişiklikler zora girdi.
Her şeye rağmen değişim zorlanmalı. Akan kan mutlaka durdurulmalı. Bir ülkede hem çatışma hem de demokrasi bir arada olmuyor. Değişim, yenilenme, toplumsal barış ve demokrasi bir birini tamamlayan projedir. Bu uğurda küçük bir adım hayli önemli. İktidarın zaafları şevkimizi kırmamalı bizi hedeften saptırmamalı. Referanduma sunulan değişiklikler biçim ve içerik bakımından eksik olabilir. Ancak eksikliğe rağmen evet denmeli. İktidarın aymazlığı kafamızı bulandırmamalı. Evet demekle tortulaşmış yapıdan bir çakıl koparma olacaktır. Koparılacak bu çakıl gelecekte yıkılması gereken koca duvarların başlangıcı olacaktır. İleride AKP karşı da olsa buna engel olmaya gücü yetmeyecektir. Karşı duranların iddia ettiği gibi Hayırda hayır yok. Hayırda çatışma ve kan vardır. Zulüm vardır. Yoksulluk vardır. Tekrar darbe tehlikesi vardır. Macera vardır. Ve daha birçok şey.
Mkose1955@hotmail.com
Evet ya da hayır kelimeleri günlük konuşmamızda önemli yer tutuyor. Zaten kısıtlı olan Türkçemizin en fazla kullanılan kelimelerindendir. Hayatımızda egemen olan siyah ile beyaz renkler gibi evet ve hayır kelimeleri de konuşmalarımızda egemendir.
Hatırlanacağı gibi bir televizyonda Erkan Yolaç evet hayır yarışmaları düzenlerdi. Katılanların çoğu başarılı olamazdı. Sakin hafızası güçlü olanlar ancak netice alabiliyordu. Galiba bu gün de öyle olacak. Referandum süresinde evet ile hayır demenin nelere tekabül edeceğini konuşmalıyız. Bu süreçte sakin, tarihsel hafızası güçlü olanlar daha sağlıklı karar verecekler.
Önümüzdeki referandum elbette bir yarışma değil. Bizi ilgilendiren konular burada oylanacak. Bundan dolayı bir kat daha fazla sakin ve dikkatli olmamız gerektiriyor. Evet denilince neyi kazanacağımızı hayır deyince de neleri kaybedeceğimizi bilmeliyiz. Dolayısıyla oyumuzun rengini ortaya çıkartmakta fayda vardır. Körlemesine bir tutumdan kaçınmalıyız. Ne yapacaksak bilerek ve arkasında durarak yapmalıyız.
Hayatımızı zorlaştıran, canımızı yakan sebeplerden yola çıkarsak aslında doğru bir çizgi buluruz. Bunu yapmadan oyumuzun rengini bulamayız. Dolayısıyla temel sorunumuza bakarak netleşebiliriz. Bunun için bulunduğumuz rejimin adını koymalıyız. Bu rejim ‘’vesayetçi’’bir rejimdir. Sivil ve çağdaş bir demokrasiyi ret eden ve her şartta buna direnen bir rejimdir. Ülkemizin temel sorunu da budur. Vesayetçi demokrasiyle sorunları aşamıyoruz. Konuşarak çözebileceğimiz en basit konular dağ gibi oluyor. O zaman temel sorun bu rejimden kurtulmak. Bunun için ne gerekiyorsa yapmak. Bunu başarmadan makul konulara giremiyoruz. İşsizliğe, sosyal adalete, kalkınmaya ve en önemlisi temsil hakkı sorunlarına giremiyoruz.
Vesayetten kurtulmanın yolunu bulmak şart.Çağdaş bir demokrasi yaratmak her şeye rağmen hayatiyet arz ediyor. Bu yeni ve sivil bir demokrasi olmalı.Toplumun bütün kesimlerini koruyan, onların temsil hakkını sağlayan bir demokrasi olmalıdır. Evrensel hukuk merkezli bir demokratik ülkeyi yaratmalıyız. Bu sadece solcuların işi değildir. Vesayetten zarar gören bütün kesimlerin aynı zamanda sorunudur bu. Ülkemizde bu oran hayli yüksektir. Yaşam kalitesi yüksek, barışık bir toplum isteyen herkes bu kaderi paylaşmaktadır. Kader birliği olanların bu oylama ile oynayacakları rol önem kazanıyor.
AKP, Kürtler, aleviler, azınlıklar, aydınlar, üretenler ile vicdan sahibi olanlar bu süreçte işbirliği yapmalıydı. Lakin AKP ilk adımda hata yaptı. Vesayetçilere yakınlaşmayı gerilimden beslenmeyi tercih etti. Yaklaşan genel seçim havası onu esir aldı. Bundan dolayı rejimi ilgilendiren yasal değişikliklerin ağırlığına halel getirdi. Değişimci ve yenilikçi renk onun sayesinde tartışılır hal aldı. Böylece Referandumdaki evet ile hayır demenin muğlaklığı iktidar sayesinde arttı. AKP yüzünden kısırlı da olsa değişiklikler zora girdi.
Her şeye rağmen değişim zorlanmalı. Akan kan mutlaka durdurulmalı. Bir ülkede hem çatışma hem de demokrasi bir arada olmuyor. Değişim, yenilenme, toplumsal barış ve demokrasi bir birini tamamlayan projedir. Bu uğurda küçük bir adım hayli önemli. İktidarın zaafları şevkimizi kırmamalı bizi hedeften saptırmamalı. Referanduma sunulan değişiklikler biçim ve içerik bakımından eksik olabilir. Ancak eksikliğe rağmen evet denmeli. İktidarın aymazlığı kafamızı bulandırmamalı. Evet demekle tortulaşmış yapıdan bir çakıl koparma olacaktır. Koparılacak bu çakıl gelecekte yıkılması gereken koca duvarların başlangıcı olacaktır. İleride AKP karşı da olsa buna engel olmaya gücü yetmeyecektir. Karşı duranların iddia ettiği gibi Hayırda hayır yok. Hayırda çatışma ve kan vardır. Zulüm vardır. Yoksulluk vardır. Tekrar darbe tehlikesi vardır. Macera vardır. Ve daha birçok şey.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder